Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Tıp teknolojisi ve endüstrisinde devrim yaratacak olan STRATIS GROUP, Türkiye ve çevre bölgelerde biyomedikal inovasyonu ve ticarileştirmeyi dönüştürmeyi amaçlıyor. Danışmanlık ve ticari hizmetleri kapsamında faaliyete geçen STRATIS GROUP, pazardaki kritik boşlukları gidermeye stratejik olarak odaklanarak, sağlık teknolojisi manzarasını yeniden şekillendirmede itici bir güç olmaya hazırlanıyor.
Tıbbi cihaz endüstrisinde yeniliği teşvik etmek ve sektördeki boşlukları doldurmak için kurulan STRATIS GROUP, sürdürülebilir büyümeyi teşvik eden bağlantıları ve iş birliklerini kolaylaştırarak tıbbi cihaz üreticileri, biyomedikal mühendislik şirketleri, yeni kurulan şirketler ve yatırımcılar arasındaki boşluğu doldurmayı hedefliyor.
Türkiye ve çevre bölgelerdeki tıbbi cihazların %95'inden fazlasının ithal edilmesi ve birçok yerel üreticinin kapsamlı iş planları veya finansman stratejilerinden faydalanamaması nedeniyle zorluk yaşadığına dikkat çeken STRATIS GROUP, ürün geliştirme ve üretim, finansmana erişim, düzenleyici ilişkiler ve ticari uzmanlık konularında kanıtlanmış deneyim sunan üst düzey yönetim kurulunun uzmanlığından yararlanarak bu boşlukları kapatmayı amaçlıyor.
Dr. Souheil El Hakim ve Dr. Doan Baykut tarafından kurulan STRATIS GROUP, yalnızca sağlık hizmetlerine erişilebilirliği arttırmakla kalmayıp, aynı zamanda ekonomik büyümeyi de teşvik eden kalıcı çözümlere öncülük etmeyi hedefliyor.
İşletme ve biyomedikal teknolojilerdeki uzmanlığıyla tanınan Dr. Souheil El Hakim, tıbbi alanda yeni kurulan şirketlerin ve köklü firmaların karşılaştığı zorlukların derinlemesine anlaşılmasıyla şekillenen STRATIS GROUP’un devrim yaratacak bir şirket olacağını vurgulayarak; ‘Cihaz endüstrisinde şirketler sıklıkla ürün geliştirme veya üretim hacimlerine aşırı derecede odaklanıyor, ancak bu arada dünya çapında hastaları olumlu yönde etkilemede önemli bir rol oynayan stratejik ticarileştirme gibi kritik konuları gözden kaçırıyor. Ayrıca bazı kuruluşlar, Türkiye'deki bilinen zorluklar nedeniyle cesaretlerini kırıyor ve bu sorunları çözmekten vazgeçiyor. Ayrıca, bazı şirketler Türkiye'deki mevcut zorluklardan dolayı cesaretlerini kaybediyor ve bu engellerin aslında kendilerinin büyüme beklentileri için bir fırsat olabileceği potansiyelini de kavrayamıyor. Biz STRATIS GROUP olarak, biyomedikal inovasyon için küresel bir merkez haline gelmek amacıyla Türkiye'nin ve bölgenin şimdiye kadar kullanılmayan potansiyelini ortaya çıkarmayı hedefliyoruz. Bu alanda stratejik öncülük yaparak, finansmana ulaşım ve iş birliğini teşvik ederek, sağlık hizmetleri çözümlerinin yalnızca yerel olarak geliştirilmediği, aynı zamanda dünya çapında henüz keşfedilmemiş birçok pazarın benzersiz ihtiyaçlarını da karşıladığını biliyor ve bir gelecek öngörüyoruz.’ dedi.
Tıbbi cihaz sektörünü derinlemesine analiz eden seçkin kalp cerrahı Dr. Doan Baykut, küresel krizlerin ardından biyomedikal araştırma geliştirme ve üretimin yerelleştirilmesinin öneminin altını çizerek; ‘COVID-19 salgını, kritik cihaz üretiminin yerelleştirilmesinin aciliyetini ortaya koydu. STRATIS GROUP aracılığıyla, öngörülemeyen zorluklar karşısında dayanıklılık sağlayarak, şirketleri sağlam iş planları ve finansman stratejileri geliştirme konusunda güçlendirmeyi amaçlıyoruz.’ diye konuştu.
STRATIS GROUP danışma kurulunun onursal başkanı olarak görev yapan çeviri araştırmalarının liderlerinden Prof. Banu Onaral; ‘Tıbbi cihaz inovasyonunun günümüzdeki karmaşık ortamında hem ürün geliştirmeyi hem de ürün geliştirmeyi ele alan bütünsel bir yaklaşıma ve stratejik ticarileştirmeye ihtiyaç var. STRATIS GROUP, bu boşlukları tespit ederek sektörün büyümesine önemli ölçüde katkıda bulunmak için iyi bir konuma gelmiştir.’ dedi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Ev bakım, bebek bakım, kadın kişisel bakım, kişisel sağlık, evcil hayvan bakım ve temizlik kağıtları kategorilerinde Bingo, Molped, Molfix, Bebem Natural, Papia, Focus, Familia, Evony, Gleen, Sholk gibi 16 Türk markasını dünya çapında milyarlarca tüketiciyle buluşturan Hayat, yayımladığı üçüncü Sürdürülebilirlik Raporu'nda; 889 bin MW saat yenilenebilir enerji kullanıldığı, yürüttükleri kurumsal sosyal sorumluluk projeleri ile yaklaşık 190 bin kişiye erişilerek fayda sağlandığı ve Hayat'ın Türkiye'deki Global Ar-Ge merkezinde 307 bilim insanı ile 100'den fazla patent başvurusunda bulunulduğu gibi çarpıcı veriler ön plana çıkıyor.
"SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK MODELİMİZİ 4 ANA BAŞLIK ALTINDA ŞEKİLLENDİRDİK"
Raporda görüşlerine yer verilen Hayat Holding İcra Kurulu Başkanı M. Avni Kiğılı, başta Türkiye olmak üzere bulundukları tüm pazarlarda işlerinin devamlılığı kadar, dünyanın da devamlılığı için çalıştıklarını ifade ederek şunları söyledi: "Globalleşme operasyonlarımızı Afrika ve Asya odaklı gerçekleştiriyoruz. Gelecek 50 yılda dünya nüfus artışının yüzde 90'ı, çoğunluğunu az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerin oluşturduğu bu iki kıtadan gelecek. İşte bu zorlu coğrafyalarda faaliyet gösterirken, iklim krizinin, sosyal ve ekonomik eşitsizliklerin toplumların refahını nasıl tehdit ettiğini çok daha net gözlemleyebiliyoruz. Bu farkındalıkla, insan yaşamını daha sağlıklı ve daha nitelikli hale getirmek için güçlü bir sorumluluk hissediyoruz. Bu doğrultuda, 2022 yılında sektör trendlerini ve Dünya Ekonomik Forumu'nun yayımladığı Küresel Riskler Raporu'ndaki gelecek risklerini göz önüne alarak, paydaşlarımızın da katılımı ile "Hayata İyi Bakarız" adlı sürdürülebilirlik manifestomuzu yayımladık. Önceliklerimizi 4 ana odağımız olan Yönetim, Gezegen, İnsan ve Toplum başlıkları altında belirleyerek sürdürülebilirlik modelimizi kurguladık." M. Avni Kiğılı, Hayat'ın tüm süreçlerinde sürdürülebilirliğin anahtar bir öneme sahip olduğunu belirterek, "Ekonomik olarak varlığımızı güçlendirirken, sorumluluk sahibi bir topluluk olarak çevresel ve sosyal etkilerimizi de insanlığın yararına olacak şekilde iyileştiriyoruz. Sağladığımız kurumsal ve toplumsal faydaların nesilden nesile aktarılabilmesi için odağımıza sürdürülebilirlik çalışmalarını koyuyoruz" dedi.
"İYİLİĞİ NESİLDEN NESİLE TAŞIMAK İSTİYORUZ"
Pandemi ve sonrasındaki süreçte ekonomik performanslarını artırarak iş dünyasındaki pozisyonlarını koruduklarını belirten Hayat Türkiye Genel Müdürü Özgür Kölükfakı iş hedeflerini gerçekleştirirken toplumsal refahın gelişmesine katkıda bulunulması gerektiğini ifade etti. Özgür Kölükfakı, "Türkiye'den doğup küreselleşen bir Türk şirketi olarak üretim gücümüz, ileri teknoloji kullanımımız ve yenilikçi ürünlerimizle sektöre yön veriyoruz. İşimizi en iyi şekilde yapmanın yanı sıra memleketimize değer katmak konusundaki sorumluluğumuzun da farkındayız. Yatırımlarımız, sağladığımız istihdam ve ihracat performansımızla ülke ekonomisine katkı sağlamaya devam edeceğiz. Şirketimiz için toplumsal ihtiyaçları esas alan konular hem bugünümüzün hem de geleceğimizin daimi önceliği. Toplumun 7'den 77'ye her kesimine dokunan markalarımız ile sorumluluğumuzun farkındayız ve önümüzdeki uzun yolculuğa hazırız. 'Hayata İyi Bakarız' teması üzerine dayandırdığımız sürdürülebilirlik vizyonumuza paralel olarak, iyiliğin nesilden nesile taşınabilmesi için uzun vadeli, kalıcı ve sürdürülebilir hedeflerle hareket ediyoruz." şeklinde konuştu.
HAYAT, "BİRLEŞMİŞ MİLLETLER KADININ GÜÇLENMESİ PRENSİPLERİ"NİN İMZACISI
Hayat'ın 2022 yılı Sürdürülebilirlik Raporu; GRI Standartları'na (Global Reporting Initiative), Dünya Ekonomik Forumu Paydaş Kapitalizmi Göstergeleri'ne ve Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi İlerleme Bildirimi gerekliliklerine uygun olarak hazırlandı. "Hayata İyi Bakarız" yaklaşımını odağa alan ve faaliyet gösterdiği her alanda sürdürülebilirlik hedeflerini gerçekleştirmeyi önceliklendiren Hayat; üçüncü Sürdürülebilirlik Raporu'nda Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ve imzacısı olduğu Birleşmiş Milletler Kadının Güçlenmesi Prensiplerine (UN WEPs) ilişkin çalışmalarını da ortaya koyuyor. Hayat, Hayata İyi Bakarız yaklaşımı ile sürdürülebilirlik kavramının sadece bir iş modeli olarak değil, vicdani ve ahlaki bir sorumluluk olarak görülmesi gerektiğini vurguluyor.
"ORTAK AMACIMIZ TÜM EKOSİSTEMİ GÖZETMEK OLMALI"
Hayat Global Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Direktörü Çağlayan Kent, Hayat'ın öncelikli amacının tüm ekosistemi gözetmek olduğunu belirterek şunları söyledi: "Topluma karşı yükümlülüklerimizi sadece ürün ve hizmetlerimizin kalitesi ve erişilebilir olmasıyla sınırlı görmüyoruz. İşimizi en iyi şekilde yapmanın yanı sıra topluma değer katmak da bizim için temel bir sorumluluk. Ürettiğimiz faydayı gezegenimizin en uzak köşelerine kadar ulaştırmak bizim için çok değerli. Bu hedefe giden yolda, öznesi insan ve çevre olan sosyal etki projeleri geliştiriyoruz. Projelerimizin bilinç ve farkındalık düzeyinde yukarı yönlü etkisini artırmak için "eğitim" ile destekliyoruz. Atılan her adımın, yaratılan her etkinin hepimizin ortak geleceğine bıraktığı bir iz var. Bu yüzden, bireyler ve kurumlar olarak ortak amacımız tüm ekosistemi gözetmek olmalı."
***Editöre Not: HAYAT 2022 3. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK RAPORU'NDAN BAŞLIKLAR
HAYAT'A İYİ BAKARIZ
"Hayat'a İyi Bakarız" yaklaşımıyla risk ve fırsatları göz önünde bulundurarak etik kurallara uygun hareket etmeyi ilke edinen Hayat, paydaşlarıyla her zaman etkileşim ve iletişim halinde olarak sektörün ihtiyaçlarına yanıt veriyor. Pandemi ve sonrası dönemi içine alan Hayat 2022 Sürdürülebilirlik Raporu'nda, Hayat markasının online platformlarda ortalama 1 milyon 100 bin müşteriye ulaştığı, müşteri memnuniyetinde ise 5 üzerinden 4,80 puan aldığı öne çıkıyor. 2022 raporunda çevre sosyal ve yönetişim performansını geliştirmek için yaptığı çalışmalarını paydaş görüşlerini de dikkate alarak belirlediği sürdürülebilirlik öncelikleri altında sürdürülebilirlik stratejisine uygun olarak anlatıyor.
GEZEGENE İYİ BAKARIZ
"Gezegen'e İyi Bakarız" yaklaşımıyla gelecek nesillere yaşanabilir bir hayat bırakmak için hareket eden Hayat, doğal kaynakların sonsuz olmadığı gerçeğinden yola çıkarak tatlı su kaynaklarını koruyor ve daha temiz üretim yöntemlerini hayata geçiriyor. Üretimde kullanılan suyun yüzde 52'sini deniz suyundan elde eden Hayat, dünyadaki biyoçeşitliliği "Yaşam Kütüphanesi" olarak tanımlıyor. Üretim tesislerinde biyoçeşitliliği koruyan marka, ürünlerinin biyoayrışabilir olmasına özen gösteriyor ve doğal birleşimlerle üretimini gerçekleştiriyor. Üretim operasyonlarında sürdürülebilir uygulamalara öncelik veren marka, tüm global üretim tesislerinde "yerinde üret, yerinde tüket" yaklaşımıyla karbon ayak izini azaltarak yenilenebilir enerjideki üretim payını artırıyor. Bu kapsamda 889 bin MW saat yenilenebilir enerji üretimi (GES), 624.142 dolar değerinde çevre yatırımı ve 1.459 kişi*saat çevre eğitimi gibi sonuçlar da raporun göze çarpan çıktıları arasında yer alıyor.
İklim değişikliği ile mücadele kapsamında odağına enerji ve emisyon yönetimini aldıklarını ifade eden Hayat, raporda yönetim anlayışının temelini oluşturacak Enerji Politikası'nı hazırladıkları ve Türkiye'de ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi sertifikasyonunu akredite olarak alan ilk Türk şirketi oldukları bilgisini paylaşıyor.
İNSANA İYİ BAKARIZ
"İnsana İyi Bakarız" yaklaşımının temeline eşitlik, adalet ve dürüstlük değerlerini yerleştiren Hayat, bu kapsamda eşitlikçi çalışma ortamları yaratıyor ve bu ortamları çalışanlarının sağlık ve güvenliklerini koruyacak şekilde oluşturuyor. Birleşmiş Milletler Kadının Güçlenmesi Prensipleri'ni imzalayan şirket, çalışanlarının memnuniyetini sağlayacak kapsayıcı bir kurumsal kültürün yerleşmesi için faaliyetlerini sürdürüyor. Bu minvalde Hayat, söz konusu dönemde yüzde 79 çalışan bağlılığı, 9 farklı liderlik gelişim programı ve 6.319 kişi*saatlik çalışan gelişimi eğitimleri ile çalışanlarının profesyonel ve kişisel yeteneklerini arttırmalarına olanak sağladı. Ayrıca raporda, Global Ar-Ge Merkezi bünyesinde 118 araştırmacı, 16 doktora, 29 yüksek lisanslı ve 307 bilim insanı ile 100'den fazla patent başvurusu, 6 yeni patent ve 11 yeni tasarım elde edilerek inovasyon ve teknoloji alanındaki liderliğin sürdürüldüğü de vurgulanıyor.
TOPLUMA İYİ BAKARIZ
"Topluma İyi Bakarız" diyerek ulusal ve uluslararası alanda ödüllü toplumsal sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştiren Hayat; T.C. Sağlık Bakanlığı Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü ve Bebek Ruh Sağlığı Derneği iş birliği ile 2019 yılında Molfix Hayat Bağım Güvenli Bağlanma programını başlattı. Erken veya sağlıksız doğan bebeklerin hayata sevgiyle bağlanması, anne ve bebek arasındaki güvenli bağlanmanın sağlanması ve bebek ölümlerinin azaltılması amacıyla hayata geçirilen bu program kapsamında yapılan 284 adet ekipman bağışı ile marka 28 ildeki 32 hastaneye yönelik sağlık sektörüne önemli destekler sundu. Ayrıca, 155 binden fazla ebeveyn ve sağlık çalışanına ulaşılarak sağlık alanındaki etkileşim ve yardımlar arttırıldı, 160 bin dakikadan fazla güvenli bağlanma eğitimiyle de toplumsal fayda sağlandı.
Diğer bir proje olan Molped Ped Kardeşliği ise 34.658 kadına 69.008 paket hijyen ürünü bağışı ile kadınların temel ihtiyaçlarına katkıda bulunurken Molped bağışı, Molped Kız Sözü Akademi ile gerçekleştirilen koçluk destekleri ve kişisel gelişim eğitimleri 100 kadının yaşamlarına olumlu etkiler bıraktı ve özgüven düzeylerinde yüzde 93'lük artışa neden oldu. Ayrıca kadınların iş hayatındaki motivasyonlarını yüzde 108 oranında artırdığı kanıtlanan proje, profesyonel başarılarına da büyük katkı sağladı.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Şirketleri ciddi maliyet ve itibar sorumluluklarıyla karşı karşıya getiren siber saldırılar, etkili önleyici tedbirlerin uygulanması noktasındaki gerekliliği ortaya koyuyor. Bir veri ihlalinin küresel ortalama maliyetinin 2023'te 4.45 milyon dolara ulaştığını gösteren IBM raporu da bu tedbirlerin gerekliliğini destekler nitelikte. Kapsamlı ve etkili siber güvenlik korumasına yatırım yapmanın, kuruluşlara potansiyel olarak binlerce dolar tasarruf sağladığı ve pazarda kalıcı olmalarına yardımcı olduğu da bir gerçek. Bütünleşik siber güvenlik alanında küresel bir lider olan WatchGuard'ın Türkiye ve Yunanistan Ülke Müdürü Yusuf Evmez işletmelerin verilerini etkili bir şekilde korumalarına yardımcı olacak 5 çözümü değerlendiriyor.
1. Periyodik olarak yedekleme yapın. Gizli veya hassas bilgilerin kopyalarını veya yedeklerini aldığınızdan ve bunları başka bir depolama sisteminde sakladığınızdan emin olun. Böylelikle zarar görmüş veya çalınmış bilgileri daha hızlı kurtarabilir ve bir saldırının etkisini ve maliyetini önemli ölçüde azaltabilirsiniz.
2. İnsan sermayesine yatırım yapın. Bir şirketi korumak için gereken teknik bilgiyle donatılmış bir siber güvenlik ekibine sahip olmak, tehditlere karşı savunmada büyük bir fark yaratabilir. Bir MSP ile anlaşarak bu hizmeti dışarıdan almak, şirket içinde uzman bir ekip oluşturacak kaynaklara sahip olmayan şirketler için faydalı bir seçenek olabilir.
3. VPN'i güncel tutun. Birçok işletme hibrit veya uzaktan çalışma modeli uyguladığından, VPN artık bir şirketin cihazlarını konumlarından bağımsız olarak tek bir özel ağda birleştirdiği için önemli bir araçtır. Kuruluşlarda VPN kullanımı giderek yaygınlaşırken, en son güncellemeleri ve yamaları uyguladığınızdan ve güvenlik düzenlemelerine uyduğunuzdan emin olmak, sisteminiz için başka bir koruma katmanı sağlar.
4. Hassas bilgilere erişimi kısıtlayın. Hassas verilere erişimi olan kullanıcı sayısı ne kadar fazlaysa, veri sızıntısı olasılığı da o kadar yüksektir. Şirketlerin riskleri azaltmak için dahili dosyalara erişim üzerinde kontrol sağlamalarını öneriyoruz. Erişimi, işlerini yapmak için belirli bilgilere ihtiyaç duyan kişilerle sınırlamak, bir kuruluşun dosyalarına erişimi kontrol etmenin ve yetkisiz erişimi önlemenin bir yoludur.
5. Uç nokta güvenliğini düzenli olarak gözden geçirin. Tehdit Laboratuvarı verilerine göre, uç nokta saldırıları 2023'ün üçüncü çeyreğinde %89 oranında arttı. Diğer nedenlerin yanı sıra, ekibin kötü alışkanlıkları veya eski yazılımların kullanımı, cihazları siber suçluların kurumların siber güvenliğine girmesi ve tehlikeye atması için bir geçit haline getiriyor. Uç nokta güvenliğinin etkili ve düzenli yönetimi, potansiyel siber risklere karşı korunmak için en gelişmiş teknolojinin uygulanması yoluyla işletmeler için bir öncelik olmalıdır.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Yerli ve milli markalarımızın dünya çapında tanınması ve takdir edilmesi, Türkiye'nin ekonomik büyümesine ve marka değerine olumlu katkı sağlıyor. Türkiye’yi dünya lezzetleri arasında temsil eden PATOS, TACO baharatlı ürünü kapsamında gösterdiği başarı ve sahip olduğu lezzet kalitesiyle birlikte Türkiye'nin yerli ve milli markaları arasında öne çıkıyor. Bu kapsamda PATOS, Brüksel'de gerçekleşen International Taste Institute tarafından düzenlenen değerlendirmelerde, lezzet ödülünü almaya hak kazandı…
International Taste Institute, Avrupa'nın prestijli aşçılık ve içecek derneklerine üye profesyoneller ile çalışıyor. Bu değerlendirmelerde, ürünler kör tadım yöntemiyle değerlendiriliyor ve bu tat değerlendirmeleri sonucunda uluslararası bir jüri tarafından geri dönüşler alınıyor.
TÜRK MARKASINDAN DÜNYA ÇAPINDA ÖDÜL GURURU
Her yıl dünyanın dört bir yanından çok sayıda üreticinin binlerce ürünle başvuruda bulunarak değerlendirildiği, mükemmel tat kalitesindeki gıdaları onaylayan, International Taste Institute tarafından verilen lezzet ödülleri açıklandı. Yüzde yüz yerli ve milli üretim olan PATOS, TACO baharatlı ürünüyle, bağımsız şef ve tadım uzmanları tarafından yapılan kör tadım testleriyle lezzet ödülü almaya hak kazandı. Ürünün tadı, deneyimli ve alanında uzman isimlerden oluşan uluslararası jüri tarafından olumlu şekilde değerlendirildi.
PATOS TACO' nun ödüllendirilme süreci, uluslararası uzmanların detaylı tadımlarına, duyusal analizlerine ve raporlarına dayanıyor.
DOĞUŞ ÇAY HAKKINDA:
1985 yılında bir aile şirketi olarak kurulan Doğuş Çay, ilk yatırımını çay sektöründe gerçekleştirdi. Çay ile başlayan faaliyet alanı, ilerleyen yıllarda şeker ve salça faaliyetleri ile devam etti. Cips sektörüne yönelik alt yapı ve istihdam çalışmalarını hayata geçiren şirket, Patos, Cipso, Çerezos ve Chips Master markalarını portföyünde bulunduruyor. Uzun soluklu ve yoğun bir Ar-Ge çalışmasının sonucunda soğuk çay ve limonata kategorisine de giriş yapan şirket, 2018 yılında da Türkiye’nin en yüksek kotaya sahip şeker fabrikalarından biri olan Afyon Şeker Fabrikası’nı bünyesine katarak faaliyete geçirdi. Ayrıca Rize’de 2016 yılında TEMA Vakfı işbirliği ile başlattığı ‘Her Dem Toprak İçin’ projesi, Rize’nin doğal zenginliği ve en önemli geçim kaynağı olan çayın en iyi şartlarda yetiştirilmesi, aynı lezzet ve kalitede üretilebilmesi için eğitim ve farkındalık çalışmalarını kapsıyor. Türkiye’nin özel sektörde çay lideri olan Doğuş Çay, 2023 yılında da 70 milyon dolarlık yeni yatırımı ile güneş enerjisi pazarına giriş yaptı. Karakan Enerji markası ile çalışmalarını yürüten şirket; Afyonkarahisar’da güneş paneli üretim fabrikası kurarak fabrika çatıları ve tarıma elverişsiz arazilerde güneş paneli kurulumlarına başladı.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Depremlerin sık yaşandığı coğrafyalarda, özellikle de Türkiye gibi aktif deprem bölgesinde, kesintisiz güç kaynakları hayati önem taşıyor. Kesintisiz enerji çözümlerinin lider markası Teksan, jeolojik açıdan bu tür riskli bölgelerde yer alan tesislerin ve işletmelerin güvenliğini sağlamak üzere geliştirdiği sismik jeneratörlerle ön plana çıkıyor. Teksan, deprem kuşağında yer alan bölgelerdeki işletmeleri tüm risklere karşı önlem almaları amacıyla sismik jenaratör kullanmaya davet ediyor. Teksan sismik jeneratörler deprem gibi olası felaketlerde enerji ihtiyacını karşılayabilmek için anında devreye girerek işletmelerin faaliyetlerini kesintisiz sürdürmelerini sağlıyor.
Zorlu sismik dayanım testlerini geçti
Gelecekte olası deprem riskleriyle başa çıkabilmek adına, Teksan Ar-Ge merkezinde yerli mühendisler tarafından geliştirilen sismik jeneratörler, 9 şiddetindeki depremlere karşı güvenilirlik ve dayanıklılık sertifikasına sahip. Bu sismik jeneratörler, dünya çapında tanınmış uluslararası akredite test ve sertifikasyon firması VMC Group tarafından İtalya'daki EUCentre ShakeLab'de gerçekleştirilen ve IEC 60063-3-3 : 2019, IBC2018 ve EC 8 standartlarına göre yapılan testlerde zorlu sismik dayanım testlerini başarıyla tamamlayarak sertifikalandırıldı. Bu testlerle, jeneratörlerin 9 şiddetindeki depremlere dayanıklı olduğunu açıkça ortaya kondu. Teksan, 2021 yılında IEC 60063-3-32019 standartlarına göre akredite edilmiş bir laboratuvarda bu standartlara göre sertifikalandırılmış ilk jeneratör üreticisi olmuştur.
Hastaneler, veri merkezleri, kamu kurumları için gerekli
Teksan sismik jeneratörleri, risk seviyesi yüksek olan ve depremden sonra kesintisiz enerji ihtiyacı duyulan tüm lokasyonlarda önemli bir çözüm sunuyor. Özellikle hastaneler, fabrikalar, veri merkezleri gibi enerjinin sürekliliğinin ciddi önem taşıdığı büyük kapasiteli yerlerde kullanımıyla öne çıkıyor. Bunun yanı sıra kamu kurumları ve enerjinin kesintisiz olması gereken diğer tüm sektörlerde de güvenilir ve kesintisiz güç kaynağı arayışında olan işletmeler tarafından tercih ediliyor.
140'tan fazla ülkeye ihracat yapan Teksan, güvenilirlik, dayanıklılık ve performans açısından öne çıkan sismik jeneratörleriyle, dünya genelinde deprem riski altındaki bölgelerindeki işletmelerin ve kurumların güvenliğini sağlamak için çalışmaya devam ediyor.
Teksan'ın sismik jeneratörleriyle ilgili hazırladığı video için youtube kanalını ziyaret edebilirsiniz
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
İntermodal ve kara yolu taşımalarıyla öne çıkan Bulung Logistics, Türkiye ile Fas-İspanya-Portekiz-Fransa taşımalarında pazar payını büyütmeye devam ediyor. Şirket bu doğrultuda Fas, İspanya, Portekiz ve Fransa'da depoları ve özmal araç filosu bulunan ayrıca Fas ve Cebelitarık'ta gümrük hizmetleri de veren, İspanya'nın en büyük küresel lojistik firmalarından Marcotran ile partnerlik anlaşması yaptı.
Bulung Logistics Türkiye Genel Müdürü Savaş Kasap, TÜİK verilerine göre geçen yıl Fas ve Türkiye'nin dış ticaret hacminin 4,4 milyar dolarla rekor kırdığına dikkati çekti. Kasap, sadece iki ülke arasındaki ithalat-ihracat taşımalarından değil, Türkiye ile Fas-İspanya-Portekiz-Fransa taşımalarından da daha çok pay almak istediklerini söyledi.
Bu doğrultuda bu ülkelerdeki lojistik altyapılarını güçlendirmek için yeni partnerlik anlaşması imzaladıklarını vurgulayan Kasap, Fas, İspanya, Portekiz ve Fransa'da depoları ve araçlarıyla yaygın bir lojistik ağı bulunan, İspanya'nın en güçlü küresel lojistik firmalarından Marcotran ile iş birliği anlaşması yaptıklarını dile getirdi.
Böylece bu hatlarda büyük bir operasyon kapasitesine ulaştıklarının altını çizen Kasap, "Bu iş birliğiyle sadece bu hatta kullanacağımız özmal araç ve ekipman kapasitemiz 2 binin üzerine çıkıyor." dedi.
Yılda 60 Bin Yükleme Hedefi, 3 Farklı Rota Alternatifi
Kasap, Fas-İspanya-Portekiz-Fransa-Türkiye hattında yıllık yükleme hedefini 60 bine çıkardıklarını belirterek, "Fas'tan en küçük parsiyel yükleri bile 12 gün içinde Türkiye'ye kapıdan kapıya teslim etmeye başladık. İspanya'dan itibaren kullandığımız Ekspres kara yolu servislerimizle bu süreyi 8-10 güne düşürebiliyoruz." diye konuştu.
Bu hatta intermodal ve kara yoluna ek olarak direkt deniz yolu taşımaları da yaptıklarını ifade eden Kasap, şu bilgileri paylaştı:
"İlk rotamız Fas'ın Tanger Limanı'ndan Ro-Ro ile İspanya'nın Algeciras Limanı'na. Oradan kara yolu ile Fransa'nın Sete Limanı'na, ardından yine Ro-Ro ile Yalova'ya ulaşıyor. Diğer alternatif rotamızda Fas'tan İspanya'nın Valencia şehrine, oradan Sete Limanı'na gidiyoruz veya Cebelitarık'a ve ardından demir yolu ile Zaragoza, sonra Sete Limanı'ndan Ro-Ro ile Türkiye'ye geliyoruz. Ayrıca Fas'tan İspanya ve Fransa'ya geçiş yaptıktan sonra, aktarmasız kara yolu ile Türkiye'ye Süper Ekspres taşımalar yapıyoruz."
Gümrükleme ve Depolama Hizmetleri de Verecek
Kasap, Fas-İspanya-Portekiz-Fransa-Türkiye hattında haftalık düzenli servislerle hizmet verdiklerini, özellikle güçlü bağlantıları sayesinde hızlı ve sorunsuz bir taşıma süreci sunduklarını söyledi. Bu ülkelerdeki gümrükleme ve depolama süreçlerinde de müşterilerinin işlerini kolaylaştırdıklarına işaret eden Kasap, Bulung Logistics olarak Afrika'da Fas'ın ardından önce diğer Kuzey Afrika ülkelerine, sonrasında ise sahra altı Afrika ülkelerine hizmet vermeyi planladıklarını da sözlerine ekledi
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Kombide 3 asırlık tecrübesini ileri teknolojiyle geleceğe taşıyan De Dietrich, kullanıcılarına müşteri deneyiminde de yenilikçi hizmetlerin ayrıcalığını sunuyor. İklimlendirme sektöründe ilk kez De Dietrich’te uygulanan sistemle, dijital çağrı merkezi üzerinden iletilen talepler yazılı metne çevrilerek kaydediliyor ve eş zamanlı olarak yetkili servise aktarılarak randevu oluşturuluyor. Böylece kullanıcılar müşteri temsilcisine bağlanmadan, hızlı servis hizmetine ulaşmanın konforunu yaşıyor.
“Çok Şey İsteyenlere” mottosuyla tüketiciyle buluşan De Dietrich, dijital çözümleriyle de müşteri deneyimi standardını yükseltiyor. Türkiye’deki iklimlendirme sektöründe ilk kez De Dietrich’te uygulanan dijital çağrı merkezi sistemi ile kullanıcıların telefonla ilettiği talepler yazılı metne çevrilip kaydedilerek, eş zamanlı olarak yetkili servise aktarılarak randevu oluşturuluyor. De Dietrich kombi kullanıcılarına özel bu hizmetle, müşteriler 7/24 müşteri temsilcisine bağlanmadan 0 850 755 02 35’i arayıp zaman kaybetmeden servis hizmetinden yararlanabiliyor.
Kombilerde 7 Yıllık Garanti Avantajı
Yüzde 94 sezonsal enerji tasarrufu sağlayan dış hava sensörü ve modülasyonlu oda termostatı kullanıldığında A+’a kadar enerji verimliliğine erişebilen De Dietrich kombiler, garanti süresinde de avantaj sağlıyor. Geleceğin teknolojisiyle birleşen uzmanlığıyla yüksek performans sunan De Dietrich, ayrıca 7 yıllık garanti imkanıyla da tercih ediliyor. De Dietrich yetkili servisi aracılığıyla ilk çalıştırma işlemini 31 Mart 2024 tarihine kadar yaptıran müşteriler Inidens , Inidens Neo ve Naneo S tam yoğuşmalı kombilerde 7 yıl garantiden yararlanabilecek.
DE DIETRICH HAKKINDA:
1778’den bu yana kalitenin sembollerinden olan De Dietrich dünyanın bilinen en eski endüstriyel ticari markasıdır. Şirketin kuruluşu 1684’e kadar geriye dayanmaktadır. De Dietrich bugün, ısıtma alanında uzmanlaşan en büyük endüstriyel gruplardan biri olan BDR Thermea’nın önemli bir parçasıdır. Performans ve uzmanlık, bir marka olarak yapılan her şeyin merkezinde yer almaktadır. De Dietrich, kullanıcı konforunu yüksek standartlarda sağlayan bir markadır. Asırlık tecrübesi ve bilgi birikimi sayesinde, güvenilir çözümler sunabilmektedir. De Dietrich bu çözümleri; enerji verimliliği yüksek, çevreye duyarlı ve zarif tasarımlı ürünleriyle buluşturmaktadır.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.