Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Turkchem Eurasia, kimya sektörünün önde gelen üç prestijli kuruluşu; Avrupa Kimya Ticaret Federasyonu (FECC), Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği (TKSD) ve Türkiye Kimya Derneği (TKD) tarafından destekleniyor. Bu katkılar, fuarın sektördeki liderliğini pekiştirirken uluslararası arenada daha güçlü bir konuma gelmesine yardımcı oluyor.
Eş zamanlı gerçekleştirilecek olan Interdye & Textile Printing Eurasia da Türkiye tekstil sektörünün önemli kurumları olan Türkiye Tekstil Terbiye Sanayicileri Derneği (TTTSD)’nin iş birliği ve Tekstil Mühendisleri Odası (TMO) ve Tekstil İhracatçıları ve Çalışanları Derneği (TİCHAD) tarafından güçlü bir şekilde destekleniyor.
İHRACATTA İKİNCİ SIRADA YER ALAN KİMYA SEKTÖRÜ TURKCHEM İLE BÜYÜYOR
En son 2022 yılında 88 ülkeden 12.075 ziyaretçi katılımı gerçekleşen fuar, bu yıl hedefini ikiye katlayarak sektördeki uluslararası etkileşimi artırmayı hedefliyor. Bu başarıyı pekiştirmek ve sektördeki yenilikçi çözümleri tanıtmak amacıyla her iki fuar, sürdürülebilirlik ve inovasyonu merkeze alarak çevre dostu çözümler sunuyor. Katılımcılar, bu platformda sürdürülebilirlik odaklı çözümler ve yenilikçi ürünleri tanıtma fırsatı bulacaklar. Türkiye’nin kimya ve tekstil endüstrileri, yenilikçi iş modelleri ile çevresel etkileri azaltırken, verimliliği artırmaya yönelik teknolojiler geliştirmeye devam ediyor. Bu dönüşüm, hem yerel hem de uluslararası pazarlarda firmaların rekabet gücünü artırıyor.
Türkiye Kimya ve Tekstil Endüstrisinin Zirve Noktası
İlk olarak 2006 yılında düzenlenen Turkchem Eurasia, Türkiye'nin kimya sektöründeki en önemli buluşma noktalarından biri olarak öne çıkıyor. Bu yıl 27-29 Kasım tarihlerinde gerçekleşecek olan fuar, spesifik kimyasallar, genel kimyasallar, petrokimyasallar, laboratuvar ölçüm cihazları, proses ve otomasyon teknolojileri, paketleme, geri dönüşüm ve çevre teknolojileri gibi sektörlerdeki en son yenilikleri ve çözümleri sunacak.
Interdye & Textile Printing Eurasia Fuarı, Bölgesinin bu alandaki en kapsamlı etkinliği olarak dikkat çekiyor. Tekstil boyaları ve baskı kimyasalları sektöründe faaliyet gösteren firmalar için vazgeçilmez bir buluşma noktası olan fuar, doğal boyalar, biyolojik olarak parçalanabilen kimyasallar ve su tasarrufu sağlayan teknolojiler gibi sürdürülebilir çözümleri ön plana çıkaracak.
Turkchem Eurasia: www.turkchem.com.tr
Interdye & Textile Printing Eurasia: www.interdyeprinting.com
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Pluxee Türkiye’nin ana sponsorlarından olduğu, Türkiye İnsan Yönetimi Derneği (PERYÖN) tarafından düzenlenen 32. İnsan Odağında Yönetim Kongresi 5-6 Kasım tarihlerinde Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde gerçekleşti. Çalışma hayatında ve insan kaynağı yönetiminde küresel trendlerin ele alındığı ve Türkiye’nin önde gelen markalarının desteklediği kongrenin konuşmacıları arasında Pluxee Türkiye CEO’su Eda Uluca Özcan ve Pluxee Türkiye CHRO’su Feride Düzduran Gündüz de yer aldı.
“Mutlu bir dünya için çalışan mutluluğunu sağlamak gerek”
Kongre kapsamında “Çalışan Deneyiminin Yeni Algoritması” panelinde konuşan Pluxee Türkiye CEO’su Eda Uluca Özcan, organizasyonel başarı için şirketlerin çalışanlarını mutlu etmelerinin kritik olduğunu belirtti. Çalışan bağlılığını güçlendirmenin ancak çalışan mutluluğunu sağlayarak gerçekleştiğini söyleyen Özcan, “Çalışan deneyimi, çalışanların ilk işe alım görüşmesinden organizasyondaki son günlerine kadar yaşadıkları tüm etkileşimleri ve deneyimleri içeren bir yolculuk. Bu yolculuğu tasarlamak ise artık tüm liderlerin ortak sorumluluğu. Mutluluk da hem şirketin hem çalışanın karşılıklı ve sürdürülebilir sevgisiyle, çabasıyla, zaman zaman fedakarlığıyla ya da kendini belirli alanlarda dönüştürmesiyle oluyor. Dolayısıyla şirketlerin sadece çalışan bağlılığına değil işin kalbi olan, çalışan mutluluğuna odaklanması önemli. Şirketler, çalışanın mutluluğuna dokunduğu zaman, hem mikro anlamda insanı yani çalışanı hem de makro anlamda tüm dünyayı daha mutlu bir hale getirebiliyorsunuz” dedi.
Geleceğin kazanan stratejisi: insanı merkeze almak
Çalışan dünyasına ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Eda Uluca Özcan şunları söyledi: “İşi ele alış şeklimizde insanı merkeze almak geleceğin kazanan stratejisi olacak. Çalışanlar, zamanlarının çoğunu işlerinde geçiriyor. Bu nedenle çalıştıkları şirketlerin, onların iyi ya da kötü günde yanında olacağını bilmeleri büyük önem taşıyor. Bu noktada farklı araçlarla, yan haklarla çalışanlarımızın yanında olduğumuzu hissettirmemiz önemli. Geleceğin çalışma dünyasını anlamak için bir diğer önemli alan ise teknoloji entegrasyonu ve yapay zekâ. Yapay zekâ bu kadar hızlı gelişirken ve çalışma hayatımızı dönüştürürken bambaşka yan haklar da ortaya çıkacak. Çalışan deneyimini yeni teknolojilerle birlikte yeniden tasarlamamız gerekecek.”
“Tüm liderlerin çalışanın hayatına dokunması gerekiyor”
İnsan kaynaklarının değişen ve dönüşen fonksiyonu üzerine görüşlerini katılımcılarla paylaşan Pluxee Türkiye CHRO’su Feride Düzduran Gündüz ise şu değerlendirmede bulundu: “Çalışan deneyimini iyileştirmek için hayatı bütünsel olarak ele almak, sadece mesai saatlerine değil, bir günün 24 saatine değer ve anlam katmak oldukça önemli. Nasıl kendi özel yaşam alanımız sadece dört duvardan ibaret değilse bir şirket de yalnızca ofisten, görevlerden ve projelerden ibaret değil. Bir liderin görevi de bu alanın duygusal iklimini doğru şekilde yönetmek; yalnızca performans beklentisi koymak değil, aynı zamanda çalışanların mutlu ve üretken hissetmelerini sağlamak için onlara alan açmak. Burada sadece insan kaynakları liderleri değil, tüm liderlerin çalışanların hayatına dokunması, dönüşümü desteklemesi ve benimsemesi kritik. CEO’ların ajandasında çalışan deneyimi başlığının da bulunduğu organizasyonlarda, kurum kültürü de dahil olmak üzere organizasyon genelinde dönüşüm yüzde 50 daha hızlı oluyor; bu da sürdürülebilir büyüme ve başarıyı beraberinde getiriyor.”
“İK sorumluluklarının yüzde 60’ı strateji odaklı olacak”
İnsan kaynaklarının değişen ve dönüşen fonksiyonu üzerine görüşlerini katılımcılarla paylaşan Feride Düzduran Gündüz; “Organizasyonları geleceğe hazır hale getirebilmek için insan kaynakları liderlerinin bugünkü ve gelecekteki ihtiyaçları masaya yatırarak beceri ve yetkinlikler üzerine analiz ve planlarını, şirket liderleri ile yapmaları gerekiyor. İK profesyonellerinin CEO’lara danışmanlık rolünü üstlenmeleri önem taşıyor. İnsan kaynakları fonksiyonu ve özellikle yetenek yönetimi artık çok daha stratejik bir başlık. Eskiden İK sorumluluklarının yüzde 20’si strateji odaklı iken önümüzdeki dönemde bu oranın yüzde 60’a ulaşması bekleniyor. İnsan kaynaklarının bu değişen rolü doğrultusunda hem kendi hem de yönettiği iş gücünün yetenek ve yetkinliklerini geliştirmesi oldukça önemli. Her İK profesyonelinin liderlik, kültür dönüşümü, stratejik iş gücü planlaması, yapay zekâ ve dijital okuryazarlık, kişiselleştirilmiş deneyim konularında bir yol haritasının olması gerektiğine inanıyorum” dedi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Uluslararası danışmanlık, denetim, güvence, strateji, kurumsal finansman ve vergi hizmetleri şirketi EY (Ernst&Young)'ın 2024 Küresel Kurumsal Raporlama Araştırması, yapay zekâ teknolojisinin finansal ve finansal olmayan raporlama süreçleri üzerinde kritik bir rol oynadığını gösteriyor. 2.000'den fazla finans lideri ve 815 yatırımcının katılımıyla gerçekleştirilen araştırma, işletmelerin yapay zekâyı veri doğruluğunu artırmak ve raporlama şeffaflığını sağlamak için nasıl önemli bir araç olarak benimsediğini ortaya koyuyor. Katılımcıların %57'si yapay zekânın raporlama güvenilirliğini artırmada kilit bir rol oynayacağını belirtirken, bu oran şirketlerin teknolojiye olan güveninin giderek arttığını gösteriyor.
Sürdürülebilirlik hedefleri ve "greenwashing (yeşil aklama)" algısı üzerine endişeler artıyor
Araştırma, finans liderlerinin %96'sının, finansal olmayan veri güvenilirliği konusunda endişe taşıdığını ortaya koyuyor. Bu durum, işletmelerin etkili karar alma süreçlerini desteklemek için gerekli olan verilerin güvenilirliğinin sorgulanmasına yol açıyor. Katılımcıların %39'u veri formatlarındaki tutarsızlıklardan, %35'i ise veri uyumsuzluklarından şikâyet ediyor. Bu durum, uluslararası sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada önemli bir engel oluşturuyor.
Aynı zamanda, finans liderlerinin %55'i, sektörlerinde "greenwashing (yeşil aklama)" algısının mevcut olduğunu ve bu durumun finansal olmayan raporlamanın güvenilirliğini zedeleyebileceğini düşünüyor. Yatırımcıların %78'i, yeni raporlama düzenlemelerinin şirketlerin sürdürülebilirlik açıklamalarının doğruluğu ve karşılaştırılabilirliği üzerinde olumlu bir etki yaratacağına inanıyor. Ancak, finans liderleri bu yeni düzenlemelerin getireceği maliyetlerin ve karmaşıklıkların kendileri için zorluk teşkil edeceğini ifade ediyor; %55'i bu maliyetlerin yük getireceğini, %44'ü ise yeni kurallara uyum sağlamanın oldukça karmaşık olacağı görüşünde.
Yapay zekâ ile geleceğe yönelik umutlar ve beklentiler yükseliyor
Araştırmaya katılan finans liderlerinin bir kısmı, yapay zekânın bu sorunların üstesinden gelmede bir çözüm sunabileceğini belirtiyor. AI, veri analitiğini zenginleştirerek kurumsal raporlamayı dönüştürme potansiyeline sahip olurken, özellikle, yatırımcıların %57'si, yapay zekânın finansal ve finansal olmayan raporların güvenilirliğini değerlendirmede çok yararlı bir araç olabileceğini düşünüyor. Bununla birlikte, finans liderlerinin %43'ü yapay zekâ kullanımına hevesli olsa da %29'u teknolojinin riskleri daha iyi anlaşılmadan bu konuda beklemeyi tercih ettiklerini ifade ediyor.
EY'ın 2024 Küresel Kurumsal Raporlama Araştırması, finansal olmayan verilerin güvenilirliği ile ilgili artan endişeleri ve yapay zekânın bu sorunları aşmadaki potansiyelini de gözler önüne seriyor. Şirketler, bu dönüşümü sağlamanın yollarını ararken, teknolojiye yatırım yapmanın yanı sıra, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için gerekli olan verilerin doğruluğunu ve güvenilirliğini artırmak adına etkili stratejiler geliştirmek durumunda kalacaklar.
EY Türkiye Finansal Muhasebe ve Danışmanlık Hizmetleri Şirket Ortağı Ozan Özarıkça araştırmayla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: "Günümüzde finansal olmayan verilerin güvenilirliği, yatırımcılar ve diğer paydaşlar için giderek daha fazla önem kazanıyor. Yapay zekâ, bu verilerin doğruluğunu artırmak ve raporlama süreçlerinde şeffaflığı sağlamak için kritik bir araç olarak öne çıkıyor. Ancak, yapay zekânın etkili bir şekilde uygulanabilmesi için, şirketlerin doğru veri yönetim sistemlerine sahip olmaları ve bu teknolojiyi mevcut iş süreçleriyle entegre etmeleri gerekiyor. Bu bağlamda, finans liderlerinin yapay zekâyı kullanma konusundaki kararlılığı, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşma yolunda büyük bir fark yaratabilir."
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Marmara Bölgesi'nde beklenen büyük depreme yönelik İstanbul Avrupa Yakası'nın elektrik altyapısını güçlendirme yönünde çalışmalarına devam eden Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. (BEDAŞ), İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ile önemli bir iş birliğine imza attı. Protokole göre, BEDAŞ, ABE Teknoloji A.Ş. ve İTÜ MATAM (İstanbul Teknik Üniversitesi Marmara Aktif Fay Tehlike ve Risk Uygulama Araştırma Merkezi) tarafından Prof. Dr. Cenk Yaltırak yürütücülüğünde geliştirilen "MASS Haberleşme Protokolüne Uyumlu Deprem İvmeölçer Sensörü Geliştirilmesi Projesi" ile gerçek zamanlı olarak toplanan ivmeölçer verileri kaydedilecek. Ardından elde edilen bu veriler bilimsel analizlerle değerlendirilerek deprem risk haritaları çıkarılacak ve gerekli adımlar atılacak.
İstanbul'un enerji altyapısının depreme karşı çok daha güçlendirilmesini sağlayacak proje ile ilgili 5 Kasım Salı Günü İTÜ Ayazağa Kampüsü'nde düzenlenen imza töreni İTÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan Mandal ve BEDAŞ Genel Müdürü Murat Yiğit ve çok sayıda davetlinin katılımı ile gerçekleştirildi.
Törende konuşan İTÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan Mandal, "BEDAŞ ile birlikte deprem araştırmalarında yenilikçi teknolojilerin kullanılması amacıyla Türkiye'de örnek teşkil edebilecek bir protokole imza attık. Bu protokolle olası Marmara Depremi'ne hazırlıklı olmak, tehlike ve risk analizlerini doğru verilerle elde etmek amacıyla MASS protokollü sayaçlar ile çalışacak bir ivmeölçer ve sismik hız ölçer prototipi kullanılacak. Bilim temelli çözümler üreten bir araştırma üniversitesi olarak, bu tür ivmeölçerlerin kamu ve enerji kuruluşlarıyla birlikte geliştirilmesi, yapay zekâ ile sürekli izlenen geniş bir ağ haline getirilmesi ve toplumun doğru verilerle bilgilendirilmesini çok kıymetli buluyoruz. Yapay zekâ yöntemiyle tespitte bulunup, gelecek odaklı, bilim ve teknoloji temelli bir çözüm üretme noktasında gereğini yapacak bu iş birliği için BEDAŞ'a teşekkür ediyoruz. Veri yönetimi yaklaşımıyla yapay zekâyı en üst düzeyde kullanmak ve yapay zekâ ile bilgiyi kıymetlendirmek de çok önem taşıyor. Türkiye'de bilgi üreten kurumların başında gelen İstanbul Teknik Üniversitesi ile bu süreci yürütmeleri çok kıymetli. Konu toplumsal açıdan da önemli, bunun topluma aktarılması önemli. Toplumun gerçekten doğru bilgiye ihtiyacı var. İTÜ'de sadece deprem sonrası için değil depremden önce tehlike ve risk analizini yapabilecek çok değerli bilim insanlarımız var. Günümüzde en kıymetli olan şey veri. Dolayısıyla bu veriyi de üretecek olan, donanımlar, cihazlar. İTÜ MATAM'ın (İstanbul Teknik Üniversitesi Marmara Aktif Fay Tehlike ve Risk Uygulama Araştırma Merkezi) en önemli girdisi de veridir. Veri olmadan gerekli bilgiyi üretmek ve doğru şekilde kullanmak mümkün değil. Biz BEDAŞ üzerinden o verilere ulaşmış olacağız. İlk etapta 50 adet üretilmesi planlanan deprem ivmeölçer cihazı sayısı İstanbul'da 1500'lere çıkacak daha sonra tüm Türkiye'ye yaygınlaştırılması söz konusu olabilecek. Dünyada deprem ile gündem olan birçok yere de bu sistemi teknoloji ve bilgi aktarma anlamında paylaşıyor olacağız. Bu cihazların bize bilgi ve veri sağlayacak olması çok önemli. Ne kadar çok veriye ulaşabilirsek, gelecekte o kadar fazla riski azaltacak önlemler alabiliriz. Üzerimize düşen sorumlulukla, hocalarımızla, tüm ekibimizle bu çalışmayı en iyi şekilde değerlendirip en uygun çözümü üretmeye çalışacağız. Başta projeyi yürüten Cenk hocamız olmak üzere bu çalışmanın içinde yer alan arkadaşlarımıza teşekkür ederim," değerlendirmesinde bulundu.
"TRAFO MERKEZLERİNİN DEPREME DAYANIKLILIĞI BELİRLENECEK"
Deprem gibi büyük afetlere karşı dağıtım şirketlerinin envanterinde bulunan trafo ve dağıtım merkezleri, bina altı trafo yerleşimlerinin sağlamlığı ve mukavemetleri hakkında bilgi sahibi olmalarının önemine dikkat çeken BEDAŞ Genel Müdürü Murat Yiğit de törende yaptığı konuşmada, "Mevcut şebeke altyapımızın depreme karşı hasar riskini bilmek, yatırım planlarında zemin ve yapısal riskleri göz önünde bulundurmak, deprem riski olan bölgelerde daha hızlı aksiyonlar almak, olası bir deprem durumunda elektrik dağıtım altyapısının çökmemesi için büyük önem taşıyor. Görev sahamızda bulunan trafo merkezlerinin yüzde 10'unu bina altı trafolar oluşturmakta. Marmara Bölgesi'nde beklenen büyük deprem anında kritik noktalarda trafo merkezlerinin yıkılması veya ciddi hasar görmesinin şebekeyi etkilemesine karşı AR-GE birimimiz ile İTÜ MATAM (İstanbul Teknik Üniversitesi Marmara Aktif Fay Tehlike ve Risk Uygulama Araştırma Merkezi) ortak bir proje geliştiriyoruz. Trafo merkezlerinde karot örneği alınması ve zemin etüdü yapılması yerine deprem ivmeölçer sensörler yerleştirilmesi ile trafo merkezinin deprem dayanımı ve mukavemeti hakkında önceden ve daha kısa zaman içinde bilgi sahibi olacağız. Teknolojinin ve yeni fikirlerin değerini çok iyi bilen bir Şirket olarak bu projede emeği ve katkısı olan İTÜ camiasına, AR-GE ekibimize ve projemizi AR-GE olarak kabul edip destekleyen EPDK'ya (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu) çok teşekkür ediyorum" dedi.
PROJE KAPSAMINDA 50 ADET İVMEÖLÇER SENSÖR GELİŞTİRİLECEK
İki kurum arasında imzalanan protokol kapsamında, yabancı muadillerine kıyasla daha üstün özelliklere sahip, maliyet açısından verimli, dağıtım şebekesine uygun yerli üretim MASS Haberleşme Protokolüne uyumlu 50 adet deprem ivmeölçer sensörü geliştirilecek. Sensörlerden elde edilen ivme verileri, yüksek işlem kapasitesine sahip süper bilgisayarlarla analiz edilerek deprem risk haritası üzerine işlenecek ve risk sınıfları gözlemlenebilecek. Bu sayede, BEDAŞ saha envanteri için deprem risk bilgisine ulaşılabilecek. Yine bir deprem sırasında yayılan ilk dalga olan P-dalgasının analiz edilmesi ile sayaç dışı orta gerilim kesici ekipmanlarına enerji kesme sinyali gönderebilmesi de araştırılacak.
DEPREME KARŞI NASIL BİR FAYDA SAĞLAYACAK?
MASS Haberleşme Protokolü entegrasyonlu deprem ivmeölçer cihazı devre kartının tasarlanmasını öngören projeyle, sensörlerden toplanan verilerin, yüksek işlem gücü kapasiteli süper bilgisayarlar ile anlamlandırılması ve harita üzerinden işlenmesi hedefleniyor. Bu arada geliştirilecek olan ivmeölçer cihazların, RS485, Ethernet, seri haberleşme gibi bağlantı yöntemleri ile endüstriyel standartlar içerisinde MASS Haberleşme protokolü ile entegre çalışması da planlanıyor.
MASS Pro sayaçlarının bulunduğu, sürekli deprem riski taşıyan bir bölgede kurulacak bir ağ ile ivmeölçerlerin parsel ve dağıtım şebekesi unsurlarının deprem etkilerini yüksek hassasiyetle ölçmesine olanak tanıyacak olan proje; olası yıkıcı bir deprem meydana gelmeden önce, BEDAŞ'ın dağıtım sürekliliğini sağlamak amacıyla dağıtım şebekesi bileşenlerinin yerleştirilmesi, deplase edilmesi ve yatırım planlaması gibi konularda önemli avantajlar sunacak. Ayrıca, bir deprem dalgasının etkisi, zemin ve bina etkileşimleri ile birlikte sayısal verilere dönüştürülebilecek. Böyle bir sistem aracılığıyla gerçekleştirilecek ölçümler, senaryo depremler için gerçekçi verilerle özel azalma ilişkileri üretmeye olanak tanıyacak. Böylece zemin ve bina, senaryo depremler karşısında bilgisayar ortamında test edilerek uygun önlemlerin alınması kolaylaşacak
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Cüzdan ve POS hizmetlerinde yenilikçi ürünler, pürüzsüz hizmet anlayışı ile müşterilerine çözümler sunan PayCO, müşteri sayısını, işlem adetlerini ve işlem hacmini katlayarak büyümeye devam ediyor. 2023 yılında faaliyetlerine başlayan PayCO, 2024 yılı hedeflerini aşarak beklentinin üzerinde büyüme performansı sergiledi.
PayCO Genel Müdür Yardımcısı Cüneyt Karol, yeni müşteri sayısında %213 ve işlem hacminde %402 oranında büyüme sağladıklarını açıklayarak, "Bu güçlü artışlar, PayCO'nun müşterilere yenilikçi çözümler sunma misyonuyla uyumlu bir gelişimi gösteriyor. Cüzdan uygulamamızı baştan sona yenileyerek müşteri ihtiyaçlarına yönelik cüzdana iade (cashback) çözümleri sunduk. Bu yeniliklerle birlikte işlem hacmimizi artırmayı başardık. POS işlem hacmimiz hedeflerimizin üzerinde bir başarı gösterdi. POS tarafında, 12 banka anlaşması ve 9 farklı kart programı ile tek çekim ve taksitli tahsilatlar için altyapı kurulumlarını tamamladık. Fiziki POS, Sanal POS ve link ile ödeme seçenekleri sunarak müşteri beklentilerine uygun katma değerli çözümler geliştirdik." şeklinde konuştu.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Avrupa’nın en büyük kahve zinciri Costa Coffee, lezzetli atıştırmalıkları ve imza kahveleriyle herkesi yeni durağı Tema World’e davet ediyor.
Kahve alanındaki uzmanlığı ile tanınan Costa Coffee, Tema World’de açıldı. Bu açılışla beraber 9 mağazaya ulaşan Costa Coffee, benzersiz kahve çeşitleri ve atıştırmalıklarıyla tüm kahve severlere keyifli bir atmosfer sunuyor.
Her kahve bardağının mutluluk getirdiğine inanan Costa Coffee, özel kahve çekirdekleri ile lezzeti ön planda tutuyor. Kahve alanında 50 yılı aşan uzmanlığa sahip Costa Coffee’nin zengin yiyecek menüsünde ise Limonlu Cheesecake, Profiterollü Pasta ve Tiramisu gibi tatlı çeşitleri kahvenin yanına eşlik eden tatların başında geliyor.
Menüsünde sadece Rainforest Alliance sertifikalı kahve çekirdekleri kullanan Costa Coffee, Boyner İstinyePark İstanbul, Boyner Cadde, Boyner Pangaltı, Ankara Acity AVM, Ankara AnkaMall, İstanbul Hilltown AVM, Antalya Land of Legends, Bodrum Midtown’dan sonra şimdi de Tema World’e misafirlerini bekliyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Kahramanmaraş ve Adıyaman'daki tüketicilerine kaliteli ve kesintisiz enerji arzı sağlama misyonuyla hizmet veren AKEDAŞ Elektrik Dağıtım A.Ş., ARGE merkezinde geliştirdiği yeni İHA’yı tanıttı. Elektrik dağıtım şirketlerindeki maaliyeti büyük oranda düşürdüğü belirtilen İHA, yüzde 100 yerli olarak üretildi. Özellikle deprem bölgesinde hasar alan elektrik şebekelerinin yeniden yapılandırılması çalışmaları kapsamında bir yenilik olarak İHA’yı geliştiren şirket, İHA ile elektrik arızalarına daha kısa sürede müdahale edilmesine imkân tanıdı.
Sorunlara anında müdahale edilmesine olanak tanıyor
Özellikle dağlık ve kırsal kesimlerde, kötü hava şartlarında elektrik arızalarını tespit etmek epey vakit alabiliyor. AKEDAŞ’ın geliştirdiği İHA, dronalar ile 7-8 saat süren araştırmaların süresini hızı sayesinde 15 dakikaya kadar indirebiliyor. Bu da hem arızanın hızla giderilerek tüketicinin mağduriyetini önlüyor hem de elektrik dağıtım şirketinin anında sorunlara müdahale etmesine olanak tanıyor. Yerli ve milli olan İHA’nın yazılımı dahil tüm içeriği AKEDAŞ’ın AR-GE ekibi tarafından geliştirildi. Ayrıca İHA, makine öğrenmesi sayesinde kendini de geliştirebiliyor. İHA’nın bakım ve onarımı da ekip tarafından yapılabiliyor. Bu da elektrik dağıtım şirketlerinin ekstra bakım ve onarım maaliyetlerini düşürüyor.
“Yeni yatırımlarla enerji altyapımızı güçlendiriyoruz”
AKEDAŞ Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürü Mehmet İlbasan, İHA’nın sürdürülebilirliğe de katkı sunduğunu belirterek şunları söylüyor:
“Özellikle asrın felaketi olarak nitelenen ve merkez üssü Kahramanmaraş olan depremler ile elektrik şebekemiz ve altyapımız ciddi oranda hasar almıştı. Şirketimiz oldukça hızlı bir biçimde reaksiyon göstererek hizmet bölgemizde ilk üç gün içerisinde elektrik şebekemizi ayağa kaldırmış ve bölgemize yüzde 90 oranında enerji dağıtımı yapabilir duruma gelmiştik. Deprem felaketinin üzerinden geçen süreçte de hem deprem kaynaklı hasarların giderilmesi hem de yeni yatırımlarla enerji altyapımızın güçlendirilmesi adına çalışmalarımızı aralıksız olarak devam ettiriyoruz. Bu süreçte arıza tespitlerinin yanı sıra elektrik şebekemiz ile ilgili saha keşiflerinde AR-GE Merkezimiz tarafından geliştirilen İnsansız Hava Aracımız (İHA) iş ve işlemlerimizi hızlandırmanın yanı sıra sürdürülebilirlik açısından da bizlere avantaj sağlıyor. Herhangi bir elektrik arızası meydana geldiğinde dağıtım şirketleri arızayı bulmak üzere bölgeye ekip gönderiyor. Arıza noktasının tam olarak tespit edilebilmesi adına saha taramaları için arızanın olduğu bölge üçe ayrılarak, ayrılan üç alana da ayrı ekipler gönderiliyordu. Ancak İHA ile bu durum ortadan kalkıyor. İHA ile tüm bölge hızlıca taranıp arızanın olduğu yer belirlendiği için arızanın olduğu alana doğrudan ekip yönlendirilebiliyor. Böylece hem ekip arıza noktasına doğrudan giderek daha az karbon salınımı yapmış oluyor hem de maaliyet düşüyor. Ayrıca elektrik kesintisinden kaynaklı teknik kayıplar minimuma indirilmiş oluyor. Bununla birlikte ülkemiz için büyük önem arz eden kaynak kullanımı yapılarak üretilen elektriğin israf olmasının önüne geçilmesine katkı sağlıyor. İHA tüm bu süreçleri hızlandırarak sürdürülebilirliğe de katkı sunmuş oluyor.”
AKEDAŞ Elektrik Dağıtım A.Ş Hakkında:
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile EPDK Yönetmelik ve mevzuatlarına bağlı olarak hizmet veren Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'na (EPDK) bağlı olan AKEDAŞ Elektrik Dağıtım A.Ş., Kahramanmaraş ve Adıyaman illerinde elektrik dağıtım hizmeti sunmaktadır. 2011 yılının ocak ayında kurulan şirket, bölgedeki 750 binden fazla tüketiciye elektrik arzı sağlamaktadır. Kahramanmaraş ve Adıyaman illerinin elektrik dağıtım işinin işletme hakkını özelleştirme kapsamında devralan Kipaş, Arsan, İskur ve Nazar konsorsiyumu tarafından kurulan AKEDAŞ Elektrik Dağıtım A.Ş.; hizmet kalitesi, performansı, yenilikçiliği ve sürdürülebilir gelişim dinamizmiyle sektöründe daima lider ve iz bırakan bir kuruluş olma vizyonuyla hizmet vermektedir. Kahramanmaraş’ta yaklaşık 520 bin, Adıyaman’da ise 223 bine yakın aboneye hizmet veren AKEDAŞ Elektrik Dağıtım A.Ş., her iki ilde de toplamda 1.200 sanayi tesisine üretim faaliyetleri için elektrik temin etmektedir. Arıza, bakım-onarım, yatırım, bağlantı, açma-kesme ve ilk bağlantı sayaç işlemleri gibi sahada destek gerektiren işleri üstelenen AKEDAŞ Elektrik Dağıtım A.Ş., hizmet kalitesi ve tüketici memnuniyeti kapsamında, yenilikçi yaklaşım ve sürdürülebilir gelişim anlayışını benimsemektedir.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Mattel’in alt markası Barbie, 65. yıl dönümünü, dünya çapında ilham veren kadınların hikayelerinden oluşan özel bir kitapla kutluyor. 'My Barbie Story' adıyla yayımlanan kitap, Barbie’nin yıllar boyunca insanlara ilham veren mirasını simgeliyor. Kitabın satışından elde edilen tüm gelirler, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlenmesi için çalışan UN Women UK’ye bağışlanacak.
Mattel, Barbie’nin 65. yıl dönümünü ve Uluslararası Kız Çocukları Günü’nü markanın yıllardır süregelen etkisini ve ilham verici yolculuğunu anlatan 'My Barbie Story' adlı kitabıyla kutluyor. Kitapta Barbie’nin hayal gücü ve sınırsız olanakları nasıl simgelediği tanınmış isimlerin hikayeleriyle anlatılıyor. Kitabın satışından elde edilen gelirler, Barbie Dream Gap Projesi çerçevesinde kız çocuklarının potansiyellerine ulaşmalarına engel olan toplumsal faktörlerin ortadan kaldırılmasını amaçlayan UN Women UK’ye bağışlanacak.
Kitapta yer alan isimler arasında dünya genelinde başarılarıyla tanınan sanatçılar, sporcular ve aktivistler bulunuyor. Türkiye’den Dünya ve Avrupa şampiyonu yüzücü Sümeyye Boyacı ve eski Milli Rüzgâr Sörfçüsü Çağla Kubat’ın da hikayelerinin yer aldığı bu kitap, Barbie’nin sanat, spor ve bilim gibi alanlarda yarattığı kalıcı etkiyi vurguluyor. Kitapta ayrıca, Dame Helen Mirren, Claudia Schiffer, Adwoa Aboah, Samantha Cristoforetti gibi uluslararası ünlüler isimler de kendi Barbie hikayelerini paylaşıyor.
‘My Barbie Story’yle Sınırsız Olasılıkları Kutluyoruz
Mattel Barbie Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Oyuncak Bebekler Küresel Başkanı Krista Berger, konuyla ilgili, “Barbie'nin 65. yıldönümünü kutlarken, ‘My Barbie Story’ ile Barbie'nin nesiller boyunca ilham verdiği hayalleri ve sınırsız olasılıkları ortaya koyuyoruz. Kişisel hikayelerin birleşmesiyle oluşan bu kitap, kadınların yıllardır kendini ifade etmenin sembolü olarak gördüğü Barbie’yle paylaştıkları benzersiz bağı vurguluyor. Elde edilen gelirle UN Women UK'i destekleyerek, dünyanın her yerinden kız çocuklarını sınırsız potansiyellerine inanmaları için güçlendirme misyonumuzu sürdürüyoruz” dedi.
UN Women UK İcra Direktörü Tabitha Morton ise, “Barbie’nin ilham veren mirasıyla böylesine önemli bir projede yer almak bizim için oldukça heyecan verici. Bu kitap sayesinde, UN Women programlarımız aracılığıyla toplumsal cinsiyet eşitliğini ve kadınların güçlenmesini desteklemeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
'My Barbie Story' kitabı, Amazon’da satışa çıktı. Barbie, hayranlarını #mybarbiestory etiketiyle kendi Barbie hikayelerini paylaşmaya da davet ediyor.
Barbie Dream Gap Projesi Hakkında: Barbie Dream Gap Projesi, kız çocuklarının potansiyellerine ulaşmalarını engelleyen sosyal faktörleri aşmalarını hedefleyen küresel bir girişimdir. Bu proje kapsamında, Barbie markası, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kız çocuklarının güçlenmesi için UN Women UK’ye katkıda bulunuyor.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.