Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Turkcell mağazaları ve Pasaj üzerinden satışa sunulan Watch 4 Pro, kontratlı veya peşin satın alma seçeneklerinin yanı sıra, avantajlı tekliflerle kullanıcıları bekliyor. Cihazı satın alan kullanıcılar, Turkcell eSIM aktivasyonunu, HUAWEI Sağlık uygulaması veya Turkcell mağazaları aracılığıyla kolayca gerçekleştirebiliyor.
Akıllı sağlık asistanı
HUAWEI Watch 4 Pro, gelişmiş sağlık takip özellikleriyle de dikkat çekiyor. Cihaz, HUAWEI'in geliştirdiği TruSeen 5.0+ teknolojisi ile donatılmış olup, kalp atış hızı, EKG ve solunum kontrolü gibi önemli sağlık göstergelerinin izlenmesini sağlıyor. Bu özellikler, kullanıcıların kalp ritmi, arteriyel sertlik ve solunum fonksiyonları gibi sağlık durumlarını yakından takip etmelerine yardımcı oluyor. Özellikle kalp sağlığı konusunda hassas olan kullanıcılar için önemli bir avantaj sunan Watch 4 Pro, düzensiz kalp atışı gibi riskli durumlarda kullanıcıları zamanında bilgilendirerek önleyici tedbirler almalarına imkân tanıyor.
Cihaz, uyku takibi konusunda da gelişmiş özellikler sunuyor. HUAWEI TruSleep 3.0 teknolojisi ile uyku süresi, uyku evreleri ve uyku kalitesi gibi göstergeler detaylı bir şekilde izleniyor. Bu sayede kullanıcılar, uyku düzenlerini optimize ederek daha sağlıklı bir yaşam sürmelerine yardımcı olabiliyor. Uyku takibinin yanı sıra, Watch 4 Pro'nun geliştirilmiş spor modları sayesinde kullanıcılar, koşu, yüzme ve bisiklet gibi popüler aktiviteleri de dahil olmak üzere, 100'den fazla spor modu ile performanslarını izleyebiliyor. Cihaz, 30 metreye kadar serbest dalış direncine sahip olması ve IP68 suya dayanıklılık derecesi ile sporcular ve açık hava meraklıları için ideal bir fitness arkadaşı haline geliyor.
Fark yaratan tasarım
HUAWEI Watch 4 Pro, sadece sağlık ve spor izleme özellikleri ile değil, tasarımı ile de öne çıkıyor. Havacılık sınıfı titanyum kasa ve safir cam ekran gibi premium malzemelerle üretilen cihaz, şıklığı ve dayanıklılığı bir arada sunuyor. Kullanıcılar, saat kadranındaki çeşitli tema seçenekleri ile cihazlarını kişiselleştirebiliyor. Ay ve gezegenler temalı kadranlar, saatin lüks ve modern görünümünü tamamlıyor. Ayrıca, 1,5 inç 'Düşük Sıcaklık Polikristal Oksit' (LTPO) esnek ekranı ve 1Hz enerji tasarruflu 'Her Zaman Açık Ekran' (AOD) özelliği ile saat hem enerji verimliliği sağlıyor hem de kullanıcı deneyimini üst düzeye çıkarıyor.
Uzun pil ömrü
HUAWEI Watch 4 Pro, Standart Mod'da 4,5 gün pil ömrü sunarken, Ultra Uzun Pil Ömrü Modu ile 21 güne kadar kullanım imkânı sağlıyor. Bu uzun pil ömrü, kullanıcıların cihazı sık şarj etme derdinden kurtararak, daha uzun süre kesintisiz kullanım sağlamalarına olanak tanıyor. Ayrıca, HUAWEI Watch Wireless SuperCharge özelliği ile sadece 15 dakikalık bir şarj, bir günlük kullanım için yeterli oluyor.
HUAWEI Watch 4 Pro hem tasarımı hem de sunduğu özelliklerle, kullanıcılarına günlük yaşamda ve sağlık takibinde üstün bir deneyim sunmayı hedefliyor. Turkcell eSIM desteği ile daha da güçlenen Watch 4 Pro, teknolojiyi hayatın her alanında etkin bir şekilde kullanmak isteyenler için ideal bir seçenek olarak öne çıkıyor.
Turkcell'in eSIM desteği, HUAWEI Watch 4 Pro'nun Space ve Leather versiyonları için geçerli olacak. Bu sayede kullanıcılar, her iki modelde de cep telefonuna ihtiyaç duymadan saat üzerinden Turkcell ağıyla arama yapabilecek, çağrı alabilecek ve mesaj gönderebilecek. Daha fazla bilgiye ulaşmak ve HUAWEI Watch 4 Pro satın almak için www.turkcell.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Digiturk’ün teknoloji ekibiyle birlikte 9-10 Ekim tarihlerinde Sakarya’nın Sapanca ilçesinde düzenlediği, ‘Teknoloji Ar-Ge Etkinliği’nde 5 yıllık teknolojik planlar ve yol haritası tüm detaylarıyla paylaşıldı.
Türkiye’nin lider platformu Digiturk’ün teknolojisinin sadece Türkiye’de değil, yurtdışında da kullanıldığını dile getiren beIN MEDIA GROUP CEO’su Yousef Al-Obaidly; “Teknoloji ekibi Digiturk'ün geçmişinin, bugününün ve geleceğinin arkasındaki en önemli itici güçlerden biri. 2017’de beIN MEDIA GROUP’a katılımının ardından grup şirketlerinin OTT inovasyon merkezi haline geldi. Buna örnek vermek gerekirse beIN ASYA, tüm kıtadaki tek bölgesel spor yayıncısıdır ve Digiturk tarafından desteklenmektedir. Bu ne büyük bir Türk başarı öyküsü! Buna ek olarak, TOD 2.0 projesi Orta Doğu ve Kuzey Afrika'daki milyonlarca taraftarın spor ve eğlence izleme şeklini dönüştürecek. Digiturk'ün sadece Türkiye'de değil, tüm dünyada teknoloji ihraç eden bir marka haline geldiğinin somut bir kanıtı.” dedi.
Yapay zeka tabanlı uygulamalar büyük ilgi gördü
Düzenlenen etkinlikte ev sahibi olan Digiturk Teknolojiden Sorumlu Grup Başkanı Hatice Memigüven, "Bugün ve Gelecekte Digiturk Teknolojik Gelişimleri ve Mutlu Çalışan" başlıklı sunumu ile çalışan memnuniyeti ve teknolojik gelişim arasındaki güçlü bağa vurgu yaparken; teknoloji ekibinde görevli direktörlerin, yapay zeka projeleri üzerine gerçekleştirdikleri sunumlarla yeni teknolojinin olumlu etkinlerini anlattı.
Etkinlikte sırasıyla Digiturk Pazarlama ve Satıştan Sorumlu Grup Başkanı Erem Demircan, Digiturk Eğlence İçeriğinden Sorumlu Grup Başkanı Esra Özaral Altop, Digiturk Finanstan Sorumlu Grup Başkanı Yavuz Zaman, Digiturk Spordan Sorumlu Grup Başkanı Rashed - Al Marri, Digiturk İş Geliştirme ve Stratejiden Sorumlu Kıdemli Başkanı Ayşe Ağar, Digiturk’ün gelecekteki yol haritası ve stratejilerini detaylandırıldı.
Ayrıca Digiturk Teknoloji ekibinde görevli direktörler Taylan Özsipahi, Uğur Türel, Emrullah Çobaner, Selin Başaran, Erhan Ayyıldız ve Emre Uysal gerçekleştirdikleri sunumlarla geleceğin yol haritasını paylaştılar. Digiturk bünyesinde geliştirilen önemli projelerden, TOD 2.0 ve GCP gibi dijital dönüşüm projeleri, yapay zeka tabanlı yenilikçi uygulamalar katılımcılar tarafından büyük ilgi gördü.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
USDT'nin benimsenmesi, küresel ölçekte hızla artıyor. 2024'ün üçüncü çeyreğinde elde edilen 36,25 milyon yeni kullanıcı, bu büyümenin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Her çeyrek, bir önceki çeyrekten daha fazla kullanıcıya ulaşılması, USDT'nin günlük hayatta ne kadar etkili bir araç haline geldiğini ortaya koyuyor. Bu genişleme, finansal özgürlüğü artırarak bireylerin ekonomik sistemlere daha kolay erişim sağlamasına olanak tanıyor. USDT'nin dünya genelinde benimsenmesi, finansal teknolojilerin geleceği adına umut verici bir trend yaratıyor.
USDT'nin zincir üzeri kullanımı, blockchain üzerinden kişisel cüzdanlara transfer edilmesi veya merkezi platformlardaki hesaplara yatırılması şeklinde gerçekleşiyor. Zincir dışı kullanım ise, USDT'nin merkezi platformlarda alınıp satılmasıyla ilgilidir ve bu işlemler blockchain yerine platformların sistemlerinde kaydediliyor. Tam resmi görebilmek için zincir dışı hesapların da değerlendirilmesi gerekiyor, çünkü bu hesaplar yalnızca merkezi platformlarca biliniyor. İş ortakları, zincir dışı hesapların on milyonlarca olduğunu belirtiyor; bu da gerçek USDT kullanıcı sayısının burada belirtilen rakamlardan daha yüksek olabileceğini gösteriyor.
Tether, günlük yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline geliyor
USDT, birçok blockchain üzerinde kullanılabilir olsa da en yoğun kullanım Tron, Binance Smart Chain ve Ethereum üzerinde gerçekleşiyor. Son bir yılda en hızlı büyümeyi Ethereum Layer 2 zincirleri (Optimism, Arbitrum ve Polygon) ile Avalanche ve Solana gösterdi. Ayrıca, USDT yakın zamanda TON üzerinde de kullanıma sunuldu ve altı ay içinde 3,3 milyon kullanıcıya ulaşarak yüksek hacimli bir büyüme kaydetti. Tether, milyonlarca insanın finansmana yenilikçi yollarla erişmesine yardımcı oluyor ve bu ilk Tether Insights raporu, USDT'nin hızla büyüdüğünü ortaya koyuyor. Dijital varlıklar, günlük yaşamın giderek daha ayrılmaz bir parçası haline geliyor.
Blockchain verilerini analiz ederken, Ethereum, Tron ve Binance Smart Chain gibi ağlar için Chainalysis'ten, Solana ve TON gibi ağlar için ise Artemis'ten veri alınıyor. Chainalysis, blockchain adreslerini işleten varlıkları anlamak için adresleri gruplandırır ve bu süreçte atama ve kümeleme yöntemlerini kullanır. Bu sayede zincir üzeri ve zincir dışı hesaplar arasında daha doğru bir kullanıcı değerlendirmesi yapılabiliyor. Solana ve TON gibi ağlarda ise henüz atama ve kümeleme verisi bulunmadığından, kullanıcı sayıları daha cömert tahmin edilmekte ve varlık alan adresler üzerinden değerlendirme yapılmaktadır.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Gelecek dönemde 5G ve ötesindeki ağ teknolojilerinin sektörleri ve sektörlerin iş yapış biçimlerini yeniden şekillendireceğini belirten HarmonyERP CEO'su Ahmet Enes Güneş, "5G teknolojisi, şüphesiz dijital dönüşümün en önemli itici güçlerinden biri olurken, veri aktarım hızını ve kapasitesini artırarak, düşük gecikme süreleri ve yüksek güvenilirlik sağlayacak. Bu, özellikle endüstri 4.0, akıllı şehirler gibi konularda; otomotiv, dayanıklı tüketim sektörü gibi sektörlerde inovasyonu hızlandıracak ve ciddi dönüşümler meydana getirecektir. Bununla beraber IoT teknolojisi cihazların daha verimli çalışmasını sağlayacak ve çok daha geniş bir ağ bağlantısı sunarak, sensörler ve cihazlar arasında anlık veri alışverişine olanak tanıyacak." dedi.
5G'nin ötesinde ise, 6G ve benzeri teknolojilerin, veri hızlarını daha da artırıp, daha düşük gecikme süreleri sunacağını da sözlerine ekleyen Güneş, "Sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik, uzaktan cerrahi vb. gerçek zamanlı uygulamalar mümkün hale gelecek. Bu teknolojileri dijital dönüşüme etkileri açısından değerlendirdiğimizde ise büyük ölçekli şirketlerin hayatta kalabilmesi için bu teknolojiye hızla adapte olması çok kritik olacak. Bu teknolojilerin yaygınlaşmasıyla beraber ulaşılmasını mümkün kıldığı ve kolaylaştırdığı sanal gerçeklik, IOT gibi teknolojilerin KOBİ düzeyindeki işletmelerde bile yaygınlaşmasını görebilmemiz muhtemel." şeklinde konuştu.
Dijital dönüşümde başarının sırrını da, stratejik bir planlama ve sürdürülebilir bir yaklaşım olarak açıklayan Güneş, "Entegrasyon sürecinin sorunsuz ilerlemesi için kurumların mevcut iş yapısını iyi analiz etmesi, dijital yeteneklerini anlaması ve gerekli kaynakları değerlendirmesi gerekir. Bunun yanında şirketler ve kamu kurumları, çalışanların dijital yetkinliklerini arttırmalı ve yeni teknolojilere adapte olabilmeleri için gerekli eğitimleri sağlamalı. Ayrıca, bu süreçte müşteri veya vatandaş odaklı yaklaşımı benimsemek, yenilikçi ve veri odaklı kararlar almak büyük önem taşır. Dijitalleşmeye adaptasyon sürecinde profesyonel firmalarla çalışmakta oldukça kritik." Diyerek sözlerini bitirdi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
ARED (Açıkhava ve Endüstriyel Reklamcılar Derneği), 37 ülkeden katılımcıların bir araya geldiği FESPA Genel Kurulu ve Sekreterler Toplantısı’na ev sahipliği yaparak baskı sektörünün küresel oyuncularını Türkiye’de ağırlamanın gururunu yaşadı. 17-18 Ekim tarihlerinde Antalya’da gerçekleştirilen bu prestijli etkinlikte, ARED’in 24 yıldır endüstriyel reklam ve dijital baskı sektörüne sağladığı katkılar ve uluslararası arenada Türkiye’nin önemi bir kez daha vurgulandı.
ARED (Açıkhava ve Endüstriyel Reklamcılar Derneği), 37 ülkeden katılımcıların bir araya geldiği FESPA Genel Kurulu ve Sekreterler Toplantısı’na ev sahipliği yaparak baskı sektörünün küresel oyuncularını Türkiye’de ağırlamanın gururunu yaşadı. ARED Başkanı Şahin Acar, etkinliğin açılış konuşmasında, “FESPA ailesinin bir parçası olarak 24 yıldır sektörümüze katkı sağlıyoruz ve bu yıl Antalya’da gerçekleşen bu prestijli etkinlikte, uluslararası arenada Türkiye’nin önemini bir kez daha vurguladık. Türkiye’nin 2001 yılından bu yana 23 yıldır FESPA’nın bir parçası olması bizim için büyük bir onur. 2013’ten bu yana FESPA Eurasia fuarını başarılı bir şekilde düzenliyoruz ve bugün Antalya’da 37 ülkeden temsilcileri ağırlayarak sektörümüzü global arenada temsil etmekten büyük gurur duyuyoruz,” dedi.
Toplantıya Almanya, Avustralya, Hindistan, Güney Afrika, Japonya, Meksika, Sri Lanka ve ABD gibi ülkelerin de dahil olduğu toplam 37 önemli pazardan sektör temsilcileri katıldı. Etkinlikte, dijital baskı teknolojilerinin geleceği, sürdürülebilir baskı çözümleri ve pazar genişleme stratejileri gibi kritik konular ele alındı. Bu toplantılar, baskı endüstrisindeki küresel gelişmelere ışık tutarken, Türkiye'nin baskı sektörü oyuncularının uluslararası arenadaki rolünü güçlendirdi.
Katılımcılar, Antalya’nın kültürel ve tarihi güzelliklerini keşfetme fırsatı bulurken, sektördeki iş birliklerinin gelişmesine katkı sağlayan sosyal etkinliklerle de bağlantılarını güçlendirdiler. Türkiye pazarı, uluslararası baskı sektörünün dikkatini çekmeye devam ederken, bu tür etkinlikler sektörün büyümesine ivme kazandırıyor.
ARED hakkında:
Açıkhava ve Endüstriyel Reklamcılar Derneği (ARED), 2000 yılından bu yana Türkiye’de endüstriyel reklam ve baskı sektörünün gelişimine öncülük etmektedir. Üyeleri arasında sektördeki lider firmaları barındıran ARED, sektörel eğitim, standardizasyon ve ulusal ile uluslararası iş birlikleri gibi birçok alanda aktif rol almaktadır. 24 yıldır sektöre yön veren çalışmalarıyla ARED, global baskı federasyonu FESPA ile iş birliği yaparak Türkiye'yi uluslararası arenada başarıyla temsil etmektedir. Ayrıca ARED, FESPA ile ortaklaşa olarak 2013 yılından bu yana Avrasya bölgesinin en büyük baskı fuarı olan FESPA Eurasia’yı düzenlemektedir.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Geleneksel Antalya Sigorta Fuarı ve Kongresi, bu yıl 3-5 Ekim 2024 tarihleri arasında Nest Kongre Merkezi’nde gerçekleşti. Fuarın en dikkat çeken yeniliklerinden biri, RS Otomotiv Grubu’nun sigorta sektörüne sunduğu yeni ve inovatif çözüm SigortaAcentesi.com platformunun tanıtımı oldu. Yoğun ilgi gören bu lansman, RS Otomotiv Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ünal Ünaldı ve RS Otomotiv Grubu Teknolojiden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi, aynı zamanda SigortaAcentesi.com Genel Müdürü Bilal Türkmen tarafından gerçekleştirildi.
Acentelerin dijitale açılan köprüsü olacak
RS Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Ünal Ünaldı, platformun önemine şu sözlerle dikkat çekti: “SigortaAcentesi.com, acentelerimizin dijital dünyada güçlü bir varlık göstermelerine imkân tanıyan bir köprü. Amacımız, onların müşteri portföylerini koruyarak dijital rekabet karşısında konumlarını güçlendirmek.”
Tanıtım sırasında, SigortaAcentesi.com'un bir acente ya da broker olmadığının, aksine sigorta acenteleriyle dijital kanallar aracılığıyla sigorta almak isteyen müşterileri buluşturan tarafsız bir platform olduğunun altı çizildi. Dijitalleşen dünyada sigorta acentelerinin rekabet gücünü artırmak ve dijital kanallardan yeni müşteriler kazandırmak, platformun misyonu olarak öne çıkıyor.
SigortaAcentesi.com Genel Müdürü Bilal Türkmen ise yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: “Dijital kanalların sigorta sektöründeki payı hızla büyüyor. SigortaAcentesi.com, acentelerimizin bu büyüyen dijital pazardan hak ettikleri payı almalarını sağlamak ve onları dijital rakiplerle rekabet edebilecek güce kavuşturmak için geliştirildi.”
Acentelere ek gelir fırsatı
RS Otomotiv Grubu’nun desteğiyle platforma üye olan acenteler, sigorta hizmetlerinin yanı sıra mevzuata uygun ek gelir fırsatlarından da yararlanabiliyor. Bu yeni gelir modelleri, acentelerin müşteri portföylerini genişletme ve dijital dönüşüme uyum sağlama yolunda önemli bir adım olarak öne çıkıyor.
Dijital rekabete karşı güç birliği
Bilal Türkmen, dijital rakiplerin acentelere oranla 400 kat daha büyük pazarlama bütçelerine sahip olduğuna vurgu yaparak şunları ekledi: “SigortaAcentesi.com, acentelerimizin kaynaklarını bir araya getirerek bu devasa bütçe farkını dengelemeyi ve hatta aşmayı hedefliyor. Gelecek dönemlerde, acentelerimize sunduğumuz hizmet yelpazesini daha da genişletmeyi planlıyoruz.”
Sigorta sektöründen büyük ilgi
SigortaAcentesi.com'un tanıtımı, fuara katılan sigorta sektörü profesyonelleri ve acenteler tarafından büyük bir heyecanla karşılandı. Dijitalleşme çağında sigorta acentelerine yeni fırsatlar sunan bu platform, sigorta sektörünün ve acentelerin geleceği için önemli bir adım olarak değerlendirildi ve fuar süresince çok sayıda acente, üye olarak bu platforma olan inancını ortaya koydu.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
İstanbul’un sıfır noktası olarak tabir edilen Tarihi Yarımada’da iki otelle faaliyet gösteren Levni Grup, turizmde dünyanın en büyük gruplarından Accor ile işbirliği yaparak Levni Hotel Istanbul Handwritten Collection’ı da hayata geçirdi. Otelin, Accor Grubu'nun koleksiyon ve butik konseptte Türkiye, Orta Doğu ve Afrika'daki ilk oteli olduğunu belirten Levni Hotels Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Karacabay, İstanbul’a böyle bir değer kazandırmaktan büyük gurur duyduklarını söyledi. Turizmde 2024 yılı çok iyi gitmemesine karşın iki aydır ciddi bir doluluğa ulaştıklarını kaydeden Karacabay, “Yıllardır yaşamadığımız bir Ekim yaşıyoruz. Doluluklar çok iyi durumda. Kasım ayı için de rezervasyonların iyi geldiğini görünce tekrar 2025 için içimize bir umut doğdu.” dedi.
İstanbul’ın sıfır noktası olarak tabir edilen Tarihi Yarımada, özel konseptli yeni bir otele daha ev sahipliği yapmaya başladı. Otelciliğe 1986 yılında Tarihi Yarımada’da başladıklarını ve tüm yatırımlarını bu bölgeye yaptıklarını söyleyen Levni Hotels Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Karacabay, Levni Otel olarak ise ilk otellerini 2010 yılında açtıklarını belirtti. 2019 yılında ikinci otelleri olan Levni Plus’u hayata geçirdiklerini ve şu anda 3 otelde 170 oda ve 400 yatak kapasitesi ile yola devam ettiklerini ifade eden Karacabay, şunları anlattı:
“Yeni otelimizi açmayı planlarken Accor grubuyla tanıştık. Kendilerine ait Handwritten Collection markasını Orta Doğu'da ve Türkiye'de ilk defa lanse etmek istediklerini ve otelin lokasyonunun ve konseptinin marka için çok uygun olduğunu belirttiler. Daha sonra grupla bir sözleşme imzaladık, yönetmelik ve projelere bazı eklemeler yaptık. Yaklaşık bir ay gibi bir test sürecinin ardından soft opening dediğimiz misafir kabulüne başladık. Otelimizin adını da Levni Hotel Istanbul Handwritten Collection olarak koyduk. Bu Accor Grubu'nun koleksiyon ve lüks konseptte Türkiye, Orta Doğu ve Afrika'daki açılan ilk oteli oldu.”
'AMACIMIZ BÖLGEYE DEĞER KATMAK’
Handwritten Collection konseptinin otelcilikte daha çok kişisel ve birebir hizmeti kapsadığını anlatan Karacabay “Dünyada da böyle bir trend başladı ve kişisel hizmet gerçekten ön plana çıktı. İnsanlar artık toplu yemek yenilen ve kalabalık yerlerden uzaklaşarak biraz daha özel hizmet alacağı, kafa dinleyeceği ve trafik derdinin olmadığı şehir merkezindeki yerleri tercih ediyor. Biz de tüm tarihi ve turistik yerlerin 10 dakikalık yürüyüş mesafesinde olduğu bir lokasyonda, kişisel hizmeti de ön plana çıkararak, bölgeye yakışır bir yatırım yaptığımızı düşünüyoruz." dedi.
Otelde Türkiye'nin önde gelen sanatçılarının eserleriyle dekore edilen 72 tane art deco odanın olduğunu ve restoranlarından lobisine her alanın büyük bir emek ve titizlikle dekore edildiğini kaydeden Karacabay, “Tamamen amatör bir ruhla ve bölgeye değer katmak için uğraştık. Projenin sonuçlanması 4 yılı buldu. Yıllar içinde biriktirdiğimiz sanat eserlerini burada sergiliyor olmamızın parasal karşılığı gerçekten yok ve bunun bize geri dönüşünün çok uzun olacağının farkındayız. Ancak bölge o kadar değerli ki, buraya harcayacağımız kaynağı ne yaparsak yapalım hak ediyor.” ifadelerini kullandı.
Levni Istanbul Hotel Handwritten Collection’ın, tasarım ilhamını Osmanlı İmparatorluğu'nun zengin mirasından, özellikle de Lale Devri’nin sanatsal parlaklığından aldığını dile getiren Aydın Karacabay, “Yerel sanatçılarla yakın iş birliği içinde çalışan otel, renkli ve sıradışı minyatürleriyle tanınan önde gelen Osmanlı ressamı Abdülcelil Levni'nin eserleriyle öne çıkıyor. Levni'nin Osmanlı yaşamına getirdiği renkli yorumlar, otelin iç mekanında yankılanarak geleneksel motifleri modern zerafetle harmanlıyor ve konuklar için sürükleyici bir kültürel deneyim yaratıyor. Levni Istanbul Hotel Handwritten Collection, Lale Devri’nin zenginliğini sadece tasarımla değil, aynı zamanda ortak alanlarımızın duyusal deneyimiyle de yansıtıyor. Koku, özenle seçilmiş müzik ve personel kıyafetleri Osmanlı İmparatorluğu'nun en sanatsal döneminin zerafetini çağrıştırıyor. Konuklar, geçmişe bir selam niteliğindeki geleneksel Osmanlı Şerbeti ve Reyhan Şerbeti ile karşılanıyor.” dedi.
‘EKİM VE KASIM ÇOK İYİ, 2025 UMUTLA BAKIYORUZ’
Turizm sektörü hakkında da değerlendirmelerde bulunan Aydın Karacabay, Türkiye'nin turizmde henüz hem gelir anlamında hem de sayı anlamında potansiyelinin çok uzağında olduğuna daikkat çekti. Karacabay, “Pandemiden sonra sektör bir anda çok hızlı gitti ama 2024’te İsrail’in Filistin’i işgali, Rusya-Ukrayna savaşı, jeopolitik gerginlikler, Avrupa Futbol Şampiyonası, yüksek enflasyon ve birikmiş talebin bitmesi ile 2024’te zorlanmaya başladık. Fakat eylül ve ekim ayları ile tekrardan bir trend yakaladığımızı görüyoruz. Yıllardır yaşamadığımız bir ekim yaşıyoruz. Doluluklar çok iyi durumda. Doluluk arttıkça fiyatlar da yükseliyor. Kasım ayı için de rezervasyonların iyi geldiğini görünce tekrar 2025 için içimize bir umut doğdu.” diye konuştu. Tarihi Yarımada’da konaklayan turistin ağırlıklı olarak Avrupalı olduğunu belirten Karacabay, Ortadoğulu turistlerin ise biraz daha AVM’lere yakın ve gösterişli yerleri tercih ettiğini kaydetti.
KÖRFEZ ÜLKELERİ TÜRK ÇALIŞANLARI ALIYOR
Turizm sektöründe şimdiye kadar pek dile getirilmeyen bir riske de dikkat çeken Karacabay, Körfez ülkelerinin yetişmiş personeli yüksek maaşlarla kendilerine çekmeye başladıklarını söyledi. Karacabay, “Turizm sektörü insan odaklı ve hizmetimizi devam ettirebilmemiz için çalışanlarımızı, personelimizi korumamız gerekiyor. Ancak son yıllarda yakın komşularımız, özellikle de Körfez ülkeleri turizmde o kadar büyük yatırımlar yapıyorlar ki personel kaybetmeye başladık. Yönetim kadrosu, ön büro çalışanları, satış temsilcileri... Daha çok yönetici seviyesindeki insanları 3 kat maaşa kendi ülkelerine çekiyorlar. Pandemide de kaybettiğimiz ve yeni yeni toparlamaya başladığımız insan kaynağımızı tekrar kaybetme riski ile karşı karşıyayız.” diye konuştu.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye’nin öncü jean ve hazır giyim markası Mavi, sürdürülebilir ve inovatif All Blue koleksiyonuna, Rejeneratif Jean Koleksiyonu’nu ekledi. Mavi’nin doğayı koruma ve onarma misyonunu benimseyen koleksiyondaki jean’ler sürdürülebilir ve onarıcı tarım uygulamalarıyla yetiştirilmiş rejeneratif pamuk içeriyor. Bu özel koleksiyonda kullanılan Regenagri sertifikalı kumaşlar, toprağın sağlığını iyileştiren, biyolojik çeşitliliği artıran ve sera gazı emisyonlarını azaltan rejeneratif tarım yöntemleri ile elde edilen pamuklardan üretiliyor. Mavi’nin doğaya olan sevgisini yansıtan Rejeneratif Jean Koleksiyonu’nda kadın ve erkek için tasarlanmış jean pantolon, gömlek, ceket ve yelekten oluşan 10 farklı model yer alıyor.
Doğa ile barışık, onarıcı ve ekosistemi destekleyici uygulamalar
Mavi Rejeneratif Jean Koleksiyonu için kullanılan rejeneratif pamuk, toprağın verimliliğini artıran ve konvansiyonel tarım sistemlerinin aksine, birbirine bağlı ve faydalı ekosistemlerin dengesiyle uyumlu, bütüncül tarım yöntemleriyle yetiştiriliyor. “Rejeneratif tarım” yaklaşımı, atmosferdeki karbondioksiti toprağa geri kazandırarak karbon ayak izini azaltmayı, toprağın bozulmasını minimumda tutmayı ve biyolojik çeşitliliği artırmayı hedefliyor. Doğal kaynakların sürdürülebilir şekilde kullanımına katkı sağlayarak, doğanın kendini yenilemesine destek oluyor.
“Onarıcı tarım” ilkelerinin kullanıldığını gösteren sertifikasyon: “Regenagri Sertifikası”
Mavi Rejeneratif Jean Koleksiyonu’nda kullanılan kumaşlar Regenagri sertifikasına sahip. Toprak sağlığını ve üzerinde yaşayanların refahını güvence altına almayı amaçlayan bir onarıcı tarım girişimi olan Regenagri tarafından verilen bu sertifikasyon, yürüttüğü takip sistemi ve tarım standartları sayesinde pamuk gibi ham maddelerin onarıcı tarım ilkeleri kullanan çiftliklerden temin edildiğini gösteriyor.
Aydın Söke, Harran Ovası, Kayseri, Kahramanmaraş ve Tekirdağ’dan gardırobumuza uzanan bir yolculuk
Regenagri sertifikasına sahip ürünlerdeki rejeneratif pamuk içeriği tarladan mağazaya kadar tüm tedarik zinciri boyunca izlenebiliyor. Mavi Rejeneratif Jean Koleksiyonu’nda kullanılan kumaşlar için, Aydın Söke ve Harran Ovası’nda yetiştirilen rejeneratif pamuklar Orta Anadolu’nun Kayseri’de, Maritaş’ın Kahramanmaraş’ta bulunan fabrikasında önce ipliğe, sonra kumaşa dönüşüyor. Üretilen kumaşlar ERAK’ın Tekirdağ’daki fabrikasında kesim, dikim ve yıkama işlemleri sonrasında kullanıma hazır hale geliyor ve Mavi müşterileri ile buluşuyor.
“Rejeneratif tarım” uygulamaları nedir?
Nesiller boyu gıda ve elyaf yetiştirmek için kullanılan “rejeneratif tarım” uygulamalarının bazıları şöyle:
Ara ürün ekimi: Çiftçiler, toprağın organik maddesini artırmak, karbonu toprakta tutmak ve erozyonu azaltmak için ana ürün dışında ara ürünler de yetiştirir.
Kompost kullanımı: Çiftlik atıkları komposta dönüştürülerek, toprağa doğal gübre ve böcek ilacı olarak katkı sağlar.
Ürün rotasyonu: Farklı ürün çeşitlerinin her yıl dönüşümlü olarak ekilmesi, toprağın sağlığını uzun vadede korur.
Birlikte ekim: Birden fazla ürünün bir arada yetiştirilmesi, verimliliği artırır ve zamanla toprağın sağlığını iyileştirir.
Toprağı daha az işleme: Toprağı fazla işlememek, daha fazla su ve organik madde tutmasını sağlar, potansiyel olarak daha fazla karbon depolamasına yardımcı olur.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.