Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Uluslararası danışmanlık, denetim, güvence, strateji, kurumsal finansman ve vergi hizmetleri şirketi EY'ın Microsoft ve TeachAI iş birliğiyle, beş bölgede 16 ülkeden 17-27 yaş arasındaki 5.218 katılımcıyla gerçekleştirdiği Z Kuşağı ve Yapay Zekâ Araştırması, genç neslin yapay zekâyı yoğun bir şekilde kullandığını ancak bu teknolojinin geniş kapsamda eleştirel olarak değerlendirilmesinde ve uygulanmasında bazı eksiklikler yaşadığını ortaya koyuyor. Y kuşağının ardından iş gücünde hızla büyüyen ve 2030 yılına kadar küresel iş gücünün %30'unu oluşturacak bu nesil, yapay zekâyı etkili kullanmak için daha derin ve güvenilir bilgiye ihtiyaç duyuyor. Bu kapsamda eğitim ve iş dünyası için kritik öneriler sunan araştırmada, geleceğin iş gücünde önemli bir yere sahip olacak Z kuşağının yapay zekâ kullanma becerilerinin geliştirilmesine yönelik yollar ele alınıyor.
Genç kuşak yapay zekâyı aktif olarak kullanırken eleştirel değerlendirmede zorluk yaşıyor
Z kuşağının çoğunluğunun yapay zekâ teknolojilerini aktif olarak kullandığını ortaya koyan araştırmaya göre, kullanıcı profilleri %15 "süper kullanıcı", %61 "çeşitli kullanıcı" ve %24 "geride kalanlar" olarak üç gruba ayrılıyor. Z kuşağı, yapay zekânın tekrarlayan görevlerde zaman tasarrufu ve büyük miktarda verinin analizinde kolaylık sağlaması açısından faydalı olduğunu düşünürken, diğer yandan yanlış bilgi üretme ve insan yaratıcılığını azaltma gibi risklerine de odaklanıyor. Ayrıca araştırmada yapay zekânın hangi ürünler ve görevlerde yaygın olarak kullanıldığını anlama konusunda Z kuşağının çoğunlukla (%69) başarılı olduğu görülüyor. En düşük performansın da yapay zekânın eksikliklerini eleştirel olarak değerlendirme (%44) ve en iyi komutları yazma (%56) konularında yaşandığı öne sürülüyor.
Aynı zamanda katılımcılar, yapay zekâyı kullanmak için gereken en önemli yetkinlikler arasında yaratıcılık ve merak (%52), eleştirel düşünme (%47) ve kodlama/bilgisayar programlama (%46) olduğunu belirtiyor. Tüm bu sonuçlar, Z kuşağının yapay zekânın faydalarına ve risklerine yönelik algısının temelini oluşturuyor.
Eğitimciler ve işverenler arasında farklı yaklaşımlar bulunuyor
Katılımcıların %42'si, eğitimcilerin bazı görevlerde yapay zekâ kullanımına teşvik etmediğini, buna karşılık yalnızca %15'i işverenlerinin aynı şeyi söylediğini belirtiyor. Bu durum, eğitimcilerin yapay zekâ kullanımını intihalle ilişkilendirme ve akademik dürüstlüğü koruma eğilimini yansıtırken, işverenlerin daha esnek bir tutum sergilediğini gösteriyor. Rapor, eğitimciler ve işverenlerin her geçen gün daha da gelişen yapay zekâ teknolojisine uyum sağlamaya çalışırken ihtiyaç duyulan iş birlikleriyle de bu dengesizliklerin giderilebileceğine dikkat çekiyor.
Yapay zekâ becerilerinin geliştirilmesi için iki önemli önerinin üzerinde duruluyor
Araştırma ilk olarak; işletmelerin ve eğitim kurumlarının, Z kuşağının yapay zekâ konusundaki bilgi ve becerilerini geliştirmek amacıyla özel eğitimler ve rehber niteliğinde kaynaklar sağlaması gerektiğini vurguluyor. Bu çerçevede, kamu ve özel sektörün iş birliğiyle bu konuya yönelik daha kapsamlı bir müfredat geliştirilmesinin önemine dikkat çekiliyor.
İkinci olarak, Z kuşağının %55'inin yapay zekâ hakkındaki bilgilerini sosyal medyadan edindiği göz önüne alındığında, bu platformlarda güvenilir ve doğrulanmış içeriklerin yaygınlaştırılmasının da kritik bir adım olduğu ifade ediliyor.
EY Türkiye İş Gücü Danışmanlığı Lideri ve Danışmanlık Bölümü Şirket Ortağı Ersin Yıldırım araştırmayla ilgili olarak şu değerlendirmelerde bulundu: "İş hayatında yer almaya başlayan en genç nesil olan Z kuşağının, kariyeri boyunca yapay zekânın uzun vadeli etkileriyle karşı karşıya kalacağı aşikâr. Z kuşağı, teknolojiye olan doğuştan yatkınlığıyla yapay zekâ kullanımında önemli bir adım atmış olsa da bu teknolojiyi doğru bir şekilde değerlendirme ve potansiyelinden tam olarak yararlanma noktasında daha fazla desteğe ihtiyaç duyuyor. Bu kuşağın yapay zekâ alanında temelden etkin bir şekilde yönlendirilmesi için eğitim ve iş dünyasının iş birliği halinde olması, eleştirel düşünme becerilerinin güçlendirilmesine yönelik stratejiler geliştirmesi gerekiyor. EY olarak, hızla gelişen ve değişen dünyada geleceğin iş gücünün önemli bir kısmını oluşturacak genç nesil için bu alanda gerekli eğitim ve kaynakların sunulmasının önemine inanıyor, geleceğin bugünden şekillendirilmesine destek olmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz."
Uluslararası danışmanlık, denetim, güvence, strateji, kurumsal finansman ve vergi hizmetleri şirketi EY'ın Microsoft ve TeachAI iş birliğiyle, beş bölgede 16 ülkeden 17-27 yaş arasındaki 5.218 katılımcıyla gerçekleştirdiği Z Kuşağı ve Yapay Zekâ Araştırması, genç neslin yapay zekâyı yoğun bir şekilde kullandığını ancak bu teknolojinin geniş kapsamda eleştirel olarak değerlendirilmesinde ve uygulanmasında bazı eksiklikler yaşadığını ortaya koyuyor. Y kuşağının ardından iş gücünde hızla büyüyen ve 2030 yılına kadar küresel iş gücünün %30'unu oluşturacak bu nesil, yapay zekâyı etkili kullanmak için daha derin ve güvenilir bilgiye ihtiyaç duyuyor. Bu kapsamda eğitim ve iş dünyası için kritik öneriler sunan araştırmada, geleceğin iş gücünde önemli bir yere sahip olacak Z kuşağının yapay zekâ kullanma becerilerinin geliştirilmesine yönelik yollar ele alınıyor.
Genç kuşak yapay zekâyı aktif olarak kullanırken eleştirel değerlendirmede zorluk yaşıyor
Z kuşağının çoğunluğunun yapay zekâ teknolojilerini aktif olarak kullandığını ortaya koyan araştırmaya göre, kullanıcı profilleri %15 "süper kullanıcı", %61 "çeşitli kullanıcı" ve %24 "geride kalanlar" olarak üç gruba ayrılıyor. Z kuşağı, yapay zekânın tekrarlayan görevlerde zaman tasarrufu ve büyük miktarda verinin analizinde kolaylık sağlaması açısından faydalı olduğunu düşünürken, diğer yandan yanlış bilgi üretme ve insan yaratıcılığını azaltma gibi risklerine de odaklanıyor. Ayrıca araştırmada yapay zekânın hangi ürünler ve görevlerde yaygın olarak kullanıldığını anlama konusunda Z kuşağının çoğunlukla (%69) başarılı olduğu görülüyor. En düşük performansın da yapay zekânın eksikliklerini eleştirel olarak değerlendirme (%44) ve en iyi komutları yazma (%56) konularında yaşandığı öne sürülüyor.
Aynı zamanda katılımcılar, yapay zekâyı kullanmak için gereken en önemli yetkinlikler arasında yaratıcılık ve merak (%52), eleştirel düşünme (%47) ve kodlama/bilgisayar programlama (%46) olduğunu belirtiyor. Tüm bu sonuçlar, Z kuşağının yapay zekânın faydalarına ve risklerine yönelik algısının temelini oluşturuyor.
Eğitimciler ve işverenler arasında farklı yaklaşımlar bulunuyor
Katılımcıların %42'si, eğitimcilerin bazı görevlerde yapay zekâ kullanımına teşvik etmediğini, buna karşılık yalnızca %15'i işverenlerinin aynı şeyi söylediğini belirtiyor. Bu durum, eğitimcilerin yapay zekâ kullanımını intihalle ilişkilendirme ve akademik dürüstlüğü koruma eğilimini yansıtırken, işverenlerin daha esnek bir tutum sergilediğini gösteriyor. Rapor, eğitimciler ve işverenlerin her geçen gün daha da gelişen yapay zekâ teknolojisine uyum sağlamaya çalışırken ihtiyaç duyulan iş birlikleriyle de bu dengesizliklerin giderilebileceğine dikkat çekiyor.
Yapay zekâ becerilerinin geliştirilmesi için iki önemli önerinin üzerinde duruluyor
Araştırma ilk olarak; işletmelerin ve eğitim kurumlarının, Z kuşağının yapay zekâ konusundaki bilgi ve becerilerini geliştirmek amacıyla özel eğitimler ve rehber niteliğinde kaynaklar sağlaması gerektiğini vurguluyor. Bu çerçevede, kamu ve özel sektörün iş birliğiyle bu konuya yönelik daha kapsamlı bir müfredat geliştirilmesinin önemine dikkat çekiliyor.
İkinci olarak, Z kuşağının %55'inin yapay zekâ hakkındaki bilgilerini sosyal medyadan edindiği göz önüne alındığında, bu platformlarda güvenilir ve doğrulanmış içeriklerin yaygınlaştırılmasının da kritik bir adım olduğu ifade ediliyor.
EY Türkiye İş Gücü Danışmanlığı Lideri ve Danışmanlık Bölümü Şirket Ortağı Ersin Yıldırım araştırmayla ilgili olarak şu değerlendirmelerde bulundu: "İş hayatında yer almaya başlayan en genç nesil olan Z kuşağının, kariyeri boyunca yapay zekânın uzun vadeli etkileriyle karşı karşıya kalacağı aşikâr. Z kuşağı, teknolojiye olan doğuştan yatkınlığıyla yapay zekâ kullanımında önemli bir adım atmış olsa da bu teknolojiyi doğru bir şekilde değerlendirme ve potansiyelinden tam olarak yararlanma noktasında daha fazla desteğe ihtiyaç duyuyor. Bu kuşağın yapay zekâ alanında temelden etkin bir şekilde yönlendirilmesi için eğitim ve iş dünyasının iş birliği halinde olması, eleştirel düşünme becerilerinin güçlendirilmesine yönelik stratejiler geliştirmesi gerekiyor. EY olarak, hızla gelişen ve değişen dünyada geleceğin iş gücünün önemli bir kısmını oluşturacak genç nesil için bu alanda gerekli eğitim ve kaynakların sunulmasının önemine inanıyor, geleceğin bugünden şekillendirilmesine destek olmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz."
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Kamu mühendisleri ve teknik personelin sesi olan Mühendis Tek-Sen Enerji Sendikası, kamuda çalışan mühendis ve teknik personel maaşlarının yüksek enflasyon karşısında ivedilikle iyileştirilmesi gerektiğini açıkladı. Sendika tarafından yapılan açıklamada, kamu mühendisleri ve teknik personelin yoksulluk sınırının altında maaşla çalıştırılmasının kabul edilemez olduğu gerekçeleriyle vurgulanarak çözüm önerileri aktarıldı.
"Mühendislerin haklı talepleri görmezden gelinmemeli"
Sendikayı temsilen açıklamada bulunan Mühendis Tek-Sen Enerji Sendikası Genel Başkanı Mümin GÜLER, "2000 yılından bu yana eşdeğer meslek gruplarıyla benzer maaşlar alan kamu mühendisleri, 2022 yılından itibaren bu eşitlikten yoksun hale gelmiştir. 2025 yılının Ocak-Temmuz dönemi için memur maaşlarına yapılan yüzde 11,54'lük zam sonrası, kamuda yeni işe başlayan 8/1 kadrosunda görev alan bir kamu mühendisinin maaşı 58 bin TL'de kalırken, yoksulluk sınırı 68 bin 675 TL'ye ulaşmıştır. Bu tablo, mühendislerin emeğini adil bir şekilde değerlendirmeyen mevcut düzenin bir yansımasıdır" diyerek maaş adaletsizliğinin son bulması için yetkilileri harekete geçmeye davet etti.
"Hak kayıpları bir an önce giderilmeli"
Güler, "Kamu hizmetlerinin etkinliğinin artırılması ve ülkemizin kalkınması için kritik öneme sahip mühendis ve teknik hizmetler sınıfı çalışanlarının Ek Ödeme Oranı'nın 50 puan artırılarak ve teknik çalışma ödeneğine ilişkin kanun düzenlemesinin ivedilikle yapılarak hak ettiği maaş tutarının 136.000 TL yapılmalı ve geçmiş yıllara dayalı hak kayıplarının da bir an önce giderilmesi gerekmektedir.
Kamu mühendisleri ve teknik personeli olarak, ülkemizin kalkınması için gece gündüz demeden çalışıyoruz. Ancak emeğimizin karşılığını alamadığımız sürece, ne kamu hizmetlerinde beklenen verimlilik sağlanabilir ne de meslektaşlarımızın motivasyonu artabilir. Bu nedenle, tüm yetkilileri acil çözümler üretmeye ve taleplerimize kulak vermeye davet ediyoruz" ifadelerinde bulundu.
"Maaşların yoksulluk sınırının altında kalması kabul edilemez"
Eşdeğer meslek grupları arasındaki maaş farklarının kamu mühendisleri ve teknik personelin yalnızca bireysel yaşamlarını değil, aynı zamanda kamu hizmetlerinin verimliliğini de olumsuz etkilediğini belirten Güler, "Diğer meslek grupları için yapılan tekil düzenlemeler kamu mühendisleri ve teknik personel için yapılmamış, 'üvey evlat' muamelesine tabi tutulmuştur. Kamu mühendisleri ve teknik personelin hak ettikleri düzenlemeleri görmezden gelmek, ülkenin geleceğiyle oynamaktır" dedi.
Adaletli maaş, güçlü kamu hizmeti
Kamu mühendisleri ve teknik hizmetler sınıfı çalışanlarının maaşlarının yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasının sadece bir adalet meselesinin ötesinde ülke kalkınmasının devamı için de kritik bir adım olduğunun vurgulayan Mühendis Tek-Sen Enerji Sendikası Genel Başkanı Mümin GÜLER, "Hak edilen maaş düzenlemeleri gerçekleştirilmeden, Türkiye'nin geleceğine katkımız sürdürülebilir olmaz" diyerek maaş adaleti için somut adımlar atılması çağrısı yaptı.
Ek ödeme oranlarının artırılması ve teknik çalışma ödemesi talebi
Güler'in açıklamasına göre; 657'ye tabi 1/4 kadrolu ve 30 yıllık sendikasız çalışan bir mühendis, mimar için ek ödeme oranının %170'den %220'ye çıkarılması ve teknik çalışma ödemesinin 9500 Memur Aylık Katsayı %700 olması talep ediliyor. Tekniker için ise ek ödeme oranının %115'ten %165'e yükseltilmesi, 9500 Memur Aylık Katsayı %500 olması bekleniyor. Maaşların ise mühendis ve mimar için 64.630,38 TL'den 136.227,42 TL'ye, tekniker için 53.347,82 TL'den 86.759,76 TL'ye acilen çıkarılması talep ediliyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Dubai, global gayrimenkul piyasasında liderliğini sürdürüyor ve yatırımcılar için en cazip destinasyonlardan biri olarak öne çıkıyor. Ticari ve yaşam standartlarını belirleyen regülasyonları, ekonomik istikrarı ve yaşam kalitesiyle dünya çapında dikkat çeken şehir, özellikle dolar milyonerlerinin göçünde 2024 yılında en büyük payı aldı.
Dubai'nin güvenli yaşam standartları, birçok Batı Avrupalı ailenin şehri sürekli yaşam noktası olarak tercih etmesini sağlıyor. Şehir, kadınların gece saatlerinde bile rahatlıkla dışarı çıkabildiği, trafik ve çevre düzenlemesinde üst düzey standartların uygulandığı bir metropol olarak öne çıkıyor. Dubai, aynı zamanda şeffaf hukuk sistemi ve öngörülebilirliği ile iş insanları için bir güven ortamı sunuyor.
Dubai ve İstanbul'daki ofisleriyle uluslararası yatırım danışmanlığı hizmeti veren Parcel Estates'in CEO'su Özden Çimen, Dubai'nin bu yükselişini şu sözlerle değerlendirdi:
"Dubai, küresel piyasaların belirsizlik yaşadığı bir dönemde istikrar ve öngörülebilirlik sunan bir yatırım cenneti. Şehrin doğru çizilmiş regülasyon çerçevesi, yatırımcılar için güçlü bir güvence. Dubai, yeni dünyanın en merkezi destinasyonu haline geldi."
BİR AYDA %36 DEĞER ARTIŞI
Dubai gayrimenkul piyasasında dikkat çeken son örneklerden biri, şehir merkezinde gerçekleşen bir satış işlemi oldu. Bir müteahhitlik firması tarafından Ekim 2024'te 370 milyon dirheme satılan bir bina, sadece bir ay sonra Kasım 2024'te 505 milyon dirheme tekrar satıldı. Resmi portallar üzerinden doğrulanan bu işlem, kısa bir sürede %36 oranında değer artışına işaret ediyor.
Parcel Estates CEO'su Özden Çimen, bu örneğin, özellikle şehir merkezi, Dubai Marina ve Business Bay gibi bölgelerde yeni konut arzındaki daralmaya bağlı olarak fiyat artışlarının yüksek seviyelere ulaşmasının doğal bir sonucu olduğunu belirtti. Çimen, sözlerine şöyle devam etti:
"Dubai henüz full kapasiteye ulaşmış bir şehir değil. Şehirdeki 2040 Master Planı'na göre önümüzdeki 15 yıl içinde nüfusun ikiye katlanması hedefleniyor. Bu da konut piyasasında uzun vadeli bir değer artışını kaçınılmaz kılıyor. Ancak prime lokasyonlarda yatırım yapmak isteyenlerin hızlı hareket etmesi gerekiyor."
2040 MASTER PLANI İLE DAHA BÜYÜK FIRSATLAR
Dubai'nin 2040 Master Planı, şehrin altyapısını genişletmeyi, yaşam alanlarını geliştirmeyi ve nüfusu ikiye katlayarak 5.8 milyona ulaştırmayı hedefliyor. Bu plan doğrultusunda şehirde sadece konut piyasası değil, ticaret, teknoloji ve turizm sektörlerinde de büyük fırsatlar ortaya çıkması bekleniyor.
Parcel Estates, Dubai'nin gayrimenkul piyasasında yatırımcılarına en doğru ve güncel bilgiyi sunarak, hızlı ve kârlı kararlar almalarını destekliyor. Şirket, prime lokasyonlarda artan taleple birlikte yatırımcılara geleceğin fırsatlarını değerlendirme çağrısında bulunuyor
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Yerinde üretim yaparak Türkiye'nin önde gelen şirketlerinin üretim tesisi ve ofislerinde 15 farklı ilde günlük 60 bin kişiye yemek hizmeti sağlayan SOA Toplu Yemek 2024 yılı yemek trendlerini açıkladı. Geçtiğimiz yıl çalışanların en çok tercih ettiği yemek tas kebabı olurken, menü seçimlerinde sağlıklı ve sürdürülebilirlik odaklı tercihler ön plana çıkmaya başladı.
Evden çalışma döneminin yavaş yavaş sona ermeye başladığını söyleyen SOA Toplu Yemek Yönetim Kurulu Başkanvekili Melih Can Kocabaş, "İşverenler çalışanları ofise çekebilmek için cazip yan haklar sunmak durumunda kalıyor. Bunların en başında ise öğlen yemekleri geliyor. Vegan, glütensiz gibi özel diyet ihtiyaçlarına yönelik seçenekler arttı" dedi.
Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşlarının üretim tesisleri ve ofislerinde yerinde üretim yaparak günlük 60 bin kişiye yemek hizmeti sağlayan SOA Toplu Yemek, çalışanların 2024 yılında en çok tercih ettiği yemeğin tas kebabı olduğunu açıkladı. Tas kebabının ardından en çok tercih edilen geleneksel yemekler İzmir köfte, piliç roti, etli nohut, patates oturtma, musakka olarak sıralanırken, sokak lezzetlerinden tavuklu/etli wrap ve hamburger de en fazla talep gören seçenekler arasında yer aldı.
Ara öğün ve ikram beklentisi artıyor
SOA Toplu Yemek, menü seçimlerinde sağlık tercihlerin ve sürdürülebilirliğin daha fazla ön plana çıktığını açıklarken, yeni nesil çalışanların tercih ettiği ana yemeklerin ise sokak lezzetleri, bowl menüleri ve ızgara ürünler olduğunu duyurdu. Özel günlerde yemek menülerinde dünya mutfaklarından tatlar yer alırken, çalışanların yemek hizmetlerinin yanında ara öğün ve ikram beklentilerinde artış yaşandığı görüldü.
Ofise dönüş için 'kişiye özel yemek' çeşitliliği sunuluyor
Pandemi dönemi sonrasında toplu yemek anlayışının geleneksel tabldot yemekten restoran kalitesinde hizmete evrildiğini anlatan SOA Toplu Yemek Yönetim Kurulu Başkanvekili Melih Can Kocabaş, "Evden çalışma dönemi yavaş yavaş sona eriyor. İşverenler çalışanları ofise çekebilmek için cazip yan haklar sunmak durumunda kalıyor. Bunların en başında ise öğlen yemekleri geliyor. Kişilerin seçim özgürlüğü de öne çıktı. Dayatılan fiks bir menü tipi yerine kişisel beslenme ihtiyaçlarına uygun çok seçenekli menüler çalışanları daha çok mutlu ediyor. Vegan, glütensiz gibi özel diyet ihtiyaçlarına yönelik seçenekler de arttı. Esnek yemek saatleri ve yemekhanelerin mimari özellikleri önem kazandı. Hibrit çalışma düzeniyle devam eden şirketler, çalışanların ofiste geçirdikleri gün ve saatlere göre yemek servis saatlerini ve mekanlarını esnekleştirdi" dedi.
Fabrikalarda gramajlar artırıldı
Mutfaklarda kullanılan ürünlerin markasının her geçen gün daha da önem kazandığını belirten Kocabaş, "Projenin dinamiğine uygun personel istihdamı ve çok yönlü ve yenilikçi şeflerin önem kazandığı bir dönem başladı. Fabrikalarda ise; daha doyurucu, kalorisi yüksek yemekler menülere eklenirken, gramajlarda iyileştirmeler yapıldı" diye konuştu.
'2025'te değişime uyum sağlayan kazanacak'
SOA Toplu Yemek Yönetim Kurulu Başkanvekili Kocabaş, 2024 yılında geleneksel lezzetlere duyulan bağlılık sürerken, sağlıklı ve kişiselleştirilmiş beslenme trendlerinin de hız kazandığını söyledi. SOA Toplu Yemek olarak yaptıkları analizlerde, özellikle sürdürülebilirlik odaklı menülerin ve esnek yemek çözümlerinin giderek daha fazla tercih edildiğini gördüklerini ifade eden Kocabaş, "2025 yılına girerken, sektörü yeni teknolojiler, daha inovatif yemek seçenekleri ve çalışan odaklı hizmet anlayışı bekliyor. Artık sadece doyurucu bir öğün sunmak yeterli değil; esneklik, çeşitlilik ve kaliteyi bir araya getiren markalar öne çıkıyor. Günümüz dünyasında yemek sektöründe de "değişime ayak uyduran kazanır" mottosu geçerli! 2025 yılında da hangi lezzetlerin ve trendlerin öne çıkacağını yakından takip edeceğiz" ifadelerini kullandı
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Sektörde 35 yılı geride bırakan Yücesoy Mühendislik, bugüne kadar Buca, Bayraklı, Bornova, Karşıyaka, Çiğli ve Menemen'de konut ve ticari alanlardan oluşan 5 bin bağımsız bölümü tamamlayarak sahiplerine teslim etti.
Son dönemde İzmir'in kuzey aksında önemli yatırımlara imza atıklarını belirten Yücesoy Mühendislik Yönetim Kurulu Başkanı Cem Yücesoy, 2025'in yaz aylarında son 3 projeyi de tamamlayarak, 2026'da yeni projelere odaklanmayı hedeflediklerini dile getirdi.
PROJELER 2025 YAZINDA TESLİM EDİLECEK
Çiğli - Menemen aksının organize sanayi bölgeleri, okullar, hastaneler ve ulaşım olanaklarıyla tercih edildiğini kaydeden Yücesoy, "Son dönemde Studio City Çarşı, Studio City 7. Etap, Yücesoy Mahalle, Yücesoy Kuzeyşehir projelerini tamamlayarak teslim ettik. Şimdi de Statü, Konsept ve İdeal Homes projelerini teslim etmek üzereyiz. İdeal Homes ve Konsept projelerimizin imalat seviyesi yüzde 95'in üstünde. Statüde ise yüzde 85 seviyesindeyiz. 2025 yaz aylarına kadar elimizdeki tüm projeleri teslim edip yeni döneme hazırlanmak istiyoruz" diye konuştu.
29 PROJEDE YÜCESOY İMZASI
Yücesoy Mühendislik olarak geçmişten beri yenilikçi bir çizgi izlediklerini, tasarım ve üretimde fark yaratmaya çalıştıklarını belirten Yücesoy Mühendislik Yönetim Kurulu Başkanı Cem Yücesoy, sözlerini şöyle sürdürdü: "İnsanların fark edemediği mahallelerde öncü olduk. Bunun dışında aynı zamanda mühendislik ve mimarlık firması olduğumuz için uygun fiyatlı sağlam konutlar projelerimizin hepsinde ana ilkelerimizi oldu. Mimari kadromuzun gücü bizim için çok önemliydi. Bu sayede konutlarımızın her metrekaresini kullanılabilir şekilde tasarlamayı başardık. 2025'in ilk yarısında teslim edeceklerimizi de dahil edersek bugüne kadar 29 proje Yücesoy imzasını taşıyor"
İZMİR'İN KUZEYİNE ODAKLANDIK
2025'in ikinci yarısından sonra konut sektörünün yeniden canlanacağını dile getiren Cem Yücesoy şunları söyledi: "Bu canlanma kademe kademe olacaktır. 2026 ve 2027 yıllarında bu hareket daha çok hissedilecek ve verimli olacak. Biz şu anda mevcut inşaatlarımızı bitirmeye odaklandık. Bunları tamamladığımızda 2026 yılında oluşturacağımız yeni projeler bizi çok daha güçlü kılacak. Bütün bu ekonomik dalgalanma sürecinde birçok inşaat firması sektörden uzaklaştı ve inşaat yapmayı bıraktı. Halen işimizin başındayız, kadroları, şantiyeleri ve ofisleriyle aktif bir firmayız. Bu bizim açımızdan bir avantaj sağlıyor. Menemen'in kuzeyi gelişimini sürdürecek. Bugüne kadar bu bölgede yaptığımız yatırımlarımız bizi haklı çıkardı. Bölge büyümeye ve yeni yatırım almaya devam ediyor. Önümüzdeki süreçte insanları ulaşılabilir koşullarla optimum metrekarelerde konut sahibi yapabilmek için yeni projeler üretmek istiyoruz"
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Penti, sektöre yön veren lider kadrosuyla sektördeki farkını ortaya koymaya devam ediyor. Markanın CEO'su Mert Karaibrahimoğlu, düzenlenen Altın Liderler Ödül Töreni'nde 2024 yılında da "En Beğenilen 50 CEO" arasında yer alarak, bu prestijli ödülün sahibi oldu.
79.564 çalışanın SMS'leri ile gerçekleştirilen oylama sonucunda belirlenen Altın Liderler listesi, şirketlerini geleceğe taşıyan ve çalışanlarının takdirini kazanan liderleri bir araya getiren ödülde, Penti CEO'su Mert Karaibrahimoğlu yenilikçi yaklaşımı, başarılı stratejileri ve ekip yönetimindeki liderlik anlayışıyla geçtiğimiz iki yıldır olduğu gibi bu yıl da Altın Liderlerden biri seçildi.
Penti, bu önemli başarısıyla sektördeki liderliğini bir kez daha pekiştirirken, yenilikçi yaklaşımı ve çalışan odaklı kültürüyle geleceğe emin adımlarla yürümeye devam ediyor
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Huawei ICT Competition, 2023 ve 2024 yıllarında UNESCO iş birliğiyle 80'den fazla ülke ve bölgeden 2.000'den fazla üniversiteden 170.000'den fazla öğrenciyi bir araya getirdi. Uygulama ve İnovasyon olmak üzere iki ana başlıkta gerçekleştirilen yarışma, teorik bilgi, uygulamalı beceri, ekip çalışması ve yenilikçi çözümler geliştirme yeteneklerini değerlendiren çok yönlü bir deneyim sunuyor. Yarışmada, 'Dystherapy' adlı yapay zeka tabanlı eğitim platformuyla İnovasyon kategorisinde büyük ödülün sahibi olan MEF Üniversitesi öğrencileri, deneyimlerini ve hedeflerini aktardı.
Uluslararası başarı ve deneyimler
Yarışmaya MEF Üniversitesi adına katılan ve aynı zamanda Edusynchtech Solutions CTO'su olan Arda Gökalp Batmaz, yarışmanın farklı etaplarında projelerini sunarak ulusal ve bölgesel düzeyde birincilik elde ettiklerini, ardından Çin'in Shenzhen kentinde uluslararası jüriye sunma fırsatı yakaladıklarını ifade etti. Yarışma sürecinde projelerini geliştirme ve farklı dillere entegrasyon konularında önemli bilgiler edindiklerini belirten Batmaz, büyük ödülü kazanmanın yanı sıra, sürdürülebilir ve topluma fayda sağlayan projeler üretme konusunda da değerli deneyimler kazandıklarını söyledi.
Disleksiye özel zeka tabanlı interaktif çözümler
Bir diğer MEF Üniversitesi finalisti Efe Arda Ulun ise disleksi ile mücadele eden çocuklara yönelik geliştirdikleri yapay zeka tabanlı Dystherapy platformunun, eğitim süreçlerinde yaşanan zorlukların etkisini azaltmayı hedeflediğini belirtti. Her çocuğun ihtiyaçlarına uygun, kişiselleştirilmiş eğitim sunan platformun, 17 farklı oyun ve üç hikâye oluşturma modülü ile eğlenceli bir öğrenme deneyimi sağladığını ifade eden Ulun, hikâye tabanlı öğrenim yöntemlerinin çocukların ilgisini artırdığına dikkat çekti.
Küresel pazar hedefleri
ICT Competition katılımcılarından Aga Saltikalp de projelerinin yalnızca eğitimde fırsat eşitliği sağlamakla kalmayıp, ailelerin ekonomik yükünü de hafifletmeyi amaçladığını belirtti. Disleksi terapilerini dijital bir platforma taşıyarak hazırladıkları mobil uygulamanın, Kanada ve ABD pazarlarından başlayarak Avrupa ve Asya'ya genişlemesini hedeflediklerini ifade etti. Saltikalp, uygulamanın Türkçe ve İngilizce versiyonlarıyla küresel erişim sağlama hedeflerine vurgu yaptı.
Huawei ICT Competition, genç yeteneklerin potansiyelini ortaya çıkararak, yenilikçi projelerin küresel düzeyde desteklenmesi için önemli bir platform sunmaya devam ediyor. Yarışmaya katılan her birey, sadece kendi başarılarını değil, aynı zamanda teknoloji ve eğitimde daha eşit bir gelecek için umut taşıyan fikirleri de sahneye çıkarıyor
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Galaxy Unpacked 2025 öncesinde kentsel mekanları canlı tuvallere dönüştürerek dünyaya mobil yapay zekâ çağının geleceği hakkında ipuçları sundu. Hareketli holografik görüntüler ve sesler kullanan Samsung, herkesi 22 Ocak'ta düzenlenecek Galaxy Unpacked etkinliğini izlemeye davet etti.
Hologram projeksiyonlar, deniz yaşamı ve egzotik bitkilerden spor karşılaşmalarına ve ışıklı gökyüzüne kadar kullanıcıların mobil cihazlar aracılığıyla yakalayıp paylaşabileceği ortak anıları temsil eden çeşitli görüntüler sundu. Dünyanın dört bir yanındaki kullanıcıların Galaxy AI'dan bekleyebileceği daha sezgisel mobil deneyimlere işaret eden bu görüntüler, Galaxy S Serisi'yle yakında sunulacak yeni özellikler hakkında fikirler veriyor.
Yerden 30 metre yükseğe daha önce görülmemiş, geniş formatlı ve ölçeklenebilir 20 x15 metre boyutunda holografik içeriklerin yansıtıldığı gerçekçi deneyim, 15 Ocak'ta sunuldu. Londra'daki enstalasyonun yanı sıra, tanıtımla ilgili yapılan sosyal paylaşımlar, dünya çapında etkinlikle ilgili beklentileri daha da artırdı.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.