Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye, teknoloji inovasyonu konusunda dünyanın en dinamik pazarlarından biri olmayı sürdürüyor. Türkiye'nin sektördeki oyunculara çeşitli büyüme fırsatları sunduğunun altını çizen Epson META-CWA Ticari Operasyonlar Başkan Yardımcısı Suat Özsoy, "Günümüzün rekabetçi ortamında şirketler pazar liderliklerini sürdürmek istiyorlarsa kendilerini geliştirmek için cesur çözümler üretmeli. Bu çözümler de inovatif yaklaşımlarla mümkün. İnovasyon, yalnızca ürünlere yeni özellikler eklemek olarak algılanmamalı. Yeni deneyimler yaratmak, müşterilerden gelen taleplere doğru çözümler sunmak da inovasyonun bir parçasıdır. İnovasyon, önümüzdeki dönemde büyümenin ardındaki itici güç olmayı sürdürürken sektörleri şekillendirmeyi de sürdürecek." dedi.
Teknoloji hızla gelişirken inovasyon da şirketlerin günümüzün rekabetçi ortamında etkin bir rol alması için hayati derecede önem taşıyor.
"EcoTank'le baskı sektöründe devrim yarattık"
Uyguladıkları tüm aksiyonlarda Epson'un misyonu ekseninde hareket ettiklerinin ve verimli, kompakt inovatif stratejiler yoluyla daha iyi bir dünya yaratmaya yardımcı olmayı hedeflediklerinin altını çizen Epson META-CWA Ticari Operasyonlar Başkan Yardımcısı Suat Özsoy, "Amacımız, tüketicilerden gelen taleplere doğru çözümler sunmak. Bu kapsamda; canlı, doğal renkler sunan, enerji tasarrufu sağlayan ve eşsiz bir performans sergileyen 3 çipli LCD (3LCD) projektörler gibi inovatif ürünlere imza atmayı sürdürüyoruz. 2010'da yeniden doldurulabilir mürekkep tanklarına sahip, kartuşsuz, yenilikçi bir çözüm olan EcoTank yazıcılarımızla da baskı sektöründe devrim yarattık. Bu yenilikle, tek kullanımlık mürekkep kartuşlarına olan ihtiyacı ortadan kaldırarak plastik atığı azalttık ve tüketicilere üç yıla kadar yetecek mürekkep sağlarken önemli ölçüde maliyet tasarrufu sunduk. İnovatif çözümümüzle, milyonlarca pound değerindeki plastiğin çöpe atılmasını önleyerek müşterilerimize hem çevresel hem de ekonomik açıdan daha sürdürülebilir bir seçenek geliştirdik." diyor.
"Şirketler, kurumsal bir inovasyon kültürü oluşturmalı"
Rekabet, hızlı teknolojik gelişmeler ve değişen tüketici beklentilerinin inovasyondaki temel itici güçler olduğunu belirten Suat Özsoy, "Rekabette söz sahibi olmak için şirketler, yapay zekâ gibi teknolojileri benimsemeli ve müşterileriyle olan iletişimlerini güçlendirmeliler. Ayrıca, kurumların Ar-Ge'ye yatırım yapmaları ve kurumsal bir inovasyon kültürü oluşturmaları da büyük önem taşıyor. İşletmeler, yeniliklere yatırım yaparken kaynak kısıtlamaları, risk faktörü ve değişime karşı piyasa direnci gibi zorluklarla sıklıkla karşı karşıya kalabiliyor. Bu engeller, güçlü bir inovasyon stratejisi, liderlik yaklaşımı ve 'hesaplanmış riskler' alma isteğiyle aşılabilir." açıklamasında bulundu.
"Ar-Ge'ye günde 1,14 milyon euro yatırım yapıyoruz"
Epson META-CWA'da misyonlarının inovasyon ekseninde müşterilere daha iyi hizmet eden yaratıcı ürünler sunmak olduğunun altını çizen Özsoy, "Yaratıcılığa açık inovatif yaklaşımları benimsemek markamızın kimliğinde önemli bir konumda bulunuyor. Epson olarak globalde, Ar-Ge'ye günde yaklaşık 1,14 milyon euro ve sürdürülebilirliği daha da ileriye taşımak, 2050 yılına kadar karbon-negatif ve yeraltı kaynaklarından arınmış hale gelmek için 770 milyon euronun üzerinde yatırım yapmaktayız. Kurumumuz, 2024 Red Dot Tasarım Ödülleri'nde, insanların hayatlarını ve toplumu zenginleştiren tasarımlar sunan 'Ürün Tasarım Kategorisinde', 'En İyinin En İyisi Ödülü' de dahil olmak üzere birden fazla ödüle layık görüldü. Yatırımlarımızın karşılığını almak bizleri çok mutlu ediyor." dedi.
"Dünyamızı koruyan, sürdürülebilir çözümler geliştiriyoruz"
Yeniliğe odaklanmanın yalnızca tüketiciler için değil aynı zamanda dünyamız için de uzun vadeli hedeflere ulaşmak anlamında çok önemli olduğunu vurgulayan Epson META-CWA Ticari Operasyonlar Başkan Yardımcısı Suat Özsoy, "Japon kültüründen ilham alan köklerimiz, Sho-Sho-Sei (kompakt, hassas ve verimli) ve Monozukuri (üretim sanatı ve bilimi) ortak felsefelerimize bağlı kalarak sınırlı kaynaklardan sıra dışı ürünler üretme geleneğine dayanıyor. Ürün inovasyon stratejimizin temel taşı olarak sürdürülebilirliği benimsiyoruz. Bugüne dek çevresel etkiyle ilgili sorunlara çözümler ürettik ve tüketicilerin çevre bilincine sahip teknoloji çözümlerine olan talebini karşıladık. 'Micro Piezo' teknolojimizle çalışan ısısız mürekkep püskürtmeli yazıcılarımız lazer teknolojisine kıyasla enerji tüketimini ve karbondioksit emisyonlarını yüzde 83'e kadar azaltıyor. Mürekkep enjeksiyon sürecinden kaynaklanan ısıyı ortadan kaldırarak enerji kullanımını azaltan çözümümüz, güvenilirliği artırırken baskı süresini de hızlandırıyor. Isısız teknoloji, atığı en aza indirirken çeşitli malzemeler üzerinde yüksek kaliteli baskı yapılmasını sağlayarak evlerde, iş yerlerinde sürdürülebilir ve verimli baskı için yeni bir standart belirliyor." şeklinde sözlerini sürdürdü.
"Globalde faaliyet gösteren kurumlar arasında sürdürülebilirlikte en iyi yüzde 1 arasındayız"
Epson tarafından geliştirilen tüm ürünlerin hem bireylerin hem de işletmelerin beklentilerini karşılarken markanın sürdürülebilirlik hedeflerine de uyum sağladığını belirten Özsoy, "Bu stratejimiz paralelinde kısa süre önce EcoVadis'ten sürdürülebilirlik konusunda platinum derecesi aldık. Bu derece bizi sürdürülebilirlik alanında sektörümüzde faaliyet gösteren şirketler arasında globalde en iyi yüzde 1'i arasına yerleştirdi. Müşterilerimizin daha sağlıklı bir çevre inşa etme taahhüdümüze destek olarak bizi tercih etmelerinden gurur duyuyoruz. Çeşitli şirketler ve araştırma kuruluşlarıyla iş birliği yaparak açık inovasyonu aktif olarak desteklemeyi sürdürüyoruz. Topluma ve insanların hayatına değer katmak ve daha iyi bir dünya inşa etmeye yardımcı olmak için inovasyonun gücüne inanıyoruz; bu nedenle teknolojinin tüketiciler, işletmeler ve dünyamız için yapabileceklerini hayal etmeye devam ediyoruz. Rekabette öne çıkmak isteyen şirketler, inovasyonu müşteri odaklı, dinamik bir süreç olarak benimsemeli. Tüketici ihtiyaçları ve teknolojik gelişmeler hızla değişiyor ve gelişiyor. Böylesine aktif bir ortamda inovasyona öncelik veren şirketler geleceği şekillendirmede öncü bir rol üstlenecek." şeklinde konuştu.
Epson hakkında:
Epson, gerek sürdürülebilir operasyonları gerekse verimli, kompakt ve hassas teknolojileriyle yaşamları, toplulukları ve kuruluşları refaha kavuşturmayı amaçlayan bir teknoloji mucidi ve üreticisidir. Şirketin bugünkü değeri 8,5 milyar Euro'dur. Ar-Ge'ye günde 1,14 milyon Euro yatırımı yapan Epson, kendi ürünlerini, kendi fabrikalarında, kendi özgün teknolojilerini kullanarak ve yüksek çalışma standartlarını benimseyerek üretmektedir. Sürdürülebilir yeniliği daha ileri seviyelere taşımayı hedefleyen marka, 2050 yılına kadar karbon negatif ve yeraltı kaynaklarından arınmış operasyonlara sahip olmayı taahhüt etmiştir
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Emirates, Boeing 777 uçaklarından birini, resmi ana sponsoru olduğu Real Madrid'e özel olarak tasarladı. İki gün önce Madrid'e iniş yapan uçak, Real Madrid'in dünyaca ünlü A takım oyuncularını 8-12 Ocak tarihleri arasında düzenlenecek İspanya Süper Kupası turnuvası öncesinde Cidde'ye götürdü.
2011 yılından bu yana Real Madrid'in partneri olan Emirates, 2013 yılından itibaren de kulübün forma sponsoru oldu. Havayolu, 2026 yılına kadar İspanyol kulübünün resmi ana sponsoru olmaya devam edecek. Böylece bu iş birliği, La Liga tarihindeki en uzun süreli forma sponsorluğu olarak kayıtlara geçecek. Uçaktaki çarpıcı yeni tasarımda ise Kylian Mbappe, Vinicius Junior, Luka Modric, Jude Bellingham, Lucas Vazquez ve Federico Valverde gibi kulübün yıldız oyuncularının bir kısmı yer alıyor.
Emirates, geçtiğimiz on yıl boyunca taraftarlara efsanevi oyuncularla tanışma, özel deneyimlerin tadını çıkarma ve iyisiyle uçma fırsatı sundu. Ortaklığı yeni bir seviyeye taşıyarak özel tasarımlı Boeing 777'si ile Atina, Viyana, Miami, Seattle ve Kuveyt'e de sefer düzenleyecek olan Emirates, Real Madrid taraftarlarına favori takımlarını gökyüzünde izleme imkânı sunuyor.
Emirates, Madrid operasyonlarını 2010 yılında başlattı ve havayolu şu anda A380 ve Boeing 777 uçaklarından oluşan bir filo ile şehre günde iki kez sefer düzenliyor.
Emirates, milyarlarca dolarlık retrofit programı kapsamında, beğeni toplayan Premium Ekonomi Sınıfı da dâhil olmak üzere yeni iç mekânlara sahip 27 adet A380 ve 13 adet Boeing 777 olmak üzere 40 adet tamamen yenilenmiş uçağını yolcularının hizmetine sundu. Emirates ayrıca kısa bir süre önce, büyüyen filosuna ilk A350 uçağını da ekledi ve artık Edinburgh, Kuveyt ve Bahreyn'de de hizmet veriyor. Önümüzdeki günlerde diğer şehirler de en yeni nesil uçaklarla hizmet almaya başlayacak.
Daha fazla bilgi almak ya da bilet rezervasyonu yapmak için emirates.com adresini ziyaret edebilirsiniz. Biletler ayrıca Emirates mobil uygulaması, Emirates mağazaları, Emirates çağrı merkezi ya da seyahat acenteleri aracılığıyla da rezerve edilebilmektedir.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
KRAFTON Inc.,(CEO Changhan 'CH' Kim), NVIDIA iş birliğiyle, dünyanın en büyük bilişim fuarı CES 2025'te, üretken yapay zekâ ile hayata geçirilen bir NPC (Oyuncu Olmayan Oyun İçi Karakter) olan 'CPC'yi (Birlikte Oynanabilir Karakter / Co-Playable Character) tanıttı ve küresel oyun sektöründe yeni bir dönüm noktasına imza attı.
KRAFTON, Las Vegas'ta yer alan Fontainebleau Otel'de düzenlenen bir etkinlikte NVIDIA ile buluştu. Şirket, NVIDIA ACE teknolojileriyle oluşturulmuş yenilikçi yapay zekâ deneyimini sergileyerek, video oyunlarının geleceğine dair oldukça cesur bir vizyon ortaya koydu.
KRAFTON Derin Öğrenme Bölümü Başkanı Kangwook Lee, CPC'yi tanıtarak yeni teknolojiyi "NVIDIA ACE ile geliştirilen ve cihazlarda yer alan SLM (Küçük Dil Modeli) ile etkinleştirilen çığır açıcı bir karakter konsepti" olarak tanımladı. Lee, geleneksel NPC'lerden farklı olarak CPC'lerin oyuncularla dinamik etkileşimlere girebildiğini, gerçek zamanlı görüşmeler yapabildiğini, stratejik iş birlikleri kurabildiğini ve oyun içi senaryolara göre esnek tepkiler verebildiğini belirtti.
Lee, KRAFTON'un PUBG IP'si ve inZOI başta olmak üzere oyun portföyünde CPC teknolojisine yer verme konusundaki kararlılığını vurguladı. "CPC'yi oyunlarımıza entegre ederek oyuncu deneyimindeki yeniliklerimize devam edeceğiz," diyen Lee, sözlerini, "bu teknolojiyi oyun sektörü için bir kıstas haline getirmeyi hedefliyoruz. NVIDIA ile olan iş birliğimiz, yapay zekanın video oyunlarını dönüştürücü potansiyelinin bir kanıtı niteliğinde. NVIDIA ile mümkün olanın sınırlarını zorlamak için yakın bir şekilde birlikte çalışmayı planlıyoruz," şeklinde sürdürdü.
KRAFTON katılımcılara oyunlarında CPC teknolojisinin nasıl kullandıklarını gösteren videolar da sundu. PUBG IP'sine dair gösterimde, gündelik konuşmalara katılabilen, stratejileri uyarlayabilen ve oynanışı kullanıcı dinamikleriyle uyumlu hale getirebilen bir CPC olan 'PUBG Ally' tanıtıldı.
inZOI için yapılan gösterimde ise oyuncularla gerçekçi etkileşimler kurup son derece sürükleyici simülasyon deneyimleri sunan, belirgin kişilik özellikleri ve duygusal derinliğe sahip bir CPC olan 'Akıllı Zoi' görücüye çıkarıldı.
KRAFTON, CES 2025 esnasında NVIDIA ile katılımcıların CPC ile bütünleşmiş oyun deneyimini ve yeniliklerini ilk elden deneyimleyebilecekleri demolar düzenledi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Huawei, kablosuz ses teknolojisinde yeni bir standart belirleyen FreeBuds Pro 4'ü tanıttı. Ürün, benzersiz ses kalitesi, gelişmiş gürültü engelleme teknolojisi ve estetik tasarımıyla dikkat çekiyor.
FreeBuds Pro 4, Çift Sürücülü Gerçek Ses teknolojisi ve Dijital Cross-Over sistemi ile ses netliği sunar. 11 mm Dört Mıknatıslı Dinamik Sürücü Ünitesi, kararlı ve yüksek kaliteli ses üretir. 24-bit/48kHz çözünürlüğe sahip 2,3 Mbps’ye1 kadar kayıpsız ses aktarımı, dinleyicilere orijinal kayda en yakın deneyimi sağlar.
Gelişmiş Gürültü Engelleme
Yapay zeka destekli gürültü engelleme algoritmaları ve kemik iletimli mikrofon teknolojisiyle donatılan FreeBuds Pro 4, 100 dB'ye kadar gürültü azaltma kapasitesine sahiptir. Hafızalı köpük kulak uçları, gürültü izolasyonunu optimize ederek her ortamda net bir ses deneyimi sunar.
Estetik Tasarım
FreeBuds Pro 4, gümüş yay formundaki tasarımıyla zarif bir görünüme sahiptir. Siyah, beyaz ve yeşil renk seçenekleriyle sunulan kulaklıklar, parlak yüzeyi ve altın renkli Huawei Sound logosuyla öne çıkar.
Akıllı Özellikler
Çift cihaz bağlantısı, kulaklıklar çıkarıldığında sesi duraklatan Akıllı Algılama ve baş hareketleriyle kontrol gibi kullanıcı dostu özellikler, FreeBuds Pro 4’ü modern yaşam için ideal bir tercih haline getiriyor.
Huawei Online Mağaza, FreeBuds Pro 4 ürününe özel 500 TL sepet indirimi fırsatı sunuyor. İndirim, ürünü sepete eklediğinizde otomatik olarak uygulanıyor. Ayrıca 1 yıl kayıp kulaklık desteğinden de ücretsiz faydalanılabilir.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
İklim krizi; doğa, canlılar ve toplumlar üzerindeki etkisini her geçen gün artırırken, harekete geçmek için zaman daralıyor. Bilim insanları ve sivil toplum kuruluşları, yıkıcı etkilerden kaçınmak için küresel ortalama sıcaklık artışının sanayileşme öncesi döneme göre 1.5oC'de sınırlandırılması gerektiğine dikkat çekiyor. Bunun sağlanabilmesi için de küresel ölçekte sera gazı salımının 2050 yılına kadar net sıfır seviyesine indirilmesi gerektiğini belirtiyor. Bu bağlamda, Türkiye'nin iklim kriziyle mücadelesini güçlendirecek politikaların geliştirilmesi amacıyla kurulan İklim Ağı, bu alanda çalışan Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe), Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, ClientEarth, Doğa Derneği, Greenpeace Türkiye, Hukuk Doğa ve Toplum Vakfı (HUDOTO), İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği (İDPAD), İklim için 350 Derneği (350 Türkiye), Mekanda Adalet Derneği (MAD), Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA), Temiz Hava Hakkı Derneği (THHD), Türetim Ekonomisi Derneği, TEMA, Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA Vakfı), WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ve Yeşil Düşünce Derneği (YDD) kuruluşlarının katılımıyla kuruldu.
15 sivil toplum kuruluşunu kapsayan İklim Ağı, enerji dönüşümü ve ekosistem bütünlüğünün sağlanması gibi kritik alanlarda somut adımlar talep ediyor. İklim değişikliğiyle mücadelenin sadece bir doğa koruma meselesi olmadığını, aynı zamanda sosyoekonomik bir dönüşüm gerektirdiğini vurgulayan İklim Ağı üyeleri, sera gazı salımlarının bugünden başlayarak azaltımını öngören iklim hedeflerinin belirlenmesi gerektiğini ifade ediyor. Elektrik üretiminde kömürden çıkışı ve adil bir enerji geçişini sağlayacak politikaların hayata geçirilmesi ve doğal alanların korunmasına yönelik etkin tedbirlerin ortaya konulması gibi adımların toplum refahını artıracak bir dönüşüm için de kritik olduğunu belirtiyor.
Mevcut Politikalar Bizi Güvenli Patikaya Götürmüyor
Tanıtım toplantısında konuşan, WWF-Türkiye İklim ve Enerji Programı Müdürü Tanyeli Behiç Sabuncu, mevcut politikaların kritik eşik olan 1.5oC ile uyumlu bir azaltım sağlamadığına, bu bağlamda, Türkiye'nin 2053 net sıfır vizyonunun hayata geçirilebilmesi için iddialı ara hedeflere ihtiyaç olduğuna dikkat çekti. Paris Anlaşması kapsamında verilen 2030 yılına yönelik taahhüdün mutlak emisyon azaltımı ön görecek şekilde gözden geçirilmesi gerektiğini, 2035 yılına yönelik bir sonraki hedefin ise net sıfır emisyon hedefini destekleyecek bir emisyon azaltımı öngörüsünün yanında adil enerji geçişine yönelik somut adımlarla desteklenmesi gerektiğini belirtti.
TEMA Vakfı Çevre Politikaları ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkan Yardımcısı Berna Balcıoğlu ise 2025 yılında yürürlüğe girmesi planlanan İklim Kanunu taslağının, iklim değişikliğiyle etkin bir mücadele için gerekli azaltım ve uyum hedeflerini içermediğine dikkat çekti. Balcıoğlu, iklim krizinin çok katmanlı bir sorun olması nedeniyle iklim politikalarının oluşturulma süreçlerinde kapsayıcı yaklaşımların ele alınmasının hayati önem taşıdığını ve bu nedenle sivil toplumun sürece dahil edilmesi gerektiğini belirtti. Bu çerçevede, uzman sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte oluşturulan İklim Ağı'nın Türkiye'nin iklim politikalarının geliştirilmesinde etkili bir taraf olacağına inandıklarını ifade eden Balcıoğlu, "Unutmamalıyız ki, iklim adaletinin sağlanabilmesi için iklim krizinden etkilenen tüm kesimlerin politika oluşturma süreçlerine aktif olarak dâhil edilmesi gerekiyor" dedi.
Türkiye'nin İklim Politikalarından Beklentiler
Toplantıda ayrıca "Türkiye'de İklim Politikalarına Bakış: 2024 yılı Değerlendirmesi ve 2025 yılından Beklentiler" başlıklı bir panel düzenlendi. Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) İklim ve Enerji Politikaları Kıdemli Koordinatörü Özlem Katısöz'ün moderatörlüğünü üstlendiği panelde, Yeşil Düşünce Derneği Proje Koordinatörü Özge Doruk ve Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları (SEFİA) Derneği Analisti Taylan Kurt konuşmacı olarak yer aldı. Panelde, Türkiye'nin mevcut durumu değerlendirilirken, 2025 yılında açıklanması beklenen ikinci Ulusal İklim Hedefi (Nationally Determined Contribution - NDC) için sivil toplumun talepleri dile getirildi.
Sivil toplum kuruluşları, özellikle Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nin 29. Taraflar Konferansı'nda (COP29) açıklanan Enerji Dönüşümü Yenilenebilir Enerji 2035 yol haritasındaki güneş ve rüzgâr enerjisi kapasitesinin 10 yılda dört katına çıkarılması hedefini olumlu karşılarken, Ulusal Enerji Planı ve 2053 Uzun Vadeli İklim Değişikliği Stratejisi'nde kömür dahil fosil yakıtlardan çıkışın yer almamasını ve bunun dışında nükleer enerjinin 2050 yılına kadar üç katına çıkarılması taahhüdünü, ulusal politikalara ilişkin endişe verici gelişmeler olarak değerlendirdi. Panelin ana mesajlarından biri olarak, net sıfıra giden yolda kömürden çıkışın şart olduğu vurgulandı. Ülkemizin iklim politikalarının hukuki zeminini oluşturacak İklim Kanunu'nun ise 2030 yılına kadar %35 mutlak emisyon azaltım hedefini içermesi gerektiği açık bir talep olarak ifade edildi.
Ayrıca, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 2026 yılına kadar açıklanması beklenen ulusal adil geçiş stratejisinin önemi vurgulanırken strateji ve eylem planlarında sektörel hedeflerin belirlenmesi gerektiğine dikkat çekildi. Kimsenin mağdur edilmediği, işçilerin güvence altına alındığı, mevcut iş gücünün korunduğu, insana yakışır yeni işlerin sağlandığı hak temelli ve kapsayıcı adil geçiş planlarının hazırlanması talep edildi. Yenilenebilir enerji projelerinin doğaya saygılı ve halkın katılımıyla planlanması gerektiği ifade edildi.
İklim Ağı Üyeleri
Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe)
Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği
ClientEarth
Doğa Derneği
Greenpeace Türkiye
Hukuk Doğa ve Toplum Vakfı (HUDOTO)
İklim Değişikliği Politika ve Araştırmalar Derneği (İDPAD)
İklim için 350 Derneği (350 Türkiye)
Mekanda Adalet Derneği (MAD)
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA)
Temiz Hava Hakkı Derneği (THHD)
Türetim Ekonomisi Derneği
TEMA, Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı
WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı)
Yeşil Düşünce Derneği
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
İklim krizi; doğa, canlılar ve toplumlar üzerindeki etkisini her geçen gün artırırken, harekete geçmek için zaman daralıyor. Bilim insanları ve sivil toplum kuruluşları, yıkıcı etkilerden kaçınmak için küresel ortalama sıcaklık artışının sanayileşme öncesi döneme göre 1.5oC'de sınırlandırılması gerektiğine dikkat çekiyor. Bunun sağlanabilmesi için de küresel ölçekte sera gazı salımının 2050 yılına kadar net sıfır seviyesine indirilmesi gerektiğini belirtiyor. Bu bağlamda, Türkiye'nin iklim kriziyle mücadelesini güçlendirecek politikaların geliştirilmesi amacıyla kurulan İklim Ağı, bu alanda çalışan Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe), Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, ClientEarth, Doğa Derneği, Greenpeace Türkiye, Hukuk Doğa ve Toplum Vakfı (HUDOTO), İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği (İDPAD), İklim için 350 Derneği (350 Türkiye), Mekanda Adalet Derneği (MAD), Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA), Temiz Hava Hakkı Derneği (THHD), Türetim Ekonomisi Derneği, TEMA, Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA Vakfı), WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ve Yeşil Düşünce Derneği (YDD) kuruluşlarının katılımıyla kuruldu.
15 sivil toplum kuruluşunu kapsayan İklim Ağı, enerji dönüşümü ve ekosistem bütünlüğünün sağlanması gibi kritik alanlarda somut adımlar talep ediyor. İklim değişikliğiyle mücadelenin sadece bir doğa koruma meselesi olmadığını, aynı zamanda sosyoekonomik bir dönüşüm gerektirdiğini vurgulayan İklim Ağı üyeleri, sera gazı salımlarının bugünden başlayarak azaltımını öngören iklim hedeflerinin belirlenmesi gerektiğini ifade ediyor. Elektrik üretiminde kömürden çıkışı ve adil bir enerji geçişini sağlayacak politikaların hayata geçirilmesi ve doğal alanların korunmasına yönelik etkin tedbirlerin ortaya konulması gibi adımların toplum refahını artıracak bir dönüşüm için de kritik olduğunu belirtiyor.
Mevcut Politikalar Bizi Güvenli Patikaya Götürmüyor
Tanıtım toplantısında konuşan, WWF-Türkiye İklim ve Enerji Programı Müdürü Tanyeli Behiç Sabuncu, mevcut politikaların kritik eşik olan 1.5oC ile uyumlu bir azaltım sağlamadığına, bu bağlamda, Türkiye'nin 2053 net sıfır vizyonunun hayata geçirilebilmesi için iddialı ara hedeflere ihtiyaç olduğuna dikkat çekti. Paris Anlaşması kapsamında verilen 2030 yılına yönelik taahhüdün mutlak emisyon azaltımı ön görecek şekilde gözden geçirilmesi gerektiğini, 2035 yılına yönelik bir sonraki hedefin ise net sıfır emisyon hedefini destekleyecek bir emisyon azaltımı öngörüsünün yanında adil enerji geçişine yönelik somut adımlarla desteklenmesi gerektiğini belirtti.
TEMA Vakfı Çevre Politikaları ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkan Yardımcısı Berna Balcıoğlu ise 2025 yılında yürürlüğe girmesi planlanan İklim Kanunu taslağının, iklim değişikliğiyle etkin bir mücadele için gerekli azaltım ve uyum hedeflerini içermediğine dikkat çekti. Balcıoğlu, iklim krizinin çok katmanlı bir sorun olması nedeniyle iklim politikalarının oluşturulma süreçlerinde kapsayıcı yaklaşımların ele alınmasının hayati önem taşıdığını ve bu nedenle sivil toplumun sürece dahil edilmesi gerektiğini belirtti. Bu çerçevede, uzman sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte oluşturulan İklim Ağı'nın Türkiye'nin iklim politikalarının geliştirilmesinde etkili bir taraf olacağına inandıklarını ifade eden Balcıoğlu, “Unutmamalıyız ki, iklim adaletinin sağlanabilmesi için iklim krizinden etkilenen tüm kesimlerin politika oluşturma süreçlerine aktif olarak dâhil edilmesi gerekiyor” dedi.
Türkiye'nin İklim Politikalarından Beklentiler
Toplantıda ayrıca “Türkiye'de İklim Politikalarına Bakış: 2024 yılı Değerlendirmesi ve 2025 yılından Beklentiler” başlıklı bir panel düzenlendi. Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) İklim ve Enerji Politikaları Kıdemli Koordinatörü Özlem Katısöz'ün moderatörlüğünü üstlendiği panelde, Yeşil Düşünce Derneği Proje Koordinatörü Özge Doruk ve Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları (SEFİA) Derneği Analisti Taylan Kurt konuşmacı olarak yer aldı. Panelde, Türkiye'nin mevcut durumu değerlendirilirken, 2025 yılında açıklanması beklenen ikinci Ulusal İklim Hedefi (Nationally Determined Contribution - NDC) için sivil toplumun talepleri dile getirildi.
Sivil toplum kuruluşları, özellikle Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nin 29. Taraflar Konferansı'nda (COP29) açıklanan Enerji Dönüşümü Yenilenebilir Enerji 2035 yol haritasındaki güneş ve rüzgâr enerjisi kapasitesinin 10 yılda dört katına çıkarılması hedefini olumlu karşılarken, Ulusal Enerji Planı ve 2053 Uzun Vadeli İklim Değişikliği Stratejisi'nde kömür dahil fosil yakıtlardan çıkışın yer almamasını ve bunun dışında nükleer enerjinin 2050 yılına kadar üç katına çıkarılması taahhüdünü, ulusal politikalara ilişkin endişe verici gelişmeler olarak değerlendirdi. Panelin ana mesajlarından biri olarak, net sıfıra giden yolda kömürden çıkışın şart olduğu vurgulandı. Ülkemizin iklim politikalarının hukuki zeminini oluşturacak İklim Kanunu'nun ise 2030 yılına kadar %35 mutlak emisyon azaltım hedefini içermesi gerektiği açık bir talep olarak ifade edildi.
Ayrıca, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 2026 yılına kadar açıklanması beklenen ulusal adil geçiş stratejisinin önemi vurgulanırken strateji ve eylem planlarında sektörel hedeflerin belirlenmesi gerektiğine dikkat çekildi. Kimsenin mağdur edilmediği, işçilerin güvence altına alındığı, mevcut iş gücünün korunduğu, insana yakışır yeni işlerin sağlandığı hak temelli ve kapsayıcı adil geçiş planlarının hazırlanması talep edildi. Yenilenebilir enerji projelerinin doğaya saygılı ve halkın katılımıyla planlanması gerektiği ifade edildi.
İklim Ağı Üyeleri
Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe)
Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği
ClientEarth
Doğa Derneği
Greenpeace Türkiye
Hukuk Doğa ve Toplum Vakfı (HUDOTO)
İklim Değişikliği Politika ve Araştırmalar Derneği (İDPAD)
İklim için 350 Derneği (350 Türkiye)
Mekanda Adalet Derneği (MAD)
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA)
Temiz Hava Hakkı Derneği (THHD)
Türetim Ekonomisi Derneği
TEMA, Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı
WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı)
Yeşil Düşünce Derneği
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Sapanca'nın son yıllarda doğa turizmi alanında geçirdiği değişim, bungalov turizmi odaklı gelişimi ve bu süreçte ortaya çıkan arazi fiyat trendleri, bölgenin doğal güzelliklerini koruyarak sunduğu yatırım ve turizm potansiyeliyle cazibesini artırmaya devam ediyor.
Sapanca'daki arazi fiyatlarını mercek altına alan Eva Gayrimenkul Değerleme Uzmanı Serkan Fırat, "Türkiye'nin doğa turizmi açısından akla gelen ilk yöresi olan Sapanca'da son yıllarda Bungalow Turizmi mevsim ayırt etmeksizin hız kesmeden sürüyor. Sapanca Gölü ve Sapanca Ormanları eko sistemini kendi içinde barındıran, temiz havası, sakinliği ve doğal güzellikleri ile Turizm açısından sürekli ilgi gören bölgede, küçük-büyük yatırımcı ayrımı yapmaksızın, taşınmazların arz-talep dengesinin sürekli talep yoğunluğu tarafında kaldığı görülüyor.
Arazi fiyatlarının birim değerleri 2 Bin - 3 Bin TL arası
Özellikle Yanık Mahallesi ve Kurtköy Mahallesinde, planlı yerleşim yerlerine yakın muhitlerde, tarım alanları olarak betonarme yapılaşmaya kapalı plan lejantına sahip bölgelerde, işletmeler arttıkça, arazi fiyatlarının birim değerleri 2 Bin - 3 Bin TL arası seviyesine geldi. İlçe merkezi gelişim çeperinde bu tarz bölgelerde arazilerde boşluk oranı düşmüş, arazi fiyatlarının da bir miktar yükselmesine sebep olmuş, işletme kurulması cazibesi bu nedenlerle geri plana düşmüştür.
Şükriye, Memnuniye, Muradiye ve Erdemli ilgi görüyor
Bu durumlardan ötürü, söz konusu bölgelere alternatif olarak yoğunluk ve ilgi, TEM Otoyolu güneyindeki yüksek irtifaya ve göl manzarasına hakim, orman alanına kısmen sınır, ulaşımı kolay ve altyapıları tam durumdaki Şükriye, Memnuniye, Muradiye, Erdemli (İstanbuldere) gibi daha kırsal sayılabilir mahallere kaydı. Söz konusu mahallelerde arazi birim fiyatları eğim, yol, altyapı gibi faktörlere göre değişiklik göstermekte, imarsız olarak tabir edilen tarla ve bahçelerde dahi arazilerde, bungalov kurulmasına izin veren prosedürlere uygun yerlerde metrekare başına birim rakamlar 1.250 TL ile 2.250 TL arası fiyatlarla ilgi görmektedir. Plansız olarak tabir edilen, uygulama imar planı dışındaki bölgelerde, bungalov kurulabilmesi için alınan izinler ilgili Sapanca Belediyesi ve Turizm Bakanlığı ile görüşülmesi gerekmekte, bu tarz bölgelerde genellikle pazarlama yapılırken bu durum çokça dikkate dahil tutulmamakta, bazen basit yapı dahil bina ve tesis kurulamaz alanlarda da hatalı yatırımlara sebebiyet vermekte ve alıcılar ve satıcılar mağdur olabilmektedir. Alım ve satımda bu duruma dikkat edilmesi, gerekirse gayrimenkul profesyonelleri ve resmi kurumlar nezdinde araştırma yapılması tavsiye edilmektedir. Ayrıca bu tarz kırsal mahallelerde, geçmiş yıllarda tanzim edilmiş köy yerleşik alanı haritası bulunmakta, bu harita içinde kalan kısımlardaki arsalarda ise tapu alanının %40'lık oranı bazında toplam inşaat alanı hesaplanarak 2 katlı ruhsatlı villa ve konutlar inşa edilebilmekte. Bu kısımlarda imarlı arsa olarak tabir edilen parsellerde ise arazi birim fiyatı büyüklük ve konumuna göre metrekare birim fiyatları 4 Bin TL ile 6 Bin TL aralığında değişmekte ve ilgi görmektedir.
Köy yerleşik alanı içerisinde aynı zamanda, gerekli yol ve cephe şartlarına uygunluk olduğunda müstakil olarak parselasyon da yapılabilmektedir. Piyasa fiyatlarının ilçe merkez çeperine göre henüz düşük olması bu bölgede günümüz şartlarında fırsat olarak görülebilir. Sapanca'nın muhtelif doğal su kaynakları bolluğu, vadilerde bulunan özel mülkiyete haiz arazilerin, çevreyi bozmadan bu şekilde kullanımı, hem tatilcilere pozitif bir hizmet ile dönmekte, hem de işletme ve arazi sahiplerinin bu durumu avantajlarına çevirmesine sebep olmuş ve talep eğrisi bu bölgelere kaymıştır." şeklinde konuştu.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Sağlık sektöründe ilham verici projelerin ödüllendirildiği ‘Golden Pulse Awards’ 2024 kazananları belli oldu. 38 yıldır toplum sağlığı ve sağlık sektörüne katkıları ile başarılı projelere imza atan Polifarma, patili dostlarımıza dokunan ‘Patifest’ projesi ile “Yılın En Başarılı Kurum İçi İletişimi” kategorisinde ödüle layık görüldü.
“Önce Hayat” sloganıyla 38 yıldır sağlık sektöründe başarılı bir şekilde faaliyetlerini sürdüren Polifarma, insan hayatının yanı sıra içinde olduğu toplum ve tüm canlılar için fayda üretmeye devam ediyor. Bu alanda ilham verici projeleri ile sektörde fark yaratan Polifarma; sağlık ve iyi yaşam alanında faaliyet gerçekleştirilen başarılı projeleri ödüllendiren Golden Pulse Awards’ın 8 Ocak 2025 tarihinde düzenlenen ödül töreninde, ‘Patifest’ projesi ile “Yılın En Başarılı Kurum İçi İletişimi” kategorisinde ödül kazandı.
Polifarma İnsan Kaynakları Departmanı’nın, şirket çalışanlarının gönüllü katılımıyla sokak hayvanlarına yönelik sosyal duyarlılığı geliştirmek ve farkındalığı artırmak amacıyla yürüttüğü Patifest, patili dostlarımızın ‘sağlıklı ve iyi yaşam hakkına’ da destek verdi. Bu kapsamda; şirket bünyesinde kurulan Polipati Severler Kulübü, Polifarma Akademi ve Polifarma Sokak Kulüpleri iş birliğiyle etkinlikler gerçekleştirilirken, toplanan bağışlar ile sokak hayvanlarının barınma ve tedavi ihtiyaçları karşılandı. İlki Eylül ayında Polifarma’nın Tekirdağ Ergene’deki fabrikasının bahçesinde düzenlenen Patifest festivalinde şirket çalışanları keyifli anlar yaşarken, sokak hayvanları için düzenlenen turnuvalar, takı, sahaf, yiyecek ve içecek stantları ile Doğa ve Hayvanseverler Derneği (DOHAS) barınağına bağış toplandı.
“Sokaktaki canlara destek olmak topluma karşı sorumluluğumuzun bir parçası”
Golden Pulse Awards ödül töreninde yaptığı konuşmada ‘Patifest’ projesi ile ödüle layık görülmekten dolayı duyduğu mutluluğu dile getiren Polifarma İnsan Kaynakları Müdürü Banu Hamarat, “Patili dostlarımızın yaşam koşullarına pozitif etki etmek amacıyla hayata geçirdiğimiz Patifest projesi ile ödüle hak kazanmak bizim için çok anlamlı. Bu vesileyle dünyamızı paylaştığımız patili dostlarımıza destekleriyle fark yaratan tüm çalışma arkadaşlarımıza katkılarından ve duyarlılıklarından dolayı teşekkür ediyorum. ‘Önce Hayat’ mottomuzla, kuruluşumuzdan bugüne sağlığa erişimini kolaylaştırırken, çevremize ve topluma daha çok değer katmayı amaçlıyoruz. Dolayısıyla; patili dostlarımızın da yaşam hakkına destek olmayı topluma ve çevremize karşı sorumluluğumuzun bir parçası olarak görüyoruz. Bu bilinç ile önümüzdeki dönemde de sürdürülebilir büyüme yolunda emin adımlarla ilerken, dünyanın dört bir yanında, tüm canlıların yaşamlarına dokunmaya devam edeceğiz” dedi.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.