Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Yeşil dönüşüm gerçekleştirmek isteyen şirketlerin, bu alanda kullanabilecekleri finansman kaynaklarına erişimini kolaylaştıran Sistem Global, Türkiye Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yürütülen Türkiye Yeşil Sanayi Projesi, TÜBİTAK ve KOSGEB iş birliği ile yürütülen fonlar ve TÜBİTAK'ın TEYDEB, 1832-Sanayide Yeşil Dönüşüm ve 1833-SAYEM Yeşil Dönüşüm Programları gibi, Türkiye'nin sürdürülebilirlik alanında ilerlemesini destekleyen projelerden yararlanmak isteyen şirketlere danışmanlık hizmetleri sunuyor. Özellikle çevre dostu teknolojilerin geliştirilmesine ve uygulanmasına yönelik Ar-Ge çalışmalarını teşvik eden bu projelerin başında, Türkiye Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın koordinasyonuyla yürütülen, Dünya Bankası'nın desteğiyle finanse edilen ve 450 milyon dolarlık bir bütçeye sahip olan Türkiye Yeşil Sanayi Projesi yer alıyor.
Konuyla ilgili açıklamada bulunan Sistem Global Ar-Ge Destekleri Başkan Yardımcısı Emre Sönmez, "Dünya çapında sürdürülebilirlik ve yeşil sanayi giderek artan bir öneme sahip. Bu bağlamda, Türkiye'nin yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik çabaları oldukça önemli. Özellikle, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda ve Dünya Bankası finansmanı ile desteklenen Türkiye Yeşil Sanayi Projesi, bu yöndeki çabaların çarpıcı bir örneği. Proje, 450 milyon dolarlık finansmanıyla Türkiye'nin yeşil dönüşüm amaçlarına büyük bir destek sağlıyor. TÜBİTAK ve KOSGEB gibi önde gelen kuruluşlar, bu kaynakları kullanarak sanayinin yeşil dönüşümünü destekliyor ve sürdürülebilirlik odaklı Ar-Ge çalışmalarını teşvik ediyor. Özellikle, TÜBİTAK'ın TEYDEB programı, yeşil dönüşüm alanında gerçekleştirilen Ar-Ge projelerine önemli bir finansal destek sağlıyor. Bu program sayesinde, sanayi sektöründe faaliyet gösteren firmalar, çevre dostu teknolojilerin geliştirilmesi ve uygulanmasını hedefleyen projelerini hayata geçirebiliyor. Ayrıca, projenin sonunda alınan finansman desteğinin bir kısmının hibe olarak dönüşmesi, işletmelerin yeşil dönüşüm sürecindeki maliyetlerini azaltmalarına yardımcı oluyor" dedi.
"Yüzde 75 üzeri bir başarı oranıyla profesyonel hibe yönetimi sunuyoruz."
TÜBİTAK'ın 1832-Sanayide Yeşil Dönüşüm ve 1833-SAYEM Yeşil Dönüşüm programları kapsamında sağlanan finansman destekleriyle ilgili bilgi veren Sönmez, "Bu programlar, önceden yürütülen ve Ar-Ge faaliyetlerinin devamı niteliğinde olan projelere, THS 5-9 aralığını kapsayan prototip geliştirme ya da iyileştirme, validasyon, sertifikasyon testleri, yerinde uygulama, ölçeklendirme, demonstrasyon ve saha denemeleri gibi çalışmaları kapsıyor. Sistem Global olarak, 28 yıllık deneyimimizle, Türkiye'nin ve dünyanın sürdürülebilir bir geleceğine katkıda bulunma hedefimiz doğrultusunda, işletmelerin bu programlar arasında kendilerine en uygun hibe programlarını seçmelerine yardımcı oluyoruz. Profesyonel hibe yönetimi hizmetlerimizde yüzde 75 üzeri bir başarı oranına sahibiz" dedi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Dünyanın en büyük vakfı Novo Nordisk Vakfı tarafından yönetilen ve 80 ülkede 64 bin çalışanıyla faaliyet gösteren Novo Nordisk, Türkiye’de geleceğe yön veren tedavileriyle, diyabet, obezite ve nadir hastalıklar ile yaşayan bireylerin hayatlarını iyileştirmek için çalışmalarını sürdürüyor. Novo Nordisk Türkiye, En İyi İşverenler listesinde önceki yıllara göre üst sıralara yükselerek genel sıralamada 4. sırada yer aldı.
100 yıllık bir geçmişe ve köklü bir kültüre sahip Novo Nordisk’de çalışanların şirketin değerleri olarak benimsediği ‘’Novo Nordisk Tarzı’’ doğrultusunda, açık iletişim ve geri bildirim kültürünün önceliklendirildiğini belirten Novo Nordisk Türkiye İnsan Kaynakları Kıdemli Direktörü Selim Necdet Ortega Kızıler, bu prensiplerin bir sonucu olarak potansiyllerini sürekli gelişim ile gerçekleştirdikleri, kapsayıcılık ve çeşitliliği destekleyen işveren yaklaşımıyla sektörde fark yarattıklarının altını çiziyor. İş-yaşam dengesini ön plana çıkaran, çalışanların hem mental hem de fiziksel sağlıklarını destekleyen İK uygulamaları ile çalışanların gelişimini destekleyen ve liderlik yolunda inisiyatif veren bir işveren olduklarını sözlerine ekleyen Kızıler, “Novo Nordisk insan hayatını iyileştirmek için adanmış çalışanları ile güçlü. Biz de çalışanlarımıza Türkiye’de ve yurtdışında hayat değiştiren kariyerlere sahip olmaları için potansiyellerini gerçekleştirmelerini destekliyoruz. Çalışma kültürümüzde, çalışanlarımızın sürekli daha iyisini yapmak için ‘cesur’ ve ‘meraklı’ olmasını, hedeflerimize ulaşmak için denemekten vazgeçmemeyi, pozisyonlardan bağımsız ‘beraber çalışmayı’ ve iş yapışın merkezine inovasyonu almayı önceliklendiyoruz.” dedi. Kızıler, tüm bunların bir sonucu olarak İnsan Kaynakları alanında saygın bir kurum olan Great Place to Work® Enstitüsü tarafından bir kez daha ‘’En İyi İşveren’’ seçilmenin mutluluğunu yaşadıklarını dile getirdi.
Novo Nordisk Hakkında:
Novo Nordisk 1923’de Danimarka’da kurulmuş, bugün toplam 80 ülkede yaklaşık 63.400 kişiyi istihdam etmekte ve ürünlerini yaklaşık 170 ülkede hastalara sunan global bir sağlık şirketidir. Kuruluşu diyabetli bireylerin tedavisine dayanan Novo Nordisk, bu alanda sahip olduğu uzmanlık ve güçlü miras ile, çeşitli ciddi kronik hastalıkların tedavisi için gerekli olan çalışmalara yön vermektedir. Novo Nordisk, kurulduğu günden beri sürdürülebilir iş modeliyle tedavi alanlarında çığır açan bilimsel atılımlara öncülük etmeye, tedavilere erişimi genişletmek için çalışmaya, tedavi sunduğu hastalıkları önlemek ve nihayetinde bu hastalıkları ortadan kaldırabilmek için çalışmalarına devam etmektedir. Daha fazla bilgi için novonordisk.com, Facebook, X (Twitter), LinkedIn ve YouTube'u ziyaret edebilirsiniz.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye çapında 67 mağazası ve 2.000 adedi aşan satış noktasında sunduğu özgün, şık ve dayanıklı ürün çeşitliliği ile sektörün öncü markası olan Schafer, “Onu Mutlu Edecek Her Sürprizinde Schafer Yanında” mottosuyla Anneler Günü için birbirinden farklı hediye seçenekleri sunuyor. Schafer, Anneler Gününe özel küçük ev aletlerinden züccaciyeye uzanan geniş ve çeşitli ürün yelpazesinden seçili ürünlerde geçerli olmak üzere müşterilerine %50’ye varan indirim avantajı sağlıyor.
Schafer, Anneler Günü’nde de “Onu Mutlu Edecek Her Sürprizinde Schafer Yanında” mottosuyla müşterilerine yüksek kaliteli ürünlerini avantajlı fiyatlarla sunuyor. Schafer, Anneler Günü’ne özel küçük ev aletlerinden züccaciyeye uzanan geniş ve çeşitli ürün yelpazesinden seçili ürünlerde geçerli olmak üzere müşterilerine sepette %50’ye varan indirim avantajı sağlıyor. Schafer tarafından hazırlanan Anneler Günü ürün yelpazesinde, pişirme kategorisinden Pro Cast Mini Döküm Tencere Seti, küçük ev aletleri kategorisinden Robusta Filtre Kahve Makinesi ve Coffee Point Türk Kahve Makinesi, mutfak kategorisinden Iron Man Termos ve Cory Rüzgâr Gülü Döküm Kek Kalıbı, sofra kategorisinden ise Magic Line Kahve Fincanları, Froh Kalpli Kupa, Mixed Seti ve Crispy Serisi gibi farklı kullanım alanlarına uygun çeşitli seçenekler bulunuyor.
Anneler Günü’ne özel indirimler sunuluyor
Schafer pişirme kategorisinde yer alan Pro Cast Mini Döküm Tencere Seti 1’er adet 14 cm tava, derin tencere ve kapağı, tencere ve kapağından oluşan 5 parçadan oluşuyor. Rosegold, kırmızı ve siyah renk alternatifleri bulunan bu set mutfakta harikalar yaratan annelere yakışacak bir hediye seçeneği oluyor. Özel günlerde ilk akla gelen tariflerden biri olan kekleri hazırlamak için mükemmel bir yardımcı olan Cory Rüzgâr Gülü Döküm Kek Kalıbı ısıyı eşit biçimde yayarak tam kıvamında kabarmış kekler pişirebiliyor. Rüzgâr Gülü Döküm Kek Kalıbı dayanıklı malzemesi sayesinde uzun ömürlü kullanım imkânı sağlıyor.
Schafer sofra grubunda yer alan onlarca çeşit üründen biri olan porselen Mixed Serisi, modern çizgisel tasarımlı çay ve kahve fincanları, pasta ve kâseyi kapsayan ürünleriyle ikramlara zarafet katıyor. Tekli satılan porselen Crispy Serisi ise pasta tabağı, çerezlik, çay ve kahve fincanlarını kapsayan ürün çeşitliliği ile sunumlarına özenen anneler için bir hediye alternatifi olarak ön plana çıkıyor. Bej ve mavi renk seçeneklerine sahip olan Crispy Serisi modern tasarımı ile de dikkat çekiyor. Porselen yapısı ve kalpli desenleriyle anneleri mutlu edecek Froh Kalpli Kupa ve seramik 2’li Magic Line Kahve Fincanları ise Schafer’ın Anneler Günü için hazırladığı hediye seçenekleri arasında yer buluyor.
Şık ve minimal bir tasarıma sahip olan, 800W ısıtma gücüne sahip Robusta Filtre Kahve Makinesi 1,25 ml kapasiteli cam demliğiyle tek seferde 10-12 fincana kadar kahve pişirebiliyor. Damlatma önleyici sistemi sayesinde güvenli bir kullanım sağlayan makinenin rahat bir temizlik için çıkarılabilir filtresi de bulunuyor. Tek tuşla açma/kapama ve güç ışığı ile pratik bir kullanıma sahip olan Robusta Filtre Kahve Makinesi kahveyi sıcak tutan ısıtıcı tabanı ile kahve sever anneleri memnun edecek performans sağlıyor.
Kahvenin taşma riskini ortadan kaldırıyor!
İçecekleri 4-6 saate kadar sıcak/soğuk tutma özelliğine sahip olan Schafer Iron Man Çelik Termos, 350 ml’den 400 ml’ye kadar farklı hazne seçenekleri ile tüketiciler tarafından tercih ediliyor. Antrasit, mavi ve fuşya renk seçenekleri bulunan Iron Man Çelik Termos’un sızdırmaz ergonomik tasarımı sayesinde Schafer Robusta Filtre Kahve Makinesinde hazırlanan kahveler annelere çocuklarıyla vakit geçirirken güvenle eşlik ediyor.
Coffee Point Türk Kahvesi Makinesinin ise 4 fincan Türk kahvesi yapabilme kapasitesi bulunuyor. Sağ ve sol el kullanımına uygun ergonomik çift akıtma ağızlı cezvesi ile kullanım kolaylığına sahip olan ürün, 10 saniyede otomatik kapanma, sesli ve ışıklı uyarı sistemi ve taşmayı önleyen algılama teknolojisi ile güvenli kullanım sağlıyor.
SCHAFER Hakkında: Schafer, 1980 yılından bu yana edindiği bilgi birikimiyle züccaciye sektöründe faaliyet gösteriyor. “Rahat ulaşılabilir” bir marka olma amacıyla yola çıkan Schafer yüksek kaliteli ürünlerini kullanıcılarla buluşturmayı ilke ediniyor. Geniş ürün gamıyla yenilikçi bir anlayışa sahip olan Schafer konsept mağazaları, çok katlı mağazalar, online satış mağazası ve uluslararası marketlerde varlık göstererek sektördeki yerini koruyor. İhracat kanadında hatırı sayılır işler yapmaya devam eden Schafer dünya markası olma yolunda emin adımlarla yürümeye devam ediyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Nesiller boyu fayda’ vizyonuyla insanların hayatına dokunan Hayat Holding, Pazarlama Türkiye tarafından bu yıl 3’üncüsü düzenlenen İklim ve Sürdürülebilirlik Zirvesi’nden ödülle döndü. Toplamda 20 bin oy kullanılan yarışmada ‘Hayata İyi Bakarız Ekolojik Okuryazarlık’ projesiyle Yılın KSS Projesi kategorisinde altın ödüle layık görülen Hayat Holding, bu başarısıyla sürdürülebilirlik vizyonunun toplumsal faydaya olan katkısını bir kez daha vurgulamış oldu.
“Ekolojik okuryazar nesillerin yetişmesi için katkı yapmaya çağırdı!”
İklim ve Sürdürülebilirlik Zirvesi’ne konuşmacı olarak katılan, Hayat Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Direktörü Çağlayan Kent “Hayat Holding olarak attığımız her adımda ‘Hayata İyi Bakarız’ diyor ve dünya çapında milyarlarca insanın hayatına dokunuyoruz. 17 ülkede 44 üretim tesisimiz ve 49 markamız ile dünyaya bıraktığımız ayak izini azaltmak için canla başla çalışıyoruz. Bu faaliyetler çevresel etkimizi azalttığı gibi ekonomik ve ticari sürdürülebilirliği de sağlıyor. Hayat Holding olarak değer zinciri ile ilintili tüm süreçlerimizde sürdürülebilirliğin anahtar bir önüme sahip olduğunun bilincindeyiz. Hayata İyi Bakarız Ekolojik Okuryazarlık projemizle, yirmi ilimizde 600 okuldaki üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencileri ile buluşuyoruz. Hayat Holding olarak, Hayata İyi Bakarız Ekolojik Okuryazarlık projesini biz başlattık ama bugün buradan tüm iş dünyasını, ekolojik okuryazar nesillerin yetişmesine vesile olacak bu programa katkı sağlamaya davet ediyoruz. Toplumsal fayda projeleri rekabet ötesidir. Gelin birlikte yapalım, birlikte büyütelim” dedi.
Hayata İyi Bakarız Ekolojik Okuryazarlık Projesi Hakkında:
Milli Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürlüğü ve Hayat Holding iş birliği protokolüyle 2022 eğitim öğretim yılında başlatılan “Hayata İyi Bakarız Ekolojik Okuryazarlık” projesi, bilimsel paydaşı olan Hacettepe Üniversitesi akademisyenleri tarafından özgün olarak hazırlanan içerikleri 2400 öğretmen, 120 bin veli, 60 bin öğrenci ile buluşturuyor. Türkiye temsili, nüfus yoğunluğu, Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan Kuraklık Haritalarına göre belirlenen 20 farklı il, 600 okulda yürütülen proje, “Sürdürülebilir Bir Dünya’nın Hikayesi”ni öğrencilere; Hayat Bilgisi, Sosyal Bilgiler ve Fen Bilgisi ders kazanımlarıyla ilişkili içerikler vasıtasıyla sunuyor. Proje kapsamında, ders aktiviteleri, okul/sınıf oyunları, görsel videolar ve düşündürücü etkinlikler ile öğrencilerin çözüm üretmelerine yönelik farklı eğitim araçları geliştirilmiş ve sürdürülebilir bir eğitim modeli tasarlandı. Hayata İyi Bakarız Ekolojik Okuryazarlık projesi ile Biyolojik Çeşitlilik farkındalığı başta olmak üzere, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları kapsamında, iklim eylemi, karada yaşam, suda yaşam, sorumlu tüketim ve üretim nitelikli eğitim, eşitsizliklerin azaltılması ve amaçlar için ortaklıklar amaçları karşılanıyor. Proje ‘gelecek nesillerin, iklim değişikliğine uyum süreci ve geleceğin yeşil işleri için gerekli bilgi ve becerilerle donatılması ve daha dirençli ve sürdürülebilir bir topluma katkıda bulunma yetisi kazandırmak’ amacıyla ilkokul 3 ve 4. sınıf öğrencilerine yönelik ‘Ekolojik Okuryazarlık’ üst başlığında hayata geçirildi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
QNB Finansbank, 2015 yılından bu yana çocukların daha iyi bir geleceğe ulaşması amacıyla faaliyetlerini yürüttüğü 'Minik Eller Büyük Hayaller' sosyal sorumluluk platformu çalışmaları kapsamında 'Make-A-Wish Türkiye /Bir Dilek Tut Derneği' ile iş birliği yaparak hayati tehlike taşıyan bir hastalıkla mücadele eden 3-18 yaş arası çocukların kalplerinde yaşattıkları dilekleri gerçekleştiriyor. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda çocuklara umut olması amacıyla yapılan iş birliği ile geçici mutluluk anları yaratmakla kalmayıp, aynı zamanda bu cesur çocuklara hastalıklarıyla mücadelede güç ve direnç kazandırmak da hedefleniyor.
QNB Finansbank İletişim ve Müşteri Deneyimi Ofisi Direktörü Armağan Engel, iş birliği hakkında yaptığı açıklamada şu sözlere yer verdi:
"QNB Finansbank olarak çocuk odaklı sosyal sorumluluk platformumuz 'Minik Eller Büyük Hayaller' ile çocukları geleceğe hazırlamak amacıyla matematikten kodlamaya, kültür-sanattan eğitime kadar birçok alanda projeler gerçekleştiriyoruz. 2015 yılından bu yana gerçekleştirdiğimiz projelerle bugüne kadar Türkiye'nin dört bir yanından 700 bin'e yakın çocuğumuza ulaştık. Bankamızın Dünyayla1 adını verdiği sürdürülebilirlik yolculuğunda çocuklarımıza adil ve yaşanabilir bir gelecek sunmak için çalışmaya devam edeceğiz. Make-A-Wish Türkiye /Bir Dilek Tut Derneği ile geçtiğimiz dönemde depremden etkilenen çocukların dileklerini gerçekleştirdik. Şimdi ise 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda 23 çocuğumuzun dileklerini gerçekleştiriyoruz. Çocukları hayallerine kavuşturmaktan çok mutluyuz. Gelecek dönem de çocuklarımızın dileklerini gerçekleştirmek üzere iş birliğimizi sürdürmeyi hedefliyoruz".
Bir Dilek Tut Derneği/ Make-A-Wish Türkiye Genel Müdürü Özlem Özen de yaptığı açıklamada:
QNB Finansbank'ın desteğiyle geçen yıl onlarca deprem çocuğunun hayalini gerçekleştirdik. Bu yıl da 23 Nisan'da 23 çocuğun hayalini gerçekleştirmek için bir araya geliyoruz. Çocuklarımıza umut olmak ve onların yüzünde tebessüm yaratarak dayanma ve direnme gücünü artırmak için çabalıyoruz. Bu değerli iş birliğinden dolayı QNB Finansbank'a çok teşekkür ederiz.
Make-A-Wish Türkiye /Bir Dilek Tut Derneği hayati tehlike taşıyan hastalıklarla mücadele eden çocukların kalplerinde yaşattıkları dilekleri gerçekleştirmektedir. 2000 yılında Türkiye'de kurulan Bir Dilek Tut Derneği, 2009 yılından itibaren Make-A-Wish Uluslararası Vakfı'nın Türkiye temsilcisi olmuştur.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Araştırmalar; 783 milyon insanın 2022’de açlıkla karşı karşıya kaldığını ve israf edilen gıdanın %25’inin dünyadaki 795 milyon yetersiz beslenen insanı doyurabileceğini gösteriyor. Dünyada her yıl gerçekleşen gıda israfının %61’i, Türkiye’de gerçekleşen gıda israfının ise %42’si evlerde çöpe giden yiyeceklerden kaynaklanıyor. Günümüzün en büyük küresel sorunlarından biri olan yemek israfına 8 yıldır dikkat çeken Compass Group, bu yıl da 24 Nisan’da “Yemek İsrafını Durdur” çağrısında bulunarak; tüm dünyayı gıda israfı mücadelesine katılmaya teşvik etti.
İsraf edilen gıdanın %25’i, yetersiz beslenen 795 milyon insanı doyurabilir
Yaklaşık 783 milyon insanın 2022’de açlıkla karşı karşıya kaldığını gösteren araştırmalar; israf edilen gıdanın sadece %25’inin dünyadaki 795 milyon yetersiz beslenen insanı doyurabileceğinin altını çiziyor. Dünyada her yıl 931 milyon gıda israf edilirken ülkemizde 18,1 milyon ton gıda israf ediliyor ve bu her yıl 603 bin çöp kamyonunun taşıdığı miktarda çöpe karşılık geliyor.
Türkiye, kişi başına israfta dünya genelinde 3. sırada
Her yıl dünyada gerçekleşen gıda israfının %61’i, Türkiye’de gerçekleşen gıda israfının ise %42’si evlerde çöpe gidiyor. Dünya genelinde kişi başına en çok gıdanın israf edildiği 3. ülke olan Türkiye’de, her yıl evlerde kişi başı 93 kg gıda çöpe atılıyor, günde yaklaşık 4,9 milyon ekmek çöpe gidiyor.
Gıda israfı, tarımda kullanılan suyun dörtte birinin de israf olmasına yol açıyor. Gıdaların yenilebilir hale gelme aşamasına kadar tonlarca litre su kullanıldığı için çöpe atılan her gıda beraberinde su israfına da sebebiyet vermiş oluyor. Çöpe atılan her 1 kg etin yanında 15.500 litre, her 1 kg domatesin yanında ise 184 litre su da israf ediliyor.
Gıda israfı küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde %8 - 10'unu oluşturuyor, bu da yaklaşık Çin’in yüzölçümü kadar bir alana denk geliyor. Türkiye’de ise yıllık gıda israfı, ortalama 10 milyon aracın bir yılda oluşturduğu CO2 emisyonu ile aynı etkiye sahip.
Compass Group, her yıl Nisan ayında gıda israfına dikkat çekiyor
Dünyanın en büyük yiyecek içecek hizmetleri şirketlerinden olan Compass Group PLC, günümüzün en büyük küresel sorunlarından biri haline gelen yemek israfı konusuna sosyal sorumluluk bilinciyle yaklaşan değerli kurumlardan biri. Compass Group her yıl Nisan ayında, faaliyet gösterdiği 35 ülkede müşterilerini, çalışanlarını, tedarikçilerini ve sivil toplum kuruluşlarını bir araya getirerek “Yemek İsrafını Durdur Günü” küresel mücadelesine liderlik ediyor.
Compass Group PLC, gıda enflasyonu sebebiyle yaşam maliyetlerinin sürekli yükseldiği bu dönemde gıda israfını azaltmak için harekete geçmenin her zamankinden daha çok önem taşıdığını belirtiyor. Önce kendi çalışanlarını eğiten, tedarikçilerini denetleyen ve israfı önleyen politikalarıyla sorumluluk alan bir çalışma kültürü oluşturan Compass Group, hizmet sağladığı müşterilerden son tüketiciye kadar temas sağladığı her topluluğa öncülük ederek israfın önüne geçecek adımlar atılması konusunda farkındalık oluşturmayı, yol göstermeyi ve birlikte olumlu değişimler sağlamayı hedefliyor.
Compass Group 2020 yılında, hizmet verdiği tesislerdeki gıda atığını 2030 yılına kadar %50 azaltacağının taahhüdünü veriyor ve bu hedefini gerçekleştirmek için atık teknolojisi yönetim sistemlerini kullanıyor. Önümüzdeki yıllarda ise “gıda atığı ölçüm teknolojisini” tüm dünyadaki tesislerinde yaygınlaştırmayı sürdürerek hizmet sunduğu müşterilerinin de gıda atıklarını azaltma konularındaki ilerlemeyi izlemelerini sağlayacak.
Sofra/Compass Group Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Nihat Kartal konuyla ilgili şöyle konuştu;
"Compass Group olarak bu yıl sekizinci kez ‘Yemek İsrafını Durdur Günü’nü kutluyoruz. Dünya genelinde gıda israfını azaltma çabalarımızı ve bu konudaki çevresel ile sosyal faydaları vurgulamak amacıyla bir farkındalık kampanyasına öncülük ediyoruz. Dünya çapında yıllık olarak 5 milyarın üzerinde öğün hazırlarken, israfı önlemeye yönelik gerekli tüm önlemleri alıyoruz. Çalışanlarımız, tedarikçilerimiz ve müşterilerimizle işbirliği içinde, toplumda yiyecek israfının önlenmesi konusunda sürekli bilinçlendirme çalışmaları yürütüyoruz.
‘Yemek İsrafını Durdur Günü’ bizim için yalnızca tek bir günle sınırlı kalmayan, her gün toplumun tutum ve davranışlarını değiştirmeyi hedefleyen bir bilinçlendirme faaliyetidir. Geçtiğimiz hafta İstanbul'da düzenlediğimiz Compass Group EME Culinary Cup'24 yarışması da bu bilinci pekiştiren etkinliklerden biriydi. Compass Group EME bölgesinden yetenekli şeflerin, yöneticilerin ve grup liderlerinin katıldığı bu yarışmanın her aşamasında sürdürülebilirliği teşvik etmeyi ve Net Sıfır taahhüdümüzü öne çıkarmayı hedefledik.
Gıda israfı konusunda çözüm tek taraflı değildir; eğitim, kampanyalar, menü planlaması, etkili satın alma, sistematik depolama, yenilikçi tarifler ve atık yönetimi teknolojileri ile israfı minimize ediyoruz. Compass Group olarak, ölçeğimizi ve etkimizi kullanarak değişimi iyiye doğru yönlendiriyoruz. Gıda atıklarının azaltılması, sürdürülebilirlik stratejimizde merkezi bir role sahip olup, operasyonlarımızı daha verimli kılarak maliyetleri kontrol altına almamıza ve enflasyonla mücadelemize yardımcı oluyor.
2023 yılında Türkiye genelinde hizmet verdiğimiz noktalarda gıda atığı takip sisteminin benimsenmesini hedefledik ve bu sistemleri başarıyla uygulayarak hedefimizi aştık. 2030 yılına kadar gıda atığını %50 azaltma taahhüdümüz doğrultusunda emin adımlarla ilerliyoruz. Değişimin ancak kolektif bir çaba ile mümkün olabileceğini bilerek, herkesin bu konuda bilgili olmasını ve harekete geçmesini sağlamak amacıyla farkındalık çalışmalarımıza devam edeceğiz."
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Capital, Ekonomist, Start Up ve CeoLife dergileri tarafından düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi (UEZ Sapanca 2024), bu yıl 13'üncü kez Türkiye ve dünyanın saygın siyasetçilerini, iş dünyası liderlerini ve akademisyenlerini ağırladı.
Zirvenin ilk panelinde yapay zeka ve teknolojideki gelişmeler ele alındı. Index Grup Yönetim Kurulu Başkanı / 2017-2018 Dönemi TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik'in moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelin sponsorluğunu, zirvenin de ana sponsoru olan Uber üstlendi.
"Dijital Dönüşüme Öncülük Etmek" başlıklı panelin açılışında konuşan Erol Bilecik, UEZ'nin sadece Türkiye'nin değil, bölgenin en etkili zirvelerinden birisi olduğunu söyledi. İş dünyasının teknoloji ve yapay zekanın kullanımını iyi değerlendirmesi gerektiğini vurgulayan Bilecik, dijital dönüşümde dikkat edilmesi gereken noktaları panelistlere sordu.
Uber Türkiye Genel Müdürü Neyran Bahadırlı katıldığı panelde, "Uber, bugün 70 ülkede, 10 binden fazla şehirde faaliyet gösteren global bir teknoloji platformu konumunda. 2023 yılındaki toplam platform işlem hacmi 137 milyar doların üzerine çıktı. Uber uygulamasıyla günde 25 milyondan fazla yolculuk yapılıyor. Global misyonumuz şehir içi ulaşımını geliştirmek. Büyük metropollere baktığınızda trafik, şehirlerin en önemli sorunlarından birisi.
Ulaşım ekosistemi yaratılıyor
Türkiye'de şu anda sadece taksi plakası olan araçlar ile faaliyet gösteriyoruz. Hem tüm paydaşları kapsayan bir ulaşım ekosistemi yaratmak hem de platformdaki arzı artırmak amacıyla Taksi globalde de Uber'in öncelikli ürünü. Bu doğrultuda, Uber'in 2040 yılına kadar dünyadaki bütün taksileri platformuna ekleme hedefi var. Türkiye'de son 3 yılda her yıl çok güçlü bir büyüme ivmesi gösterdik, bu sebeple Türkiye Uber için öncelikli pazarlardan birisi oldu.
Türkiye özelinde pazara getirdiğimiz yeniliklere bakarsak, taksiler için özel geliştirilen taksi rezervasyonunu dünyada ilk defa İstanbul'da ve Ankara'da hayata geçirdik. Yine İstanbul'daki taksiciler için özel geliştirilen yolculuk radarı teknolojisi sayesinde sürücüye birden fazla yolculuk seçeneği sunarak, sürücünün gitmek istediği rotayı kendisinin seçmesini sağladık, böylece İstanbul'daki Uber taksi sürücüleri yolcunun nereye gideceğini uygulamada kendisi baştan görerek seçiyor" dedi.
Uber, 3 alana büyük önem veriyor
Bahadırlı, konuşmasında geleceğin ulaşımına dair görüşlerini de paylaştı. Neyran Bahadırlı, "Uber olarak dünya genelinde üç alana önem veriyoruz: Yapay zekâ sayesinde ulaşımı daha da verimli hale getirmek, ulaşımı elektrikli yapmak ve giderek daha otonom hale getirmek. Bu, Türkiye'de de gerçekleştirmek istediğimiz bir vizyon. Uber, yapay zekâ teknolojileri sayesinde, trafikteki araçları daha verimli hale getiriyor.
Uber'in gelecek için bir diğer çok önem verdiği konu, elektrikli araçlar. Elektrikli araç kullanımının yaygınlaşması ile hava kirliliği ciddi anlamda azalacak. Uber'in dünya genelinde 2040 yılına kadar sıfır emisyonlu bir platform olma hedefi var. Uber uygulaması üzerinden yapılan bütün yolculukların elektrikli araçlarla gerçekleştirilmesi planlanıyor. Bu hedefe ulaşmak için de Uber'in verdiği toplam 800 milyon dolarlık bir yatırım taahhüdü var. Dünya genelindeki bu hedefimiz, Türkiye için de geçerli. Son olarak, otonom araçlar zaman içinde ulaşım ekosisteminin ve dolayısıyla Uber'in işlerinin giderek daha önemli bir parçası haline gelecek. Otonom araç taleplerini karşılamak için çeşitli yenilikçi ortaklıklar üzerinde çalışıyoruz" dedi.
Yapılan her işte yapay zeka var
META Birleşik Krallık, Kuzey Avrupa, Orta Dogu ve Afrika Bölge Başkanı Derya Matraş, günümüzde yapılan hemen her işte yapay zekanın olduğuna dikkat çekerek, "Hiçbir hizmet veya platform yok ki yapay zekayı kullanmasın" dedi.
10 yıl önce bu yolculuğa çıktıklarını anlatan Matraş, şöyle konuştu:
"Bunu tam anlamıyla nasıl insanlara ulaştırıyoruz? Bu noktada değer zincirinden bahsetmek gerekiyor. Bunun ilk aşaması Ar-Ge. İnsan kaynağı bakımından özel yetenekler gerektiren bir süreç. Yapay zekada modeller geliştirip, sonra bunları uygulamalarımıza entegre ediyoruz. Bizim en önemli lansmanımız META AI oldu. Yavaş yavaş bütün dünyaya yayılacak. Kullandığımız uygulamalar içine AI entegre ediyoruz. Ekranlar yerine gözlüklere geçen bir teknoloji var. Metaverse ve yapay zeka yavaş yavaş hayatımıza entegre olan bir yere doğru gidiyor."
Siber güvenlik çok önemli
Vodafone Türkiye CEO Engin Aksoy, panelde yaptığı konuşmada, şu ifadeleri kullandı: "Yaptığımız çoğu alanda yapay zeka var. Son 5 yılda bunun kullanımının arttığını görüyoruz. Yapay zekanın getirdiği çok büyük iş avantajları olduğu kadar riskleri de var. İş ortaklıkları da büyük değer kazanıyor. Verileri saklama da büyük önem kazanıyor. Türkiye'nin 6 şehrinde veri saklıyoruz. Veriyi çok iyi kullanmamız ve saklamamız gerekiyor. Bununla beraber önemli bir konu daha var, siber güvenlik. Bu alana yatırım yapılması gerekiyor. Dünya Ekonomik Forumu'nun yayınladığı önemli bir rapor var. Burada dezenformasyon ve siber güvenlik risklerine dikkat çekiliyor. Dünyayı tehdit eden bir durum. Vodafone kendi altyapı bağlantısıyla 17 ülkeye fiber bağlantı sağlıyor. Uçtan uca çözüm hizmetleri verebiliyoruz. Dijitalleşmenin şehirlerin ve ülkelerin büyümesine büyük katkısı var. Teknolojiyi iyi kullanmıyorsanız büyüme ve yaşama şansınız yok.
Fikirlere yapay zeka etkisi
Microsoft Türkiye Genel Müdürü Levent Özbilgin, bulut bilişimin olmadığı bir dünyada yapay zeka gibi bir teknolojinin çalışmasının mümkün olmadığını aktardı. Yapay zekanın kullanım alanlarının önemli olduğunu aktaran Özbilgin, "Kurumsal karar verme yetisinin muazzam hızlandırdığını, yapay zekanın iş yapış tarzımızı etkilediğini görüyoruz. Elimizde çok fazla veri var. Veriyi sadece analiz yapmak için değil. Artık yapay zeka sayesinde yaratıcı fikir ve ürünler üretmek için kullanabilir hale geldik" dedi.
Bireysel refahı yüzde 14 artırıyor
Gelişmekte olan bir ülke olarak dünyadaki veri dokusuna Türkiye'nin dahil olması gerektiğini kaydeden Özbilgin, "Bizim acilen bu veri egemenliği konusundaki kanunları, düzenlemeleri hayata geçirmemiz gerekiyor. KVKK'daki gelişmeler çok umut verici. Fakat bunun da ötesinde atılması gereken adımlar çok önemli" dedi.
Uluslararası alanda bu egemenlik konusunda büyük bir yarış olduğunu vurgulayan Özbilgin, yapay zekanın bilişim dokusuna dahil olmasının Türkiye'deki GSMH'ya yüzde 14'lük bir kaldıraç yaratacağını ve bireysel refahı yüzde 14 artıracağını düşündüklerini aktardı.
UEZ 2024 ile ilgili en güncel bilgileri uludagekonomizirvesi.org web sitesinden ve sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz.
" X: @UEkonomiZirvesi
" Instagram: @uludagekonomizirvesi
" YouTube: Uludağ Ekonomi Zirvesi
" Facebook: www.facebook.com/UEkonomiZirvesi
" Linkedin: linkedin.com/company/uludağ-ekonomi-zirvesi
Uludağ Ekonomi Zirvesi Hakkında: Dünyadan ve Türkiye'den birbirinden değerli konuşmacıları ve iş insanlarını buluşturan Uludağ Ekonomi Zirvesi, Capital, Ekonomist ve Start Up dergileri tarafından düzenleniyor. 2012 yılından bu yana organize edilen etkinlik, sektör liderleri ve medya tarafından ilgiyle takip edilirken birçok yeni fikre ve girişimciye de ışık tutuyor. Geçmiş dönemlerdeki Başbakan Yardımcıları, Ekonomi ve Maliye Bakanları, Gıda ve Tarım Bakanları, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Eski Bakanlarının katılımıyla onurlandırdığı; dünyaca ünlü ekonomistleri, şirketlerin CEO ve yöneticilerini ve ayrıca siyaset dünyasından önemli isimleri ağırlayan Uludağ Ekonomi Zirvesi, birçok değerli isme ev sahipliği yaptı.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in sosyal medya hesabı X'ten yaptığı paylaşım aşağıdadır:
Bugün katıldığım Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde programımızı detaylı anlatma fırsatı buldum.
Önümüzdeki 4 yıllık seçimsiz dönem programımızın hedeflerine ulaşmak ve kazanımlarımızı kalıcı hale getirmek için önemli bir fırsat.
Enflasyonu tek haneye düşürmek için para politikasına verdiğimiz destek güçlenerek devam edecek.
Kamuda tasarruf çalışmalarımız nihai noktaya geldi, kapsamlı bir harcama kontrolü devreye giriyor.
Etkin olmayan istisna, muafiyet ve indirimlerin kaldırılmasına yönelik çalışmalarımızı ve kayıt dışılıkla mücadelemizi sürdürüyoruz.
2023 yılında mali disiplinin yeniden tesisine yönelik önemli bir mesafe katettik. 2025’ten itibaren de bütçe açığının milli gelire oranını yeniden Maastricht kriterleri ile uyumlu hale getireceğiz.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.