Piyasaya Yön Veren Güncel Finans Haberleri

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Sürdürülebilir bir iş modelini benimseyen ve daha yaşanabilir bir dünya hedefiyle hareket eden Kimpur; çevre ile ilgili duyarlılığını bir kez daha gösterdi. 4 Haziran Pazar günü Kimpur çalışanlarından oluşan gönüllüler, TURMEPA iş birliğiyle kıyı temizliği için bir araya geldi. Moda Sahili’nde gerçekleştirilen kıyı temizleme etkinliğinde, 5 Haziran Çevre Günü'ne atıfta bulunularak çevrenin korunması ve temizliği konusunda farkındalık yaratılması hedeflendi.
Kimpur, denizlerin karşı karşıya olduğu çevresel sorunlara dikkat çekmek ve toplumu çevresel sürdürülebilirlik konusunda harekete geçirmek amacıyla TURMEPA iş birliğiyle kıyı temizleme etkinliğine katıldı. Kimpur'un gönüllü çalışanları, 4 Haziran Pazar günü Moda Sahili’nde bir araya gelerek, yoğunlaşan çöpleri, plastik şişeleri, plastik poşetleri ve deniz ekosistemine zarar veren diğer unsurları özenle topladı. Zararlı atıkların deniz ekosistemine verdiği zararı azaltmak ve denizlerimizi temizlemek adına özverili bir çaba sergilendi.
 
Gelecek kuşaklara daha temiz ve yaşanabilir bir dünya bırakma hedefiyle çalışmalarına devam edeceklerinin altını çizen Pazarlama ve Sürdürülebilirlik Direktörü Derya Esnaf, kıyı temizleme etkinliği hakkında şunları söyledi: ‘’Kimpur olarak, işimizde olduğu kadar çevremizde de pozitif bir etki yaratmayı taahhüt ediyoruz. Doğayı korumak ve sürdürülebilir bir gelecek için sorumluluk almak önceliklerimiz arasında yer alıyor. Bu nedenle, TURMEPA ile bir araya gelerek çevre bilincini artırmayı ve kıyılarımızı temizlemeyi hedefledik. Amacımız topluma ilham vermek ve çevremizdeki değişimi başlatmaktır. Küçük adımların büyük değişimlere dönüşebileceğine inanıyoruz.’’
 
Kimpur çalışanları; 15 dakikada 11 kg cam atık, 9 kg plastik atık, 2 kg kâğıt atık, 1 kg metal atık ve 1 kg da dönüştürülemeyen atık toplayarak toplamda 24 kg atık ile 66,99 Kwh kazanım elde ederek çevre temizliğine katkıda bulundu.
 
Kimpur, çevre kirliliği konusundaki hassasiyetini göstermek için PET atıklarından poliol sentezlemesi ve geri dönüşüm tesisi kurma planlarıyla da dikkat çekiyor. Bu çabalarıyla Kimpur, doğadaki plastik kirliliğinin azaltılması ve geri dönüşümün teşvik edilmesi konularında öncü bir rol oynuyor. Özellikle plastik kirliliği konusunda çalışmalarını sürdüren Kimpur, İş Dünyası Plastik Girişimi (İPG) üyesi olarak geçtiğimiz yıl verdiği taahhütleri doğrultusunda çevre dostu adımlar attı. Tek kullanımlık plastik kullanımını durdurarak 800 kg plastik kullanımını engelleyen şirket, aynı zamanda IBC ambalajların güvenli şekilde yıkanmasıyla da 193 ton plastik kullanımını önledi.

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

 
Avrupa'nın açık ara bir numaralı elektronik perakendecisi MediaMarktSaturn, sürdürülebilirliğin şirketlerin ekonomik başarısı üzerinde uzun vadeli olumlu bir etkisi olduğuna inanarak, bu alandaki farkındalığı artırmayı, iç süreçlerini değiştirerek ve kendi emisyonlarını azaltarak kendi faaliyetlerini daha da sürdürülebilir hale getirmeyi amaçlıyor. Sürdürülebilirliği kurumsal stratejilerinin temel bir bileşeni olarak gören MediaMarktSaturn, 2021/22 mali yılı Sürdürülebilirlik Raporu'nu yayınladı.
 
Rapordan elde edilen verilere göre;
" MediaMarktSaturn kendi ticari operasyonlarından kaynaklanan CO2 emisyonlarını 2015 yılından bu yana %78,5 oranında azalttı.
" 2018/19 mali yılından bu yana toplam enerji tüketimini %12 azalttı.
" 2020/21 mali yılında %81 civarında olan yenilenebilir enerjinin elektriğindeki payı %90'lara ulaştı.
" 2020/21 mali yılına kıyasla %158,8 daha fazla sürdürülebilir ürün sunan MediaMarktSaturn'ün 25'i aşkın kategoride 3.207 çevre dostu ürünü bulunuyor.
" MediaMarktSaturn, 550 bini mağazalardaki Smart Bar'larda olmak üzere yaklaşık 3.2 milyon cihazı onardı.
 
MediaMarktSaturn'ün sürdürülebilirlik hedefleri arasında, müşterilerine Avrupa'daki en sürdürülebilir tüketici elektroniği ürün yelpazesini sunmak, yeni bir sürdürülebilirlik vaadi yaratmak ve iklim açısından nötr bir alışveriş deneyimi sunmak yer alıyor. Marka, bu hedeflere ulaşmak için, değer zinciri boyunca ticari faaliyetlerinin doğrudan veya dolaylı olarak neden olduğu emisyonların sorumluluğunu üstleniyor. İşletme süreçlerini optimize etmek, böylece karbon ayak izini iyileştirmek için sürekli olarak yeni önlemler geliştiriyor.
 
Paris Anlaşması rehberlik ediyor
MediaMarktSaturn'e, küresel iklim değişikliğini sınırlandırmaya yönelik Paris Anlaşması'nın hedefleri rehberlik ediyor. Bu hedeflerden biri de CO2 emisyonlarının 2050 yılına kadar yılda yüzde 4,5 azaltılması... Buna dayanarak, 2023 yılı sonuna kadar Kapsam 1 ve 2 emisyonlarını net olarak sıfırlamayı hedefleyen marka, önümüzdeki on yıl içinde tedarik zincirindeki tüm Kapsam 3 emisyonlarını azaltmayı planlıyor.
 
Yeşil Tüketim Taahhüdü'nü imzaladı
Avrupa'nın en büyük tüketici elektroniği perakendecisi MediaMarktSaturn, küresel zorlukların üstesinden gelinmesinde öncü bir rol oynamakta kararlı. Alman Perakende Federasyonu'nun (HDE) eylem ilkelerinin, Çeşitlilik Şartı'nın ve BM Küresel İlkeler Sözleşmesi'nin bir parçası olan MediaMarktSaturn, aynı zamanda Avrupa Komisyonu'nun Yeşil Tüketim Taahhüdü Girişimi'ni de imzaladı.
 
MediaMarktSaturn, Yeşil Tüketim Taahhüdü'ne imza atarak aşağıdaki hedeflere ulaşmayı taahhüt etmiş bulunuyor:
1. OEF yöntemi ile ölçülen Kapsam 1 ve Kapsam 2 emisyonları için 2023 yılı sonuna kadar net sıfır emisyona ulaşılması.
2. İlgili Kapsam 3 emisyonlarının net CO2 yoğunluğunun 2033 yılı sonuna kadar baz yıl olan 2019'a kıyasla yüzde 30 azaltılması
3. Müşteriler için daha sürdürülebilir bir yaşam tarzını mümkün kılmak üzere ürün yelpazesindeki çevre dostu ürünlerin sayısının sürekli olarak artırılması.
4. Sürdürülebilir ürün sayısının 2023'ün sonuna kadar iki katına çıkarılması.
 
CO2 emisyonlarını sıfıra indirmeyi hedefliyor
Bir tüketici elektroniği perakendecisi olarak ticari faaliyetlerinin iklim ve kaynakların bulunabilirliği üzerinde etkisi olduğunun bilincinde olan MediaMarktSaturn, ekolojik açıdan sorumlu bir ekonomik büyüme sağlamak istiyor. Küresel iklimin korunmasına açık ve kanıtlanabilir bir katkı sağlamayı amaçlayan marka, bunu başarmak için net hedefler belirledi;
" 2019/2021 referans yılına kıyasla 2033 yılı sonuna kadar satın alınan malların ve hizmetlerin iç operasyonlar için taşınmasından kaynaklanan net CO2 yoğunluğunu ve kendi marka emisyonlarının net CO2 yoğunluğunu yüzde 30 azaltmak.
" Şirket içi operasyonlardan kaynaklanan doğrudan ve dolaylı net CO2 emisyonlarını 2023 yılı sonuna kadar sıfıra indirmek...
 
Bulması kolay: BetterWay
MediaMarktSaturn, müşterilerinin sürdürülebilir ürün ve hizmetlerini hızlı ve net bir şekilde tanımalarına yardımcı olmak için 2021/22 mali yılından bu yana ürünleri BetterWay / Daha İyiye logosuyla etiketliyor. Müşterilerine ürün bilgileri sunarak ve ürünlerin karşılaştırılabilir olmasını sağlayarak mümkün olduğunca sürdürülebilir satın alma kararları vermelerine yardımcı olan MediaMarktSaturn, 2023 sonuna kadar ürün yelpazesindeki sürdürülebilir ürün sayısını iki katına çıkarma hedefi koydu. Bunun için, fiziksel ve çevrimiçi mağazalarında yaklaşık 1.000 sürdürülebilir ürüne sahip olduğu 2020 yılını baz yıl olarak alıyor. Bu hedef 2021/22 mali yılında halihazırda aşıldı ve marka şu anda müşterilerine yaklaşık 3 bin 200 sürdürülebilir ürün sunuyor. Bu ürünler, beyaz eşya kategorisinde buzdolapları, çamaşır makineleri, fırınlar ve bulaşık makineleri ve ev aletleri grubundaki elektrikli süpürgeler ve kahve makineleri dahil olmak üzere 25 ürün kategorisine yayılıyor.
 
Elektronik atıkların ağırlığı Eyfel Kulesi'ne eşit!
MediaMarktSaturn'ün tüm mağazalarının giriş alanında bir SmartBar ve bir satış sonrası hizmet masası bulunuyor. Bu SmartBar'larda, şirket içi teknisyenler müşterilerin cep telefonlarını onarıyor, ayrıca yerinde onarımdan ekran korumasına ve uzatılmış garantilere kadar birçok yenilikçi hizmeti de sunuyor. Döngüsel ekonomi yaklaşımını daha da pekiştirmek için gelecekte SmartBar'ların, ürünlerin ömrünü uzatmaya ve kaynakları korumaya yardımcı olan diğer hizmetler için de merkezi bir irtibat noktası olması amaçlanıyor. 2021/22 mali yılında 3,2 milyon cihaz onaran MediaMarktSaturn, ürünler çöpe atılmak yerine kullanımda kaldığı için 2021/22 mali yılında elektronik atıkları yaklaşık 8.700 ton azalttı. Bu rakam neredeyse Eyfel Kulesi'nin ağırlığına eşit!
 
MediaMarktSaturn Grubu sürdürülebilirliğe katkı sağlamak için neler yapıyor?
" Almanya'daki merkez binasında fotovoltaik sistem kullanıyor.
" Kargo bisikletleri ve elektrikli araçlar kullanarak sıfır son adım teslimat projelerini hayata geçiriyor.
" Atık hacmini azaltmak için çalışıyor. 2021/22 mali yılında, yaklaşık 39 bin 788 ton eski elektrikli cihaz geri alınarak geri dönüşüm için atık yönetimi şirketlerine verildi. Ambalaj atıklarında ise 2021/22 mali yılında grup genelinde atıkların yaklaşık 14.652 tonu geri dönüşüme gönderildi.
" Ambalajı ürüne göre uyarlayarak dış ambalaj ve dolgu malzemesi ihtiyacını ortadan kaldırarak, otomatik bir paketten ürün paketleme makinesi kullanıyor.
" Ambalaj atığını azaltmak amacıyla mağazalara teslimat için yeniden kullanılabilir taşıma konteynerleri kullanılıyor.
" Mağazalarında akıllı telefon geri alım makineleri kullanıyor. Bu makineler, müşterilerin cihazlarının değerini belirleyebiliyor ve eşdeğer bir hediye kartı ile takas edebilmelerini sağlıyor. 2021/22 raporlama döneminde, takas hizmetleri aracılığıyla 70 binden fazla cihaz satın alınarak yeniden işlendi ya da sertifikalı bir geri dönüşüm sürecine dahil edildi.
 

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

 
Dicle Elektrik'in ev sahipliğinde gerçekleştirilen Milli Akıllı Sayaç Sistemi (MASS) Entegrasyonlu Bağımsız PLC ve RF Haberleşme Protokol ve Ürün Geliştirme Projesi kapsamındaki teknik çalıştaya, Elder ve elektrik dağıtım şirketlerinin temsilcilerinin yanı sıra akademisyenler, sektördeki yerli ve yabancı çözüm üretici firma temsilcileri katıldı. Çalıştayda, MASS entegrasyonlu PLC&RF teknolojisi kullanılarak çalışması hedeflenen sayaç okuma sistemlerinin, protokol, haberleşme ve şifreleme yöntemlerinde standartlaşmanın nasıl sağlanabileceği ele alındı.
Çalıştayın açılış konuşması Elder İş Geliştirme ve Ar-Ge Koordinatörü İstemi Mavi tarafından yapıldı. Dağıtım faaliyetinin, temelde insana dayalı bir yapıdan teknoloji odaklı bir yapıya dönüştüğüne dikkat çeken İstemi Mavi, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Sektörümüz her yıl artan bir ivme ile Ar-Ge çalışmalarına ağırlık veriyor, dönüşümü hızlandıracak inovasyon yatırımlarını destekliyor ve toplam bilgi-kaliteyi artıracak akademi çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Bu hususta, desteklerinden dolayı başta EPDK olmak üzere tüm kamu ve EDAŞ yöneticilerimize teşekkürlerimizi iletmek istiyorum. Elder olarak odağımıza insan, çevre ve teknolojiyi alarak faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Bu süreçte sürdürülebilir bir ekosistem tesis ederek sektörün inovasyon merkezi olma vizyonunu hayata geçiriyoruz.
Hızlandırma programlarımız, teknokentler ile yaptığımız iş birlikleri, koordinatörlüğünü üstlendiğimiz sektörümüze yönelik ulusal ve uluslararası projeler bu hedefe ulaşma yolunda attığımız adımlara birkaç örnek niteliği taşıyor. Önümüzdeki yıllarda da enerji alanında geliştirdiğimiz projelerimiz ile global ölçekte yer alacağımıza inancımız tam."
 
Kayıp-kaçak, 19,4 milyarlık yatırım ile 33 puan düştü
Dicle Elektrik Genel Müdür Yardımcısı Nedim Tüzün ise Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt'te 2,2 milyon aboneye sahip olduklarını, 21 dağıtım şirketi arasında enerji tüketimi açısından İstanbul'un ardından ikinci sırada yer aldıklarını söyledi. Tüzün, ülke genelinde abone başına 4.500 kWh elektrik tüketimi gerçekleşirken, kendi bölgelerinde bunun 11.500 kWh ile 2,5 katı olduğunu da kaydettiği konuşmasını şöyle sürdürdü: "2013'te yüzde 76'lık kayıp-kaçak oranıyla devraldığımız şirketimizde, bugün bu oran yüzde 43. Bunu tesis edebilmek adına 2013'ten bu yana Ar-Ge ve teknolojiyi merkeze alarak 19,4 milyar liralık yatırıma imza attık. Bunun büyük kısmı şebeke yenileme ve güçlendirmesine harcandı. Akıllı şebeke dönüşümüyle 11.400 MWh kayıp-kaçak tüketimin önüne geçtik. Önümüzdeki 2 yılda 6,5 ve 8 milyar lira aralığında yeni yatırımlar gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Bunun yanı sıra Sanayii ve Teknoloji Bakanlığı'ndan onaylı Ar-Ge merkezimizde Ar-Ge mühendislerimiz tarafından yerli imkanlarla yaptığımız çalışmalarla sektörün gelişimine katkı sağlıyoruz. Sektöre güçlenmesi ve yerli teknolojilerin artması için görev ve sorumluluk bilerek çalışmalarımıza devam edeceğiz." dedi.
Dicle Elektrik olarak enerji dağıtımını il ve ilçe merkezleri, kırsal ve tarımsal sulama alanları olarak 3 kategoride ele aldıklarını da kaydeden Tüzün, ülke genelindeki kayıp-kaçak oranının yüzde 13'ün altında olduğuna dikkat çekerek "Bunlardan il ve ilçe merkezlerinde kayıp kaçak oranı yüzde 30'un altında. Kırsalda yüzde 75-80'in üzerinde, tarımsal sulama alanlarında ise yüzde 40'ın üzerinde. Türkiye'deki tarımsal sulamanın yarısı bölgemizde bulunuyor ve tüketimin önemli miktarı buraya gidiyor." dedi.
 
Tüketimin 23,5 milyar kWh'yi geçmesi öngörülüyor
2022 yılını dağıtım şebekelerinin 23 milyar kWh enerjiyle kapattıklarını, bu yıl ise 23,5 milyar kWh'in geçileceğini öngördüklerini de belirten Genel Müdür Yardımcısı Tüzün, konuşmalarına şu ifadeleri ekledi: "Türkiye genelindeki akıllı şebekelerin yaklaşık yarısına sahip enerji şirketi olarak şehir merkezinde takılı 1 milyon adeti aşkın akıllı sayacımız ve 230 bini aşkın modemimiz ile teknolojiyi merkeze alan GSM sistemleri üzerinden uzaktan okuma yapmaya devam ediyoruz. Bu kapsamda bir modem ile yaklaşık 5 sayaç okuyabiliyoruz. Kalan yaklaşık bir milyon sayacı GSM sistemler ile okumayı planladığımızda 500 bin GSM modem kullanmamız gerekecek. Ancak kırsal alanda GSM kapsama alan sıkıntıları nedeni ile data transferinde sorun yaşayabileceğimizin de farkındayız. Bu sebeple gerçekleştirilecek PLC ve RF çözümlerin sektöre büyük katkı sunmasını diliyoruz."
 
Şifre ve haberleşme yöntemlerinde standartlaşma
Elektrik dağıtım şirketlerinin katılım gösterdiği çalıştayda, farklı markaların kendine ait şifre ve haberleşme yöntemlerinde standartlaşmayı sağlayarak elektrik dağıtım sektörüne özgü bağımsız bir PLC (güç hattı iletişimi) ve radyo frekanslı haberleşme protokolü ile ürün geliştirilmesi konusu ele alınarak tartışıldı.
Haberleşme protokolü yazılımı ve ürün geliştirilmesi öncesinde teknolojinin son durumunun ele alındığı çalıştaya, konu hakkında çalışmalar yapmış ve yapmaya devam eden üretici ve akademisyenler yapmış oldukları araştırmalar ve konu değerlendirmeleriyle katkı sundular. Üretici ve akademisyenlerin yanı sıra haberleşme teknolojileri alanında Ar-Ge projesi veya yatırım çalışmaları yapan EDAŞ'lar da edindikleri tecrübeleri, problemleri ve çıktı verilerini sektör temsilcileriyle paylaştılar.
Çalıştay; elektrik dağıtım sektöründe kullanılacak olan PLC&RF sayaç okuma sistemlerinde, marka bağımlığını ortadan kaldırmak için birlikte çalışabilirlik ve yerine çalışabilirlik prensiplerini ön planda tutulacak, PLC, RF ve hibrit ürün geliştirilmesi için gelecek dönemde yapılacak çalışmalar için yol haritasının belirlenmesi ile başarılı bir şekilde tamamlandı

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

 Sabancı Üniversitesi'nin kamu ve özel sektör yöneticilerini bilim ve teknoloji ile buluşturmak üzere gerçekleştirdiği "Teknolojinin Gücüyle Geleceğe" Webinar Serisi'nin 2023 programının altıncısı 31 Mayıs'ta gerçekleşti. Webinar Serisi'nin altıncı semineri Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyeleri Serhat Yeşilyurt, Selmiye A. Alkan ve Murat Kaya'nın katılımıyla "Sürdürülebilir Temiz Hidrojen Teknolojileri Mümkün mü?" başlığı altında yapıldı.
Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Serhat Yeşilyurt'un moderatörlüğünde gerçekleşen webinarda; hidrojenin kullanım alanları, yeşil hidrojen üretimi, hidrojen ile ilgili Avrupa ve dünyanın diğer bölgelerindeki hedefler ve örnek çalışmaların yanı sıra, hidrojen tedarik zinciri, hidrojen vadisi ve hidrojen teknolojileri ile ilgili merak edilen konular ele alındı. Webinarda; hidrojenin sürdürülebilir bir enerji kaynağı olarak nasıl üretilebileceği, depolanabileceği, hidrojenin enerji dönüşümünde önemli bir rol oynayabileceği, ancak bunun için temiz ve verimli üretim yöntemlerinin geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekildi. Ayrıca, hidrojenin güvenli depolanması ve taşınması için yeni teknolojilerin ve altyapıların kurulması gerektiği de vurgulandı.
Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Selmiye Alkan Gürsel konuşmasında "Hidrojen Vadileri"ne değinerek, şu anda dünyada 37 kurulu vadi olduğunu, 2030'da dünyada 100 vadi kurma hedefinin bulunduğunu söyledi. Selmiye Alkan Gürsel, "Hidrojen vadileri, belirlenen birtakım alanlarda hidrojenin üretim, dağıtım ve depolama aşamalarının yürütüldüğü alanlar. Burada amaç hidrojenin tüm değer zincirini tek bir ortamda sağlamak. Tabii bunun ekonomik boyutları çok fazla. İşte istihdamı arttırmak, örnek alanlar oluşturmak ve aslında yeşil hidrojenin kullanımını teşvik etmek amacıyla bu vadi konseptleri yaratıldı. Burada bazı ülkeler çok hızlı gidiyor. Hollanda'da birkaç vadi var. Almanya da zira öyle Amerika da ilerliyor bu konuda. Türkiye'de şimdiye kadar bir hidrojen vadisi konsepti yok" dedi.
Günümüzde hidrojenin özellikle enerji sektöründe ve endüstride kullanıldığını hatırlatan Selmiye Alkan Gürsel, şöyle konuştu:
"Hidrojeni enerji taşıyıcısı ve ham madde olarak yüzyıllardır kullanıyoruz. Kilogram başına hidrojenin açığa çıkardığı enerji diğer yakıtlara göre kat kat fazla. Örneğin doğal gazın iki katı kadar enerji açığa çıkarıyor. Amonyak üretiminde, gübre üretiminde, metanol üretiminde, hidrojen peroksit üretiminde biz hep hidrojene ihtiyaç duyuyoruz. Polimer üretiminde de hidrojene ihtiyaç var. Plastiklerin geri dönüşümünde de hidrojene ihtiyaç var. Biz fosil yakıtları çok biliyoruz ve kullanıyoruz. Kömür, doğal gaz ya da petrol gibi fosil yakıtları kullanıyoruz ama bunların kullanımını azaltmak istiyoruz. Peki bunun yerine sentetik yakıtlardan faydalanabilir miyiz yani bildiğiniz sıvı ya da gaz formundaki yakıtlar. Bunları hidrojen ve karbonu birleştirerek yapabiliyoruz. Burada hidrojene ciddi bir ihtiyaç var. Metallerin arıtılması işlemlerinde de hidrojene çok ihtiyaç duyuluyor. "
 
"KARBON EMİSYONLARININ SINIRLANDIRILMASI GEREKİYOR"
Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Murat Kaya, hidrojenin son yıllarda giderek önem kazandığını belirterek, "Karbon emisyonlarını sınırlandırmamız gerekiyor yoksa torunlarımıza bırakacak bir dünya kalmayacak. Hidrojen bu yolda fosil yakıtları dışarı atmamıza yardımcı olarak önemli bir fonksiyon üstlenecek. Fosil yakıtlardan kurtulmak istiyoruz ve hidrojen de bu konuda bize yardımcı olabilir" dedi. Hidrojenin tek başına bir enerji kaynağı olmadığını hatırlatan Murat Kaya, şöyle konuştu:
"Hidrojen, elektrik gibi bir enerji vektörü yani taşıyıcısı. Bizim hidrojeni kullanmadan, öncelikle oluşturmamız gerekiyor bunu. Hidrojeni bugün yaptığımız gibi fosil yakıtlardan elde edersek çok bir anlamı olmayacak ama yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edersek karbonsuzlaşma yönünde önemli problemlerimizi çözebileceğiz. Hidrojen yenilenebilir enerji ile ilgili bazı sorunları çözebilecek gibi gözüküyor. Gelecekte çok miktarda rüzgâr ve güneş elektrik üretimi kapasitemizin olacağı bir dünyada ihtiyacımızdan fazla üretim olduğunda bunun boşa gitmesi yerine hidrojene çevirebileceğiz. İhtiyacımızdan az üretim olduğundaysa bu hidrojeni tekrar elektriğe çevirerek kullanabileceğiz. Hidrojenin, rüzgar ve güneşin sistem entegrasyonuna büyük ölçüde yardım etme potansiyeli var. Hidrojen aynı zamanda enerji depolamanın da bir yolu, çünkü elektik çok önemli bir enerji taşıyıcısı çok işimize yarıyor fakat depolaması çok pahalı. Yakın zamana kadar, depolanamaz anında üretilir ve anında tüketilir diyorduk. Şimdi depolayabiliyoruz fakat pahalı. Büyük ölçüde elektriği hala depolayamıyoruz maalesef ama hidrojene çevirirsek biz bu elektriği çok daha makul fiyatlara çok daha uzun sürelerde depolayabilir hale geleceğiz. Bu da enerji sistemimizdeki birçok sorunu çözmemize yardımcı olacak."

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

 Türkiye'deki başarılı operasyonlarıyla dikkat çeken Avon, Global'e yönelik gerçekleştirdiği önemli transferler sonrasında yeni yapılanma sürecine devam ediyor. Avon Türkiye Perakende Stratejileri ve Operasyonları Müdürü Çağatay Asan, yeni dönemde mevcut görevine ek olarak e-ticareti de kapsayacak şekilde Çoklu Kanal Liderliği pozisyonuna getirildi.
 
Çağatay Asan, Yıldız Teknik Üniversitesi İstatistik Bölümü'nden 2010 yılında en yüksek derece ile 6'ncı olarak mezun oldu. Perakende sektörünün farklı alanlarında gerçekleştirdiği kariyer adımlarını 2013 yılından itibaren Avon Türkiye ile devam ettirdi. Burada Kıdemli Ticari Pazarlama Uzmanı olarak başladığı görevini, daha sonra Ticari Pazarlama Liderliği ve Perakende Stratejileri ve Operasyonları Müdürü olarak sürdürdü.
 
Çağatay Asan, yeni dönemde doğrudan Avon Türkiye Genel Müdürü Orkun Gül'e bağlı olarak çalışacak ve şirketin çok kanallı yapıda kaydettiği başarıları devam ettirmek üzere stratejik bir görev üstlenecek.

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

 
Yapay zeka ve analitik alanının lideri SAS, bölgesel, sektörel, teknoloji ve uzmanlık kategorilerinde 2023 SAS Hackathon kazananlarını açıkladı. SAS Türkiye’nin iş ortağı Linktera, yarışmada 2 proje ile 3 ödül kazandı. Kazanan ekipler, dünyanın dört bir yanındaki işletmeleri, üniversiteleri, kamu kurumlarını ve SAS iş ortaklarını temsil ediyor.
SAS Hackathon her yıl düzenliyor. Bu yılki Hackathon'un sponsorluğunu teknoloji lideri ve SAS’ın iş ortağı Intel üstlendi. Hackathon, yüzlerce meraklı beyni bir ay boyunca tamamen dijital bir hack etkinliği için bir araya getirdi. Yarışma, gerçek dünyadaki işe ve insana dair sorunları çözmek için teknolojiyi uygulamak üzere bir dizi farklı sektörden ekiplerin yoğun ve yaratıcı çalışmalarına sahne oldu.
Bu yıl 75 ülkeden 1.400'den fazla kişi Hackathon'a katılmak için başvuruda bulundu. Böylece 140 kuruluşu temsil eden 100'den fazla ekip ortaya çıktı. Bu ekipler arasında deneyimli veri bilimciler ve sayısal uzmanların yanı sıra iş analistleri, pazarlamacılar, sektör profesyonelleri ve öğrenciler de yer aldı.
SAS mentorlarıyla çalışan her ekip, SAS'ın buluta özgü, devasa paralel yapay zeka ve analitik platformu olan SAS® Viya® ile birlikte diğer SAS yazılımlarını, iş ortaklarının sunduğu teknolojileri, açık kaynak araçlarını ve SAS bulut platformunu kullandı.
SAS Global Hackathon Program Yöneticisi Peter Lundqvist, şunları söyledi: "SAS Hackathon merak ve inovasyonu bünyesinde toplayan bir kuluçka merkezidir. Buluttaki yapay zeka, Hackathon katılımcılarına ve temsil ettikleri kuruluşlara verileri daha iyi, daha hızlı ve yaşamı iyileştiren kararlara dönüştürme gücü veriyor."
Hackathon’un büyük kazananı kim olacak?
SAS farklı kategorilerdeki kazananlarını açıklarken, genel 2023 SAS Hackathon kazananı 11-14 Eylül'de Las Vegas'ta düzenlenecek olan SAS yapay zeka ve analitik teknoloji konferansı SAS Explore'da belirlenecek. SAS Explore için şimdi kaydolun.
İklim değişikliğinin neden olduğu sellerin tahmin edilmesi ve önlenmesi
Endonezya'nın başkenti Cakarta, 11 milyon kişiye ev sahipliği yapıyor ve ülkenin ekonomik lokomotifi konumunda. 13 büyük nehri bulunan ve topraklarının %40'ı deniz seviyesinin altında olan kentin uzun bir sel geçmişi var. İklim değişikliği nedeniyle bu sel felaketleri daha da kötüleşti.
Cakarta Eyalet Hükümeti yardım için SAS Hackathon'a başvurdu. JaWaRA (Jakarta Su Kaynakları Analitiği) ekibi, StarCore Analytics katılımcılarının yanı sıra kamu veri bilimcileri ve mühendislerinden oluşuyordu. SAS yapay zeka, makine öğrenimi ve IoT analitiğini kullanan ekip, sel baskınlarını daha iyi tahmin etmek ve önlemek için yağış, su seviyeleri ve nehir akışına ilişkin gerçek zamanlı verileri analiz etti.
Erken Uyarı Sistemi, şehir çapındaki daha büyük Sel Kontrol Sisteminin bir parçasını oluşturuyor. SAS Viya ve SAS Analytics for IoT tarafından destekleniyor.
İklim değişikliği, dünyanın dört bir yanındaki şehir ve bölgelerde sel riskini, sıklığını ve şiddetini artırıyor. Bu büyüyen tehdit karşısında hükümetler ve işletmeler selleri daha iyi tahmin etmek, yönetmek ve hafifletmek için adımlar atıyor. Bu çabalar hayat kurtarabiliyor, mülkleri koruyabiliyor ve ticareti destekleyebiliyor. Cakarta'da ve dünyanın başka yerlerinde bu konuyla mücadelede yapay zeka, makine öğrenimi ve IoT analitiği gibi teknolojiler yardımcı oluyor.
JaWaRA ekibi 2023 SAS Hackathon’da üç kategorinin kazananı oldu: Asya-Pasifik (bölge), Kamu Sektörü (endüstri) ve Makine Öğrenimi (teknoloji).
SAS Global Hackathon Program Lideri Einar Halvorsen, şu yorumu yaptı: "JaWaRA Ekibi, bu yılki Hackathon'da gördüğümüz harika çalışmaların tipik bir örneğini sergiledi. SAS Hackathon, insanların fark yaratmak için bir araya gelmesiyle ilgili. JaWaRA üç ayrı kategorinin kazananı olsa da daha geniş anlamda asıl kazananlar katılan tüm ekipler ve katılımcılar oluyor. Çünkü kuruluşlarına ve toplumlarına hizmet etmeye devam edecek bilgi, deneyim ve bağlantılarla ayrılıyorlar. Hackathon bu yönüyle bir yarışmadan çok daha fazlasını simgeliyor."
2023 SAS Hackathon kazananları
100'den fazla uzmandan oluşan jüri, bölgesel, sektör, teknoloji ve uzmanlık kategorilerinde kazananları belirledi. Kazanan her ekip hakkında daha fazla bilgi edinmek ve projelerinin videolarını izlemek için SAS Hacker's Hub topluluğunu ziyaret edebilir ve ekip adına göre arama yapabilirsiniz.
Bölgesel kazananlar
• Amerika Kıtası - End Forced Labor [ABD]. Günümüzde 27,6 milyon insanın zorla çalıştırıldığı tahmin ediliyor. İnsani bir trajedi olmanın ötesinde bunun ticari sonuçları da var. Müşteriler, yatırımcılar ve çalışanlar kuruluşların etik uygulamalarını giderek daha fazla inceliyor. Bu kuruluşlar, zorla çalıştırmayı ortadan kaldırmak için tedarik zincirlerinde daha fazla görünürlük istiyor. Kâr amacı gütmeyen Hope for Justice, Nevada Üniversitesi, Las Vegas, Binghamton Üniversitesi ve Drexel Üniversitesi'nden bir ekip, SAS Viya ve diğer araçları kullanarak zorla çalıştırmayı ülke, sektör ve emtiaya göre inceleyen görsel bir pano oluşturdu. Birçok kaynaktan elde edilen verileri kullanan gösterge paneli, bu gizli suçtan etkilenen bir sonraki emtiaları tahmin etmeye yardımcı olabilir.
• Asya-Pasifik - JaWaRA [Endonezya]. Jakarta Eyalet Hükümeti ve StarCore Analytics'ten oluşan bu ekip, merkezi ve entegre bir sel kontrol sistemi geliştirdi. Daha fazla ayrıntı yukarıdaki bölümde yer alıyor.
• EMEA - EPAM & Linktera4Good [Türkiye]. Deprem, sel gibi felaketler yaşandığında, kamu kurumları, kurtarma ekipleri ve sivil toplum kuruluşları kaosun ortasında hızlı ve güvenilir bilgiye ihtiyaç duyuyor. EPAM ve Linktera'dan oluşan bu ekip, kaynakları etkili bir şekilde konumlandırmak ve en çok ihtiyaç duyan kişilere yardım etmek için karar verme sürecini kolaylaştıran bir model oluşturdu. Çözüm, müdahale ekipleri için gerçek zamanlı, doğrulanmış bilgiler sunmak üzere SAS Viya ve açık kaynak araçlarını kullanıyor ve sosyal medyadan alınan verileri doğrulanabilir uydu görüntüleriyle birleştiriyor. Böylece yıkılan binaların ve kapanan yolların yerleri dahil olmak üzere sahadaki durumun daha net bir resmi ortaya çıkıyor. Çünkü afetlerde her saniye büyük önem taşıyor.
Global sektör kazananları
• Bankacılık - Santander [ABD]. Santander Bank'tan katılan ekip, banka hesaplarındaki işlemlerle birlikte çalışan çevrimiçi bir karbon ayak izi takipçisi oluşturdu. Ekip, SAS Viya ve makine öğrenimi yeteneklerini kullanarak işlemlere ilişkin satıcı kategori kodlarını S&P Global'in ESG (çevresel, sosyal ve yönetişim) puanları ve diğer araştırmalarla ilişkilendiren bir model kurguladı. Bu izleyiciyi kullanan tüketiciler satın almalarının gerçek zamanlı etkisini görebiliyor, bilinçli kararlar verebiliyor ve karbon ayak izlerini nasıl azaltabileceklerine dair öneriler alabiliyor.
• Enerji - Insight-O-Meters [ABD ve Asya-Pasifik]. Dünyanın daha fazla güce ihtiyacı var ve bu da elektriğe olan talebi artırıyor. NEC Corp. ekibi, kamu hizmet şirketleri ve tüketiciler için elektrik hizmetlerinde süreçleri iyileştiren ve müşterileri bilgilendirmeye yardımcı olan bir çözüm geliştirdi. Bu çok yönlü çözüm, sürdürülebilirliği geliştirirken güvenilir elektrik enerjisi sağlamaya yardımcı olmak için akıllı sayaç verilerini ve enerji tahminlerini kullanıyor.
• Sağlık Hizmetleri ve Yaşam Bilimleri - AI Generated Synthetic Data in Healthcare [Hollanda]. Startup Syntho'dan katılan ekip, önde gelen bir hastanedeki kanser araştırmaları için hastaların kötüleşme aşamasını ve ölüm oranını daha iyi tahmin etmek istedi. Gerçek sağlık verileri özel olduğundan ve erişilmesi kolay olmadığından, Syntho bu amaçla sentetik veriler oluşturdu. Bu, yapay zeka uygulaması yoluyla gerçek dünya verilerini taklit eden yeni ve yapay verilerden oluşuyordu. SAS Viya, sentetik verilerin gerçek veriler kadar iyi olduğunu ve model geliştirmek için kullanılabileceğini doğruladı, ardından kanser araştırmasıyla ilgili tahminler yapmak için bunları analiz etti.
• Sigorta - StaSASticians [ABD]. Illinois Teknoloji Enstitüsü ve Northwestern Üniversitesi'nden katılan öğrencilerin liderliğindeki bir ekip, insanların hedefleri ve değerleriyle uyumlu finansal yatırımlar yapmalarına yardımcı olmaya çalıştı. Ekip, potansiyel yatırımcıları daha iyi bilgilendirmek amacıyla ESG faktörlerini inceleyen bir gösterge tablosu oluşturmak için SAS Viya ve açık kaynak araçlarını kullandı. Bu ESG notu, daha sürdürülebilir ve sorumlu yatırımlara ve daha iyi uzun vadeli performansa yol açma potansiyeline sahip.
• Üretim - Team Notilyze [Hollanda]. Hollanda dünyanın en büyük peynir üreticilerinden biri konumunda. Peynir yapım sürecini optimize etmek verimi artırıyor, kaliteyi koruyor ve israfı önlüyor. SAS iş ortağı Notilyze'nin Hackathon ekibi, Hollanda'daki bir peynir fabrikasından alınan verileri analiz ederek peynir yapım sürecinin tüm bileşenlerini inceleyen bir gösterge paneli tasarlamak, bu bileşenlere dayalı olarak verimi tahmin edecek modeller oluşturmak ve süreçte ayarlamalar önerecek bir API geliştirmek için SAS Viya'yı kullandı.
• Kamu Sektörü - JaWaRA [Endonezya]. Açıklamasına yukarıda yer verilmiştir.
• Perakende - Fair Factories Clearinghouse [ABD]. Bu ekip, giyim ve tekstil markaları için fabrika denetimleri gerçekleştiren kâr amacı gütmeyen Fair Factories Clearinghouse'dan katıldı. Ekip, şirketlerin ESG'deki yüksek riskli alanlarda gezinmelerine ve risk azaltmaya öncelik vermelerine yardımcı olmak için standartlaştırılmış bir çözüm geliştirdi. Hackathon'da ekip zorla çalıştırma ve çevresel uyumsuzluğa odaklandı, ancak SAS ile geliştirdikleri algoritmalar tüm ESG alanlarında kullanılabilecek nitelikteydi.
• Telekom ve Yeni Medya - ML Jokers 2.2 [Sırbistan]. Telekom Srbija'dan katılan ekip, ofis alanının daha iyi kullanılmasına odaklandı. Ekibin Intelligence for Workspace projesi, çeşitli ofislerdeki IoT cihazlarından sıcaklık, nem, karbondioksit ve uçucu organik bileşiklerle ilgili veriler de dahil olmak üzere verileri topladı ve analiz etti. Ekip, SAS Viya'yı kullanarak enerji tüketimini optimize ederken çalışanlar için daha konforlu ve daha sağlıklı çalışma alanları sağladı.
Global teknoloji kazananları
• App Factory Cloud - The Insight-O-Meters [ABD ve Asya-Pasifik]. Açıklamasına yukarıda yer verilmiştir.
• Bilgisayarlı Görü - Critical Thinking Crew [Japonya]. ITOCHU Techno-Solutions Corp. şirketinden katılan ekip, bedensel duruşu ve kalp atış hızını izlemek ve tahmin etmek için bir mobil uygulama ve web kamerası kullanarak bir hizmet oluşturdu. Hizmet bir anormallik gördüğünde destek hizmetlerini bilgilendiriyor. Kendi kendini izleme uygulaması SAS Viya ve SAS Cloud'un yeteneklerini kullanıyor. Amaç, tek başınayken gerçekleşen ölümleri önlemek.
• Tahminleme - algoWatt [İtalya ve ABD]. Bu ekipte algoWatt SpA, Cenova Üniversitesi ve Oakland Üniversitesi’nden üyeler yer aldı. Ekip, yenilenebilir enerji topluluklarının planlanması, boyutlandırılması ve işletilmesi için bir karar destek aracı oluşturmaya odaklandı.
• Karar Destek Sistemleri - Linktera4Insurance [Türkiye]. Deprem veya kasırga gibi felaketler meydana geldiğinde Linktera, sigorta müşterilerini hızlı bir şekilde uyararak hazırlık yapmalarını ve müdahale etmelerini sağlamayı hedefliyor. Ekibin Afet Risk Bildirimi ürünü, yani CARNOS, sosyal medya ve diğer kaynaklardan gelen haberleri analiz etmek için SAS Viya ve SAS Intelligent Decisioning araçlarını kullanıyor. Ardından sigorta müşterilerini görsel raporlar ve ayrıntılar (konum ve hasar gibi) içeren uyarılarla bilgilendiriyor. Sigortacılar, bu sayede kaç poliçe sahibinin etkilenebileceğini hızlı bir şekilde belirleyebiliyor.
• IoT - REDE [Kazakistan]. Rede Management Consulting'den katılan ekip, üretim ve madencilikte ekipman kullanımını optimize etmeye yardımcı olabilecek bir dijital ikiz geliştirdi. Hackathon'da inceledikleri özel örnek ise altın madenciliğiydi. Gerçek sensör verilerini girmek için SAS Event Stream Processing kullanıldı. Çözüm, operatörlerin enerji maliyetlerini ve emisyonları azaltırken üretimi en üst düzeye çıkarmak için ekipmanı ayarlamasına yardımcı olacak bir öneri sistemi içeriyordu.
• Makine Öğrenimi - JaWaRA [Endonezya]. Açıklaması yukarıda yer almaktadır.
• Doğal Dil İşleme - EPAM & Linktera4Good [Türkiye]. Açıklaması yukarıda yer almaktadır.
• Görselleştirme - Butterflies [İngiltere]. Butterfly Data'dan katılan ekip, yeşil enerjiye uygunluğu ölçen bir değerlendirme aracı oluşturmak için SAS Viya ve diğer SAS teknolojilerini kullandı. Bu araç, kullanıcının göz önünde bulundurması gereken yeşil enerji türünü önermek için konum, evin yönü ve hava durumuna ilişkin verileri kullanıyor.
Global özel ödüller
• Kanal Hazırlığı - Fair Factories Clearinghouse [ABD]. Açıklaması yukarıda yer almaktadır.
• Öğrenci/Genç Yetenek - (?¦_¦) (Sunglasses) [Polonya]. Polonya'nın Narodowy Instytut Onkologii (Ulusal Onkoloji Enstitüsü) öğrencilerinden oluşan ekip, sosyal medya içeriğini değerlendirmek, bedensel nitelikleri aşağılama ve diğer nefret dolu söylemleri tespit etmek için bir makine öğrenimi modeli oluşturdu.
• Sürdürülebilirlik - Insight-O-Meters [ABD ve Asya-Pasifik]. Açıklaması yukarıda yer almaktadır.
• Güvenilir Yapay Zeka - IN STEP (savINg liveS fighTing nEonatal sePsis) [Portekiz]. Centro Hospitalar de Lisboa Ocidental'den (Batı Lizbon Hastane Merkezi) katılan ekip, özellikle erken doğan bebekler için hayatı tehdit eden bir enfeksiyon olan yenidoğan sepsisinin erken teşhis ve müdahalesine yardımcı olabilecek bir model oluşturdu. Model, sepsisi daha iyi tahmin etmek için birçok hastadan alınan vaka verilerini entegre biçimde analiz ederek sağlık ekibine tedaviyi planlamak için daha fazla zaman kazandırıyor.

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Selüloz bazlı özel elyaf üretiminde dünya markası Lenzing Group, selülozik elyaflardan üretilen kumaş ve giysilerin yüksek sıcaklık gerektiren işlemlere dayalı üretim süreçleri sırasında sararmasını azaltan yeni bir inovasyona imza attı. Tekstil sektörünün en önemli sorunlarından yüksek sıcaklıkla kalıplamanın neden olduğu renk atması ve sararmaya çözüm bulan inavosyon, sürdürülebilir üretimi desteklemeye yardımcı olacak. Hali hazırda sentetik elyaflarda renk atma sorunlarını en aza indirmek için kimyasallar kullanılabilirken, bu yöntem ahşap bazlı selülozik elyaflar için etkili olamıyor. Lenzing'in geliştirdiği yeni çözümle birlikte bu sorun azalarak, kumaş üreticilerinin ahşap bazlı selülozik elyaflarla ürettiği açık renkli giysilerin üretim ve boyama süreçlerinde karşılaştığı sorunlar ortadan kaldırılacak.
Lenzing bunun ötesinde, giysilerin sıcaklıkla yapıştırılması işlemleri ve geleneksel dikişin yerini alacak sıcaklıkla yapıştırılan yapışkan bantları ve birleştirme makinelerini içeren dikişsiz dikiş işlemleri gibi diğer potansiyel uygulamaları keşfetmek için de gerekli hazırlıkları yapıyor.
Lenzing Elyaf Birimi Teknik Pazarlama ve Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Rex Mok, yeni teknolojiyle ilgili olarak şunları kaydetti: “Renk kaybı endüstrimizde uzun süredir karşılaşılan bir sorun. Devam eden inovasyonlarımız ve üretici ortaklarımızla yaptığımız yakın işbirlikleri sayesinde, sık karşılaşılan bu teknik soruna çözüm ürettik. Bunun yanında, iç çamaşırı ve dış giyim ürünlerinde selülozik elyafların kullanımını artırmaya yönelik attığımız bu adımla değer zincirinde sürdürülebilirliğin daha da artacağını öngörüyoruz. Yeni teknolojik inovasyonumuzla TENCEL™ Lyocell ve Modal elyaflar gibi selülozik elyafların uygulanmasının yaygınlaşması konusunda gösterdiğimiz çabalar daha da güçlenmiş oldu. Bu selülozik elyaf türleri, hali hazırda sürdürülebilir ahşap kaynaklarından elde ediliyor ve çevreye karşı sorumlu süreçlerle üretiliyor. Bu inovasyon da tekstil değer zincirinin sürdürülebilir gelişimine yönelik genel çerçevede benimsediğimiz yaklaşıma hizmet edecek.”
Ürün estetiği arttıkça sürdürülebilir selülozik elyaflar için tasarımda yeni olanaklar ortaya çıkacak
Yüksek sıcaklıkla kalıplamanın neden olduğu renk atması ve sararma sorunları, geçmişten beri giysi üretiminde kaçınılmaz bir sorun olmaya devam ediyor. Sentetik elyaflarda renk atma sorunlarını en aza indirmek için kimyasallar kullanılabilirken, bu yöntem ahşap bazlı selülozik elyaflar için etkili olamıyor. Lenzing'in geliştirdiği yeni çözümle birlikte bu sorun azalarak, kumaş üreticilerinin ahşap bazlı selülozik elyaflarla ürettiği açık renkli giysilerin üretim ve boyanma süreçlerinde karşılaştığı sorunlar ortadan kalkıyor.
 
Bu inovasyondan faydalanacak Lenzing'in üretici ortakları, daha kapsamlı bir renk ve ton yelpazesiyle, tüketici markalarına daha fazla kumaş ve giysi çeşidi sunabilecek. Bu kapsamda üreticilerin farklılaşan ihtiyaçları göz önüne alınacak. Lenzing'in teknik uzmanları, elyaf ve kumaşların teknik analizini ve tavsiyelerini sunabilmek ve giysi üretiminin son aşamasına kadar kesintisiz destek sağlamak üzere kumaş üreticileriyle yakın bir şekilde çalışacak.
 
Yelin Ürün Geliştirme Müdürü Li Wei ise, “Müşterilerimiz, yüksek sıcaklıkla kalıplama işlemi sırasında kumaşlarda oluşan sararma sorununun ciddi bir biçimde iyileştirilmesini çok olumlu karşılıyor. Lenzing ekibinin işleme çözümü ve teknik desteği, süreçleri bizim için de kolaylaştırarak farklı kumaş ve renk kombinasyonları yakalayabilmemizi sağladı.” dedi.
 
İç ve dış giyimin yanı sıra hazır giyimde de endüstrinin ihtiyaçlarına yönelik çözümler
Lenzing'in geliştirdiği yeni teknoloji ilk etapta dünya genelinde dikişsiz iç giyim ve şekillendirici giyim ürünlerinde kullanılacak. Daha sonra proaktif bir stratejiyle aynı çözüm dış giyim ve diğer hazır giyim ürünlerinde de kullanılmaya başlanacak. Dikişsiz teknikle ya da sıcaklıkla yapıştırma yöntemiyle üretilen su geçirmez giysiler, rüzgarlıklar, ceketler ve hava koşullarına dayanıklı diğer giysilerde de bu sayede renk seçenekleri ve tasarım olanakları çeşitlendirilecek.
 

 

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

 Türkiye’nin en büyük mobilya üreticilerinden olan Konfor A.Ş, Konfor Mobilya ve Konfor Yatak markalarıyla sektörde bu yıl 45.yılı geride bıraktı. 60 bin metrekarelik kapalı alana sahip fabrikasında, değişen müşteri beklentilerine yönelik üretimini gerçekleştiren Konfor’un son yeniliği Konfor Mood oldu. Kullanıcıların kendi koltuğunu tasarlamasına imkân vererek, kişiselleştirilmiş müşteri deneyimi sağlayan uygulama “Tarzını seç, konforunu seç, modunu seç” gibi sorulara verilen yanıtlarla kullanıcıların, koltuğunun stilini, konfor seviyesini, modunu; sonrasında da ayağını ile kumaşını seçmesine ve dilerse puf ve berjerlerle kombinlemesine yardımcı oluyor.
 
Yaşam tarzına en uygun koltuğu öneriyor
Konfor’un 45. yılı için çok heyecanlı ve mutlu olduklarını belirten Konfor A.Ş Marka ve Pazarlama Direktörü Özkan Özkul, şöyle konuştu: “Konfor olarak, müşteri ihtiyaçlarını ve beklentilerini anlayarak buna uygun çözümler üretiyoruz. 45 yıllık başarımızın temelinde de bu yaklaşım var. Sektörde bir ilk özelliğini taşıyan Konfor Mood uygulamamız da bu şekilde ortaya çıktı. Günümüzde kullanıcılar kişiselleştirilmiş, kendilerine özgü ürünleri kullanmayı tercih ediyor ve mobilya trenlerinde de daha çok bu yönde bir eğilim olduğunu gözlemliyoruz. Buradan yola çıkarak, kullanıcılarımızın tamamen kendi koltuğunu ve konforunu oluşturabileceği Konfor Mood ile kişiselleştirilmiş satın alma deneyimini hayata geçiriyoruz. Konfor Mood’u tüm mağazalarımıza kiosklar aracılığıyla yerleştirdik. Bu konsepte özel olarak geliştirilen aplikasyonumuzla da daha fazla kişi tarafından deneyimlenmesi mümkün olacak” dedi.
 
45.yılında mobilya alanında en büyük entegre üretim tesisi
Son teknoloji desteğiyle değişen müşteri beklentilerine yönelik üretimine tüm hızıyla devam eden Konfor, 45.yılında İzmir Kemalpaşa Bağyurdu fabrikasını 165 bin metrekarelik açık alan üzerinde, Türkiye’de mobilya alanında en büyük entegre üretim fabrikası olarak faaliyete geçirecek. Üretim kapasitesini 2.5 kat artıracak şirket, müşteri odaklı yaklaşımıyla yeniliklerine devam edecek.
 
Konfor Mobilya ve Konfor Yatak Hakkında:
Faaliyetlerine 1978 yılında İzmir’de başlayan Konfor; Konfor Mobilya ve Konfor Yatak markalarıyla yaşam alanlarına kalite, tasarım ve konfor katmak adına dünya trendlerini ve dekorasyonda en son tasarımları kullanıcıyla buluşturuyor. Sektörde 45’inci yılını kutlayan Konfor, yılların getirdiği deneyim ve ustalıkla teknoloji ve kaliteyi modern çizgilerle buluşturuyor. Konfor, üretim tesisinde farklı yaşam alanlarının özgün ihtiyaçlarını karşılayacak modern ürünlere hayat veriyor. Turquality’ye dahil olan Konfor, global marka olma yolunda ilerliyor. Konfor Mobilya ve Konfor Yatak düzenli ve sürdürülebilir büyüyen mağazalarında, çevreye ve geleceğe duyarlı politikalarıyla ürünlerini müşterileriyle buluşturuyor.