Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Sürdürülebilirlik alanında güzellik ve kişisel bakım perakende sektörüne öncülük eden Watsons Türkiye, "Watsons İyilik Hareketi Ormanlarımızı Büyütmeye Çağırıyor" projesi ile bugüne kadar 420.000 fidan bağışında bulundu. Watsons Türkiye, 2030 yılına kadar 1 milyon fidan dikmeyi hedefliyor.
Watsons Türkiye, sürdürülebilirlik misyonu doğrultusunda hayata geçirdiği "Watsons İyilik Hareketi Ormanlarımızı Büyütmeye Çağırıyor" projesiyle Türkiye genelinde fark yaratmaya devam ediyor. Güzellik ve kişisel bakım perakende sektörüne öncülük eden Watsons, bu projeyle yalnızca çevresel bir etki sağlamakla kalmayıp, toplumsal dayanışmayı da güçlendiriyor. Çalışanları, müşterileri, tedarikçileri ve üretici firmalarıyla bir araya gelerek doğaya katkı sunmak için el birliğiyle çalışıyor.
Watsons Türkiye’den 420 bin fidan bağışı
Her yıl en az 100.000 adet fidanı toprakla buluşturmayı hedefleyen Watsons Türkiye, bugüne kadar 420.000 adet fidan bağışlayarak, Tema Vakfı aracılığıyla 24 ilde 27 adet Hatıra Ormanı oluşturdu. Ayrıca 10 ilde orman yangınlarından zarar gören bölgelerin yeniden ağaçlandırılmasına ve 2 adet Umut Ormanına katkıda bulundu.
2030 yılına kadar hedef 1 milyon fidan!
Watsons Türkiye, 2030 yılı itibarıyla toplamda 1 milyon fidana ulaşmayı ve 889 futbol sahası büyüklüğünde bir alanı yeşillendirmeyi hedefliyor.
Watsons Türkiye Genel Müdürü Mete Yurddaş, "Watsons İyilik Hareketi Ormanlarımızı Büyütmeye Çağırıyor" projesiyle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Watsons Türkiye olarak iklim krizinin etkilerini azaltmaya yönelik yürüttüğümüz sürdürülebilirlik projelerimizle doğayı korumak için çalışıyoruz. Karbon ayak izini azaltmayı hedeflediğimiz bu kapsamlı projemiz ile bireyleri ve toplumu daha sürdürülebilir bir yaşama teşvik ederek çevresel farkındalık oluşturmayı amaçlıyoruz. Hep birlikte daha yeşil bir geleceğe adım atmak için kararlıyız. Bağışladığımız her bir fidan, geleceğe atılmış bir umut tohumudur. TEMA Vakfı’nın son yıllardaki en büyük bağışçılarından biri olarak sektörde öncü bir rol üstlenmeye devam edeceğiz.”
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye'nin oyun sektöründe dayanışmayı ve ortak hareket etmeyi amaçlayan Dijital Oyun Yapımcıları Meslek Birliği (DOYEB) YTÜ Yıldız Teknopark çatısı altında kuruluyor. Geliştiricileri ve yayıncıları kamu özel sektör iş birliklerini resmi bir altyapıyla bir araya getirecek olan DOYEB, sektörde yeni bir dönemi başlatmaya hazırlanırken yeni üyelerini de bekliyor.
Global arenada başarı hikayeleri yazmaya devam eden Türk oyun sektörü Dijital Oyun Yapımcıları Meslek Birliği ile yeniden şekillenmeye hazırlanıyor. Başarıların sürekliliğini hedefleyen ve oyun stüdyolarını yasal bir zeminde gücünü artırmayı amaçlayan DOYEB üye şirketleri bünyesinde toplamaya başladı. Türk oyun endüstrisinin ortak sesi olma vizyonuyla yola çıkan DOYEB profesyonellerin haklarını savunmayı ve sektörün ulusal ve uluslararası düzeyde daha güçlü bir yapıya kavuşturacak.
DOYEB Yeni Üyelerini Bekliyor
Oyun sektörünün geleceğine yön vermek için bir dizi stratejik hedefin belirlendiği DOYEB’te öncelikle oyun sektörü için uygun yasal düzenlenmelerin desteklenerek oluşturulması ve geliştiriciler ile yayıncıların haklarını güvence altına alarak sektörde süreklilik sağlanması oluşturuyor. Uluslararası standartlara uygun, kaliteli içerik üretimini teşvik ederek destekleyecek birlikte; kamu kurumları ve özel sektör arasında güçlü bağlar kurarak büyümeyi hızlandırmak, Türk oyun sektörünün global ölçekte daha iyi tanınması için etkin tanıtım faaliyetleri yürütmenin yanı sıra, eğitim, rehberlik ve bilgi paylaşımı programlarıyla sektör profesyonellerinin gelişimini desteklemek yer alıyor. Sadece bir meslek birliği olmanın ötesinde oyun sektörünün geleceğini şekillendirecek platform, yeni üyelerini bekliyor. DOYEB, 20 Aralık tarihinde tüm oyun geliştiricileri ve yapımcılarına açık olacak https://events.teams.microsoft.com/event/53259880-b849-41ff-93cf-64b0c6f52c21@ea5184d8-ba7a-4365-aaf9-28434545c7b6 linki üzerinden düzenleneceği webinar ile güçlü bir etki oluşturmayı hedefliyor.
“Hedefimiz Global Bir Kültürel Miras Yaratmak”
YTÜ Yıldız Teknopark Genel Müdür Yardımcısı İsa Turgut İnci, DOYEB’in sektör için çok kritik bir adım olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “DOYEB, sadece bir meslek birliği değil aynı zamanda Türk oyun sektörünü uluslararası başarılarla taçlandıracak bir vizyonun ifadesidir. Bugün, geliştiricilerimizin haklarını koruyarak ve yenilikçi standartlar oluşturarak sektörü ileri taşıyacak bir zemin hazırlıyoruz. YTÜ Yıldız Teknopark olarak, inovasyonun ve teknolojinin kesişim noktasında yer alıyoruz. Burada, oyun geliştiricilere yalnızca altyapı değil aynı zamanda global düşünme ve üretme kültürü sunuyoruz. DOYEB’in hedefleri, bizlerin yıllardır üzerinde çalıştığı misyonla örtüşüyor: Türkiye’yi bir oyun geliştirme merkezi haline getirmek. Bu nedenle DOYEB, sektör için bir köprü, bir güç ve en önemlisi bir rehberdir. Bizler, bu platformun her adımında elimizi taşın altına koymaya hazırız. Öyle ki, Türk oyun endüstrisi yalnızca ekonomik bir başarı hikayesi değil global bir kültürel miras yaratma potansiyeline sahip. DOYEB, bu mirası inşa etmek için kritik bir yapı taşı olacaktır.”
Sektörü Bir Araya Getirecek Etkinliklerin Düzenlenmesi
80 milyondan fazla oyuncuya ulaşan DOYEB üyesi Tiplay Studio Kurucularından Mehmet Umut Ermeç, “Tiplay, Denizli’de kurulup dünyaya açılmış, mobilden araç içi eğlence sistemlerine kadar farklı alanlarda oyun üreten global bir oyun şirketidir. DOYEB’i ise Türkiye oyun sektörünü uluslararası arenada temsil edecek ve ekosistemin dinamosu olacak bir girişim olarak görüyorum. En büyük beklentim, sektörün sahip olduğu bilgi birikimi ve deneyimin tüm paydaşlarla paylaşılmasını sağlayacak ortamların hazırlanması. İlk önerim, oyun sektöründeki girişimcileri, yatırımcıları ve stratejik ortakları bir araya getiren, Türkiye’nin özgül ağırlığını vurgulayacak, B2B odaklı bir etkinliğin her yıl düzenlenmesi.” dedi.
Dijital Oyun Sektörünün Profesyonelleşiyor
Korku-macera türünde, aksiyondan yarışa uzanan geniş bir yelpazede PC oyunları geliştirerek dünya çapında yüz milyonlarca oyuncuya ulaşan birliğin üyelerden bir diğeri olan SuperGears Games Kurucu Ortağı ve CEO’su Yasin Demirden, “DOYEB’in kurulması, Türkiye’de dijital oyun sektörünün profesyonelleşmesi ve büyümesi adına çok önemli bir adım. Bu tür bir meslek birliği, oyun yapımcılarının haklarını korumak, sektörün yasal ve ekonomik altyapısını güçlendirmek ve uluslararası arenada temsilini artırmak için gerekliydi. Öncelikle nitelikli iş gücü, standartlaşmış üretim süreçleri ve uluslararası rekabet gücümüzü artıracak destek mekanizmalarına ihtiyaç duyuyoruz. Bu doğrultuda, mesleki eğitim programlarıyla kalifiye insan kaynağı yetiştirilmesi, bilgi ve deneyim paylaşımının kolaylaştırılması gibi girişimleri çok kıymetli görüyoruz. Ayrıca sektörün küresel oyuncularla rekabet edebilmesi için uluslararası iş birliklerinin artırılması, pazara erişimin kolaylaştırılması ve stratejik pazarlama hamleleriyle markalaşmanın desteklenmesi de beklentilerimiz arasında. Bu adımlar, yerel stüdyoların dünya çapında ses getiren içerikler üretmesine ve sürdürülebilir bir büyüme ortamına katkı sağlayacaktır.” şeklinde yorumladı.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Dünyanın en büyük holografik hayvanat bahçesi ve dijital deneyim merkezi “Katılım Emeklilik DigiZoo”, Mall of İstanbul'da kapılarını açtı. 1500 metrekarelik alana kurulan DigiZoo, 50’den fazla canlı türü, sanal gerçeklik deneyimleri, etkileşimli sergilerle hem çocukları hem yetişkinleri unutulmaz bir yolculuğa çıkarıyor.
Türkiye'nin önde gelen dijital tasarım stüdyosu ve teknoloji şirketi PolyVision tarafından Katılım Emeklilik iş birliği ile hayata geçirilen Katılım Emeklilik DigiZoo, dünyanın en büyük holografik hayvanat bahçesinde ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim yaşatmayı hedefliyor. Çeşitli görüntüleme teknolojileri ve yapay zekâ algoritmalarının birleşimiyle oluşturulan bu sürükleyici ve etkileşimli holografik dijital hayvanat bahçesi, tarih öncesi canlılardan günümüz hayvanlarına kadar etkileşimli sergilere ev sahipliği yapıyor. 50’den fazla canlı türünün yanı sıra, iklim krizine dikkat çekmek amacıyla tasarlanmış dijital enstalasyonlar da ziyaretçileri iklim krizi konusunda bilinçlendirerek farkındalıklarını artırıyor.
“Amacımız, çevre bilincini artırmak ve iklim krizine dikkat çekmek”
Katılım Emeklilik DigiZoo’nun, çevre dostu ve sürdürülebilir bir yaşamı teşvik etmeyi, gelecek nesillere farkındalık yaratmayı amaçlayan bir yolculuk hikayesi olduğunu belirten Katılım Emeklilik Genel Müdürü Ayhan Sincek, “Türkiye’de katılım esaslı sigortacılığın ve bireysel emekliliğin öncüsü olarak sunduğumuz yenilikçi ürünlerle çocukların ve gençlerin geleceklerini teminat altına alırken onları sadece maddi olarak değil, eğitici içeriklerle de desteklemeyi önemsiyoruz. Geleceğimizin mimarı olan çocuklarımızın sürdürülebilir geleceğe dair farkındalığının artırılmasının yanı sıra ileri teknolojilerle genç yaşta tanışmaları da çok önemli. Bu amaç doğrultusunda Katılım Emeklilik DigiZoo’yu hayata geçirdik. Katılım Emeklilik olarak Erken BES ürünümüzle bugüne kadar 152 binin üzerinde çocuğun geleceğini teminat altına alırken Katılım Emeklilik DigiZoo’da da çocuklarımıza hem eğlenceli hem de öğretici içerikler sunmaktan mutluluk duyuyoruz” dedi.
2025 yılında 160 bin ziyaretçiyi ağırlayacak
Türkiye’nin metrekare bazında en büyük holografik hayvanat bahçesi ve dijital deneyim merkezini açtıklarını ve teknolojiyi sanatla harmanlayarak, ziyaretçilerin geleceği keşfetmesine aracılık ettiklerini belirten PolyVision Kurucusu Aret Yıldız, "Katılım Emeklilik DigiZoo, 2025 yılı itibarıyla yılda yaklaşık 160 bin ziyaretçi ağırlamayı hedefliyor. Bu ziyaretçilerin büyük bir kısmını çocuklar oluşturacak. Ayrıca, ebeveynler için çeşitli atölyeler ve sosyal alanlar da sunulacak. Mall of İstanbul’daki 1500 metrekarelik alanda hem çocukların hem de yetişkinlerin keyifli vakit geçirebileceği çeşitli aktiviteler ve alışveriş imkanları yer alacak. Katılım Emeklilik DigiZoo, teknolojik ve sanatsal olmanın yanı sıra, interaktif ve eğitici özellikleriyle de dikkat çekiyor. Özellikle, birçok yenilikçi teknolojinin aynı projede bir arada kullanılması, Katılım Emeklilik DigiZoo’yu diğer projelerden farklılaştırıyor. Projenin dünyanın en büyük holografik hayvanat bahçesi olma iddiası; alan büyüklüğü, sergilenen eserlerin çeşitliliği ve kullanılan ekranların metrekaresi gibi birçok kriterin birleşimiyle ortaya çıkan bir ölçümleye dayanıyor” açıklamasında bulundu.
Geçmişin nostaljisiyle geleceğin teknolojisi buluşuyor
Katılım Emeklilik DigiZoo, kültür ve sanat alanında geçmişin büyüsünü dijital dünyanın sunduğu olanaklarla birleştiriyor. Fuaye alanındaki etkinlikler çocukları nostaljik oyunlarla tanıştırırken, zaman tünelinden geçilerek dinozorların dünyasına yapılan yolculuk, ziyaretçilerin tarih öncesi dönemin sanatsal izlerini keşfetmelerini sağlıyor. Holografik dinozor türlerini incelemek, ziyaretçilere adeta bir zaman yolculuğuna çıkma hissi verirken, çağlar öncesindeki yaşamla ilgili sanatsal bir bakış açısı kazandırıyor.
Çocukların vazgeçilmezi, son teknolojilerle zenginleşiyor
Katılım Emeklilik DigiZoo, en son teknolojilerle donatılmış bir dijital deneyim alanı olarak çocukların ilgisini çeken birçok yenilikçi özellik sunuyor. Özellikle avatar ormanında çocuklar, interaktif hologramlarla etkileşimde bulunarak uzun saatler geçirebiliyor. Bu orman, yapay zekâ destekli 3D animasyonlar ve holografik projeksiyonlarla zenginleştirilmiş bir ortamda çocukların hem eğlenmesini hem de öğrenmesini sağlıyor. Avatar ormanının yanı sıra bembeyaz tasarlanmış kelebekler dünyası da büyük ilgi görüyor. Bu odada beyaz dışındaki tek renk ise, holografik olarak uçuşan renkli kelebekler. Aynı zamanda bu kelebeklerle interaktif olarak iletişime de geçilebiliyor. Dijital akvaryumda balık boyama ve dinozor fosilleri keşfetme gibi interaktif deneyimler, çocukların el becerilerine ve teknolojiye olan ilgilerini arttırırken, onlara görsel ve eğitsel açıdan eşsiz bir deneyim sunuyor.
Eğitici ve etkileşimli atölyeler ile öğrenme yolculuğu
Katılım Emeklilik DigiZoo, eğitim odaklı bir deneyim sunarak çocuklar için unutulmaz bir öğrenme yolculuğu oluşturuyor. Ziyaretçilere sunulan dijital akvaryumda balık boyama etkinliği, çocukların hayal güçlerini geliştirmelerine ve teknolojiyi daha etkin bir şekilde kullanmalarına imkân tanıyor. Ayrıca, dinozor fosilleri keşif alanı ve dinozor yumurtalarındaki türleri inceleme gibi interaktif atölyeler, çocukların tarih öncesi yaşam hakkında bilgi edinmelerini sağlarken, çevresel farkındalık kazandırmak için tasarlanmış dijital enstalasyonlar da eğitici bir deneyim sunuyor.
Aşağıdaki linkten Katılım Emeklilik DigiZoo video linkine ulaşabilirsiniz
https://www.youtube.com/watch?v=WpdtW1mSYJM&ab_channel=digizoos
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Akbank Mobil, "Mobilin Akbanklısı" dünyasını müşterileriyle buluşturuyor. Bu yepyeni dünya, kullanıcılarına günlük bankacılık işlemlerinde sunduğu özel ödüller, ücretsiz havale, diğer banka ATM’lerinden ücretsiz para çekme ve kredi faizlerinde indirim gibi birçok fayda ile bankacılık deneyimini yeni bir boyuta taşıyor. Ayrıca, market alışverişlerinden giyime, yaşam ürünlerinden ücretsiz dijital platform üyeliklerine kadar geniş bir alanda cazip fırsatlar sunuyor.
Akbank Mobil, kullanıcılarına geleceğin bankacılık deneyimini yaşatmak amacıyla geliştirilmiş akıllı, pratik ve kişiselleşmiş çözümler sunuyor. Mobilin Akbanklısı, Akbank Mobil uygulaması üzerinden gerçekleştirilen işlemlerde kullanıcılara özel ödüller ve fırsatlar sağlarken, aynı zamanda oyunlaştırılmış bir deneyimle günlük bankacılık işlemlerini daha eğlenceli hale getiriyor.
Mobilin Akbanklısı, Akbank Mobil uygulamasında kullanıcıların yaptığı finansal işlemler, bankacılık ürünleri ve Akbank Mobil kullanımlarına göre çeşitli fırsatlar sunuyor. Her ay belirli kriterleri karşılayan Mobilin Akbanklıları; ücretsiz havale, kredi faizlerinde indirim, diğer banka ATM’lerinden ücretsiz para çekme gibi fırsatlardan yararlanıyorlar. Üstelik Mobilin Akbanklısı ile müşterilere açılan bu yeni dünya, bankacılık hizmetlerindeki faydaların ötesine geçiyor. Market alışverişlerinden giyime, ev eşyası harcamalarına ve günlük yaşam tarzı ürünlerine kadar günlük yaşamın farklı alanlarında sunulan cazip indirimler ve fırsatlar da kullanıcıların hayatına ayrıcalıklar katıyor.
Akbank Bireysel Bankacılık ve Dijital Çözümler Genel Müdür Yardımcısı Burcu Civelek Yüce: “Akbank olarak geleceğin bankacılık deneyimini şekillendirirken, müşterilerimizle temas ettiğimiz her noktada kolaylık, erişilebilirlik ve mükemmeliyet hedefliyoruz. Bu vizyonun en güçlü örneklerinden biri olan Akbank Mobil, sadece bir bankacılık uygulaması olmanın da ötesine geçerek, müşterilerimizin günlük hayatlarına da dokunan bir platform haline geldi. Mobilin Akbanklısı, müşterilerimizin finansal işlemlerini ek faydalarla keyifli bir deneyime dönüştürürken, alışverişten yaşam tarzı fırsatlarına kadar geniş bir yelpazede cazip seçenekler sunmayı amaçlıyor. Akbank Mobil ile müşterilerimiz arasındaki güçlü bağın, Mobilin Akbanklısı ile daha da güçleneceğine inanıyoruz.” dedi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) tarafından bu yıl onuncusu düzenlenen Bakım Konferansı, "Güvenilirlik Merkezli Bakım" temasıyla düzenlendi. Üretimde sürekliliğin öneminin altını çizmek ve mesleki anlamda gelişmeyi sağlamak amacıyla düzenlenen konferansta alanında uzman 11 konuşmacı sunum gerçekleştirdi. Konferansın açılış konuşmasını yapan TAYSAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Berke Ercan, Türkiye otomotiv sektörünün mevcut durumu ve geleceğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'nin otomotiv ihracatının yüzde 67'sinin Avrupa pazarına yapıldığını vurgulayan Ercan, Avrupa Birliği'ndeki ekonomik daralmanın sektöre etkilerini şu sözlerle ifade etti: "AB pazarındaki daralma, sektörümüzü doğrudan etkiliyor. Buna ek olarak, Türkiye'deki ekonomik koşullar da bu etkileri derinleştiriyor. Geçen yıldan bu yana sektörde ağırlaşan bir dönem içerisindeyiz. 2025 yılında bu baskının bir miktar daha artmasını bekliyoruz. Ancak, 2026'nın ortasından itibaren şartların tekrar stabilize olacağını öngörüyoruz. Zorlu bir süreçten geçiyoruz, ancak bu süreci aşarken geleceğimizi feda etmemeliyiz." Berke Ercan, sektördeki bu zorlu dönemin planlı bir şekilde aşılacağına dikkat çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu: "Bugünün sıkıntıları, geleceğe hazırlanmayı engellememeli. Sektör olarak önümüzdeki dönemde verimliliğe, otomasyona ve proses iyileştirmelerine daha fazla odaklanacağız. Bunun yanı sıra, güvenilirlik merkezli bakım yaklaşımlarıyla sürdürülebilir bakım faaliyetlerini hayata geçirirken, dijital ve yeşil dönüşüm ile enerji verimliliği çalışmalarını da ihmal etmemeliyiz.
Türkiye'de 530'un üzerinde üyesi ile Türk otomotiv tedarik sanayinin tek temsilcisi olan Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) 10. Bakım Konferansı İstanbul'da yoğun ilgiyle gerçekleştirildi. Bakımın önemini vurgulamak ve mesleki anlamda gelişmeyi sağlamak amacıyla gelenekselleşen Türkiye'nin tek sektörel bakım konferansında bu yıl, "Güvenilirlik Merkezli Bakım" konusu ele alındı. 11 sektör profesyonelinin konuşmacı olarak yer aldığı konferansta, sektördeki iyi uygulama örneği de katılımcıların dikkatine sunuldu.
Türkiye bu zorlu dönemi de aşacak!
Konferansın açılışında konuşan TAYSAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Berke Ercan, sektörün geçtiğimiz yıl başlayan ve 2025 hatta 2026 yılında da devam etmesi beklenen bazı sıkıntılar içerisinde olduğunu söyledi. Otomotivde hem ana hem de tedarik sanayisinin gerçekleştirdiği ihracatın yüzde 67'sinin Avrupa'ya yapıldığını ifade eden Berke Ercan, "AB pazarındaki daralma, sektörümüzü doğrudan etkiliyor. Buna ek olarak, Türkiye'deki ekonomik koşullar da bu etkileri derinleştiriyor. Geçen yıldan bu yana sektörde ağırlaşan bir dönem içerisindeyiz. 2025 yılında bu baskının bir miktar daha artmasını bekliyoruz. Ancak, 2026'nın ortasından itibaren şartların tekrar stabilize olacağını öngörüyoruz.Normalde işlerimiz çok yoğunken, teknik bölümlerimiz fabrikayı, makinalarımızı, ekipmanlarımızı ayakta tutmaya ve üretimi sürdürmeye biraz daha odaklanırlar. Fakat önümüzdeki dönemde bu seviyede bir iş yoğunluğu yaşamayacağımız için bu defa başka fonksiyonlara odaklanmamız gerekiyor. Bunların en önemlilerinden bir tanesi verimlilik olacak. Yani verim artırma, kapasite artırma, proses zamanlarımızı düşürme, kalitede iyileştirme gibi faaliyetlerin biraz daha ağırlık kazanması lazım" dedi. "Sektör olarak zorlu bir dönemin içerisinden geçiyor olsak da bu zorlu döneme geleceği feda etmemeliyiz" diyen Berke Ercan, şöyle devam etti: "Çünkü bu dönem de aşılacak. Ben iş hayatımda sanıyorum 6'ncı kriz veya sıkıntılı dönemle karşılaştım. Sizler de defalarca karşılaşmışsınızdır. Bugünler de geçecek. Biz Türkiye olarak çok daha esneğiz, daha hızlı hareket edebiliriz, adapte oluruz. Karakterimiz öyle, yapımız öyle. Daha hızlı reaksiyon gösteririz. O nedenle bu dönemi de aşacağımıza eminim. Aştığımız zaman da önümüzde yine bizi bekleyen yapılacak pek çok iş olacak. Şimdi o döneme olan hazırlıkları, bu kısa dönemdeki sıkıntılar yüzünden ihmal etmemeliyiz. O hazırlıkların en önemlilerinden bir tanesi de ikiz dönüşüm. İkiz dönüşüm, bir taraftan yeşil dönüşüm bir taraftan da ondan önce başlayan,Türkiye'de daha çok endüstri 4.0 olarak kullanılan ancak bizim otomotiv sektöründe dijital dönüşüm olarak adlandırılan dönüşümün birlikteliği.Her ne kadar yeşil dönüşüm için otomotiv sektörü seçilmiş beş temel sektörün içerisinde olmasa da biz de çalışmalara hemen, diğer sektörlerde olduğu gibi başlamak durumundayız. Yeşil dönüşüm tarafı çok önemli, enerji verimliliği tarafı çok önemli, bir taraftan da dijital dönüşüm çok önemli. Dijital dönüşümün aslında tüm süreçlerimizle ilgisi var. Sadece sağlam makine, ekipman değil, lojistik süreçlerimiz, satın alma süreçlerimiz, satış süreçlerimiz, kalite süreçlerimiz, mühendislik, Ar-Ge, mali işler... Sektör olarak verimliliğe odaklanacağız, otomasyona odaklanacağız, proseslerimizi iyileştireceğiz, bunlar öne çıkan konular olacak."
Sektörler arası kıyaslama yapıldı!
TAYSAD 10. Bakım Konferansı'nın açılışının ardından, Tezmaksan Kurumsal Müşteri Yönetimi Danışmanı Yalçın Paslı, "Bakımın Tarihçesi" isimli bir sunum yaptı. Sonraki program ise, Oyak Horse Bakım Departmanı Müdürü Salih Kara'nın "Güvenilirlik Merkezli Bakımda Kritik Varlıkları Tanımlama" başlığı altında gerçekleştirildi. Programın öğleden önceki son paneli, "Güvenilir Bakımda Doğru Strateji" oldu. Moderatörlüğünü Premium Eğitim ve Danışmanlık Yönetim Danışmanı Cenk Çukacı'nın üstlendiği programda, ABB Servis Müdürü İbrahim Murad, Hayat Kimya Global Opex Müdürü Vedat Serdar Çalışkan ve Kanca Elektrik & Otomasyon Bakım Müdür Yardımcısı Kerim Özkan panelist olarak yer aldı. Konferansın ikinci bölümü, Senkronize Mühendislik AŞ CTO'su Dr. Doruk Merdol'un "İmalatta Güvenilirlik Merkezli Bakım ve Kestirimci Bakım Yaklaşımı" isimli sunumuyla başladı. Ardından BOSCH Ekipman, Bakım ve Teknik Servis Yöneticisi İrem Uçan, "RCM ile Bütünleşik İyi Uygulama Örneği"ni katılımcılarla paylaştı. Sektörler Arası Kıyaslama bölümü ise "Hava Aracı ve Motor Bakımı" başlığı altında Koç Holding Havacılık Bakım Müdürü Akif Güngören ve Bakım Müdür Yardımcısı İlker Avcı'nın sunumuyla gerçekleştirildi. Panel ve sunumların ardından konferans, TAYSAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Bakım Çalışma Grubu Lideri Selçuk Demirok'un Bakım Rehberi 2 el kitabını tanıttığı kapanış konuşmasıyla sona erdi
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Dünya 2024 yılına veda ederken, uzmanlar, gelecek dönemde bizleri bekleyen büyük risklere dikkat çekerek bu konuda önlem alınması konusunda uyarılarda bulunuyor. Gelecek dönemde bizi etkileyebilecek başlıca riskler arasında iklim değişikliği kaynaklı doğal afetler, siber güvenlik tehditleri, jeopolitik gerilimler ve ekonomik dalgalanmalar öne çıkıyor. Gelecek dönemin olası büyük riskleri hakkında değerlendirmelerde bulunan IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği CEO'su Murat Çiftçi, "İklim değişikliği ile bağlantılı olarak, 2024 yılında sigortalı kayıpların 135 milyar doları aşması ve bu trendin yıllık %5-7 oranında artması bekleniyor. Aynı zamanda, siber tehditler hızla büyürken küresel siber sigorta primlerinin 2025'e kadar 16.6 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Jeopolitik riskler ve ekonomik yaptırımlar ise ticaret ve enerji hatlarında kesintilere yol açabilirken, 2024'te küresel borç seviyesinin 312 trilyon dolara yükselmesi, finansal sistemin kırılganlığını artırıyor" dedi.
'İklim değişikliği ile sigorta kayıpları üst üste 5'inci kez 100 milyar doları aştı'
Murat Çiftçi, son 10 yıllık dönemde risk sıralamalarının, küresel ve bölgesel dinamiklere bağlı olarak belirgin değişiklikler gösterdiğini belirterek, "Bununla birlikte, bazı riskler sürekli olarak öne çıkarken, bazıları da etkilerini artırarak listeye yükselmiştir. İklim değişikliği, sadece sigorta sektörü değil, tüm ekonomi üzerinde ciddi bir tehdit haline geldi. 2024 yılı itibarıyla sigortalı kayıplar beşinci kez üst üste 100 milyar doları aştı ve bu trend giderek hızlanıyor. Kasırgalar, seller ve şiddetli fırtınalar gibi doğal afetler; özellikle ABD, Avrupa ve Orta Doğu'da büyük sigortalı kayıplara neden olmaktadır. Örneğin, Helene ve Milton kasırgalarının toplam maliyeti 50 milyar doları bulmuştur. İkinci önemli konu da siber saldırılar, özellikle fidye yazılımı saldırıları büyük bir tehdit oluşturmuştur. 2017-2022 arasında siber sigorta pazarı yıllık %32 büyürken, KOBİ'lerde siber koruma açığı devam etmektedir. Siber risk sigortasının büyümesi, KOBİ'lere uygun çözümler ve erişilebilir ürünlerle sürdürülebilir hale getirilebilir. Ayrıca küresel ticaret savaşları, bölgesel çatışmalar ve ekonomik yaptırımlar, hem ekonomik istikrarsızlık hem de sigorta sektörü için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bu riskler, hem sigorta talebini hem de fiyatlama dinamiklerini doğrudan etkilemektedir" diye konuştu.
'Küresel borç seviyesi 2024 itibarıyla 312 trilyon dolara ulaştı'
Ekonomik dalgalanmalar ve finansal risklerin de geleceğin önemli gündem konularından biri olduğunu belirten Murat Çiftçi, "Küresel borç seviyesi 2024 itibarıyla 312 trilyon dolara ulaştı. Bu, faiz oranlarında artış ve sigorta ürünlerine olan talepte değişikliklere neden olmaktadır. Bu sebeple özellikle sigorta ve reasürans sektöründe, alternatif sermaye kaynaklarına yönelim artmıştır. Ayrıca sosyal enflasyon, özellikle ABD ve Avustralya gibi pazarlarda hasar maliyetlerini artırmış durumda. Yüksek yasal masraflar, bu bölgelerdeki risk yönetim stratejilerinde değişikliklere neden olmaktadır. Özetle, son 10 yılda görülen değişimler, sigorta sektörünün yenilikçi ürünler ve hizmetlerle adaptasyon sağlaması gerektiğini göstermektedir. Örneğin, parametrik sigortalar ve siber sigorta gibi ürünler, hem yeni riskleri karşılamada hem de sektörü ileri taşımada kritik öneme sahiptir. İnovasyon ve işbirliği, bu dinamiklere yanıt vermenin anahtarıdır" dedi.
'Yenilikçi çözümler ve toplum bilinçlendirme çalışmaları önemli'
Murat Çiftçi, risklere karşı alınacak önlemlere yönelik de şunları söyledi: "Altyapı güçlendirme projeleri ve afet dayanıklılığını artıran parametrik sigortalar öne çıkıyor. Ayrıca, siber güvenlik eğitimleri ve KOBİ'ler için uygun fiyatlı ürünler, dijital tehditlere karşı koruma sağlayabilir. Bölgesel çatışmaların etkisini hafifletmek için politik risk sigortası ürünleri yaygınlaştırılmalı, ekonomik dalgalanmalara karşı ise CAT (felaket tahvilleri) gibi alternatif sermaye araçları kullanılmalıdır. Sigorta sektörü, bu riskleri yönetmek için yenilikçi çözümler sunarak toplumu bilinçlendirme ve finansal koruma sağlama görevini üstlenmelidir."
'Suriye'deki gelişmeler sigorta sektöründeki büyümeyi artırabilir'
Suriye'de yaşanan sıcak gelişmelerle ilgili de bilgi veren Murat Çiftçi, "Suriye'deki rejim değişikliği, yalnızca bölgesel değil, küresel ölçekte de önemli riskler barındırıyor. Esad rejiminin devrilmesi, Suriye'de güç boşluğu ve çatışmaların artmasıyla bölgesel istikrarsızlığı derinleştirebilir ve bu durum sigorta sektörü için ciddi riskler doğurabilir. Türkiye, sınır güvenliği ve mülteci akınları nedeniyle daha yüksek ekonomik ve sosyal maliyetlere maruz kalırken, artan jeopolitik gerilimler, ticari sigortalar ve reasürans taleplerinde büyüme yaratabilir. Bununla birlikte, altyapı sigortaları ve politik risk sigortaları gibi çözümler, bu belirsizliklere karşı sigorta sektörünün hem Türkiye'de hem de bölgede kritik bir rol üstlenmesini sağlayabilir" diye açıkladı.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye'nin önde gelen araştırma şirketlerinden Ipsos, TikTok'un seyahat, eğlence, finans, gıda & içecek ve otomotiv sektörlerindeki tüketici davranışlarını nasıl şekillendirdiğini detaylandıran "TikTok Made Me" başlıklı raporunu yayımladı. Rapor, özellikle seyahat, eğlence, gıda & içecek, finans ve otomotiv sektörlerinde TikTok'un satın alma kararlarını nasıl etkilediğini ortaya koyuyor.
Markalara TikTok topluluğunun en güncel tercihlerine dair içgörüler sağlayan rapor, pazarlama stratejilerinin şekillendirilmesine destek olmayı hedefliyor. Eğlence, yaratıcılık ve samimiyet arasındaki etkileşimi derinlemesine inceleyen rapor, TikTok'un ilham verici içerikleriyle keşif ve aksiyon süreçlerinde nasıl bir katalizör rolü üstlendiğini de ortaya koyuyor. Bu sayede markalara, hedef kitleleriyle güçlü ve anlamlı bağlar kurmaları için değerli bir rehber sunuluyor.
TikTok, Türkiye'de tüketicilerin satın alma kararlarını güçlü bir şekilde etkiliyor. Rapora göre, kullanıcıların yüzde 67'si, TikTokMadeMeBuyIt trendinden haberdar olduktan sonra satın alma kararı alıyor. Reklamlar ise yaratıcı, dikkat çekici, bilgilendirici ve içerik üreticisi odaklı bulunuyor. Bu yaklaşım, tüketici davranışlarını yeniden şekillendiriyor. Özellikle kullanıcıların yüzde 55'i, platformda karşılaştıkları videolar veya sponsorlu içerikler sayesinde plansız alışveriş yapıyor. "TikTok Made Me" raporu, keşiften satın almaya kadar geçen süreçte TikTok'un tüketicilere nasıl rehberlik ettiğini ortaya koyarken, otantik bağlar kurarak güven ve itibar inşa etmenin yollarını da gösteriyor.
Sektörlere Göre TikTok'un Türkiye'deki Etkileri
Raporda TikTok'un Türkiye'deki farklı sektörler üzerindeki etkileri şu şekilde özetleniyor:
" Seyahat: Son altı ayda her 2 kişiden 1'i TikTok'ta seyahatle ilgili içerik izledi. Kullanıcıların yüzde 42'si bu içeriklerin yorum ve önerilerle seyahat planlamalarını etkilediğini ve videoda tanıtılan seyahatle ilgili ürün/hizmeti satın aldığını belirtiyor.
" Eğlence: Türkiye'deki TikTok kullanıcılarının 10'undan 7'si son altı ay içinde eğlenceyle ilgili videolar izlediğini ifade ediyor. Kullanıcıların yüzde 54'ü videoda tanıtılan eğlence ürününü satın alıyor. Platform, kullanıcıların favori içeriklerini keşfetmeleri ve paylaşmaları için eşsiz bir alan sunuyor.
" Gıda & İçecek: Yemek tarifleri ve viral akımlar Türkiye'de geniş bir kitleye ulaşıyor. Kullanıcıların yüzde 61'i bu içeriklerden etkilenerek yeni tarifler deniyor veya ürün satın alıyor.
" Otomotiv: TikTok'ta bir otomobil videosu izleyen kullanıcıların yüzde 39'u araba veya otomobil ürününü satın aldı.
" Finans: Son altı ayda 5 kişiden 2'si TikTok'ta yatırım veya tasarrufla ilgili videolar gördü. Bu içerikleri izleyen kullanıcıların yüzde 53'ü finansal ürün satın alarak harekete geçti.
TikTok: Keşiften Satın Almaya Uzanan Bir Yolculuk
"TikTok Made Me" raporu, TikTok'un tüketiciler için keşif ve eğlencenin bir araya geldiği bir platform olduğunu gözler önüne seriyor. Rapor, ilham verici içeriklerin tüketicilerin satın alma yolculuğunun her adımında nasıl etkili olduğunu ve markaların hedef kitleleriyle otantik bağlar kurmasına nasıl destek olduğunu vurguluyor.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.