Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Anadolu Sigorta, Kasko Sigortası'nın trafikteki kötü anları güzel hatıralara dönüştürme gücüne odaklanan “Hay Aksi” reklam filmi ile Felis Ödülleri’nde Finans Kategorisi ve Mizah Kullanımı Kategorisi’nde ödüle layık görüldü.
Anadolu Sigorta’nın Kasko Sigortası’nın trafikteki kötü anları güzel hatıralara dönüştürme gücüne odaklanan reklam filmi “Hay Aksi”, reklam ve pazarlama sektöründe yaratıcılığın pazarlama üzerindeki etkisini vurgulamak amacıyla düzenlenen Felis Ödülleri’nde Finans Kategorisi ve Mizah Kullanımı Kategorisi’nde iki ödül kazandı.
Bu sene 19'uncusu gerçekleştirilen yarışmanın ödül törenleri, 6 - 7- 8 Kasım tarihlerinde, Brand Week Istanbul kapsamında Haliç Kongre Merkezi'nde yapıldı.
Kasko sigortalarında müşterilerinin ihtiyaçlarına uygun çözümler üreten Anadolu Sigorta’nın “Hay Aksi” reklam filmi, kasko sigortasını Anadolu Sigorta'dan yaptıranların memnuniyetine odaklanıyor. Reklam filminde, “Kötü anları güzel hatıralara dönüştürün” mottosundan yola çıkan Anadolu Sigorta, trafikte yaşanan olumsuz durumlarda dahi, geniş servis ağı ve kaza sonrası hızlı desteği ile müşterilerinin daima yanında olduğunu vurguluyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Yeni araştırma, kurum çapında artan siber farkındalık ile azalan kurumsal risk arasındaki bağlantıyı vurguluyor.
Ağ ve güvenliğin yakınsamasına öncülük eden küresel siber güvenlik lideri Fortinet, yıllık 2024 Güvenlik Farkındalığı ve Eğitimi Küresel Araştırma Raporu'nu yayınladı. Raporda siber farkındalığa sahip iş gücünün kurumsal riski yönetme ve azaltmada önemli rol oynadığı vurgulandı.
Fortinet Pazarlama Direktörü John Maddison, konu hakkında görüşlerini şöyle belirtiyor: “Tehdit aktörleri saldırılarının karmaşıklığını artırmak için yapay zeka gibi yeni teknolojilerden yararlanırken, çalışanların sağlam bir ilk savunma hattı olarak hizmet vermesi giderek daha önemli hale geliyor. Fortinet'in yeni araştırması, bir siber güvenlik kültürü oluşturmanın önemini ve kurum çapında güvenlik farkındalığı ve eğitimi verme ihtiyacını vurguluyor. Bu bulgular, dünyanın dört bir yanındaki ilk ve orta dereceli okullara ücretsiz olarak sunulan eğitim versiyonu da dahil olmak üzere kurumlara yönelik ödüllü Güvenlik Farkındalığı ve Eğitimi hizmetimizin önemini ve siber dayanıklılığın güçlendirilmesindeki rolünü pekiştiriyor.”
Küresel rapordan elde edilen önemli bulgular şunları içeriyor:
Kötü niyetli aktörler saldırılarının hacmini ve hızını artırmak için yapay zekayı kullandıkça, liderler bu tehditlerin çalışanları tarafından fark edilmesinin daha zor olacağına inanıyor. Katılımcıların %60'ından fazlası, daha fazla çalışanın siber suçluların yapay zeka kullandığı saldırıların kurbanı olmasını bekliyor. Fakat iyi haber şu ki, katılımcıların çoğu (%80) yapay zeka ile güçlendirilmiş saldırılar hakkında kurum genelinde bilgi sahibi olmanın, kurumlarını güvenlik farkındalığı ve eğitimi uygulamaya daha açık hale getirdiğini söylüyor.
Çalışanlar bir kurumun ilk savunma hattı olabilirse de liderler çalışanlarının güvenlik bilincinden yoksun olmasından giderek daha fazla endişe duyuyor. Ankete katılanların yaklaşık %70'i, çalışanlarının kritik siber güvenlik bilgisinden yoksun olduğuna inanıyor; bu oran 2023'te %56 idi.
Liderler güvenlik farkındalığı eğitiminin öneminin farkında ancak belirli özelliklerin bazı eğitim programlarını diğerlerinden daha etkili kıldığına inanıyor. Liderlerin dörtte üçü güvenlik farkındalığı kampanyalarını planladıklarını, içeriği aylık (%34) veya üç aylık (%47) olarak sunduklarını söylüyor. Yöneticiler ayrıca yüksek kaliteli içeriğin programın başarısında ya da başarısızlığında önemli bir rol oynadığına işaret ediyor.
Fortinet Bölge Direktörü Arzu Akkaya şu değerlendirmelerde bulundu: "Bu yılki Güvenlik Farkındalığı ve Eğitimi Küresel Araştırma Raporu, günümüzün dijital dünyasında siber güvenlik risklerinin yönetilmesinde güvenlik farkındalığına sahip bir iş gücünün önemini ortaya koydu. Araştırmamız, yalnızca kurumların mevcut güvenlik duruşunu anlamakla kalmayıp, aynı zamanda çalışanların güvenlik farkındalığını artırmak için kapsamlı eğitim programlarının etkinliğini ölçmeyi hedefliyor. AI gibi yeni nesil teknolojilerin güvenlik tehditlerine yenilikçi yanıtlar getirdiği bir çağda, kurum liderlerinin ve yönetim kurullarının destek ve katılımı daha da kritik hale geldi. Çalışanların farkındalığını artırmak ve onların güvenlik kültürünü içselleştirmelerini sağlamak, hem siber saldırılara karşı direnç oluşturmak hem de kurum güvenliğini daha sağlam temellere oturtmak için vazgeçilmezdir. Çalışanların güvenlik eğitimine daha fazla önem verdiğini görmek memnuniyet verici olsa da, riskin büyük olduğu noktada daha ileri politikaların hayata geçirilmesi gerektiği bir gerçektir."
Çalışanların mücadele etmesi gereken son tehditler
Siber suçluların yapay zekayı kullanmalarının en önemli nedenlerinden biri kimlik avı planlarını daha inandırıcı ve tespit edilmesi daha zor hale getirmesi. Kimlik avı doğrudan bireysel kullanıcıları hedef aldığından, kurumlar çalışanlarına bu saldırıları nasıl tanıyacaklarını ve kurban olmaktan nasıl kaçınacaklarını öğretmeye yoğun bir şekilde odaklanıyor.
Son kullanıcılar cazip hedefler olmaya devam ediyor. Kurumların %80'inden fazlası geçen yıl kötü amaçlı yazılım, kimlik avı ve parola saldırıları gibi doğrudan bireyleri hedef alan saldırılarla karşılaştı.
Saldırılar geliştikçe, güvenlik farkındalığı ve eğitimi daha da hayati hale geliyor. Ankete katılanların neredeyse tamamı (%96) liderlik ekiplerinin çalışanların güvenlik farkındalığı eğitimini desteklediğini söylüyor.
Katılımcıların neredeyse tamamı (%98) kimlik avını önlemenin eğitim programlarının ve planlarının bir bileşeni olduğunu söylüyor. Diğer en önemli eğitim öncelikleri arasında veri güvenliği (%48) ve gizlilik (%41) yer alıyor.
Çalışanlar saldırılara karşı güçlü bir ilk savunma hattı oluşturabilir
Güvenlik ve BT ekipleri kurumları siber tehditlere karşı korumak için çok önemli olsa da, bir kurumun çalışanları da ihlallerin önlenmesinde önemli bir rol oynuyor.
Çalışanlar siber güvenlik farkındalığı ve eğitim fırsatlarına olumlu yaklaşıyor. Liderlerin çoğu (%86) çalışanlarının güvenlik farkındalığı ve eğitimine olumlu baktığını söylüyor.
Kurumlar güvenlik ve farkındalık eğitim programları uyguladıklarında olumlu sonuçlar elde ediyor. Liderlerin büyük bir çoğunluğu (%89) güvenlik farkındalığı ve eğitimi uygulandıktan sonra kuruluşlarının güvenlik duruşunda en azından bir miktar iyileşme gördüğünü söylüyor. Tek bir katılımcı bile hiçbir gelişme görmediğini iddia etmiyor.
Siber farkındalık eğitimi hayati önem taşıyor fakat tüm her program eşit değil
Çoğu kurum, güvenlik ihlaline uğrama deneyimlerine ya da sektörlerindeki tehditlere ilişkin bilgilerine dayanarak güvenlik farkındalığı ve eğitimi sunma konusunda motive oluyor.
Karar vericilerin neredeyse tamamı (%96), liderlik ekiplerinin çalışanların siber güvenlik farkındalığını artırmak için eğitim uygulanmasını desteklediğini söylüyor.
Bu yılki ankete göre, liderlerin %97'si çalışanların farkındalığının artmasının kurumun siber güvenlik duruşunu güçlendireceğini düşünüyor. Yine de katılımcılar, eğitim programlarının etkinliği için önemli olan temel nitelikler olduğu konusunda hemfikir.
İlgi çekici içerik çok büyük önem taşıyor. Karar vericilerin %86'sı mevcut güvenlik farkındalığı ve eğitim çözümlerinden memnun olduklarını söylerken, memnun olmayanların en büyük şikayeti ilgi çekici içerik eksikliği.
Gerekli zaman yüküne dikkat edin. Öğrencilerden istenen zaman miktarına dikkat ederek eğitim yorgunluğundan kaçının. Çalışanlardan çok fazla zaman talep etmek onlara aşırı yük bindirebilir. Önerilen en yaygın süre 1,1 ila 2,0 saat arasında olup ortalama süre üç saat.
Fortinet güvenlik farkındalığı ve eğitim hizmeti ile siber farkındalığa sahip bir iş gücü geliştirin
Tek başına bir ihlal vakasının bile bir işletme için önemli yansımaları olabiliyor. Tüm çalışanlar için güvenlik farkındalığı ve eğitimi, BT ve güvenlik personeli için teknik siber güvenlik becerileri ve ağ için gelişmiş güvenlik çözümlerini içeren üç yönlü bir savunma stratejisi oluşturmak hayati önem taşıyor.
Farkındalık ve eğitim, bireylere tehditlerle karşılaştıklarında ne yapmaları gerektiğini öğretmenin ötesinde, kurum genelinde bir siber güvenlik kültürü oluşturmanın temelini atıyor. Fortinet, siber farkındalığa sahip bir iş gücü geliştirmek isteyen işletmelere Güvenlik Farkındalığı ve Eğitimi hizmetini sunuyor. Fortinet Eğitim Enstitüsü'nün dünya standartlarındaki eğitmenleri tarafından tasarlanan bu hizmet, geniş bir konu yelpazesini kapsıyor, içerik özelleştirme fırsatları sunuyor ve periyodik hatırlatmalar ve kontrollerle öğrenilenleri pekiştiriyor. Hizmeti kullanan kurumlar, siber sigorta ve uyumluluk ihtiyaçlarını karşılamak için öğrenci ilerlemesini ve raporlamayı izlemek için çeşitli gösterge tablolarına da erişebiliyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Mercedes-Benz Türk, yeni nesil otobüsleriyle ulaşım ve turizm sektörlerinin en yakın iş ortağı olmaya devam ediyor. Bu kapsamda Mercedes-Benz Türk, şehirler arası yolcu taşımacılığı alanında faaliyet gösteren LKS Group - Lüks Karadeniz’e 15 adet Mercedes-Benz Tourismo 16 RHD 2+1 ve 1 adet Mercedes-Benz Travego 16 SHD 2+1 otobüsü, Koluman Motorlu Araçlar’ın ev sahipliğinde düzenlenen törenle teslim etti. Araç parkına yaptığı yatırımlara son sürat devam eden LKS Group, son olarak Mercedes-Benz Türk’ten aldığı toplam 16 adet otobüsle filosundaki Mercedes-Benz marka otobüslerin sayısını 90 adede çıkardı.
Türkiye ağır ticari araç sanayisinin öncü şirketi Mercedes-Benz Türk, yeni nesil otobüsleriyle şehir içi ve şehirler arası ulaşım firmalarının en yakın iş ortağı olmaya devam ediyor. Araç parkına yaptığı yatırımlara son sürat devam eden LKS Group - Lüks Karadeniz, son olarak Mercedes-Benz Türk’ten aldığı toplam 16 adet otobüsle filosundaki Mercedes-Benz marka otobüs sayısını 90 adede çıkardı.
Teslimat töreni Koluman Ankara’da gerçekleştirildi!
LKS Group - Lüks Karadeniz şirketine Mercedes-Benz Türk Hoşdere Otobüs Fabrikası’nda üretilen 15 adet Mercedes-Benz Tourismo 16 RHD 2+1 ve 1 adet Mercedes-Benz Travego 16 SHD 2+1 otobüs, Koluman Motorlu Araçlar’ın Ankara’daki tesisinde düzenlenen törenle teslim edildi. Törende, Mercedes-Benz Türk Otobüs Pazarlama ve Satış Direktörü Osman Nuri Aksoy, Mercedes-Benz Türk 2. El Kamyon ve Otobüs Satış Direktörü Didem Daphne Özensel, Mercedes-Benz Türk Satış Sonrası Hizmetler Direktörü Tolga Bilgisu, Mercedes-Benz Türk Otobüs Filo Satış Grup Müdürü Burak Batumlu, Mercedes-Benz Türk Otobüs Ürün Yönetimi Grup Müdürü Cem Demirel, Mercedes-Benz Türk Kamyon ve Otobüs Pazarlama Grup Müdürü Serra Yeşilyurt, Mercedes-Benz Türk Busstore Grup Müdürü Hakan Daşdemir ile Koluman Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Ticari Araçlar Satış Direktörü Ali Saltık, Koluman Otobüs Grup Satış Müdürü Fevzi Kaplan ve Koluman Ankara Otobüs Satış Müdürü Hakan Öztekin toplam 16 adet Mercedes-Benz Tourismo ve Travego otobüsü, LKS Group Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah İslam, LKS Group Yönetim Kurulu Üyeleri Muharrem İslam, Mustafa İslam, Fatih İslam’a teslim etti.
İkinci el değeri ve düşük yakıt tüketimi tercih sebebi!
Törende konuşan LKS Group Yönetim Kurulu Üyesi Fatih İslam, büyüme stratejilerinin bir parçası olarak araç parkını genişletmek ve yenilemek için yatırımlara devam ettiklerini söyledi. Bu strateji ve müşteriye en iyi hizmeti sunma hedefiyle iş birliklerinde çok seçici davrandıklarını ifade eden LKS Group Yönetim Kurulu Üyesi Fatih İslam, “Mercedes-Benz marka otobüslere yaptığımız yatırımlarımızın firmamıza yansımaları her zaman pozitif yönde oldu. Önceki yıllarda teslim aldığımız otobüslerden duyduğumuz memnuniyetin yanı sıra yüksek ikinci el değeri ve düşük yakıt tüketimi de yeni yapacağımız araç yatırımlarında Mercedes-Benz Türk’ü tercih etmemizi sağladı” dedi.
LKS Group ile uzun yıllardır büyük bir uyum içinde çalıştıklarını söyleyen Koluman Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Ticari Araçlar Satış Direktörü Ali Saltık ise, “Satışını gerçekleştirdiğimiz 16 adet otobüsün, LKS Group’a hizmet kalitesi ve yolcu memnuniyeti anlamında olumlu katkıları olacağına inancımız tam. Sektörün en güçlü ve köklü firmalarından LKS Group ile uzun yıllardır gerçekleştirdiğimiz iş birliğimizin daha da güçlenerek devam edeceğini düşünüyoruz” diye konuştu.
Müşterilerimiz sadece otobüs değil güven de satın alıyorlar!
“Geçtiğimiz 2 sene olduğu gibi bu sene de değerli iş ortağımız LKS Group’a Mercedes-Benz marka araçlarını teslim etmekten dolayı çok mutluyuz” diyen Mercedes-Benz Türk Otobüs Pazarlama ve Satış Direktörü Osman Nuri Aksoy da, şunları söyledi: “Mercedes-Benz Türk olarak araçlarımızı en güncel teknolojiyle üretiyor; yüksek konfor ve güvenlik standartlarıyla donatılmış olarak müşterilerimize teslim ediyoruz. Ancak sorumluluğumuz ve verdiğimiz hizmet bunlarla sınırlı kalmıyor. Piyasa koşulları değişse dahi otobüslerimizin piyasa değerini koruması, uzun vadeli sürdürülebilir kazanç sağlaması ve kullanıldığı süre boyunca işletim giderlerinin minimumda seyretmesi iş ortaklarımızın bizi tercih etmelerinin en önemli sebebi. Son 10 yılda LKS Group’a 147 adet otobüs teslimatı gerçekleştirdik. Bu da müşterilerimize verdiğimiz taahhüdün bir kanıtı niteliğinde. LKS Group - Lüks Karadeniz’e yeni araçlarının hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
Mercedes-Benz Türk Otobüs Filo Satış Grup Müdürü Burak Batumlu ise şunları ekledi: “Mercedes-Benz Türk olarak işimizin satışla bitmediğini, satış kısmının sadece bir başlangıç olduğunu daima vurguluyoruz. Sektörümüzde daima ileri mottosunu benimseyen bir şirket olarak, müşterilerimizin işlerini sürdürülebilir hale getirmeleri için nasıl destek olabileceğimiz konusunda çözümler geliştirmeye devam edeceğiz.”
Mercedes-Benz Türk Hakkında:
Mercedes-Benz Türk, 1967 yılından bu yana Türkiye’de ağır ticari araç endüstrisinin öncüsü olarak faaliyet göstermektedir. Şirket, 2020 yılına kadar kamyon ve otobüs gruplarındaki faaliyetlerine ek olarak Mercedes-Benz marka hafif ticari araçların ve Daimler AG çatısı altındaki tüm otomobil markalarının satışını gerçekleştirmiştir. Daimler AG, 2020 yılında kamyon ve otobüs ile otomobil ve hafif ticari araçlar birimlerini iki ayrı şirket yapısı altında topladı. 01.12.2021 itibarıyla da ayrı bir tüzel kişilik olan “Daimler Truck AG”’ şirketi altında; Mercedes-Benz Türk A.Ş., Daimler Truck’ın 3 büyük kamyon üretim tesisinden biri olan Aksaray Kamyon Fabrikası, Daimler Buses’ın dünyadaki en büyük otobüs üssü olan Hoşdere Otobüs Fabrikası ve bünyesinde bulunan iki AR-GE merkezi ile Kamyon ve Otobüs gruplarından sorumlu olarak faaliyetlerine devam etmektedir. Yaklaşık 1.4 milyar avro yatırım hacmiyle Mercedes-Benz Türk A.Ş. bugün Türkiye’nin en büyük yabancı sermaye yatırımlarından biridir ve 7.000’i aşkın personel istihdam etmektedir.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye ekonomi gundemi/Açıklanması beklenen ekonomik veriler
Saat Veri Dönem Tahmin Önceki
------ ----------------------------------- ----- ------ ------
10:00 İşsizlik oranı (MEA) Eylül 8.5%
10:00 Sanayi üretimi (TEA-Yıllık) Eylül -5.3%
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) tarafından düzenlenen 15. Boğaziçi Zirvesi'nin ikinci gününde 'Dijital çağda dönüşen sermaye piyasaları ve stratejiler' başlıklı bir panel düzenlendi. Moderatörlüğünü UİP İcra Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Şükrü Tekbaş'ın yaptığı panele konuşmacı olarak, Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği Başkanı ve QNB Dijital Varlıklar A.Ş.'nin Yönetim Kurulu Başkanı Pamir Karagöz, Ünlü & Co Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su Mahmut Ünlü, İş Portföy Genel Müdürü Burak Sezercan ve Topkapı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emre Alkin katıldı.
Sermaye piyasalarına yatırım yapan yabancı yatırımcıların özellikle 2018 yılına kadar yapılan büyük halka arzlarda önemli alıcılar olduğuna işaret eden Ünlü & Co Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su Mahmut Ünlü, bu tarihten sonra halka arzların küçülmesi ve daha ufak şirketlerin borsaya gelmesi ile yabancıların katılımında da ciddi bir düşüş yaşandığını kaydetti. 2022-2024 yılları arasında daha önce görülmemiş şekilde 120'den fazla halka arz olduğuna dikkat çeken Ünlü, "Maalesef içerideki yerli yatırımcılar büyük halka arzlar geldiğinde onları yeteri kadar destekleyecek kaynağa sahip değil. Ayrıca Türkiye'deki en önemli problemlerden bir tanesi finansal okur yazarlık konusu. Bireylerin yoğun miktarda alım yaptığı halk arzlarda, çoğu şirketin ne iş yaptığını bile bilmeden alıyor. Eski tip halka arzlarda en büyük alıcı yabancılar olduğu için ve bunların da finansal okur yazarlığı üst seviyede olduğu için, doğru fiyatı onlar belirlerdi. Yeni sistemde yabancıların gitmesiyle beraber bu da ortadan kalktı. Yabancıların tekrar gelmesi ümit ediyorum ki bütün büyük halk arzlarının başarısını sağlayacak ve diğer taraftan da fiyat oluşumunun daha sağlıklı olmasını destekleyecek." dedi.
TÜRKİYE'DEKİ SATIN ALMA VE BİRLEŞMELER ARTABİLİR
Türkiye'de yabancı yatırımcı oranının yüzde 60'lardan yüzde 30'ların altına kadar düştüğüne işaret eden Ünlü, şöyle devam etti:
"Eskiden yabancı yatırımcı geldiğinde uzun süre kalırdı. Şimdi yabancının elde tutuş süresi de kısaldı ve bu anlamda Türkiye'de yabancı yatırımcı artık yerli yatırımcıdan farklı değil. Gelirken iyi ama çıkarken de çok olumsuz etkileri oluyor, borsayı aşağıya indiriyor. Yabancı yatırımcı deyince de tek bir kütle yok zaten. Yatırım stratejileri birbirinden çok farklı yabancılar var. Sermaye piyasasını geliştirmek için bizim içeride yerli yatırımcılarla güçlendirmemiz lazım."
Türkiye'deki şirket satın alma ve birleşmeleri de değerlendiren Ünlü, bu alanda yoğun bir şekilde faaliyet gösteren bir firma olduklarını kaydetti. Türkiye'ye yatırım yapmak veya şirket satın almak için gelen direk yabancı sermaye girişinin 2014-2018 aralığında 14 milyar dolar seviyelerinde olduğunu ifade eden Ünlü, bu rakamın yıllık 10 milyar dolarlara gerilediğini belirtti. Ünlü, "Bundan sonraki döneme baktığımızda, son 3-4 ay içinde bana umut veren, yabancı sermayenin artışını sağlayacak bir takım gelişmeler oldu, güzel satın alma ve birleşme işlemleri açıklandı. Türk varlıklara yeniden uzun vadeli ilgi olduğunu göstermesi itibariyle heyecan verici gelişmeler. Orta vadeli planın başarılı olmasıyla, yani kur istikrarının sağlanması ve enflasyonun kontrol altına alınmasıyla beraber önümüzdeki yıl içinde yabancı sermaye direkt yatırımlarının artmasını ve dolayısıyla satın alma ve birleşme piyasasının daha aktif olmasını bekliyoruz." dedi.
KÜÇÜK YATIRIMCI DİJİTALLEŞME DENEYİMİNİ İSTİYOR
Dijitalleşme ve sermaye piyasaları arasındaki ilişki ile ilgili konuşan Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği Başkanı ve QNB Dijital Varlıklar A.Ş.'nin Yönetim Kurulu Başkanı Pamir Karagöz, bunu iki şekilde ele aldığını belirtti. Karagöz, şunları anlattı:
"Bir tanesi Borsa İstanbul'un kompozisyonu. Yeni ekonomi modeline uygun olan şirketler ve sektörler hangileri diye baktığımızda bu şirketlerin borsamızdaki oranı sadece yüzde 1. Bu oran gelişmekte olan ülke borsalarında yüzde 22, ABD'de yüzde 33. Dolayısıyla öncelikle bu rasyoyu derhal dünya standartlarına çekmemiz gerekiyor. Bu da ya mevcut şirketlerimizin yeni ekonomi modeline uygun yatırımlar yapmalarıyla ya da yeni halka arzların bu sektörlerden gelmesiyle olabilir."
İkinci olarak sermaye piyasalarındaki şirketlerin dijital dönüşümüne dikkat çeken Karagöz, dünyada da bizdekine benzer şekilde küçük yatırımcı ve halka arz artışı olduğunu söyledi. Ancak burada borsa ile yeni tanışan kitlenin sistem içerisinde tutulmasının çok önemli olduğunu ifade eden Karagöz, "Bunun için de yatırım şirketlerine, portföy yönetim şirketlerine ve sektörün tüm paydaşlarına asla çok önemli bir misyon düşüyor. Ve bu misyonu da aslında en iyi şekilde ben sektörün yerine getirdiğine inanıyorum. Bir kere bu bizim anlık işlem iletim sisteminin altyapısı. Türkiye'de hisse senedi emiri iletim sisteminin teknik kapasitesi gün içinde eş anlı dağılmıyor. Belli anlarda, özellikle piyasa açılış anlarında çok ciddi yoğunluk oluyor. Bu sınavı sektör çok güzel bir şekilde atlattı. Şimdi biraz daha deneyime odaklanacağımız bir döneme giriyoruz. Yani bir platformdan sadece emir iletmek değil, robo-advisory, chatbot servisi, kendi yatırım alışkanlıklarınıza uygun, finansal okuryazarlık seviyenize uygun bilgilendirmeleri alabileceğiniz, aslında kişiye özel bir müşteri deneyim dönemine geçmek gerekiyor. Türkiye'deki sermaye piyasalarında çok hızlı bir dönüşüm var. Biraz daha yatırımcının bilinçlendirileceği bu yeni teknoloji, yeni deneyim aplikasyonları... Herkesin aslında kullandığı aplikasyonları artık küçük bireysel yatırımcı da deneyimini aynı o yeni teknolojik trendlerle istiyor. Dolayısıyla büyük yatırımcının eskiden sahip olduğu imkanlara yeni dönemde küçük yatırımcının da bu dijitalleşmeyle sahip olacağı ve bu deneyimi en üst noktada yaşatmaya çalışacağımız yeni bir dönem başlıyor aslında diyebiliriz." dedi.
BORSA İSTANBUL'UN EN ÖNEMLİ YATIRIMCISI PORTFÖY ŞİRKETLERİ
İş Portföy Genel Müdürü Burak Sezercan, Türkiye'de portföy yönetim şirketlerinin 173 milyar dolarlık bir büyüklüğü yönettiklerini ve aslında Borsa İstanbul'un en büyük yatırımcılarının bu şirketler olduğunu söyledi. Portföy yönetim şirketlerinin özellikle son 3-4 yıldır en büyük kurumsal yatırımcı olarak devrede olduğunu belirten Sezercan, sektörün çok hızlı gelişmesine karşın henüz milli gelirin yüzde 11'i seviyesinde olduğuna dikkat çekti. Sezercan, bu rakamın Avrupa'da yüzde 80'lere çıktığını ve gidecek daha çok yolun olduğunu kaydetti.
Sezercan, sektördeki dijitalleşme ile ilgili de şunları söyledi:
"Yatırım fonları iki bacaklı bir iş. Bir yönetim tarafı var, bir de dağıtım tarafı var. Dağıtım tarafı daha çok bankalar ve aracı kurumların kendi dijital kanallarıyla yapılıyor. Yüzde 85 civarında bu iş bankaların aplikasyonları gibi dijital kanallardan gerçekleşiyor ve orada dijitalleşme sorunu çözülmüş durumda aslında. Yönetim tarafında da biz fonlarımızı yönetirken yapay zeka dahil pek çok algoritmadan ve teknolojiden faydalanıyoruz. Ama şu anda kritik nokta bence işin operasyon tarafı. Tefas'ta günlük işlem adedi 70-72 binlerdeyken bugün 140 binlere gelmiş durumda. 1 yıl geçmeden yüzde 90 artış yaşandı. Saklama tarafından değerlemeye, denetiminden raporlamaya kadar işte o operasyonel büyümeyi yönetecek teknolojik altyapıların oluşması gerekiyor. O konuda yatırım yapmayan şirketler sadece kendilerini değil, ülke genelinde bile işin büyümesini sıkıntıya atabilir."
'DİJİTAL ALTYAPININ FİNANSMANINI ANCAK SERMAYE PİYASASI İLE SAĞLAYABİLİRİZ'
Topkapı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emre Alkin de üretimin çok önemli olduğunu ancak tek başına fabrikasyon faaliyetinin çok da önemli olmadığının 21. yüzyılın başında çok net olarak görüldüğünü kaydetti.
Alkin, "Kocaman bir ekosistem var ve sermaye piyasaları bunun tam merkezinde duruyor. Ancak biz pat diye dijital tarafa geçtiğimizden dolayı bir bocalama içindeyiz. Bu bocalama esnasında gereken dijital altyapının finansmanını ancak sermaye piyasası ile sağlayabiliriz. Eğer bu mümkün olursa bir kısım gelişmiş ülkelerle gelişen ülkeler arasındaki açıklığın bir kısım kapanacağını söyleyebiliriz. Sermaye piyasalarının önünü açacak olan şey öngörülebilirlik ve bu öngörülebilirliği dijitalleşme sağlıyor. 17 tane ekonomistle beraber uluslararası ondan sonra üniversitelerde yaptığımız çalışma şunu gösteriyor: Önümüzdeki 10 yıl içerisinde sermaye piyasaları ve dijitalizm yan yana geldiğinde şirketlerin arzu ettikleri en maksimum cironun bile yüzde 24 üzerine çıkabilme ihtimalleri var. " dedi
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Teknoloji odaklı uygulamalarıyla tüketicilerin hayatını kolaylaştıran Kolay Gelsin, e-ticaret sektöründe merakla beklenen kasım ayı kampanya döneminde 'nitelikli hizmet' anlayışıyla fark yaratıyor.
Küresel ölçekte kasım aylarına özel olarak hazırlanan ve e-ticaretin gelişmesiyle birlikte Türkiye'de de uygulanmaya başlanan indirim döneminde, e-ticaretin en büyük paydaşlarından olan kargo sektörü de yoğun bir dönem yaşıyor. Kasım aylarında kargo sektöründeki yoğunluğun arttığını söyleyen Kolay Gelsin Genel Müdürü Gülçin Poyraz, "E- ticaret ülkemizde ve tüm dünyada büyümeye devam ediyor. E-ticaretin toplam ticaret hacmindeki payı da her geçen gün giderek artıyor. Geçtiğimiz yıllar kadar olmasa da bu yıl da kargo sektörünün kasım ayı döneminde kampanyaların etkisiyle büyüyeceğini öngörüyoruz" dedi.
Kargoculuğun özünde saha operasyonu olduğunun altını çizen Poyraz, "Kolay Gelsin olarak, emek yoğun bir sektörde olduğumuzun farkındayız. İnsandan insana, insanla ulaşıyoruz ve gönderici müşterilerimiz için bir anlamda onların sahadaki yüzü konumundayız. Bu sebeple her zaman önce insan diyor, çalışanlarımızın sahada Kolay Gelsin'in güler yüzlü hizmetini yansıtması için yanlarında oluyoruz. Kampanya dönemlerindeki yoğun alışveriş ve teslimat süreçlerinde her zaman olduğu gibi müşterilerimizin kargolarını eksiksiz ve zamanında teslim etmeye odaklanıyoruz. 'İstediğim Zaman Gelsin', 'Farklı Adrese Gelsin', 'Komşuma Gelsin', 'Canlı Takip' ve 'Zili Çal/Çalma' gibi alternatifler sunarak yenilik kazandırdığımız kargo sektöründe; müşterilerimizi dinliyor, taleplerine uygun çözümler sunarak hem alıcı hem de gönderici müşterilerimizin memnuniyeti için çalışıyoruz'' şeklinde konuştu.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye'nin en çok tutulan noodle'ı" mottosuyla tüketicilere hızlı, pratik ve doyurucu öğünler sunan Indomie, 2010 yılında girdiği Türkiye pazarına sunduğu Türk damak tadına uygun lezzetleri ile Türkiye'nin ilk hazır noodle'ı olarak tüketici ile buluştu. 2014 yılında Türkiye'de açtığı fabrikayla yüzlerce kişiye istihdam sağlayan Indomie, hammadde alımlarında da yerel üreticileri tercih ederek ülke ekonomisini desteklemeye devam ediyor.
İlhamı, Yerel Malzemelerden
Indomie, faaliyet gösterdiği ülkelerin mutfak kültürüne ve yerel tatlarına önem vererek, o ülkenin yerel ve sevilen malzemelerinden aldığı ilham ile Ar-Ge departmanında tarifler geliştiriyor. Lezzete ulaşmanın her insanın hakkı olduğuna inanan Indomie, 7 farklı çeşidi ve 40 ürünüyle Türkiye pazarında yerini alıyor.
Türkiye Fabrikası İlk 5'te
Tekirdağ Çerkezköy'deki fabrikasında 950 kişiye istihdam sağlayan Indomie, toplumsal cinsiyet eşitliğini de destekleyerek fabrikasındaki kadın çalışan oranının %60'larda olmasına dikkat ediyor. Dünya çapındaki 50 Indomie fabrikası arasında ilk 5'te yer alan Türkiye fabrikasıyla Indomie, lise ve üniversite öğrencilerine yönelik staj programlarıyla da gençlere kariyerlerinde farklı olanaklar sunuyor. Indomie ayrıca, tüm tüketicilerin Indomie kalitesini deneyimlemeleri için isteyen herkesi fabrikasında memnuniyetle ağırlıyor.
Kalite ve Sürdürülebilirlik Odaklı Üretim
Sürdürülebilirlik ve kaliteyi odağına alan Indomie, birinci sınıf hammadde ile el değmeden üretilen ürünlerinde kalite standartlarını korumak adına kalite kontrol ekibini tüm sürece dahil ediyor. Üretim ve paketleme süreçlerinin büyük bir titizlikle yürütüldüğü Indomie Türkiye fabrikası ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi, ISO 22000 Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi, ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi, ISO 45001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi, ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi ve OIC/ SMIIC 1:2019 Helal Belgesi sertifikalarına sahip. Tüm bu belgelerin yanı sıra Indomie sürdürülebilirlik ve geri dönüşümü desteklemek adına, üretim sonrası oluşan yenilebilir atıkları hayvan yemi şirketlerine, atık yağları ise yeniden kullanılmak üzere yağ geri dönüşüm şirketlerine gönderiyor. Indomie aynı zamanda, doğal kaynak kullanımını azaltmak için yürüttüğü çalışmalarla %22'ye varan oranda su ve gaz tasarrufu ile doğaya katkı sağlıyor.
Indomie; Doyurucu, Pratik ve Lezzetli
Tüketicilere içeriği itibariyle doyurucu, hazırlanışı açısından pratik ana öğünler sunan, üretimiyle kalite standartlarını belirleyen Indomie, en sevilen lezzetleriyle noodle kategorisinde çıtayı yükselten çalışmalarına devam ediyor.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.