Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Dünya piyasalarında nümerik kontrol sistemlerinin önde gelen lideri FANUC, eğitim platformu FANUC Akademi ile sunduğu yüksek nitelikli eğitimlerle müşterilerine ürünlerini tüm ayrıntılarıyla tanımasına olanak sunuyor. Dünya genelinde her yıl 10 binden fazla kişiye robot ve CNC başlıklarında eğitimler sunan FANUC Akademi, fabrika ve otomasyon süreçlerindeki aksamaların önüne geçiyor. Türkiye'deki faaliyetine 2012 yılında başlayan Akademi, 2023 yılında 500'den fazla personele eğitim verirken üniversitelerle yapılan iş birlikleri doğrultusunda öğrenciler de fiziki olarak endüstriyel robot ile tanışırken birinci elden robot programlama deneyimi kazanıyor.
Otomasyon endüstrisinde CNC kontrolör, robot ve makinelerin geliştirilmesine öncülük eden FANUC, Türkiye'de fabrika otomasyon sistemlerine yönelik verdiği önemi programlama hataları veya yanlış kullanım riskini önemli ölçüde azaltmaya yardımcı olan Akademi eğitimleriyle destekliyor. Standart formatın dışında müşterilerinin talebine uygun özel içerikleriyle sahadaki kalifiye iş gücünü geliştirmeye yönelik eğitimler sunan FANUC Akademi, robotik sistemlerin çalışma kabiliyetini daha anlaşılır kılıyor.
FANUC Akademi, 2023 yılında 500'den fazla kişiye eğitim verdi
Makine ve robot sistemlerinin doğru kullanımı adına fabrikadaki çalışanların bu alanda nitelik sahibi olmaları gerektiğini vurgulayan FANUC Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit, Akademi çalışmaları hakkında şunları söyledi: "Farklı alanlarda faaliyet gösteren müşterilerimizin her birinin talepleri değişiklik gösterebiliyor. Bunun yanında her geçen gün gelişen fabrika üretim süreçlerinde doğru robot ve otomasyon sistemlerinin de uyarlanması, iş süreçlerinin aksamaması adına büyük öneme sahip. Avrupa genelindeki FANUC akademilerimizde yılda 10 binden fazla kişiye makine ve robot kullanımı ile programlaması üzerine eğitimler verirken Türkiye'de ise 10 yılı aşkın süredir firmaların ihtiyaç duyduğu teknik bilgiyi sunuyoruz. Bu kapsamda FANUC Türkiye olarak 2023 yılında 500'den fazla kişiye eğitim verdik. Alanında son derece yetkin teknik mühendislerimizin küçük gruplara verdiği eğitim sayesinde kişiselleştirilmiş, hızlı ve etkili öğrenmeyi teşvik ediyoruz. Bunun yanında eğitimlerimizin herkes için ulaşılabilir olmasına özen gösteriyoruz. Tüm düzeyleri kapsayan eğitimlerimiz arasında yeni başlayanlar için giriş kurslarından, daha deneyimli kişilerin özel uygulamalarını ve gereksinimlerini karşılamak için kişiye özel kurslara kadar geniş bir yelpazede eğitimlerimiz yer alıyor. Böylelikle programlama hataları veya yanlış kullanım riskini önemli ölçüde azaltmaya yardımcı olarak otomasyondaki verimliliği artırıyoruz."
Tüm FANUC ürünleri için saha eğitimleri
FANUC Akademi'de verilen eğitimlerin farklı kategorilere ayrıldığını söyleyen Yiğit, sözlerine şöyle devam etti: "Programlama ve arıza ile ilgili problemlerin tespiti konularında firmadaki ilgili personeli belli bir seviyeye taşıyan eğitimlerimiz arasında Robot ve CNC ürünlerini verimli kullanma da yer alıyor. Robot eğitiminde endüstriyel robotlarımızın kullanımı, programlanması ve bakımı için eğitim kursları yer alırken CNC eğitiminde de CNC kontrol ünitelerinin kullanımı, programlanması ve bakımı için eğitim kursları mevcut. Ayrıca ROBODRILL, ROBOCUT ve ROBOSHOT'larımızın çalıştırılması ve bakımına yönelik Robomachine eğitimlerimizi sahada gerçekleştiriliyoruz. Mevcut eğitimlerimizden müşterilerimizin yanı sıra iş birliği içinde bulunduğumuz üniversitelerde öğrenim gören genç arkadaşlarımız da faydalanıyor. Bu doğrultuda Bahçeşehir Üniversitesi ile gerçekleştirilen iş birliği çerçevesinde verilen CO-OP markalı eğitim programıyla, öğrenciler geçtiğimiz dönemlerde 'FANUC Robot and Automation Technologies' dersini aldı. Ders kapsamında öğrencilere FANUC teknolojilerinden bahsedilerek, FANUC marka robotların kullanımı, mekanik yapısı, programlanması öğretildi. Öğrenciler de ders kapsamında teorik eğitimin yanında eğitim hücreleri ile birlikte uygulama yapma imkanı da buldu. Bundan sonra da FANUC Akademi olarak fabrika otomasyonuna yönelik yaptığımız yatırımları eğitimle desteklemeye devam edeceğiz
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Özellikle deprem sonrasında ülke genelinde hız kazanan kentsel dönüşüm hareketi kapsamında, Türkiye yapı stoğunda önemli bir yenilenme ön görülüyor. Öte yandan, özellikle yeni inşa edilecek binalarda, temel aşamasından başlayarak taşıyıcı donatıların sudan yalıtımı, bina dayanıklılığı ve güvenliği açısından büyük önem arz ediyor. Yapılan çalışmalar suya maruz kalan bir yapı donatısının, 24 yıllık bir dönemde taşıma kapasitesinin tamamını kaybedebildiğini gösteriyor.
6 Şubat deprem felaketi bizleri, yapı stoğumuzun kırılganlığı ile bir kez daha yüzleştirdi. T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı verilerine göre Türkiye'de riskli ve dönüşmesi gereken 6 milyon konut ve 1,5 milyon iş yeri bulunuyor ve büyük ölçekli bir kentsel dönüşüm hamlesinin, önümüzdeki dönemde ivme kazanması bekleniyor.
Yalıtım sektörünün yüzde 100 yerli sermayeli tek Türk markası Bonus Yalıtım'ı bünyesinde barındıran Eryap Grup'un CEO'su Emrullah Eruslu, yalıtım olmayan binalara yapı ruhsatı verilmediğini hatırlatarak, "Kentsel dönüşümde ana hedefimiz, iş ve yaşam alanlarımızda sürdürülebilir yapısal güvenlik, ekonomik verimlilik, sürdürülebilir yaşam konforu ve kalitesi olmalı. 2018 yılında yürürlüğe giren Bakanlık yönetmeliğince zorunluluk halini alan su yalıtımı, kentsel dönüşüm hamlesinde depreme karşı dayanıklı ve uzun ömürlü binalar inşa edebilmek için hayati önem taşıyor" dedi.
Yapı Güvenliğinin Temel Önceliğini Su Yalıtımı Oluşturuyor
Ülkemizde özellikle konut tipi binaların önemli bir oranının, betonarme karkas yapı türünde inşa edildiğini belirten Eruslu "Binaların dayanım gücü, kolon, kiriş, perde duvar gibi taşıyıcı sistemlerden geliyor. Zemindeki suyun beton ile teması betonda çatlaklar ve deformasyon oluşturabilir. Temelde suya maruz kalan demir donatı ve metal elemanlarda zaman içinde paslanma ve korozyon oluşması kaçınılmazdır. Korozyona uğramış ve dayanıklılığı azalmış bir yapının depremde ayakta kalabilmesi ise neredeyse imkansızdır. Yapıda oluşan güç kaybı sonucu bina, 5 yıllık bir süreçte taşıma kabiliyetinin yüzde 50'sini, 24 yıl içerisinde ise tamamını kaybedebilir ve bu da deprem gibi doğa olaylarında geri dönüşü olmayan felaketlere sebebiyet verir. Su yalıtımı binanın güvenliğini sağlamasının yanı sıra, insan sağlığına ve yaşam konforuna olumsuz etki edebilecek bakteri ve küf oluşumlarının engellenmesi açısından da önemlidir. Bu nedenlerle su yalıtımı, yapı güvenliğinin temel önceliğini oluşturur" şeklinde konuştu.
Yönetmeliklere Uyum ve Toplumsal Farkındalık Çok Önemli
Emrullah Eruslu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hepimizi çok derinden sarsan 6 Şubat deprem felaketi ve kentsel dönüşüm hareketi, yapı stoğunun yenilenmesi konusunu toplum gündeminde önemli bir yere getirdi. Günümüzde bina ve pay sahipleri ile inşaat firmaları arasında birçok konut ve iş yerinin dönüşümü için görüşmeler hız kazanmış durumda. Bu görüşmelerde doğal olarak işin ekonomik boyutu ve oluşturulacak yeni mekanların alan büyüklüklerinden kullanılacak mutfak, banyo ekipmanları gibi unsurlara pek çok konu ele alınıyor. Ancak bu noktada, insan hayatını birinci derecede ilgilendiren yapı güvenliği konusunun da gündemde yer tutması ve bunun için yapı güvenliği konusunda toplumsal farkındalığın artması da büyük önem taşıyor. Öte yandan ülkemizde, kamu yönetimince oluşturulmuş yapı güvenliği yönetmelikleri çok güçlü niteliktedir. Bu yönetmelikler, deprem konusunda acı toplumsal deneyimlerin, kamu yönetimi bilincine ve sorumluluğuna çok doğru bir şekilde yansımasıdır. Bu yönetmeliklere tam uyum, güvenli ve uzun ömürlü, dayanımlı bir yapı stoğu oluşumu için hayati önem taşımaktadır."
Deprem Gerçeğiyle Yüzleşip, Kalıcı ve Güvenli Yapılar İnşa Etmek Zorundayız
Dünyanın en önemli deprem kuşaklarından Alp-Himalaya deprem kuşağında yer Türkiye'de depremlerin, binlerce can kaybının yanı sıra, milyarlarca liralık maddi kayıplara neden olduğunu vurgulayan Eryap Grup'un CEO'su Emrullah Eruslu, 1999 Marmara ve Düzce depremlerinden bu yana gerçekleşen deprem felaketlerinde, 70 binin üzerinde can yitirdik, yüzbinlerce vatandaşımız yaralandı, milyonlarca kişi evlerinden oldu. Bu insani kayıpların yanı sıra, ne yazık ki çok büyük maddi kayıplar da yaşandı. 6 Şubat depreminden yoğun olarak etkilenen 11 ilde, resmi verilere göre toplamda yaklaşık 2,6 milyon bina ve yaklaşık 5,6 milyon konut yer alıyordu. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı verilerine göre ne yazık ki 35 binin üzerinde bina yıkıldı ve bunun yarısı kadar, yaklaşık 17 bin 500 binanın da acil olarak yıkılması gerekiyor" dedi.
Eryap Grup CEO'su Emrullah Eruslu, sözlerini şöyle sürdürdü: "6 Şubat depreminde yaklaşık 180 bin bina ağır, 40 bini aşkın bina orta ve 430 binin üzerinde bina da hafif hasar almış durumda. Yıkılan veya büyük hasar gören binaların arasında konutlar, iş yerleri, okullar, kamu binaları, hastaneler, oteller ve bunların yanı sıra tarihi ve kültürel yapılar da yer alıyor. Yine TBMM resmi verilerine göre 17 Ağustos 1999'da gerçekleşen Marmara depreminde 96 binin üzerinde konut yıkılırken, toplamda 365 bine yakın konut ve iş yeri hasar gördü. 12 Kasım 1999'da gerçekleşen Düzce depremi ise, 11 bin konut ve iş yerinin hasar görmesine neden oldu. 2020 İzmir depreminde de yıkılan 17 binanın yanı sıra 124 binada ağır, 119 binada orta ve 730 binada az hasar tespit edilmiş durumda. Ağrı, Afyonkarahisar, Bingöl, Erzurum, Van başta olmak üzere büyük acılara neden olan diğer depremlerde de benzer tablolar yaşandı. Deprem, coğrafyamızın üzücü bir gerçeği. Bu gerçekle yüzleşmeli, kalıcı ve güvenli yapılar inşa etmek zorundayız. Binaların yapısal bütünlüğü ve dayanım ömrü açısından önem taşıyan su yalıtımı ve diğer tüm konularda son derece yeterli hazırlanmış yönetmeliklere tam uyum ve toplum genelinde yapı güvenliği bilincinin yerleşmesi bu açıdan büyük önem taşıyor
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye'nin önde gelen otel zincirlerinden Elite World Hotels & Resorts, 24-28 Ocak tarihleri arasında Madrid'de düzenlenen Avrupa’nın en büyük turizm fuarlarından FITUR 2024 Uluslararası Turizm Fuarı'na katıldı. Turizm profesyonellerinin Avrupa’daki buluşma noktalarından olan FITUR’da bu yıl ilk defa yer alan grup, dünya genelinden seyahat acenteleri ve turizm profesyonelleriyle buluşma fırsatı yakaladı. Fuarda ayrıca son teknolojiyi kullanarak her seyahat amacına uygun farklı segmentlerdeki otellerini daha geniş kitlelere ulaştırma hedefiyle görüşmeler gerçekleştirdi.
Turizm sektöründe teknoloji ve sürdürülebilirliğe odaklanıyor
1980 yılında bu yana turizm sektöründeki profesyoneller için küresel bir buluşma noktası haline gelen FITUR Uluslararası Turizm Fuarı, özellikle Latin Amerika'daki alıcı pazarlar için öncü bir fuar olmasıyla dikkat çekiyor. Turizm sektöründe küresel bir iletişim platformu olarak hizmet veren organizasyon, bu yılki etkinlikleriyle sektörde gelecek stratejilerinin geliştirilmesi, uluslararası turizm eğilimleri ve müşteri taleplerinin ele alınması konularında önemli bir platform görevi üstlendi.
FITUR’u diğer fuarlardan ayıran en önemli özelliklerin başında turizm sektöründe teknoloji, gelecek ve sürdürülebilirlik konularını da ele alması geliyor. Big data, yapay zeka, akıllı turizm destinasyonları ve start-up’lar gibi sektördeki en güncel konulara odaklanılan fuarda katılımcılar FITUR NEXT oluşumu ile geleceğin turizm trendleri hakkında da bilgi sahibi oluyor.
ELITE WORLD HOTELS & RESORTS HAKKINDA
Türkiye’nin önde gelen otel zincirlerinden Elite World Hotels & Resorts, 50 yıla yaklaşan konaklama deneyimini, 4 markası ve 11 oteli ile turizm sektörüne farklı bir bakış açısı kazandırarak, Türkiye’nin 7 bölgesinde ve yurtdışında franchise iş modeliyle büyümeyi hedefliyor.
ELITE WORLD GRAND: İstanbul Basın Ekspres, İstanbul Küçükyalı ve Sapanca’da, merkezi konumlarda yer alan otelleriyle faaliyet gösteren Elite World Grand markası, iş ve tatil amaçlı konaklayan tüm misafirlerine yüksek standartlarda ayrıcalıklı bir hizmet ve lüks bir konfor sunuyor. İş dünyası ve kongre turizmi için ihtiyaçları en iyi şekilde anlayıp, en doğru çözümleri sunan büyük ve güçlü teknolojik altyapıya sahip toplantı salonlarıyla sektörün dinamiklerini yeniden tasarlıyor. Türkiye’de birçok ilki bünyesinde barındıran spa merkezleri ile Elite World Grand, dinamik bir yaşam stiline sahip seçkin misafirlerine benzersiz bir deneyim yaşatırken, sağlıklı yaşam konseptiyle lüks algısını da yeniden yapılandırmaktadır.
ELITE WORLD: İstanbul Florya, İstanbul Taksim, Kuşadası, Marmaris ve Van’da merkezi lokasyonlarda yer alan otelleriyle Elite World markası, özgün tasarımlara sahip geniş odaları ve toplantı salonlarıyla misafirlerinin tüm ihtiyaçlarına cevap veren yüksek standartlarda bir hizmet ve üstün bir konfor sunuyor. Bulunduğu bölge kültüründen aldığı ilhamla tasarladığı modern restoranlarında Türk ve dünya mutfağından lezzetler sunarken, sağlıklı yaşam tarzının yön verdiği spa merkezleri ile misafirlerine seçkin bir ortamda zindelik kazanmak ve rahatlayabilmek için şık bir ortam sağlıyor.
ELITE WORLD COMFY: İstanbul Taksim ve Samsun Atakum yer alan otelleriyle Elite World Comfy markası, yaşam tarzının yön verdiği merkezi lokasyonlarda, çağdaş çizgileri ve akıllı tasarlanmış teknolojik binalarıyla günümüz iş ve tatil amaçlı tüm misafirlerinin dinamik konaklama ihtiyaçlarına cevap veren yeni nesil bir hizmet sunuyor. Konaklama hizmetinin yanında Türk ve dünya mutfağından lezzetler sunan restoranı, teknolojik altyapıya sahip toplantı salonları, SPA ve fitness olanaklarıyla aile buluşmalarından iş toplantılarına kadar her türlü aktivite için aranan bir merkez olarak bulunduğu şehirde ön plana çıkıyor.
ELITE WORLD GO: Van Edremit’te açılan ilk oteliyle Elite World GO, günümüzün iş ve tatil amaçlı yeni nesil gezginlerinin tüm dinamik ihtiyaçlarına cevap veren modern tasarımlı ve konforlu alanlarıyla dikkat çekiyor. Marka, güncel trendleri ve son teknolojiyi, kaliteden ödün vermeden sunduğu hizmetlerle harmanlayan Elite World Hotels & Resorts’un tüm deneyimini içeriyor ve yansıtıyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye’nin elektrikli araçlar konusundaki lider şarj operatörlerinden biri olan Sharz, elektriklileşme sürecini hızlandırmak ve sektörde bir ilki gerçekleştirmek için büyük bir adım attı. EVS Elektrikli Vasıta Sistemleri A.Ş. şirketi, Sharz markalı 300'den fazla elektrikli araç şarj istasyonu ile Türkiye'deki elektrikli araç sahiplerine hizmet verirken bu hizmeti daha geniş kitlelere ulaştırmak üzere teknoloji yeniliklerini iş ortakları ile paylaştı. EVS, geliştirmiş olduğu şarj teknolojilerini bu işe yatırım yapan şarj istasyonu işletmecilerinin kullanımına açarken; aralarında önemli şirketlerin bulunduğu toplam 27 şirketle “Şarj Club” oluşumunu ortaya çıkararak bahsi geçen şarj operatörlerinin istasyonlarını ortak kullanıma açmasını sağladı.
Konuyla ilgili konuşan EVS Genel Müdürü ve Sharz.net Proje Koordinatörü Ayşe Ece Şengönül, “Tıpkı ortak ATM’ler gibi iş birliği yaptığımız ve kurulum desteği sağladığımız markaların şarj istasyonlarının ortak kullanıma açılmasına öncülük yaparak elektrikli araç sahiplerinin ortalama 1000 adet üzerinde geniş bir ağda tüm istasyonları kolayca kullanmasını amaçlıyoruz. Elektrikli aracı olanlar için önemli bir problemi ortadan kaldırıyoruz. Bugün 60 bin olan elektrikli araç sayısı bu yıl rahatlıkla 150 bine ulaşacağı için şimdiden geleceğe hazırlanıyoruz.” dedi.
Yakın zamanda yeni yatırım planlarını açıklayan Sharz, elektrikli araçların kullanımını yaygınlaştırmak adına önemli bir projeye gerçekleştirdi. Şarj istasyon ağı işletme lisansı alan şirketler, şarj ünitelerini merkezden çalıştırmak ve müşterileri ile ödeme sistemlerini yönetmek için gelişmiş yazılımlara ihtiyaç duyuyor. “Şarj Club” adını verdiği toplulukla birlikte yazılım ve alt yapı desteği sağladığı çözüm ortağı 27 adet şarj ağı işletmesinin bir araya getiren EVS’nin şarj operatörü şirketi Sharz.net ise artık tüketicilerin aynı anda 1000 adet üzeri şarj istasyonunu kullanabilmesine olanak tanıyor.
Ortak ATM gibi 1000 adet üzeri istasyon, müşterinin tercih ettiği operatör mobil uygulaması ile kullanılabiliyor.
Ülkemizi elektrikli araç konusunda söz sahibi yapmak adına çalıştıklarını belirten Sharz.net Genel Koordinatörü Ayşe Ece Şengönül, “Merkezi ya da bir üst çatısı olmayan, büyük bir şarj ağı topluluğunu bir araya getirerek, ortak ATM mantığıyla elektrikli araç sahiplerinin hayatını kolaylaştırmak istiyoruz. Bugün 60 bin adet olan elektrikli araç sayısı yeni yılda rahatlıkla 150 bine ulaşacağı için şimdiden hazırlıklarımızı yapıyoruz. Bu sayede elektrikli aracı olan tüketiciler, tıpkı ortak ATM gibi tercih ettikleri şarj operatörünün mobil uygulaması ile 1000 üzeri şarj istasyonunu kullanabiliyor. Birçok üyelik veya kullanım kartı gerekliliği de ortadan kalkmış oluyor.” açıklamasını yaptı.
Bir teknoloji şirketi olarak rekabeti göz ardı ediyoruz
Sharz.net’i şarj ağı işletmecisinden ziyade, artık bir teknoloji şirketi olarak konumlandırdıklarını dile getiren Şengönül, “Amacımız, ülkemizi dünya çapında söz sahibi bir konuma getirmek ve elektrikli araç sahiplerinin hayatını kolaylaştırabilmek. Bu amaçlar doğrultusunda sektörde rekabeti bir kenara bırakarak alt yapımızı, şarj ve MASTERPASS iş ortaklı ödeme yazılımlarımızı, tüm işletmecilerle paylaşarak yatırımın yurtdışına çıkmasını engelliyoruz.” dedi. 4 yıldır Doğuş Otomotiv’in Porsche şarj istasyonlarına alt yapı desteği verdiklerini söyleyen Şengönül, “Aksa Enerji, Aydem Enerji, Yaşar Holding DESA Enerji, Kayseri Hünnat Enerji, Eksim Holding Dicle Enerji gibi dev enerji şirketlerinin yanı sıra Migros iştiraki MIGGO,TUVTürk ve Doğuş Otomotiv ile D-Şarj de çözüm ortaklığımız mevcut. Şu anda EVS olarak destek verdiğimiz şirketler: Doğuş Otomotiv (D-Şarj), Türk Telekom-TT Venture (4E şarj), Bor Holding (Estasyon), Aydem Enerji (Otowatt), Aksa Enerji (Aksa Şarj), Eksim Holding (Otopriz), Hunnat Enerji (K-Şarj), Yaşar Holding (Desa Şarj), (TÜVTürk şarj), Migros (MİGGO),Power Elektronik (Power Şarj), Elaris şarj, Forsel Şarj, Fox Enerji, Fortis Enerji, Kontrolmatik Şarj, RS Şarj, GWESİ Şarj, ŞarjStop, Incharge, Enerjik, Aos Teknoloji (AOS şarj), Er Elektronik (GelDol Şarj), Öztürk Holding (OVolt), Kıbrıs(In-charge), Azerbeycan (Baku Taxi Şarj), SOIL Şarj şeklinde sıralanıyor.” dedi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Bugüne kadar geliştirdiği araçlar ve hayata geçirdiği projeler ile iş dünyasının yeşil dönüşümüne katkı sağlayan, Türkiye’de sürdürülebilirlik literatürüne önemli kaynaklar kazandıran SKD Türkiye, hazırladığı “Sürdürülebilir İş Rehberi” ile şirketlere sürdürülebilirlik konusunda adım atma ve bu alandaki çalışmalarını geliştirerek sürdürülebilirliği iş yapış biçimlerine entegre edebilmeleri için fırsat sunuyor.
Rehber, şirketlere temel kavramlarla ilgili bilgi verirken aynı zamanda sürdürülebilirlik yolculuklarına uygun stratejiler geliştirmeleri için uygun öneri ve yöntemlerle iş süreçlerini kurgulayabilmeleri için yol gösteriyor. İş dünyasının bu rehberden yararlanarak sürdürülebilirlik alanında daha bilinçli ve etkili adımlar atması hedefleniyor.
Sürdürülebilirliği iş yapış biçimine entegre etmek isteyen ve sürdürülebilirlik yolculuğuna henüz yeni başlayan şirketler için gereken kaynak ihtiyacını karşılamak amacıyla SKD Türkiye ve Escarus ortaklığıyla hazırlanan rehberde, sürdürülebilirlik bileşenleri de yalın ve anlaşılır bir şekilde aktarılıyor.
“Sürdürülebilir İş Rehberi”, sürdürülebilir iş modeli kurma ve bu modeli işletme konusunda şirketlere adım adım rehberlik ediyor. Ayrıca rehberde paylaşılan örnekler, ilave kaynaklar, araçlar ve süreçteki tecrübelerini paylaşmış şirketlerin iyi uygulama örnekleri sayesinde işletmelerin sürdürülebilirlik yolculuğuna güvenle adım atmaları amaçlanıyor. Bunun yanı sıra rehber, sürdürülebilirlikle ilgili hali hazırda faaliyette bulunan şirketlerin eksik kalan taraflarını güncellemelerine de katkı sağlıyor.
SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Dildar Edin, hazırlanan rehber ile ilgili olarak, “Sürdürülebilirlik, iş dünyasının geleceği için kritik bir öneme sahip. İklim değişikliğinin kriz halini aldığı günümüzde sürdürülebilir kalkınmanın önemi her geçen dakika artıyor. Bu perspektiften bakıldığında uluslararası rekabette Türkiye’nin ön safhalarda yer alması ve ülkemizin hem toplumsal hem ekonomik olarak refaha kavuşması için iş dünyası aktörlerinin yeşil dönüşümün en önemli ayağı olan sürdürülebilirliği iş yapış biçimlerine entegre etmesi gerekiyor. SKD Türkiye olarak 20 yıldır geliştirdiğimiz araçlar ve hayata geçirdiğimiz projeler ile iş dünyasının yeşil dönüşümüne katkı sağlamaktayız. Yayımladığımız Sürdürülebilir İş Rehberi, şirketlere sürdürülebilirlik yolculuğunda rehberlik etmek, yeşil dönüşüme katkı sağlamak ve iş dünyasını daha sürdürülebilir bir geleceğe taşımak amacıyla hazırlandı. Rehber, şirketlerin sürdürülebilirlik yolcuğuna başlarken ortaya koymaları gereken tanımlamaları, analizleri ve önceliklendirmeleri nasıl yapabileceklerini anlatırken, şirketlerin sürdürülebilirlik yapısını kurmalarında yol gösterici olacak. Umuyoruz ki bu rehber, şirketlerin sürdürülebilirlik konusundaki çabalarını güçlendirmelerine ve iş yapış biçimlerini dönüştürmelerine yardımcı olacak.” değerlendirmesini yaptı.
Escarus Genel Müdürü Dr. Kubilay Kavak, konuya ilişkin yaptığı açıklamada “Sürdürülebilir İş Rehberi’ni SKD Türkiye gibi ülkemizde sürdürülebilir kalkınma anlayışının yaygınlaşması için uzun yıllardır önemli faaliyetler yürüten değerli bir partnerle yayınlamaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz. Özellikle sürdürülebilirlik yolculuğuna ilk adımını atan, ancak nereden başlaması gerektiğini bilemeyen şirketler için kılavuz görevi görecek olması bakımından da çok faydalı. TSKB’nin (Türkiye Sınai Kalkınma Bankası) sürdürülebilirlik alanındaki derin uzmanlığından doğmuş bir danışmanlık şirketi olarak, en temel önceliğimiz kurumlara stratejik sürdürülebilirlik çalışmalarında ihtiyaçlarına yönelik çözümler geliştirerek düşük karbonlu ekonomiye geçişi hızlandırmak. Escarus olarak, 13 yıllık deneyimimiz bize açıkça gösteriyor ki bugün sadece sürdürülebilirliği iş süreçlerine gerçek manada entegre edebilmiş yapılar, ülkemiz ve dünyamız için kalıcı değer üreterek geleceğe uzanabiliyor. Bunu başarabilmek için sürdürülebilirliğin bütüncül bir bakış açısıyla ele alınarak akılcı stratejiler geliştirilmesi gerekiyor. Titiz çalışmalarımız sonucunda yayınladığımız Sürdürülebilir İş Rehberi’nin farklı sektörler için aydınlatıcı bir yol haritası olacağına inanıyoruz.” diye konuştu.
İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye) Hakkında:
İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye), 2004 yılında 13 özel sektör temsilcisinin öncülüğünde kurulmuş ve sadece kurumsal üyelik kabul eden bir iş dünyası derneğidir. Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi’nin (WBCSD- World Business Council for Sustainable Development) Türkiye’deki bölgesel ağı ve iş ortağı olan SKD Türkiye, bu iş birliğinin beraberinde getirdiği sürdürülebilirlik birikimini de çalışma grupları faaliyetleri aracılığıyla üyeleriyle ve çeşitli platformlarda paydaşlarıyla paylaşır. Hâlihazırda, SKD Türkiye çatısı altında, Türkiye’nin GSYH’nin %23’ünü temsil eden ve 1,1 milyon kişiye istihdam sağlayan 34 farklı sektörden 151 üye şirket bulunuyor.
Escarus (TSKB Sürdürülebilirlik Danışmanlığı A.Ş.) Hakkında:
2011 yılında faaliyetlerine başlayan Escarus (TSKB Sürdürülebilirlik Danışmanlığı A.Ş.), deneyimli ve profesyonel kadrosuyla sürdürülebilirlik çözümleri geliştirerek danışmanlık hizmeti vermek ve dünyada kabul görmüş uluslararası çevresel ve sürdürülebilir yaklaşımları Türk iş dünyasına entegre etmek üzere kurulmuş bir TSKB iştirakidir. Escarus, TSKB’nin 2000’li yılların başından beri başarıyla uyguladığı sürdürülebilirlik yaklaşımının bir kültür haline gelmesi ve bu birikimin Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir kalkınmasını desteklemek için paylaşılması amacıyla faaliyetlerini sürdürmektedir. Escarus, konusunda uzman danışmanlar ve firmalar ile kurduğu ortaklıklar sayesinde müşterilerinin ihtiyaçlarına en uygun çözümleri sunmayı hedefleyen bir şirket olarak faaliyet göstermektedir.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Günümüz dünyasında dijitalleşme ve teknolojik buluşların hızla ilerlediği bir ortamda, akıllı telefonların yaşamımızdaki önemi arttıkça, mobil oyun uygulamaları da güçlenerek gelişimini sürdürüyor. Türkiye'de mobil oyunlar, günlük yaşantımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş durumda. Bu aktivitenin giderek artan bir kullanıcı kitlesine ulaşması, özellikle tüketicilerin mobil oyunlara olan ilgisinin artması ve oyun ekosisteminin son birkaç yılda kazandığı hızlı ivme ile Türkiye, mobil oyunlar konusunda dikkat çeken bir potansiyele sahip ülkelerden biri olarak öne çıkıyor. Yaklasık 10 yıldır en çok gelir elde eden mobil oyun ünvanını kimselere bırakmayan Microsoft'un Candy Crush'ını, 2023 yılında Türk oyun firması Dream Games'in Royal Match'i tahtından indirmeyi başardı. Aylık 55 milyon kullanıcıya ulaşan Royal Match, 160 milyon kullanıcısı olan Candy Crush'tan daha çok oyun içi harcama kazanarak Dream Games'in büyüklüğünü de 2.75 milyar dolara yükseltmesini sağladı. 2021 ve 2022 yılları da Türkiye için çok başarılı geçmişti. 2021'de ABD'li oyun şirketi Zynga'nın Türkiye'deki Peak Games (1,8 milyar dolara) ve Rollic Games'i (168 milyon dolara) satın alması, geçtiğimiz yılların en çarpıcı olayları olarak öne çıkmıştı. Globalde ise "Grand Theft Auto" video oyunu yapımcısı Take-Two Interactive, 2022'nin sonunda yaptığı açıklamada, "FarmVille" gibi popüler mobil oyunları yapımcısı Zynga'yı 11.04 milyar dolara satın almıştı.
Reklamverenler için 2024'te mesele yalnızca içeriğin çeşitli platformlarda sunulmasıyla sınırlı kalmayarak bu platformların gücünden etkin bir şekilde yararlanmakla ilgili olacak. İzleyiciler içeriği farklı cihazlar üzerinden tüketmeye devam ettikçe, amaç yalnızca onlara ulaşmak değil, aynı zamanda onların davranışlarını ve tepkilerini nasıl ölçümleyip bunu başarıya çevireceğimizi anlamak olacak. Reklamverenlerin ve medya stratejistlerinin markaları için planladıkları yıllık hedeflerde mobil ve dijital ön planda olurken, platformlar arası reklam ölçümlemeleri 2024 yılında daha da ön plana çıkacak. Dalgalanan ekonomik koşulların ortasında, çapraz medya ölçümünün cazibesi de daha da ilgi çekici hale gelecek. Bu büyük ölçüde reklamverenlere, daha akıllı ve verimli yatırım planları yapmalarına olanak sağlayacak. Ana kaynakların optimum düzeyde kullanılmasını gerektiren bir pazarda, gelişmiş ölçüm sistemlerinin artan rolü, kampanyalarının etkinliğini en üst düzeye çıkarmayı amaçlayan reklamverenler için yalnızca faydalı olmakla kalmayıp vazgeçilmez hale gelecek. Hedef kitle davranışına ilişkin bütünsel bir bakış açısına duyulan ihtiyaç, reklamverenleri çapraz medya ölçüm çözümleri aramaya teşvik edecek. Bu tür çözümler, erişim ve sıklığa ilişkin tekilleştirilmiş veriler sunarak reklamverenlerin kampanyalarının kapsamını daha iyi anlamalarını sağlayacak. 2024 yılında gitgide daha fazla kanallar/platformlar arası ölçümlemelerin arttığını göreceğiz. Bu nedenle, platformlar arası ölçümler için üstlenilen çalışmallar, nihai hedeften ziyade gerçek çapraz medya ölçüm yeteneklerine giden yolculukta kritik bir bileşen olarak görülmelidir.
2023, neredeyse aralıksız bir değişim dönemi olarak tanımlanabilecek bir yıldı ve reklamcılık sektörünü zorluklarla karşı karşıya bıraktı. Bu, bazı yorumcuların kalıcı veya çoklu kriz olarak tanımladığı bir durum olsa da bugün dünyamızın hemen hemen her alanı (teknolojik, kültürel, ekonomik, politik ve çevresel) bir değişim halinde. Bu kadar hızlı değişkenliğe reklam sektöründeki firmaların en hızlı şekilde aksiyon alarak uyum sağlamaları gerekiyor. Veri ve içgörüden yararlanma, değişen trendlere ve zorluklara ayak uydurma, hatta öngörülü olmaları bu değişimlere en hızlı şekilde adapte olmalarında büyük önem arz ediyor. Bu duruma örnek verebileceğimiz en önemli değişimlerden bir tanesi ise çerezler. Reklam sektörü, üçüncü taraf çerezlerinin yakında aşamalı olarak kaldırılmasına hazırlanırken, tüketici hedefleme ve segmentasyona yönelik dayanıklı, geleceğe odaklı yöntemler belirlemek için yoğun bir çaba sarf ediliyor. 2024 ve sonrasına baktığımızda, pazarlamacıların üçüncü taraf çerezlerinin ötesinde (coğrafi, bağlamsal veya başka türlü) bir dizi hedefleme çözümüne yatırım yapmaya devam etmesi olası görünüyor.
Geçtiğimiz yıllarda yapılan yatırımlar ve hızla gelişen teknoloji sayesinde 2024 yılında özellikle yapay zeka hayatımızda iyice yerini almaya başlayacak. ARtillery Intelligence'a göre, dünya çapında mobil AR gelirleri 2023 yılında 18.67 milyar dolarken, yalnızca önümüzdeki 4 yıl gibi kısa bir süre içerisinde ikiye katlanarak 2027 yılında 39.81 milyar dolara ulaşması öngürülüyor. Bu rakamlar, üretkenlik yazılımı, reklam/pazarlama uygulamaları, uygulama içi satın almalar ve birinci sınıf uygulamalar için tüketici harcamaları, eğlence ve oyun geliştirme ve perakende/e-ticaret etkinleştirme yazılımı gibi hem tüketici hem de kurumsal uygulamalardan elde edilen tüm gelirleri kapsayacak. Snapchat Lenses, bu yıl 1.51 milyar dolar ile Meta'nın 730 milyon Dolar''lık gelirine kıyasla mobil AR reklam gelirlerinde en büyük paya sahip. Tahminlere göre ABD'li yetişkinlerin yalnızca %12.4'ü AR'i alışveriş için kullansa da, sanal deneme seçenekleri sunmak için Amazon, Goodr, Princess Polly ve Gobi Cashmere gibi perakendecilerle ortaklık kuran Snapchat, AR ticaret tekliflerinde hızla ilerliyor. Önümüzdeki yıl, Snapchat'in reklam gelirlerinin dünya çapında %10.4 artması beklenirken, reklam gelirlerinin bu yıl 3 milyar dolardan gelecek yıl 4.20 milyar dolara çıkması bekleniyor.
E-ticaret şirketleri ise yapay zekayı yepyeni müşteri deneyimleri oluşturmak için geliştiriyor. E-ticarette her zaman telefon desteği sunabilen müşteri hizmetleri temsilcileri olsa da, yakın zamana kadar yapay zeka, müşterilere anında yardım sağlamak adına boşluğu doldurmaya maalesef yardımcı olamadı. E-ticaret perakendecileri arasında sohbet robotlarının ve diğer sanal yardımların kullanımı artıyor ve tüm çevrimiçi müşterilerine 7/24 destek sağlıyor. Bu sohbet robotları, çevrimiçi alışveriş yapanlarla sese dayalı etkileşimleri doğal dil işleme (NLP) aracılığıyla yorumluyor ve müşterilere kişiselleştirilmiş teklifler sağlıyor.
Gündelik yaşamımız dışında iş hayatımızı da hızla değiştiren, ve yeni mesleklerin doğmasına neden olan bir düzenle karşı karşıyayız. Dünya Ekonomik Forumu'nun "Geleceğin Meslekleri Raporu", yapay zekanın 2025 yılına kadar dünya çapında 85 milyon işin yerini alacağını öngörüyor. Aynı rapor ayrıca yapay zekanın 97 milyon yeni pozisyon yaratabileceğini belirtiyor. Bu durum da milyonlarca kişi için yepyeni bir iş kapısı aralıyor. İşletmeler bu değişimlerin farkında olmalı ve rekabet gücünü korumak için stratejilerini buna göre planlamalılar. Şirketlerin yeni teknolojiye yatırım yapması ve iş modellerini uyarlaması, gelecekleri için en önemli noktalardan biri. Bu durum çalışanların yapay zeka ile birlikte çalışacak şekilde yeniden eğitilmesi veya makine öğrenimi ve veri analizi gibi özel becerilere sahip yeni çalışanların işe alınması anlamına gelebilir.
Peki 2023 Digital Turbine için nasıl geçti? Gerçekleştirdiği yenilikler, piyasaya sürülen yeni ürünler, ve imza atılan ortaklıklarla 2023 Digital Turbine için dolu dolu bir yıl oldu. 2022 yılında Digital Turbine'ın FairBid ürünü, Google tekliflerine sınırlı erişimle kapalı betaya giren ilk ortaklardan biri olmuştu. Halihazırda kapalı betaya katılan yayıncılar harika sonuçlar elde ederken, 2023 yılında ise DT FairBid, Google ile açık betaya girerek artık erişimini tüm yayıncıları kapsayacak şekilde genişletmeyi başardı. DT FairBid ve Google teklif verme kapalı betası, yayıncıların kalite talebinin avantajlarından geniş ölçekte faydalanmasına olanak tanırken, aynı zamanda reklamverenler artık aynı reklam gösterimleri için gerçek zamanlı olarak rekabet ediyor, yayıncılar yüksek kaliteli talepten yararlanıyor ve reklam envanterleri için hak ettikleri fiyatı alıyorlar. Geçtiğimiz yıl içerisinde Digital Turbine'ın yaptığı en büyük yeniliklerden biri ise kendi uygulama mağazası denilebilecek DT Hub'ı açması olarak karşımıza çıkıyor. Telefonunuzu her elinize aldığınızda, ihtiyacınız olan veya keyif alacağınız oyunları bulmanızı kolaylaştıracak şekilde gruplandırılmış özel premium oyun ve içerik seçeneklerinden bir dokunuş uzakta olmanızı sağlayan DT Hub ile uygulama mağazasını ziyaret etmenize bile gerek kalmadan, telefonunuza istediğiniz uygulamaları indirebiliyorsunuz. DT Hub ekosisteminin bir parçası haline gelen mobil operatörlerin abonelerle etkileşimi arttırmalarını sağlarken, uygulama geliştiricileri de DT Hub sayesinde artık kullanıcıları ile ilişkisini geliştirip, aynı zamanda bu ilişkilerden para kazanabiliyorlar.
Digital Turbine EMEA VE LATAM'da 36 ülkeden sorumlu Türkiye ülke müdürü Yeşim Öztekin; "Hızla değişen dijital ve mobil ekosisteme Digital Turbine olarak en verimli şekilde adapte olmayı başarıyoruz. Özellikle günümüzün dijital ortamında marka güvenliği, reklamverenler için en büyük endişe kaynaklarından biri. Reklam sahtekarlığının, reklam engelleyicilerin ve diğer zorlukların artmasıyla birlikte markaların şeffaflığa ve hesap verebilirliğe öncelik veren güvenilir iş ortaklarıyla çalışması her zamankinden daha önemli hale geldi. Digital Turbine olarak 2023 yılı içerisinde Trustworthy Accountability Group (TAG) tarafından Reklam Sahtekarlığına Karşı Sertifika kazanarak güvenilir ekosistemimizi bir kez daha kanıtlamış olduk. Aynı zamanda bu gelişme dijital ortamda hem tüketicinin hem de markaların kafasında soru işaretleri yaratan mobil sahtekarlığa karşı sonuna kadar verdiğimiz mücadeleyi de gözler önüne seriyor." diye ekleyerek gelişen teknolojiyle birlikte markalar için güvenli bir reklam ortamı yaratmanın önemine değiniyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Tekstil sektörünün merkezine dijitali ve inovasyonu alarak, geçmişten bugüne ihracatını 80’den fazla ülkeye ulaştıran Hefa Group; üretim süreçlerinde zararlı kimyasallardan kaçınıyor, yenilenebilir enerji kullanıyor ve atıkları minimumda tutarak sektöre ve gelecek nesillere daha iyi bir gelecek bırakmayı odak noktasına alıyor.
Hefa Group Tekstili Yeniden Tanımlıyor, Geleceği Şekillendiriyor!
Tekstil ürünlerinin tasarımından üretimine kadar her aşamada teknolojiyi entegre ederek; suni deri, ham kumaş örme ve boyahane fabrikalarında dijitalleşme sayesinde üretim kapasitesini artıran Hefa Group, tüm bu süreçte tekstilde çevresel ve sosyal sorumluluğun önemini vurguluyor.
Üretim sürecinde okyanuslarda ve doğada atıl halde bulunan ve çevreye zarar veren pet şişeler, geri dönüşüm tesislerinde ipliğe dönüştürülüyor. Pet şişelerin geri dönüşümü ile elde edilen bu iplikler ise tesisin çeşitli alanlarında kullanılmak üzere kumaş üretiminde kullanılıyor. Giyimlik, döşemelik, suni deri alt bezi vb. gibi birçok alanda kullanılan iplikler, recyle sürecinin devamlılığını sağlıyor.
‘Global Recycled Standard 4.0 belgesi sosyal sorumluluğumuzun bir parçası’
Türkiye'nin önde gelen tekstil üreticilerinden biri olan ve doğaya saygı gösterilmesinin altını çizen Hefa Group Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Şahinler: ’Üretimde recycle iplik kullanımı, çevre koruma ve sürdürülebilirlik ilkelerine uygun bir şekilde iş yapmanın temel taşlarından biridir. Bu sorumluluğumuzun bilincinde olarak çevreye zarar veren atıkları azaltmak ve doğal kaynakları korumak adına önemli adımlar atmaktayız. Gelecek nesillere daha temiz bir çevre bırakma taahhüdümüzü sürdürmeye devam edeceğiz. Pet şişelerden elde edilen recycle iplikleri kullanarak “Döngüsel Ekonomi” ye katkı sağlıyoruz.
Sürdürülebilirlik ve çevre koruma konularında attığımız adımlar, Hefa Group'un vizyonu doğrultusunda ilerlemesine ve sektördeki etkisini artırmasına olanak tanıyor. Bu yolda, recycle iplik kullanımının yanı sıra, çevre dostu üretim süreçlerini benimsemeye ve daha geniş bir perspektifte sürdürülebilirlik alanında ilerlemeye devam edeceğiz. Çevresel ilkeleri, sosyal gereksinimleri, kimyasal içeriği dikkate alarak üretimin insan ve çevre üzerindeki zararlı etkilerini azaltmayı veya ortadan kaldırmayı hedefleyen Global Recycled Standard 4.0 (GRS Belgesi) alarak, ürünlerimizin geri dönüştürülmüş malzemeler içerdiğini net bir şekilde belgeledik. Bu belge hem çevresel ilkeleri hem de sosyal gereksinimleri gözeterek üretim yapmanın bir taahhüdünü ifade ediyor.’ açıklamasında bulundu
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Çocuklar yetişkinlere göre dolandırıcılardan daha fazla etkilenir; dolandırıcılara hazırlıksız yakalanırlar. Kandırılma ve kişisel bilgilerini verme olasılıkları daha yüksektir. Dijital güvenlik şirketi ESET çocukları hedef alan en yaygın dolandırıcılık türlerini listeledi ve bu risklerden korunmaya yönelik önerilerde bulundu.
Çocuklar interneti, arkadaşlarıyla konuşmak, bağlantıda kalmak, ev ödevlerini yapmak, oyun oynamak ve diğer eğlenceli etkinlikler için kullanıyorlar. Ne yazık ki dolandırıcılar, kişisel bilgilerini ele geçirmek, para çalmak ve hatta fidye talep etmek için çocukları hedef alıyorlar.
Çocukları hedef alan en yaygın dolandırıcılık türleri
Sahte yarışmalar. Bu bir tür kimlik avı dolandırıcılığıdır ve çocuklarla sosyal medya üzerinden iletişime geçen dolandırıcı, onları ücretli bir yarışmaya katılmaya davet eder. Bir yarışma kazandıklarını söyleyerek ödülü almak için kişisel bilgilerini paylaşmasını ister ancak ödül hiçbir zaman gelmez.
Online sınavlar. Online sınavlar, özellikle kendini keşfetmeye çalışan çocuklar için çevrimiçi zaman geçirmenin ilginç bir yoludur. Ancak test sırasında çocuktan nerede yaşadığı, evcil hayvanının adı, en iyi arkadaşının adı veya en sevdiği TV programı gibi kişisel bilgileri paylaşması istenirse durum tehlikeli hale gelebilir. Bu bilgiler özellikle çocuklar tarafından sıklıkla parola olarak kullanılır ve saldırganın çocuğun profiline erişim sağlamasına yol açabilir. Daha sonra dolandırıcılar fidye isteyebilir veya diğer şantaj taktiklerini kullanabilir.
Online oyunlar. İnternet ortamında insanlar, söyledikleri kişiler olmayabilir ve bu durum çevrimiçi oyunlardaki oyuncular için de geçerlidir. Kötü amaçlı kişiler bir çocukla arkadaş olmaya çalışabilir ve daha sonra çocuktan isim, parola ve adres gibi kişisel bilgilerini isteyebilirler. Karşılığında çocuğa bazı oyun “paraları” ya da yeni “görünümler” vaat edebilirler ki bunlar elbette hiçbir zaman çocuğun hesabına geçmez.
Açılır pencere dolandırıcılığı. Açılır pencereler, kötü amaçlı bir web sitesine yönlendiren veya cihazınıza istenmeyen bir şeyi indiren bir bağlantıya tıklamayı sağlamanın kolay bir yoludur. Bir çocuk bir şeye tıklamanın potansiyel zarara neden olabileceğini bilmeyebilir.
Ücretsiz hizmet taramaları. Çocuğunuz en sevdiği film veya müzik grubunun yeni akıllı telefon duvar kağıtlarını sunan ücretsiz bir hizmete kaydolabilir. Bunlar genellikle ücretlidir ve daha sonra ödeme gerektirebilir veya cihaza zarar veren kötü amaçlı kod indirebilir.
Cinsel içerikli şantaj. Bu dolandırıcılık yönteminde, kötü amaçlı bir aktör çocuğa müstehcen fotoğraf ve videolarını paylaşması için baskı yapabilir. Bu çocuklar daha sonra bu kişi tarafından uzun bir süre boyunca takip edilir ve daha sonra istediğini yapmazsa koz olarak kullanıp çocuk üzerinde kontrol sağlayacağı birçok bilgi elde edebilir.
Ebeveynler ne yapabilir, çocuklarını nasıl koruyabilir?
Bunlar çocukların çevrimiçi ortamda karşılaşabileceği farklı dolandırıcılık türlerinden yalnızca birkaç tanesi. Tehdit aktörleri her gün çocukların savunmasızlığından yararlanmaya çalışıyor. Bu nedenle, çocuklarınıza çevrimiçi ortamda bu tür davranışlarla karşılaştıklarında nasıl tepki vereceklerini ve yapmamaları gereken şeyleri öğretmek önemlidir.
Çocuğunuzla iyi bir ilişki kurmanız; sizinle konuşmasına, çevrimiçi ve çevrimdışı her türlü endişesini sizinle paylaşmasına olanak tanımanız çok önemli. Ebeveyn, çocuğun dijital yolculuğunda onu yalnız bırakmak yerine ona liderlik etmelidir. Onların yanında olduğunuzu hissettirin. Sosyal medya hesaplarını onlarla birlikte kontrol edebilir ve onlarla internetin olumlu ve olumsuz yanları hakkında konuşabilirsiniz. Bu sayede bir dolandırıcılıkla karşılaştıklarında bunu nasıl fark edeceklerini, bununla nasıl başa çıkacaklarını ve saldırganın kurbanı olmaktan nasıl kurtulacaklarını bilirler.
Dışında kalmayın, parçası olun!
Çocuğunuzu dijital dünyada sahipsiz bırakmayın. Hangi sosyal medya sitelerini kullandığını bilmelisiniz. Ebeveyn olarak bu sitelerde çocuğunuzun arkadaşı ve takipçisi olarak kendinizi ekleyin. Bu sayede bu tür sitelerde çocuklarınızın kiminle arkadaş olduğunu, neler paylaştığını yakından takip edebiliyor olacaksınız. Çocuklarınıza çevrimiçi ortamda karşılaşabilecekleri tehditlerden bahsedin. Bilmedikleri bağlantılara, açılır pencerelere veya e-postalara tıklamamalarını hatırlatın. Kişisel bilgileri (isim, doğum günü, okul, adres vb.) asla çevrimiçi kimseyle paylaşmamaları gerektiğini vurgulayın. Tarayıcıda bir açılır pencere engelleyici kullanın. Çocuğunuzun cihazını bir çocuk tarafından kullanılıyormuş gibi ayarlayın. Bu şekilde, kullandıkları uygulamaları tanımlayabilir, bilginiz ve izniniz olmadan ödeme yapılmadığından emin olabilirsiniz. Çevrimdışı veya çevrimiçi olarak, yabancılarla konuşmamaları konusunda çocuklarınızı uyarın.Güncel bir güvenlik yazılımı ve ebeveyn kontrolü yazılımları kullanın.
Detaylı bilgi için;
https://saferkidsonline.eset.com/tr/article/cocuklarinizi-uyarmaniz-gereken-6-dolandiricilik
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.