Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Uydu internet hizmetine olan talep her geçen gün artıyor. Türkiye’de uydu internet pazarı, gelişen teknoloji ve artan dijital ihtiyaçlarla birlike önemli bir büyüme ivmesi kazanarak, özellikle fiber altyapının yetersiz olduğu veya ulaşamadığı kırsal ve erişimi sınırlı bölgelerde internet bağlantısı sağlama konusunda yeni fırsatlar yarattı. Ayrıca, son yıllarda doğal afetler ve acil durumlar için kritik bir iletişim aracı haline geldi.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan İşNet Teknoloji Direktörlüğü Uydu Sistemleri Müdürü Kadir Özenç; "Uydu internet hizmeti başlangıçta, uzak ve erişimi zor bölgelere çözüm sunmasıyla dikkat çekiyordu. Ancak pandemi sonrası hızlanan dijital dönüşüm, kesintisiz internete duyulan ihtiyacı daha da arttırdı. Özellikle büyük şirketler, hem doğal afetlerde güvenilir iletişim sağlamak hem de iş sürekliliğini desteklemek için bu teknolojiden faydalanmaya başladı." dedi.
Uydu internet, çift yönlü veri iletimi için tasarlanmış bir teknoloji ve karasal altyapıya bağımlı olmadan çalışıyor. Küçük bir çanak anten aracılığıyla internete doğrudan uydu üzerinden bağlanma imkanı sunan bu teknoloji, kara tabanlı altyapılardan bağımsız çalışabilmesi, geniş kapsama alanı ve yüksek erişilebilirlik sunması ile şirketlerin iş süreçlerinin sorunsuz bir şekilde yürütülmesine olanak tanıyor.
Türkiye İş Bankası iştiraki olan İşNet, altyapıya ihtiyaç duymaksızın Türkiye genelinde 1.000’den fazla lokasyonda uydu üzerinden internet hizmeti sunuyor. Çanak anten sistemiyle veri alımı ve gönderimi gerçekleştiren bu hizmet, VoIP, TV yayınları ve canlı yayın aktarımı gibi ek olanakları destekleyerek doğal afet gibi olağanüstü durumlarda da kesintisiz iletişim sağlıyor.
İşNet, uydu internet hizmetini Türkiye’nin her bölgesine ulaştırarak farklı sektörler ve müşteri gruplarının ihtiyaçlarına yönelik çözümler sağlıyor. Türksat, İntelsat ve Viasat ile yaptığı iş birlikleri sayesinde ise geniş bir hizmet yelpazesi sunuyor.
İşNet’in uydu internet hizmetleri, iş süreçlerinin sürekliliğini güvence altına almak, verilere ve uygulamalara hızla erişim sağlamak ve her koşulda güçlü bir internet bağlantısı sunmak için ideal çözümler sunuyor. Kullanıcılarına kesintisiz ve güvenilir bir bağlantı sağlamak için 7/24 teknik destek ve müşteri hizmetleriyle hızlı, etkili ve detaylı çözümler üretiyor.
Altyapı Gereksinimi Olmadan Kolay ve Hızlı Kurulum
Uydu internetin en önemli özelliği, kurulum için herhangi bir altyapıya ihtiyaç duymamasıdır. Karasal altyapıya gerek kalmadan, iş yerlerinde, şantiyelerde ve denizde kesintisiz internet bağlantısı sağlar. Ayrıca uydu internetin kurulumu oldukça kolay ve hızlıdır. Başvuru sonrasında, uygun çözümlerle kısa süre içinde bağlantı sağlanabilir.
Uydu internet, sağladığı kesintisiz iletişimle doğal afetler gibi karasal hatların devre dışı kaldığı durumlarda bile yüksek kullanılabilirlik oranı sunar. Taşınabilirlik ve esneklik açısından da büyük avantajlara sahiptir. Flyaway veya araç üstü otomatik uydu antenleri ile taşınabilir olan bu sistemler, istenen bölgelerde kullanılabilir ve sabit bir noktaya bağımlı kalmadan internet erişimi sağlar.
100 Köye İnternet
İşNet, Türkiye İş Bankası ile birlikte yürüttüğü sosyal sorumluluk projesi 100 Köye İnternet Projesi’nde de uydu internet teknolojisinden faydalandı. Coğrafi koşullar nedeniyle kablolu altyapının kurulmasının zor olduğu bölgelerdeki köylere internet ulaştırmak amacıyla hayata geçirilen bu özel projeye ilişkin bilgi veren Özenç;“100 Köye İnternet” projesi bizim için çok değerli bir çalışma oldu. Proje, 100 köyle başlamasına rağmen gelen talepler doğrultusunda 147 köye ulaştı. Köylerin merkezlerine özel uydu antenleri ve modemler yerleştirerek coğrafi olarak dezavantajlı köylerimizin kesintisiz ve kaliteli internet erişimine kavuşmasını sağladık. En gurur verici yanı, çocuklarımızın eğitim kaynaklarına rahatça ulaşabilmesi, çiftçilerimizin ürünlerini daha geniş pazarlara sunabilmesi ve gençlerimizin dijital dünyaya katılabilmesi oldu. Bu proje bizim için sadece bir internet altyapısı kurmak değil, aynı zamanda köylerimizi dünyaya bağlamak anlamına geliyordu. Türkiye İş Bankası’nın 100., İşNet’in 25.yılında böyle anlamlı bir projeyi hayata geçirmek bizim için unutulmaz bir deneyim oldu.” dedi.
İşNet Hakkında:
Güçlü kurumsal yapısı, müşteri odaklı yaklaşımı, dinamik, tecrübeli, donanımlı ekipleriyle faaliyetlerini sürdüren ve bu yıl kuruluşunun 25. yılını kutlayan Türkiye İş Bankası iştiraki İşNet, 21. yüzyılın başından bugüne, “İnsan İçin Teknoloji” odaklı yaklaşımı, uçtan uca altyapı hizmetleri ve geniş hizmet yelpazesiyle teknolojiyi teknolojiyi iş süreçleriyle uyumlu hale getirmeyi hedefleyen şirketlere kaliteli, sürdürülebilir ve güvenilir hizmetler sunmaktadır.
İşNet, İstanbul ve Ankara’da, biri Tier-IV sertifikasına sahip olmak üzere, üç veri merkezi üzerinden hizmet sunmaktadır. İnternet, sanal ağ-vpn, uydu erişimi ve ses hizmetlerini güvenilir ve esnek koşullarda sunmanın yanı sıra, yenilikçi çözümlerle zenginleştirdiği veri merkezi, siber güvenlik, bulut ve e-dönüşüm hizmetlerini kurumlara bütünleşik olarak sağlayan öncü bilgi teknolojileri şirketidir. Sektörel ihtiyaçları göz önüne alarak yenilikçi ürün ve hizmetler geliştiren İşNet, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası onaylı bluuty Finans hizmeti ile bankacılık ve finans sektörüne özel olarak tasarlanan, güvenlik seviyesi artırılmış, regülasyon ve denetimlerle tam uyumlu, ölçeklenebilir, esnek ve yüksek performanslı bulut hizmeti sunmaktadır.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
IMPACT2030 Türkiye Etki Konseyi ile Microsoft Türkiye’nin 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında Microsoft Türkiye ofisinde düzenlediği etkinlikte yapay zeka gibi yeni teknolojilerin engellilerin sosyal, çalışma ve eğitim hayatını nasıl değiştirdiği aktarıldı. IMPACT2030 Türkiye Etki Konseyi üyelerinin, Microsoft Türkiye yöneticilerinin ve iş ortaklarının bir araya geldiği organizasyonda engellilik kavramıyla ilgili doğru bilinen yanlışlar, erişilebilirlik alanında kaydedilen gelişmeler ve ilham veren yeni teknolojiler değerlendirildi.
Sosyal yatırımlar ve çalışan gönüllülüğü aracılığıyla sürdürülebilir kalkınma amaçlarına ulaşılmasını desteklemek amacıyla faaliyet gösteren IMPACT2030 Türkiye Etki Konseyi ile Microsoft Türkiye, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında Microsoft Türkiye ofisinde ortaklaşa bir etkinlik düzenledi. Yapay zeka gibi yeni teknolojilerin engellilerin sosyal, çalışma ve eğitim hayatını nasıl değiştirdiğinin Microsoft Türkiye yöneticileri ve Microsoft iş ortakları tarafından aktarıldığı etkinlikte engellilik kavramıyla ilgili doğru bilinen yanlışlar, erişilebilirlik alanında kaydedilen gelişmeler ve ilham veren yeni teknolojiler değerlendirildi.
IMPACT2030 Türkiye Etki Konseyi üyeleriyle Microsoft Türkiye yöneticilerinin bir araya geldiği etkinlik IMPACT2030 Türkiye Başkanı Arzu Pınar Demirel ile Microsoft Güneydoğu Avrupa İK Direktörü Esra Gaon’un açılış konuşmalarıyla başladı. IMPACT2030 Türkiye'de çalışan gönüllülüğüyle sürdürülebilir kalkınma amaçlarına (SKA) ulaşmayı desteklediklerini belirten Arzu Pınar Demirel, ''Bu amaçlardan örneğin İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme, Eşitsizliklerin Azaltılması, Sürdürülebilir Şehir ve Yaşam Alanları ve daha fazlası engellilik ile ilgili olup engelli bireylerin topluma tam katılımını ve fırsat eşitliğini sağlamaya yönelik stratejileri içeriyor. SKA'ları hayata geçirirken, teknolojinin gelişmesi büyük bir fırsat sunuyor. Ancak önyargıları dönüştürmemiz ve kapsayıcı bir kültür geliştirmemiz de gerekiyor'' dedi. Microsoft Güneydoğu Avrupa İK Direktörü Esra Gaon ise, “Farklılıklarımızın bir zenginlik olduğunu unutmamalıyız. Engelli bireylerin iş gücüne dahil edilmesini sadece bir sosyal sorumluluk meselesi olarak görmüyoruz; bunun aynı zamanda inovasyon, yaratıcılık ve iş performansı açısından da bir gereklilik olduğuna inanıyoruz. Ayrıca, çeşitliliği kucaklayan ekiplerin daha güçlü, daha yaratıcı ve daha başarılı olduklarını gözlemliyoruz” dedi.
Etkinlikte söz alan Microsoft Türkiye yöneticileri Microsoft’un erişilebilirlik ve kapsayıcılık vizyonuyla ilgili bilgi verdikten sonra SeeingAI ile görsel analizlerin nasıl geliştiği, Copilot ile iş uygulamalarının nasıl herkes için erişilebilir hale geldiği ve Microsoft Türkiye binası içindeki erişilebilirlik çalışmaları ile ilgili detayları canlı demolar eşliğinde aktardılar. Microsoft’un iş ortakları NeuroVision AI Tech, From Your Eyes ve WeWalk’un sözcüleri de engellilere yönelik geliştirdikleri ilham verici teknolojilerle ilgili sunumlar gerçekleştirdiler.
Etkinlikte “Erişilebilirlik Çalışmaları ve SeeingAI” başlıklı bir konuşma yapan Microsoft İş Programı Yöneticisi ve SeeingAI Türkiye Proje Lideri Duygu Kayaman, Microsoft Türkiye çatısı altında yürütülen erişilebilirlik projelerinin gönüllülük esasına dayandığına vurgu yaparak engellilerin sosyal, çalışma ve eğitim hayatını teknolojiyle ve yapay zekayla iyileştirme hedefi doğrultusunda çalıştıklarını belirtti. Kayaman, “Bugün dışarda her zamankinden daha fazla engelli birey görmemiz teknoloji sayesinde. SeeingAI ve From Your Eyes benzeri uygulamalar, engellilerin sesli betimleme yoluyla çevrelerini daha iyi algılamalarını ve örneğin alışveriş yapabilmelerini sağlayarak bağımsız bir şekilde sosyal hayata karışmalarını kolaylaştırıyor” dedi.
“Microsoft Olarak Desteklediğimiz Çalışmalar ve Erişilebilirlikte İş Ortaklarımız Paneli”nde söz alan From Your Eyes ve NeuroVision AI Tech Kurucusu ve CEO'su Zülal Tannur ise “Biyolojik Görüşle Yapay Görme Arasındaki Boşluğu Teknolojiyle Doldurmak Mümkün Müdür?” başlıklı bir konuşma yaptı. Microsoft Imagine Cup’ta Türkiye’den Dünya Şampiyonu seçilen ilk kişi olarak teknoloji sektörüne giriş yapan ve kısa sürede Microsoft CEO’su Satya Nadella’dan mentorluk alarak Microsoft’un iş ortağı haline gelen teknoloji start-up’ları yaratan Tannur, “Ürettiğimiz teknolojilerin sadece engelliler için kapsayıcı ve erişilebilir olması yeterli değil. Bugün artık fikir ve üretim aşamasından itibaren tüm insanlar için eşitleyici teknolojiler yaratmak için çalışıyoruz. Teknoloji ekiplerinde yer alan farklılıklara sahip / engelli liderler büyük fark yaratıyorlar çünkü kendi işlerinin öncüsü oluyorlar ve bu bakış açılarını ekiplerine en doğru şekilde aktarabiliyorlar. Böyle liderlerin sayısının artmasını çok önemli buluyorum” dedi.
WeWALK Pazarlama Müdürü Murat Ugiş ile WeWALK Ürün Müdürü Gamze Sofuoğlu da birlikte gerçekleştirdikleri “Microsoft Teknolojileriyle Dünyanın En Akıllı Bastonu WeWALK” başlıklı sunumda engelliler için geliştirilen ödüllü akıllı baston WeWalk’un engelli bireylerin hayatını nasıl kolaylaştırdığını ve bastona gelen güncellemeleri aktardılar. Turkish Technology Erişilebilirlik Takım Lideri Dr. Engin Yılmaz ise Word, Excel ve PowerPoint gibi Microsoft programlarının Copilot aracılığıyla engelliler tarafından nasıl kullanılabileceğini aktardığı canlı bir demo sunumu yaptı.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
TSKB (Türkiye Sınai Kalkınma Bankası) ev sahipliğinde gerçekleşen 12. Sürdürülebilirlik Atölyesi’ne bu yıl 7 farklı üniversitenin işletme ve ekonomi fakülteleri ile çevre, endüstri, işletme, kimya mühendisliği ve uluslararası ilişkiler bölümlerinden 23 öğrenci katıldı.
Atölye kapsamında hayata geçirilen vaka çalışmalarıyla karbon emisyonlarını düşürerek, regülasyonlara uyulması amacıyla yatırım alternatiflerinin teknolojik uygunluk seviyelerinde de dikkate alarak en optimal ve faydalı aksiyon planlarının oluşturulması ve firmanın yatırımlarının finansmanı için izleyebileceği yolların belirlenmesi süreçlerinin öğrenciler tarafından özümsenmesi hedeflendi.
Katılımcıların yatırımları, çevresel ve sosyal ana hedefler doğrultusunda gözeterek değerlendirdiği vaka çalışmalarında sosyal kapsayıcılık ilkesi ile yatırımların toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın istihdamı temalarıyla örtüşmeleri hedeflendi. Düzenlenen sürdürülebilirlik atölyesinde risk ve fırsat analizi kapsamında, Çevresel Sosyal Yönetişim (ÇSY) değerlendirmesi ve yatırımlara ilişkin Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) analizi de yapılarak çok boyutlu bir çalışma gerçekleştirildi.
TSKB Sürdürülebilirlik Atölyesi’nde, Banka yöneticileri sahip oldukları derin uzmanlığı öğrencilerle paylaşırken; öğrenciler de ele aldıkları konuları çevresel ve sosyal başlıkları içerecek şekilde bütünsel bir bakış açısıyla inceleme fırsatı buldu. Öğrenciler ayrıca Banka’nın “Geleceğe Ortak Ol” isimli dijital eğitim ve gelişim platformunda yer alan “Sürdürülebilirlik Gelişim Yolculuğu” sertifika programına katılma şansı yakaladı. Marmara Üniversitesi Prof. Dr. Esra Yüksel Acı, Banka’nın İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Yönetimi departman müdürü Çağla Eker Altınkulp ile Kıdemli Danışman Ersin Türkmen jüri üyesi olarak yer aldı.
2012 yılından beri geleceğin yöneticileriyle öğretim üyelerini ve özel sektör temsilcilerini buluşturmaktan büyük bir mutluluk duyduklarını belirten TSKB Genel Müdür Yardımcısı Özlem Bağdatlı, “Sürdürülebilirlik alanında, öğrencilere yönelik ilk okuryazarlık programı olan atölyemizin 12’ncisini tamamladık. İklim kaynaklı risklerin özel sektörün faaliyetlerini ve planlarını önemli derecede etkilediği bir dönemden geçiyoruz. Dünyamızın karşı karşıya olduğu ekosistem krizine karşı Banka olarak sürdürülebilir gelecek için nitelikli kalkınma vizyonu ile çalışmalarımızı günden güne büyütürken bireysel farkındalığı artıracak çalışmalara da destek oluyoruz. 12 yıldır kesintisiz sürdürdüğümüz atölyemizde, öğrencilere temel bilgilerin yanı sıra iş dünyasından gerçek örneklerle sürdürülebilir gelecekte yaratılabilecekleri pozitif etkiyi göstermeye çalıştık. Öğrencilerin merakı, heyecanı ve karşılıklı paylaşımlarla bizler açısından da son derece besleyici ve keyifli bir atölye deneyimi yaşadık. İklim odaklı risklerin ve fırsatların analiz edildiği; sürdürülebilirlik kavramının sosyal ve ekonomik yönlerinin birlikte değerlendirildiği bu atölyenin genç arkadaşlarımıza çok yönlü bir bakış açısı kazandırdığına inanıyorum” diye konuştu
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Vestel, küresel oyuncu olma vizyonu kapsamında faaliyet gösterdiği alanlara yönelik uluslararası iş birliklerini artırmaya devam ediyor. Her yıl cirosunun yüzde ikisini Ar-Ge faaliyetlerine ayıran Vestel, bugün bin 800 kişiden oluşan Ar-Ge ekibi ile teknoloji üretimindeki gücünü her geçen gün artırıyor.
Vestel bu kapsamda teknik altyapısını, uluslararası alanda faaliyet gösteren güvenlik ve sertifikasyon kuruluşlarından TÜV SÜD PRODUCT SERVİCE GMBH’nin global uzmanlığı ile birleştirerek sektörde önemli bir referans noktası oluşturma kararı aldı.
Vestel, Vestel Elektronik DQA, CE Test ve Belgelendirme, Endüstriyel Uygulamalar Grup Müdürlüğü aracılığıyla imzaladığı CARAT anlaşması kapsamında, bundan böyle ses, görüntü ve bilgi teknolojisi cihazlarının ürün güvenliği ve elektromanyetik uyumluluk testlerini TÜV SÜD PRODUCT SERVİCE GMBH adına kendi laboratuvarlarında gerçekleştirecek.
Vestel, test altyapısıyla uluslararası alanda iş birliklerine imza atıyor
Sahip olduğu test altyapısı ve laboratuvarları ile fark yaratan Vestel, Türkiye’de TÜV SÜD PRODUCT SERVİCE GMBH ile bu anlaşmayı yapan ilk marka olma fırsatını yakalayarak test faaliyetleri anlamında uluslararası alanda önemli bir adım atmış oldu. Anlaşma kapsamında tüm testler Vestel mühendisleri tarafından kendi laboratuvarlarında yapılırken raporların sertifikaları TÜV SÜD PRODUCT SERVİCE GMBH kontrollerinin ardından yayımlanacak. Uluslararası standartlara dayalı sertifikalar, üçüncü taraf firmaların ürünlerini gümrüklerden geçirebilmelerini ve pazarda dolaşım hakkı kazanmalarını sağlayacak.
Vestel Elektronik Genel Müdürü Ender Yüksel, yapılan bu önemli anlaşmanın, TÜV SÜD PRODUCT SERVICE GMBH gibi dünya çapında tanınmış bir test kuruluşuyla iş birliği yaparak Vestel'in test hizmetleri alanında global standartlara ulaşmasını sağlayacağını vurguladı. Yüksel, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Bu yeni anlaşma, Vestel’in yetkinliklerini daha da ileriye taşıyacak stratejik bir adım. Bundan böyle, ‘test faaliyetleri’ konusunda dünya standartlarında hizmet sunmanın yanı sıra, sahip olduğumuz test altyapısını değerlendirerek ek gelir elde edeceğiz. Önümüzdeki dönemde test hizmetlerimizi uluslararası pazarlara da açmayı hedefliyoruz. Böylece Vestel, yalnızca üretim ve teknoloji alanında değil, test ve sertifikasyon hizmetlerinde de iddiasını ortaya koyacak.”
Kapsamlı test, belgelendirme ve denetim hizmetleri portföyü aracılığıyla hizmet veren TÜV SÜD PRODUCT SERVİCE GMBH, 1865 yılından beri emniyet, güvenlik ve sürdürülebilirlik çözümleri için güvenilir bir ortaklık sunuyor. TÜV SÜD PRODUCT SERVİCE GMBH insanları, çevreyi ve varlıkları teknolojiyle ilgili risklerden koruyarak ilerlemeyi sağlayarak ekonomiye değer katıyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
TEMA Vakfı, Bakü’de sona eren Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 29. Taraflar Konferansı (COP29) sonrasında yaptığı açıklamada, iklim krizine karşı mücadelede küresel finansman hedeflerinin yetersiz kaldığını vurguladı. Vakıf, Türkiye için zamanın daraldığına ve ulusal iklim politikalarında kömürden çıkış gibi somut adımlar atılması gerektiğine dikkat çekti.
TEMA Vakfı, ana gündemi "iklim finansmanı" olan zirvede, iklim krizinin artan olumsuz etkilerinden sorumlu ülkelerin tarihsel yükümlülüklerini yerine getirmediğini ifade etti. COP29’da ele alınan Yeni Kolektif Sayısallaştırılmış Hedef’in (NCQG) ise iklim krizinden en çok etkilenen ülkeler için bir dayanak noktası olabileceğini, ancak 2030’a kadar yıllık yaklaşık trilyon dolar seviyesinde olması gereken finansmanın yalnızca 300 milyar dolarlık bir hedefle sınırlandırıldığını vurguladı.
"İklim adaleti talebi yükseliyor"
Zirveyi değerlendiren TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, "Doğayı ham madde deposu, emeği ise ucuz iş gücü olarak gören, sanayilerini ve ekonomilerini fosil yakıtlarla büyüten ülkeler iklim krizini tetikledi. Bu krizden neredeyse hiç sorumlu olmayan bölgeler ise en ağır bedelleri ödüyor. Oysaki fosil yakıt kullanımıyla zenginleşen bu ülkeler, neden oldukları hasarları karşılamakla yükümlü." dedi.
Ataç, emisyonların yol açtığı sel, kuraklık ve aşırı hava olaylarıyla karşı karşıya kalan yoksul ve kırılgan bölgelerin iklim adaleti taleplerinin de her geçen gün yükseldiğini vurgularken "Bugün büyük petrol ve gaz şirketleri yılda 400 milyar dolar kâr elde ederken, 300 milyar dolarlık hedef bu gerçekliğin çok altında kalıyor." şeklinde konuştu.
Türkiye’nin enerji ve iklim politikaları nerede duruyor?
Deniz Ataç, Türkiye’nin COP29’a en fazla kişiyle katılım sağlayan üçüncü ülke olmasına rağmen, ulusal iklim ve enerji politikalarındaki eksiklikleriyle öne çıktığını ifade etti. Ataç, zirvede açıklanan 2053 Uzun Vadeli İklim Stratejisi (LTS) ve 2024-2028 Enerji Stratejik Planı’nın kömürden çıkış veya fosil yakıtlardan vazgeçme konusunda somut hedefler içermediğini söyleyerek "2053 yılı için belirlenen net sıfır emisyon hedefi, kömürden çıkış planı olmadan gerçekleştirilemez. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2024-2028 Stratejik Planı ise kömür ve diğer fosil yakıt arama faaliyetlerinin artarak süreceğini ve kömürden elektrik üretiminin devam edeceğini açıkça ortaya koyuyor." dedi.
Ataç, nükleer enerjiye yönelik hedeflerin de sürdürülebilir olmadığını vurgulayarak "Akkuyu Nükleer Santrali’nin 2028’e kadar tam kapasiteye ulaşması planlanırken, 2035 yılında Türkiye’nin 7,2 GW nükleer enerji kapasitesine sahip olması hedefleniyor. Ancak nükleer enerji projeleri, hem çevresel riskleri hem de yüksek maliyetleri nedeniyle sürdürülebilir bir seçenek değil. Türkiye’nin bir an önce yenilenebilir enerjiye geçiş yapması ve kömürden çıkış planını açıklaması gerekiyor." ifadelerini kullandı.
1,5 derece hedefi için fosil yakıtlardan vazgeçilmeli
TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ataç, küresel sıcaklık artışını 1,5°C ile sınırlamanın giderek zorlaştığını ve bu durumun ekosistemlerin ve toplumların geri dönülmez eşiklere ulaşmasına yol açabileceğini vurguladı. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) verilerine göre mevcut politikaların dünyayı 3°C seviyelerine doğru götürdüğünü ve Climate Action Tracker verilerinin ise bu yüzyılın sonunda 2,7°C’lik bir artış öngördüğünü belirten Ataç, " Türkiye’nin yenilenebilir enerjiye geçişi hızlandırarak fosil yakıtlardan ve nükleer projelerden vazgeçmesi, temiz bir geleceğe öncülük etmesini sağlayabilir. COP29’da alınan kararlar ve eksiklikler, bu dönüşümün ne kadar acil olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir." dedi.
"İklim adaleti için gecikme lüksümüz yok"
COP29’un beklentilerin altında kalan sonuçlarına rağmen, doğal varlıkların korunmasının yaşanabilir bir gezegen için vazgeçilmez olduğuna işaret eden Ataç, "TEMA Vakfı olarak koruma-kullanma dengesini gözetmeden sürdürülebilir bir geleceğin mümkün olmadığını sürekli vurguluyoruz. Artık gecikme lüksümüz yok. Toprağımızın, suyumuzun, havamızın ve biyolojik çeşitliliğin korunması için acilen harekete geçmeliyiz. Bu süreçte toplumun her kesiminin iş birliği içinde hareket etmesinin, doğayla uyumlu bir yaşam modelinin kurulmasına önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz. İklim kriziyle mücadelede zaman kaybetmeden mevcut politikalar daha güçlü hale getirilmeli. Bugün alacağımız doğru kararlar, geleceğimizi belirleyecek ve iklim adaletini sağlamamıza yardımcı olacak." dedi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Engelli bireyleri toplumun ayrılmaz bir parçası olarak gören Eker Süt Ürünleri, "Otizmli Bireyler İş Gücünde" modeli kapsamında 13 otizmli personeli istihdam ediyor. Eker ayrıca, Eker I Run Koşusu kapsamında düzenlediği Yardımseverlik Koşuları ve Özel Sporcular Koşusu ile engelsiz yaşam konusunda yarattığı farkındalığı bir adım öteye taşıyor.
Eker Süt Ürünleri, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında "Otizmli Bireyler İş Gücünde" istihdam modelini gündeme getirerek engelli bireylerin iş yaşamına katılmasının önemine dikkat çekiyor. Eker, Tohum Otizm Vakfı danışmanlığında 2018 yılından bugüne başarıyla yürüttüğü iş modeli ile ülkemizdeki otizmli bireylere iş imkânı sağlanmasına öncülük ediyor.
Türkiye'de yaklaşık 2 milyonun üzerinde otizmli olduğu tahmin edilirken, bunlar arasından yalnızca 100 otizmli birey iş gücüne katılabiliyor. Eker, "Otizmli Bireyler İş Gücünde" modeli ile 13 otizmli personeli istihdam ederek bu alanda önemli bir ihtiyacı karşılıyor.
Türkiye’deki ilk destekli istihdam modeli olan "Otizmli Bireyler İş Gücünde", otizmli yetişkinlerin bir fabrika ortamında uygun koşullar sağlandığında ve doğru yöntemlerle eğitimleri tamamlandığında iş koçlarının desteği ile çalışabileceklerini gösteriyor. Eker, "Otizmli Bireyler İş Gücünde" modeli ile otizmli gençleri iş hayatına kazandırırken, ailelerin de gelecek kaygısının ortadan kalkmasını sağlıyor.
"Otizmli Bireyler İş Gücünde" istihdam modeli, farklı kuruluşları da içine alan bir vizyonla gelişmeye devam ediyor. Eker, otizmli istihdamını yaygınlaştırmak amacıyla diğer şirketlere ve sivil toplum kuruluşlarına yol haritası eğitimleri ve danışmanlık hizmeti veriyor.
Engelsiz yaşama katkı sağlayan sivil toplum kuruluşlarına destek
Eker, toplumsal fayda yaratmayı hedefleyen sosyal sorumluluk vizyonu kapsamında; Türkiye’de koşu sporu alanında önde gelen organizasyonlar arasında yer alan Eker I Run’ı düzenliyor. Türkiye’den ve dünyadan katılımcıları Bursa’da buluşturan Eker I Run; spor sevgisini yaygınlaştırmak, sağlıklı yaşamı teşvik etmek ve ihtiyaç sahipleri için bir iyilik platformu oluşturmak amacıyla yapılıyor.
Uludağ’ın zirvesinden Bursa Eker Meydan’a doğru koşulan 42K Maratonu ve Maraton Bayrak Yarışı'nın yanı sıra 6-12 yaş aralığındaki çocukların katıldığı Minik Adımlar Koşuları, 5K, 15K Koşuları ve Paten Yarışı'nın yapıldığı Eker I Run, özel parkur kategorileri ile fark oluşturuyor. 6 Ekim 2024’te Bursa Eker Meydan’da yapılan 11. Eker I Run’da Özel Sporcular Koşusu'na, otizmli ve down sendromlu sporcular katıldı. Organizasyon kapsamında Adım Adım aracılığıyla gerçekleşen Yardımseverlik Koşuları ile engelsiz yaşama katkı sağlayan sivil toplum kuruluşlarının da aralarında olduğu pek çok sivil toplum kuruluşunun projeleri için bağış toplandı.
Dünya Engelliler Günü, Birleşmiş Milletler tarafından 1992 yılından bu yana 3 Aralık'ta kutlanan uluslararası bir farkındalık günü olarak takvimlerde yer alıyor. Bu özel günde, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de farkındalık sağlama hedefiyle organizasyonlar düzenleniyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Dünyanın en büyük global havayolu şirketi Emirates, çok uluslu kabin ekibine katılacak adaylar için 24 Aralık 2024 tarihinde Mövenpick Hotel İzmir'de ve 29 Aralık 2024 tarihinde Crowne Plaza Antalya'da değerlendirme günleri düzenliyor. Emirates ayrıca adayların yalnızca özel davetle katılabilecekleri değerlendirme günlerini ise 10 Aralık 2024 tarihinde İstanbul ve 27 Aralık 2024 tarihinde Ankara'da gerçekleştirecek.
Dubai merkezli havayolu, kişiye özel ve mükemmel ağırlama hizmetleri sunmaya ve yolcular için unutulmaz anlar yaratmaya istekli yetenekler arıyor. Emirates'in en büyük önceliklerinden birinin güvenlik olması sebebiyle, ideal adayların kendinden emin bir şekilde liderlik etmesi, uçak içi hizmetlerin, güvenlik ve emniyet prosedürlerinin yönetiminin kontrolünü üstlenmesi beklenmektedir. Emirates kabin ekibinin tamamına, havayolunun Dubai'deki son teknolojiyle donatılmış havacılık akademisinde birinci sınıf bir eğitim sunulacaktır.
Kariyerlerine kusursuz bir başlangıç yapmayı planlayan adaylar, değerlendirme süreci ile ilgili gereklilikler hakkında daha fazla bilgi için buraya tıklayabilirler.
Adayların tüm günü mülakat alanında geçirecek şekilde hazırlıklı gelmeleri gerekmektedir.
Emirates'in 160 farklı milletten oluşan kelimenin tam anlamıyla global kabin ekipleri, havayolu şirketinin yolcu çeşitliliğinin ve 250'den fazla geniş gövdeli uçaktan oluşan modern filosu ile altı kıtada 135'i aşkın şehirde düzenlediği uluslararası operasyonların bir yansımasıdır. Dünyanın en büyük Boeing 777 ve Airbus A380 uçak filosuna sahip olan Emirates, kabin ekibi adaylarına olağanüstü kariyer fırsatları, mükemmel eğitim olanakları ve geniş yelpazeli bir gelişim programı sunmaktadır. Heyecan verici, kozmopolit bir şehir olan Dubai'de çalışacak olan Emirates kabin ekibi üyelerinin tamamı, vergiden muaf maaş, havayolu şirketi tarafından sağlanan ücretsiz konaklama, işe gidiş-geliş transfer imkânı ve kapsamlı bir sağlık sigortası gibi çeşitli yan hakların yanında Dubai'deki alışveriş ve eğlence etkinliklerinde özel indirimleri içeren çok cazip bir istihdam paketinden faydalanabilmektedir. Emirates'in büyüyen global uçuş ağı, altı kıtaya yayılmış geniş seyahat fırsatlarını da beraberinde sunmaktadır. Hem Emirates kabin ekibi üyeleri hem de aileleri ve arkadaşları uçuş düzenlenen tüm noktalarda cazip ve ayrıcalıklı seyahat avantajlarından yararlanabilmektedirler.
Emirates 37 yıldır Türkiye'ye uçuşlar düzenlemekte ve şu anda İstanbul'dan haftalık 21 sefer ile Dubai ve Dubai üzerinden 135'i aşkın şehre seferler gerçekleştirmektedir.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.